22 Aralık 2024 Pazar

Umut Erbay yazdı | Yenilenme ve arınmayı müjdeleyen Kasım'a akıyor zaman

Tüm kıtalardan her cepheden yoldaşın, duygu, düşünce ve eylemselliğinin kesişme zamanlarındayız. Yeniden ve inatla buluşmaların zamanıdır Kasım. Hüzün ve matemin, eylemin bilinç süzgecinden geçirilerek, inanç ve iradeye dönüştüğü sonsuzluk zamanıdır Kasım. Her yıl yeni bir ruh ve yoğunlaşmayla yenilenmenin zenginliğini taşır. Farklı özelliklerde ve yeteneklerde yoldaşların can bedeli oluşturdukları, bir fener halayına ortak olmaktır Kasım buluşmaları. Her daim yüreklerde saklı yoldaşların, bütünlenen ışığıyla aydınlanmaktır. Ama ille de öğrenme ve yenilenmenin zamanıdır.

Ölümsüz yoldaşlardan arta kalan anıları paylaşmak, ortak yaşanmışlıkları sıklıkla anımsamak, onları tanıma isteğiyle, onlara dair tüm yaşanmışlıklara odaklanmak, Kasım ayının yansısıdır. Anlatmak anlayıp anlamlandırmaya, anımsamak özümsemeye, dinlemek kavrayıp bilince çıkarmaya evrildiği sürece güçlenir irademiz, yenilenen ruhumuz arınır tüm geriliklerinden. Bizleri ve yenilenme gücümüzü resmedense Kasım sonrası pratiğimizdir.

Kasım ayına, hangi ruh ve hedeflerle "merhaba" diyeceğimizi düşünmenin zamanlarındayız. Partinin, önümüze koyduğu görev ve sorumlulukların taşıyıcısı olmanın onuruyla, başarıya kilitlenmekten başka seçeneğimizin bulunmadığı zamanlardayız. Tüm Kasımlarda olduğu gibi, ölümsüzlük onurunu yakın zamanda bayraklaştıran yoldaşlar belirlediler dönem rotamızı.

Şafak Kızıldere (Ulaş Alankuş) yoldaşın, partiye, ezilen ve sömürülen halklarımıza daha fazla layık olma hedefine bağlanmış değişim iradesi ve coşkusunu kuşanmak; Ferhat Erebo (Şenol Sağaltıcı) ve Metin Zafir (Koray Aspir) yoldaşların, her şart ve koşulda engel tanımayan devrimci üretkenlikleriyle yolu yürümek; Metin Dicle (Ümit Tekin) yoldaşın, parti program ve stratejisine duyduğu inançla sürdürdüğü soluksuz yürüyüşün ardılı olmak. Yoldaşların kendilerini, hedeflerini anlattıkları her zeminde; erkek bir komünist için, partili olmanın kadın örgütümüze bağlılık ve kadın devriminin başarılmasıyla yükümlülük anlamına geldiği bilinç düzeylerinden öğrenmek. Bu bilincin, Kutsiye, Güneş, Berçem, Şirin, Sarya, Yasemin yoldaşlar şahsında, tüm ölümsüz kadın yoldaşların ardılı olmanın sorumluluk ve aydınlatıcılığında geliştiğini özümsemek ve onlar gibi yürümek.

Partimiz, faşist şeflik rejiminin imha ve tasfiyeciliği stratejik hedefi olarak belirlediğini uzun zaman önce tespit etmiş ve tüm parti kitlesini buna uygun konumlanmaya çağırmıştır. Bu süreçten zaferle çıkmanın çizgisini, yol ve yöntemlerini her zeminde ifade etmeye devam ediyor. Parti çizgisini yakalama ve çizgi insanı olmak, her birimizin gündelik eyleminin stratejik görevi olarak önümüzde duruyor. Ölümsüz yoldaşların bulundukları cephelerden, işaret ettikleri yön ve çizdikleri rota parti çizgisini yakalama düzeyiyle dönemin rotasını oluşturuyor.

Parti program ve stratejisine, inançla bağlanmak ve yaşamla buluşturulması için tutkulu bir devrimcilikle yürümekse eğer, bunu resmedenlerden olmuştur Metin Dicle yoldaş. Partili olmanın onuruyla, verdiği görevlerle duyulan güvenin sorumluluğunu ferah bir yürüyüşün adı kılmak; her daim parti düzeyine kendini ulaştırmanın geliştirici basıncını duymaksa, tutarlı ve mütevazi devrimciliğin sırrı, bunu en güçlü başaranlardan biri olmuştur Şafak Kızıldere yoldaş. Fiziksel, mekansal  engelleri kendi engeline dönüştürmemek, en olanaksız koşullarda dahi halklarımızın, devrimin ihtiyaçlarına yanıt olmaksa beklenen, bunun en güçlü öğreticilerden oldular Ferhat Erebo ve Metin Zafir yoldaşlar. Kadın isyanını kadın devrimiyle taçlandırma hedefine kilitlenmiş bir akılla kadın kitlelerine hücumsa dönemin çağrısı, ölümsüz tüm kadın yoldaşlar, başarının dokunulası yakınlıkta olduğunu tebessümleriyle anlatıyor.

