6 Ocak 2025 Pazartesi

'Türkiye halkları savaşı durdurmak için mücadele etmek zorundadır'

Suriye'de cihatçı çetelerin Alevilere dönük saldırılarına karşı Antakya'da düzenlenen halk buluşmasında, Alevilerin, Kürtlerin ve ezilen tüm halkların birleşik bir mücadeleyi örgütlemesi, Rojava Devrimi etrafında kenetlenmesi gerektiği vurgulandı.

Mardin ve Urfa'nın ardından Antakya'da da Kuzey ve Doğu Suriye'deki saldırılara karşı nöbet başlatıldı. Nöbet kapsamında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) il binası önünde halk buluşması düzenlendi. Buluşmaya DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Deniz Aktaş, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), Emek Partisi (EMEP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) ve çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü katıldı.

TEKÇİ ZİHNİYETE KARŞI MÜCADELE ÇAĞRISI
Ortadoğu'da yaşanan sorunların tekçi anlayıştan kaynaklandığını söyleyen DAD Eşbaşkanı Zeynel Kete, "Tekçi zihniyet, hangi kimliğimize vuruyorsa o kimliği büyüterek mücadele etmek zorundayız. Eğer bugün Suriye'de Alevi kimliğimize vuruluyorsa bu kimliği savunmak zorundayız. Bir olalım, iri olalım, diri olalım" dedi. Kete, "Bu zulme karşı, bu kerbelalara, bu Emevi zihniyetine karşı direnmenin tek yolu bedensel olarak, toplumsal olarak ikrarlaşmaktır" dedi.

'HALKLAR DEMOKRATİK BİR YÖNETİMİ İNŞA EDEBİLİR'
10 yıl önce DAİŞ'in saldırılarını hatırlatan EMEP MYK üyesi Halil İmrek, buna karşı Kuzey ve Doğu Suriye'de demokratik, komünal bir sistemin kurulduğunu belirtti. Erdoğan'ın "Kobanê düştü düşecek" sözlerini hatırlatan İmrek, "Kobanê'nin düşmemesinin öcünü siyasetçileri tutuklayarak, kayyumlar atayarak almaya çalıştılar" dedi.

Suriye'de iktidara gelen Golani yönetiminin halklara umut olmadığını söyleyen İmrek, "Kürtlerin varlıklarına saldırıyorlar, aynı zamanda Arap Alevilerinin olduğu bölgeye saldırıyorlar, katliamlar yapılıyor. Bu bakımda biz EMEP olarak başından beri, Suriye'deki yapı ancak Suriye'deki halklar tarafından belirlenmeli. Herhangi bir ayrım yapmadan demokratik bir yönetimin inşa edilmesi lazım. Kürtler ve azınlıklar hesaba alınmadan demokratik yönetim oluşamaz. Suriye'de bütün halklar demokratik bir yönetimi kendilerine inşa edebilirler, bunu Rojava'da gördük. Suriye'deki halklara selam gönderiyoruz, demokratik mücadelelerinin yanında olduğumuzu belirtiyoruz" dedi.

'ÖZSAVUNMAYI ÖRGÜTLEYELİM'
ESP Eş Genel Başkanı Deniz Aktaş, emperyalist güçler ve bölge sömürgecilerinin halklara zulmetmeye devam ettiğini söyledi. Suriye'de emperyalistler eliyle yönetime götürülen HTŞ çetelerinin Alevilere dönük tehdit ve saldırılarına işaret eden Aktaş, "Oradaki katillerin hamileri AKP-MHP iktidarıdır. Biz bunları çok iyi tanıyoruz. Maraş, Çorum, Sivas, Gazi katliamlarında Alevilere nasıl nefret söylemleriyle saldırdılarsa bugün aynı faşist politikaları devreye sokmaya devam ediyorlar" dedi.

Alevilerin, Hristiyanların, Kürtlerin ve zulme uğrayan halkların bu saldırganlık karşısında çaresiz olmadığını vurgulayan Aktaş, "Bugün yanı başımızda tüm halkların birlikte özgür ve eşit yaşadığı Kuzey ve Doğu Suriye Özek Yönetimi bize yol gösteriyor" dedi. Alevilerin birlikte mücadele ederek, Rojava etrafında kenetlenerek kurtulabileceğini dile getiren Aktaş, ESP olarak Alevilerin yanında mücadeleyi büyüteceklerini söyledi. "Aleviler, Keldaniler, Hristiyanlar bugün bu politikalar karşısında özsavunmalarını örgütlemek zorundadır. Aleviler bir olarak, birlikte olarak, mücadele ederek, örgütlenerek kurtulabilirler" diyen Aktaş, bu mücadeleyi yükseltmenin hayati olduğunu söyledi.

