Türkoğlu: Gün Rojavalı kadınlarla dayanışmayı büyütme günüdür
DEM Parti Kadın Meclisi toplantısının açılışında konuşan Halide Türkoğlu, "Gün Rojavalı kadınlarla dayanışmayı büyütme günüdür. Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılar karşısında mücadeleyi büyütme günüdür. Rojava kadın devrimini savunmak barışı savunmaktır. Özgürlüğü ve eşitliği savunmaktır" dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi, partinin Ankara'da bulunan genel merkezinde toplandı. Toplantının açılış konuşmasını DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu yaptı.
Türkiye'nin SİHA saldırısında katledilen Cihan Bilgin ve Nazım Daştan'ı anarak sözlerine başlayan Türkoğlu, "Cihan ve Nazım sadece hakikatleri bizlere ulaştırdığı için değil, bu iktidarın Rojava'da yürüttüğü özel savaş politikalarını teşhir ettiği için katledildi. Kamerasıyla, kalemiyle Rojavalı kadınların, halkların direnişinin tanıklığını yapan, bu direnişi tüm dünya halklarına duyuran Cihan ve Nazım'ın kalemi yerde kalmayacak. AKP iktidarı ve yetkilileri konuya ilişkin derhal açıklama yapmalı ve işlediği bu suçlara son vermelidir" dedi.
'ROJAVA KADIN DEVRİMİNİN KARANLIĞA BOĞULMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ'
"Minbiç'te Türkiye destekli SMO çeteleri tarafından katledilen Zenubiya Kadın Topluluğu üyeleri Kamar El-Soud, Ayşe Abdulkadir ve İman'ı anarken, Suriye'de yaşayan kadınların ve mücadele eden kadınların yanında olmaya devam edeceğimizin sözünü veriyoruz" diyen Türkoğlu, Suriye'de çetelerin Rojava kadın devrimini karanlığa boğmasına izin vermeyeceklerini söyledi.
Dünyanın neresinde olursa olsun kapitalist erkek egemen iktidarların yayılmacı savaş politikalarına mücadeleyi ve dayanışmayı büyüterek cevap verdiklerini söyleyen Türkoğlu, "Bugün de aynı inanç ve kararlılıkla kadınlar öncülüğünde Kuzey ve Doğu Suriye'de inşa edilen kadın özgürlükçü yaşamı savunacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın" ifadelerini kullandı.
Rojava'ya dönük saldırıların son bulması için mücadele etmenin kadınların öncelikli gündemi olduğuna dikkat çeken Türkoğlu, şöyle devam etti: "Bu iktidarın Rojava'ya yönelik saldırıları Kürt halkına düşmanlık üzerinden yapılan saldırılardır. Kadınlara, kadınların kazanımlarına düşmanlık üzerinden yapılan bir saldırıdır. İç ve dış siyasetini bu düşmanlık üzerinden yürüten siyasi iktidar iyi bilsin ki; bizler bu saldırıların meşrulaştırılmasına izin vermeyiz. Şengal'de, Kobanê'de, Rojava'da kadın katliamları yapan, kadınları köle pazarlarında satan IŞİD çeteleri ve türevlerinin yeniden diriltilmesine, bu çetelerin işledikleri suçların meşrulaştırılmasına izin vermeyiz. Bizler Kuzey ve Doğu Suriye'yi kendilerine tehdit olarak gören, burada inşa edilen özgür ve eşit yaşama çeteler eliyle saldıran, siyasi iktidarı uyarıyoruz. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi sizin tekçi, cinsiyetçi, militarist yönetim modeliniz için bir tehdit olabilir, ancak özgür ve eşit yaşamın savunucu olan biz kadınlar için bir tehdit değildir."
'BARIŞIN YOLU TECRİDİN KALDIRILMASINDAN GEÇİYOR'
İktidarı uyaran Türkoğlu, "IŞİD türevi çeteleri beslemek tekçiliği, cinsiyetçiliği, kadın düşmanlığını beslemektir. Bu çetelerden medet umarak yayılmacı hayaller peşine düşmek, bu ülkeyi felakete sürüklemektir. Kadın yoksulluğunu, işsizliğini derinleştirerek kadına yönelik şiddet ve katliamların önünü açmak demektir" ifadelerini kullandı.
Onurlu barışın inşa edilmesinin yolunun PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasından geçtiğini vurgulayan Türkoğlu, "Onurlu barış yolunun açılması, kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesinin önünün açılması demektir. Kadına yönelik şiddetin, derinleşen kadın yoksulluğunun savaş siyaseti ile değil onurlu barış siyaseti ile çözülebileceğinin göstergesidir. Tecriti bir rejim haline getirerek varlığını sürdürmeye çalışan siyasi iktidarın, 22 yıllık siyaseti iflas etmiştir" dedi.
'KADIN YOKSULLUĞUNU GÖREN BİR EKONOMİ BAKANI YOK'
2025 yılı bütçesinin kadın düşmanı olduğuna işaret eden Türkoğlu, "Bu ülkede kadın yoksulluğunu gören bir ekonomi bakanı, bir çalışma bakanı yok. Kadına karşı işlenen suçlara karşı caydırıcı yasaları uygulayan bir Adalet Bakanlığı yok. Bu ülkede kadınların şiddetten uzaklaşabilmesi ve korunabilmesine dair tedbirleri düzenleyen 6284 Sayılı Kanunu uygulamayan bir Adalet Bakanlığı var. Kadın bakanlığı yok. Kadının katledildiği aile içerisine hapsetme bakanlığı var. Evet Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın biz kadınlar nezdindeki adı budur" dedi.
'FAİLLERE İYİ HAL İNDİRİMİ VERENLER KADIN CİNAYETLERİNDEN SORUMLUDUR'
Erkek yargı eliyle verilen kararların kadınların yaşamına mal olmaya devam ettiğini dile getiren Türkoğlu, Ayşe İnceyol, Şebnem Köker, Dina davalarını örnek olarak verdi. İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı 11 ayda 399 kadının katledilmeyeceğini söyleyen Türkoğlu, "Kadınlar boşanmak istedikleri erkekler tarafından katledilirken, şüpheli bir şekilde ölü bulunurken caydırıcı yasaları hayata geçirmeyenler bu cinayetlerin sorumlularıdır. Faillere iyi hal indirimi veren erkek yargı, bu cinayetlerden sorumludur. İstanbul Sözleşmesi'nden geri çekilerek kadınları savunmasız bırakanlar, şikayet etmek için gittikleri karakollara başvuran kadınları şiddet ortamına geri gönderenler bu cinayetlerden sorumludur. Ekonomik özgürlüğü olmadığı için şiddet ortamından çıkamayan kadınlara istihdam alanları yaratmayanlar bu cinayetlerden sorumludur" dedi.
AKP-MHP iktidarının kadınların hakları ve kazanımlarına yönelik saldırılarına karşı mücadele ve direniş dolu bir yılı geride bıraktıklarını söyleyen Türkoğlu, "Gün Rojavalı kadınlarla dayanışmayı büyütme günüdür. Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılar karşısında mücadeleyi büyütme günüdür. Rojava kadın devrimini savunmak barışı savunmaktır. Özgürlüğü ve eşitliği savunmaktır. Yaşamı ve doğayı savunmaktır. Sömürüsüz, inkar edilmeden farklılıklarımızla eşit bir yaşamı birlikte inşa etmeyi savunmaktır. Tüm kadınlara, kadın örgütlerine çağrımızdır. Gelin hep birlikte savaş siyasetine karşı, kadınlar öncülüğünde onurlu barışı inşa etmek için mücadeleyi büyütelim."