11 Mayıs 2024 Cumartesi

'Virüs cezaevine gönderilen mektupla girmiş olabilir'

E-Nabız sisteminden müvekkilinin koronavirüs testinin pozitif çıktığını öğrenen Avukat Dilek, görmeye gittiği müvekkiliyle görüşemezken, testi pozitif çıkan 20 tutsağın ise aynı koğuşta karantinada tutulduğun ve hastaneye götürülmediğni aktardı. Dilek, hapishane yönetiminin aileleri suçlamak için kendisine virüsün mektuplarla bulaşmış olabileceğini söylediğini aktardı.

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nın açıklamasına göre Silivri 7 No'lu L Tipi Hapishanesi'nde 44 tutsağın koronavirüs testi pozitif çıktı. Gazete Duvar'dan Hacı Bişkin'in haberine göre tutsak aileleri yakınlarının hastaneye kaldırılmadığı bilgisini verirken, müvekkilini görmek için hapishaneye giden avukat Deniz Dilek ise test sonucu pozitif çıkmış 20 tutsağın aynı koğuşta karantinada tutulduğunu ve hastaneye götürülmediğini aktardı.

Geçen hafta ailesini arayan tutsak virüs belirtisi taşıyan birinin koğuştan ayrıştırıldığını, kendisinin de virüs semptomları taşıdığını iletti. Kuru öksürük ve kemik ağrıları olmasına rağmen revire çıkartılmadığını belirten tutsağın ailesi durumu avukatlara bildirdi. Ailenin avukatı Deniz Dilek, Adalet Bakanlığı'na yazı yazarak müvekkilinin hastaneye kaldırılması için başvuruda bulundu. Ancak Dilek'e yanıt verilmedi. Dilek, bir avukat meslektaşının, "Seninle aynı koğuşta olan müvekkilimin test sonucu pozitif çıkmış" sözleri üzerine yeniden hapishaneye gitti. 

'BÜROKRATLAR AMİRLERİNDEN SÜREÇLE İLGİLİ TALİMAT BEKLİYOR'
Deniz Dilek müvekkilinin E-Nabız sisteminden bilgilerine bakınca test sonucunun pozitif olduğunu öğrendi. Dilek, "Aileye resmi bir makamdan bu aşamaya kadar hiçbir bilgi verilmedi. Büyük ihtimalle bürokratlar amirlerinden süreçle ilgili talimat bekliyor" dedi.

Dilek hapishanede gardiyanın kendisine "Müvekkilinizle görüşemezsiniz çünkü test sonucu pozitif çıktı" dediğini aktardı. Bunun üzerine hapishane müdürüyle görüşen avukat Dilek, "Müdüre, 'benimle görüşemeyecek durumdaki birini nasıl burada tutarsınız nasıl hastaneye götürmezsiniz?' dedim. Müdürden şu yanıtı aldım, 'Covid-19'un cezaevine gelmesinde hiç kimsenin kusuru yok. Virüs cezaevine gönderilen mektuplar yoluyla girmiş olabilir. Test sonucu pozitif çıkanlar koğuştan ayrıştırıldı" ifadelerini kullandı.

'VİRÜSTEN AİLELERİ SUÇLAMAK İSTİYORLAR'
Aldığı bilgilere göre test sonucu pozitif çıkan yaklaşık 20 tutsağın aynı koğuşta tutulduğunu söylerken virüs bulaşma riski bulunan diğer tutsaklar için ise herhangi bir işlem yapılmadığını da belirtti. Dilek, hapishane müdürlüğüne, izole anlamında ne gibi çalışmalar yapıldığını, hastane sevkedilenler ve test sonucu pozitif çıkan kaç mahpusun aynı koğuşta kaldığına ilişkin bilgileri öğrenmek için dilekçe vermek istedi. Dilek bu talebini iletirken yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Önce memurlar dilekçemi çeşitli sebeplerden dolayı kabul edemeyeceklerini söyledi. İtiraz edince bir memur dilekçemi alıp götürdü. Ancak 'Alındı' nüshasını vermedi. Nüshayı sorunca 'Salgın nedeniyle dilekçeler bir gün sonra işleme alınıyor' dedi. Dalga geçer gibi… Çelişki şurada: Dilekçeyi bir gün bekletiliyorlar ama mahpuslara gönderilen mektuplar hemen mi veriliyor? Mektubun postada geçen süresini anlatmıyorum bile! Bu insanların dışarıyla tek teması gardiyanlar. Salgının cezaevine nasıl girdiği de çok gizli değil. Virüsün nedenini mektuba bağlayarak mahpus ailelerini suçlamak istiyorlar."

Avukat Dilek hiçbir başvurusuna yanıt alamazken müvekkilinin sağlık durumunda bir değişiklik olup olmadığını yine E-Nabız sisteminden öğreniyor: "9 Mayıs gecesi müvekkilimin revire kaldırıldığını E-Nabız sisteminden öğrendim. Acil bir şey mi oldu bilmiyoruz. Ailesine de bilgi verilmedi. Ne işlem yapıldığını da bilmiyoruz. Cezaevi de hiçbir bilgi vermiyor. Zaten cezaevinde ölüme yaklaşmazsanız revir göremezsiniz."

'BELKİ DE ÖLECEKLER...'
Müvekkilinin tutuklu olduğu için infaz yasası düzenlemesinden yararlanamadığını belirten Dilek, olası bir kötü durumda bütün yetkililerin bundan sorumlu tutulacağını söyledi. Dilek şöyle devam etti: "Bu salgının bana göre son çıkan af yasası ile de ilgisi var. Tabii ki kimse hasta olmasın herkesin insan olmaktan kaynaklı temel hakları var. Ancak hükümlü yani suçu sabit insanlar yasadan yararlandı, benim müvekkilim gibi halen masumiyet karinesine sahip insanlar tutuklu halde, bu salgının kurbanı oluyor. Belki de ölecekler. Bu, Türk yargısının tutuklu yargılama hastalığının bir sonucu. Yargımız tutuklama bağımlısı. Adli kontrol diye yasal düzenleme var. Ancak bunu uygulayan çok az mahkeme görürsünüz. Aslında devletçi anlayışa sahip yargıçlar bile burada bir çelişki içerisinde. Serbest yargılama olursa bunca güvenlik birimiyle bu kişileri yakalayamayacağını düşünüyor. Bunun elbette siyasi iklimle de doğrudan alakası var."