29 Mart 2024 Cuma

Uçar: Gezi sanata da yaratıcılık getirdi

BEKSAV Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Uçar, Gezi isyanıyla direnme kültürü ve sanat kültürünün başkalaşmaya başladığını belirterek, ?Daha canlı ve yaratıcı oldu. Gezi direnişi sanata da yaratıcılık getirdi? dedi.
BEKSAV'da Direniş Günleri Festivali kapsamında "Direnişin sanata yansımaları" konulu panel düzenlendi. 
 
Turan Fırat'ın moderatörlüğünde yapılan panele konuşmacı olarak ESP İstanbul İl Başkanı Pınar Türk, Abstrakt Dergi editörü Alp Altınörs, HDP İstanbul Kültür Sanat Komisyonu sözcüsü Mehmet Uçar ve BEKSAV Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Uçar katıldı.
 
İlk olarak konuşan Alp Altınörs, Gezi direnişinin 5. yılı olduğunu hatırlatarak, “Gezi direnişi içerisinde aktif olarak yer aldık ve tutsak olduk. Bunun onurunu yaşıyoruz” dedi. Altınörs, Gezi'nin, AKP'nin zorbalaşan tavrına karşı halkın rahatsızlığını göstermesi olduğuna işaret ederken, “Bunun sonucunda Taksim'de 15 gün süren bir komün kuruldu. Gezi parkında kurulan komün antikapitalistti” dedi.  
 
Altınörs, “Gezi ruhunun bugüne kadar gelmesinin nedeni, Gezi Parkı'nın anlaşmalı olarak boşaltılmamış olmasıdır” diye konuştu.
 
DİRENİŞÇİLERİN GÜNDÜZ ÇALIŞIP GECE DİRENİŞE KATILMASI ZAYIF YANIYDI
 
Gezi direnişinin en zayıf tarafının fabrikalarda bir etki yaratmaması olduğuna dikkat çeken Altınörs, “Sanayi proletaryası Gezi isyanında yer almadı. Taksim'de bulunanlar gündüz çalışıyordu gece direniş yapıyorlardı. Buna güzelleme yapılıyor fakat bu Gezi'nin en zayıf noktasıdır” ifadelerini kullandı.
 
Gezi isyanında yaşamını yitirenleri anarak konuşmasına başlayan Pınar Türk, Gezi isyanının toplumsal ve politik bir ayaklanma olduğunu belirtti. AKP'nin iktidarı boyunca yaşamı daraltılan kadınların direniş alanlarında olduğunu vurgulayarak, “Kadınlar, birlikte mücadeleyle bir şeyleri değiştirebileceklerini gösterdi. Takvimsel eylemlikler dışında da kadınlar alanlardaydı. Hala sokakta ve direnmeye çalışıyor. Kadınların yılmayan bir iradesi var” dedi. Türk, Gezi bitti diyenlere 7 Haziran, 1 Kasım ve OHAL koşullarında hala sokakta direnenlerin cevap olduğunu söyledi.
 
Mehmet Uçar ise “Sanat gerçeğin yeniden üretimidir ama sanat gerçeği yansıtırken kendi yorumunu katar. Sanatla karşı bir duruş yapılabiliyor. Sanat yaşamdan ilham alır. Yaşadığımız şeyler zihnimizde daima yeni bir şeylere dönüşür. Bu gerçeği yansıtmakla birlikte gerçeği yeniden üretir ve daha hakikat bir hale getirir” ifadelerini kullandı.
 
KÜRDİSTAN'DA 'TAKILMA TAŞI' OLSA TEK ADIM ATAMAYIZ
 
Almanların Yahudilere yönelik soykırımı hatırlamak için “Takılma Taşı” dedikleri bir hafıza merkezi yarattığını söyleyen Uçar, şöyle devam etti: “Bu Takılma Taşı, katliamın yapıldığı mahallede yürüdüğünde ayağın küçük bir çıkıntıya değer. Yere baktığında bir levha görürsün. O levhalarda yaşamını yitirenlerin adı, soyadı, ölüm tarihi, nerede, nasıl katledildiği ve 'önünde durduğunuz evde yaşıyordu' diye yazar. Kürdistan'da bu yapıldığı zaman emin olunki tek bir adım bile atamayız.”
 
GEZİ SANATA DA YARATICILIK GETİRDİ
 
Son olarak konuşan Ahmet Uçar, “Sanat ve politika ilişkisi sanatın başlangıcından bu yana var olmuştur” dedi. Gezi'nin nostaljiye dönüşmemesi gerektiğini söyleyen Uçar, 5 yıldır bu ruhu yaşatmaya çalıştıklarını ve bunu süreklileştirip ortaklaştırmak istediklerini belirtti. 
 
Gezi'den önce '90 kuşağına kayıp kuşak denildiğini hatırlatan Uçar, Gezi'nin böyle olmadığını gösterdiğini ve adını tarihe yazdırdığını kaydetti. 
 
Gezi isyanıyla direnme kültürü ve sanat kültürünün başkalaşmaya başladığı değerlendirmesinde bulunan Ahmet Uçar, ekledi: “Daha canlı ve yaratıcı oldu. Gezi direnişi sanata da yaratıcılık getirdi.”