25 Nisan 2025 Cuma

Uğur Ok&Emrah Topaloğlu yazdı | Suruç'a dönük saldırıyı püskürtelim, adalet mücadelemizi büyütelim

Her ay İstanbul ve İzmir'de yaptığımız adalet oturmalarını 10. yıla giderken başkaca kentlere yayalım. Başta her ayın 20'sinde yaptığımız oturmalar olmak üzere mahkemeler ve 10. yıldönümü etkinlikleri kitleselliği ile adalet arayışçılarını ve değişik toplumsal kesimleri buluşturma gücüyle Suruç'a dönük bu saldırıyı püskürtme, adalet mücadelemizi büyütmeye vesile olmalıdır. Şimdi daha güçlü biçimde her yerde Suruç kırmızı çizgimizdir, dokunamaz, yargılayamazsınız, "Suruç için adalet herkes için adalet" deme vaktidir.

Değerli Suruç aileleri, yaralıları, gençlik örgütleri ve vicdanı "Suruç için adalet, herkes için adalet" şiarıyla atan dostlar;

20 Temmuz Suruç Katliamı bu coğrafyada yeni bir kanlı dönemin girişindeki ilk büyük kitle katliamı oldu. Sonrasında 10 Ekim Gar katliamı, Taybet ananın sokak ortasında günlerce kalan bedeni, buzdolabında saklanan ölü çocuk bedenleri ve daha nice vicdanlarda derin izler bırakan, öfkemizi bileyen gördüğümüz, yaşadığımız şeyler... Toplumun her kesimine dönük sonu gelmeyen siyasi operasyonlar, gözaltı, tutuklama saldırıları, politik sürgünlükler... Barış akademisyenlerinin KHK'lerle ihraçları, irade gaspları, seçilmişlerin tutuklanması, kayyum rektör atamaları, ağzını açanın içeri tıkılması, kaçırma, kaybetme saldırıları, işkenceler...

İşte birlikte büyüttüğümüz "Suruç için adalet, herkes için adalet" mücadelesi tüm bu zulüm baskı ve saldırılar içinde, tıpkı Cumartesi Annelerinin yürüttüğü adalet mücadelesinin 90'larda oynadığı rol gibi umut, direnç ve hesap sorma kararlılığı oldu. Ailelerimiz, yaralılarımız, dostlarımız gözaltına alındı, tutuklandı. Baskıya maruz kaldıkları için sürgüne gitmek zorunda kalanlarımız oldu. Gençlik örgütleri öncülüğünde her sene yıldönümünde yapılan eylemlere saldırıldı, çocuğunun mezarında konuşma yaptığı için Besna annemiz tutuklandı. Fakat bunların hiçbiri ne Hilvan'da mahkeme salonunda ne Suruç'ta, Halitağa'da ne İzmir Alsancak'ta ne de coğrafyamızın herhangi bir köşesinde "Suruç için adalet" mücadelemizi büyütmeye engel olamadı.

Değerli ailelerimiz, kıymetli dostlar;
Bugüne kadar açıktan Suruç'a bu kadar pervasızca saldırma cesareti gösteremediler. Her ay Halitağa'daki Suruç adalet oturumlarımız, Suruç için yürüttüğümüz adalet mücadelesi, Suruç Aileleri İnisiyatifimizin twetlerini RT etmek, oturumu organize etmek, 33 düş yolcumuzun fotoğraflarını taşımak, onları mezar başlarında anmak bu düzeyde terörize edilmemişti. Bizler son yaşadığımız siyasi polis operasyonunda işte bu gerekçelerle sorgulandık ve tutuklandık. Suruç oturumlarına niye katıldığımız, 33 düş yolcumuzun mezarlarını niye ziyaret ettiğimiz, aile inisiyatifimiz, Metin abimizin milletvekili adaylığını, Besna annemizin tutuklanmasını protesto eden tweetleri neden RT ettiğimiz gibi Suruç'u, adalet mücadelemizi kriminalize eden birçok soru soruldu. Mahkeme salonunda şunu söyledik: "Tüm bunları biz yaralılar, aileler ve Suruç dostları yapmayacak da kim yapacak? Toplumun hafızasında bu kadar yer edinen bir katliamın sorumlularının açığa çıkması için mücadele yürüten bizler değil, katiller yargılanmalı." Böyle ucuz, aciz fezlekelerle kimsenin Suruç'u, adalet mücadelemizi, 33 düş yolcumuzu yargılamaya gücü yetmez. Çünkü Suruç için adalet mücadelesinin gücü o eşiği çoktan aştı.

33 düş yolcumuzun aziz hatıralarına kimse dokunamaz. Ailelerimizin ve yaralılarımızın değerleriyle kimse oynayamaz. Ailelerimizin bitmeyen acılarına ve adalet çığlıklarına 10 yıldır kulak tıkayanlar, yargılanması için bir tane sanığı bile karşımıza çıkarmaktan aciz olanlar, iktidarın katliamdaki suç ortaklığını örtbas edenler Suruç'u yargılayamaz. Suruç kırmızı çizgimizdir, kimse o eşikten geçemez. Bunun için değil 3-5 ay, yıllarca tutsak kalsak da ah etmeyiz, onur nişanesi gibi taşırız.

Değerli dostlar, değerli ailelerimiz;
Suruç katliamının 10. yılına giriyoruz. 10 yılda bizler gibi bu coğrafyanın halkları da çok acı yaşadı. Suruç vicdanlarda bir yara ve hesap sorma kararlılığı olarak yerleşti. Adalet mücadelemiz herkesin sesi soluğu mevzisi oldu. AKP-MHP rejimi 10. yılında bu adalet mevzisini hafızalardan silmek, söküp atmak istiyor. O zaman adalet mücadelesini daha güçlü savunma zamanı. Her ay İstanbul ve İzmir'de yaptığımız adalet oturmalarını 10. yıla giderken başkaca kentlere yayalım. Emekçi semtlerde, üniversitelerde, işyerlerinde Suruç'u anlatalım. Suruç oturmalarına çağrılar yapalım. Başta her ayın 20'sinde yaptığımız oturmalar olmak üzere mahkemeler ve 10. yıldönümü etkinlikleri kitleselliği ile adalet arayışçılarını ve değişik toplumsal kesimleri buluşturma gücüyle Suruç'a dönük bu saldırıyı püskürtme, adalet mücadelemizi büyütmeye vesile olmalıdır. Şimdi daha güçlü biçimde her yerde Suruç kırmızı çizgimizdir, dokunamaz, yargılayamazsınız, "Suruç için adalet herkes için adalet" deme vaktidir.

33 düş yolcumuzun aziz hatıralarına bağlılıkla...

Hepinize selam ve sevgilerimizi yolluyoruz.

*Yazı, ESP'ye dönük gözaltı saldırısında 24 Ocak tarihinde tutuklanarak Marmara Kapalı Hapishanesinde rehin tutulan Suruç gazisi Uğur Ok ve Suruç Aileleri İnisiyatifi'nden Emrah Topaloğlu tarafından kaleme alınmıştır.