Umut, inanç, irade, tutku ve mutluluk. Her biri kendi başına derin anlamlar taşıyan, bir zincirin halkaları misali bütünleştirildiklerinde ise, başarıya kilitlenmiş bir devrimciliğin mayasına dönüşen kavramlar. Tam da bu nedenle faşist şeflik rejimi  zinciri bir yerden koparmak için canhıraş çalışıyor. Bu zincirin bütünselliği, her partili için elzemdir. Bir halkanın koptuğu ve onarılmadığı durumda bireyin nihayetinde savrulacağı nokta tipiktir. İnancın zayıfladığı bir zeminde, umut yitimi  kaçınılmaz hale gelir. Umutların yittiği koşullarda, irade konulması, görevlere tutkuyla sarılınması zaten beklenemez. Mutluluk üretimi ise, hayal haline gelir. Özünde yaşanan, devrimciliğin bir parçadan başlayarak erozyona uğramasıdır.

Önüne geçilemeyen bu erozyon, en ufak fırtınada önüne çıkan ne varsa, yıkıp geçecek ve ortaya koca bir enkaz çıkaracaktır. Enkaz alanından etrafa bakıp gerekçeler üretmek, olsa olsa durumun teorisini oluşturmaktır. En sık rastlanan tutum, mağduriyet algısı yaratılarak gerekçeler aranmasıdır. "Haksızlık" edenleri bulmak da zor olmaz. Bazen tek tek yoldaşlar, bazen örgütler, görevler gerekçeye dönüşüverir. Varsa eğer, sohbet aralarına ölümsüz yoldaşlarla yaşanmışlıklar, onlarla tanışma hikayeleri de serpiştiriliverilir. Ölümsüz yoldaşlar, terk edilen mücadele alanının dışında kişisel prestij yaratma aracına dönüştürülür. Ortaya kapitalizmin ürünü, bencillik ve bireysellikle bulanmış piyasacı kişilik yapısı çıkar. Sosyalist söylem, eylemden kopmuş olmanın çürütücü zemininde, bireyciliği ve bencilliği perdelemenin bir aracına dönüşüverir. Bu tip kişilik ya da ortamların hizmet ettiği tek şey, çürüme ve tasfiyeciliktir.

Her eşikte, partiyi yenilgilerden zaferlere ulaştıran, parti ortamlarında yaşanan aşınma ya da kırılmaları onaran, ideolojik sağlamlık ve çizgideki tutarlı birlik olmuştur. Ölümsüz yoldaşlar ise, her tarihsel eşikte, yenilgi ve zaferlerimizin aynası olmuşlardır. Erdal Balcı yoldaşın, Birlik Devrimi'ni haykıran mutluluğu; Hasan Ocak yoldaşın, tutkulu ayaklanmacı ruhu; Hüseyin Demircioğlu yoldaşın, ilk olan fedai iradesi; Süleyman Yeter yoldaşın, ser verip sır vermeyen inancı; Şengül Boran yoldaşın, savaş partisi militanı olmadaki ufuk genişliği; Ahmet Metin Koyuncu yoldaşın, hesapsız adanmışlığı; Kutsiye Bozoklar yoldaşın, aydınlatan bilinci; Yeliz Erbay yoldaşın, kadın devrimine adanan cüreti; Bayram Namaz yoldaşın, mutlulukla devrime çağıran coşkusunun köklendirdiği ve onlarca yoldaşın renklerini, güzelliklerini katarak büyüttüğü devrim topraklarındayız. Bu büyük mirasın ardılı olmaktır bizleri, umut ve inançla yürüten; tüm engelleri, yetmezliklerimizi aşma iradesi oluşturarak mutluluklarımızı çoğaltan. Kendimizi anla ve anın sorunlarıyla sınırlamadığımız, parti tarihimizin bütünlüğünün parçası olmayı başardığımız ve ufkumuzu geleceğe ve zaferlere odakladığımız sürece, bu mutluluktan payımıza düşeni alabilir ve de mutluluk kaynağına dönüşebiliriz.

Çürüyenle, eskiyenle kopuşarak Kasım'a "merhaba" demenin zamanındayız. Bencillik girdabına kendini yatırıp, olası başarısızlıklardan medet umanlarla, net kopuşlar yaşamanın zamanındayız. Daha fazla gelişimin parçası olmak adına sorular sormak yerine, sorunlardan kaçışları yenilgiye uğratmanın zamanındayız. Tüm yeteneklerimizi sınırsız bir emekçilikle, devrimin hizmetine sunmanın zamanındayız. Ardıl olmanın, her an her saniye bizlerden arta ne kalacağının, üretici kaygısını duymak anlamına geldiğini unutmamanın zamanındayız. Devrimcinin işinin devrim yapmak olduğunu, her daim berrak bir bilinçle duyumsamanın ve devrim bizden ne istiyorsa, hesapsızca yaşamla buluşturmanın zamanındayız. Yoldaşlık harcımızın, güven ve umut aşılayan gücüne sıkıca sarılıp, birlikte yürümenin coşkusunu duyma ve yaşatmanın zamanındayız.

İmha saldırılarını büyük bir atılganlık ve cüretle; tasfiyeciliği inanç ve büyük bir iradeyle yanıtlamanın zamanındayız. Ölümsüz Ferhat Erebo yoldaşın, "Devrim bedel istiyor dediğimiz şey ne, başkasından beklemek mi? Ben bir devrimci olarak ne yapabilirim sorusuna, yaralıysam yaralıyım, gaziysem gaziyim, ama ben bir devrimciyim. Yürüyemiyorsam kolumla yaparım, kolumla yapamazsam düşüncemle yaparım, o olmadı en azından bulunduğum ortama duygumla müdahale etmeye çalışırım." sözlerinde ifadesini bulan yalınlıkla yürümenin zamanındayız şimdi. Devrimin güncel, dokunulası ve bizlerin eyleminin ürünü olacağını bilince çıkararak, Kasım'a "merhaba" demenin zamanındayız.