'MÜCADELEMİZ ORTADOĞU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİDİR'
SMF MYK üyesi Oya Nur, "Bir yanda cihatçılar Alevileri katlederken diğer yandan emperyalistler Suriye'de hegemonya kurmaya devam ediyorlar. Bu savaştan nemalanmaya çalışan AKP bilsin ki, düşen Esad rejimidir, Suriye halkı değildir. Sanmasınlar ki bizim mücadelemiz buradan ibarettir. Bizim mücadelemiz Türkiye halklarının, Suriye halklarının, Ortadoğu halklarının mücadelesidir, bizim mücadelemiz dünya halklarının ortak mücadelesidir. Bütün Suriye halklarının mücadelesini haykırıyor ve sesleniyoruz, savaşları engelleyecek olan halkların devrimci iradesidir" dedi.

BAKIRHAN: ÖZGÜRCE YAŞAMAK İSTEYEN HALKLARA SAYGI DUYUN
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Antakya'da depremin yarattığı tahribatın devam ettiğini, Antakya halkının yaralarıyla baş başa bırakıldığını söyledi. "Türkiye'nin geliştiğini ve güçlendiğini söyleyenler, Hatay'da depremin yaralarını sarmakla meşgul olurlarsa daha iyi olacak" diyen Bakırhan, iktidarı, deprem bölgesindeki halkın yaralarını sarmaya çağırdı.

Yanı başlarında Suriye'de, Ortadoğu'da bir savaş ve çatışma süreci yaşandığına işaret eden Bakırhan, "100 yıl önce orada halkları ve inançları suni sınırlarla ayıran tekçi ve mezhepçi ulus devletler maalesef halkları ve inançları bir arada tutamadı. Demokrasi ve özgürlükleri geliştiremedi. Bugün o ulus devletlerin tamamında halkların kanı akıyor. Bugün o ulus devletlerin tamamında tekçi bir kimlik ve inanç dayatılıyor. Bu tekçiliği reddeden halklar da katledilmeye çalışılıyor. Tam da bugün Hatay'da buna itiraz ediyoruz. 100 yıl önce denediğiniz zulüm politikalarına rağmen hala kimliğiyle özgürce yaşamak isteyen halkların mücadelesine saygılı olacaksınız" dedi. "Kürt'üyle, Türk'üyle, Alevi'siyle ve emekçisiyle yüz yıl önce yaşamış olduğumuz inkarı ve reddi Suriye'de yeniden halkalara dayatamazsınız" diyen Bakırhan, Suriye'de değişen rejimin Kürtleri inkar ederek, Alevileri katlederek demokratik olamayacağının altını çizdi.

'SURİYE'DEKİ REJİM KÜRTLERİN STATÜSÜNÜ TANIMAK ZORUNDADIR'
"Hıristiyanların, Dürzilerin, gayrimüslimlerin, orada yaşayan tüm kimlik ve inançların birlikte ortak bir demokratik rejimde yaşamaları, Suriye'yi demokratik bir rejime kavuşturabilir. Görüyoruz ki iktidarı alanlar, ellerinin tozu ve kanıyla yüz yıl önceki politikaları tekrar uygulamaya çalışıyor. Kürtlerin statüsüzlüğüne evet diyecek miyiz? Hayır! Kürtler IŞİD barbarlığına karşı direnerek bugün bulunmuş olduğu o topraklarda özgürce yaşıyor. Kürtler, yüz yıllık politikalara, ret ve inkar eden soykırımcı ve zalim iktidarlara boyun eğmedi. Kürtler direndi, mücadele etti. Şimdi bu yeni rejim demokratik olacaksa Rojava'nın, Kürtlerin oradaki statüsünü tanımak zorundadır" diyen Bakırhan, aksi halde kaos ve çatışmaların devam edeceğini söyledi.

Bu coğrafyanın yeterince kan ve zulüm gördüğünü, barışa ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Bakırhan, son dönemde devam eden görüşme trafiğine işaret etti. DEM Parti heyetinin önce PKK lideri Abdullah Öcalan'la, sonrasında siyasi partilerle görüşmeler yaptığını hatırlatan Bakırhan, "Biz Türk'ün, Kürt'ün, Türkiye'de yaşayan inançların ve halkların barışını sağlayabilirsek, Suriye'de de bunu rahatlıkla sağlayabiliriz. Suriye'de Rojava'nın statüsüne dönük gerçekten barışı isteyen bir yönetim varsa ve samimiyse, Türkiye'deki bu tartışma ve görüşmeler, aynı zamanda Rojava ve Suriye'deki halkların güven içerisinde bir arada yaşamasını sağlayabilir. Onun için barışı önemsiyoruz" dedi.

'BARIŞI TOPLUMSALLAŞTIRMALIYIZ'
"Barışın kendisini dayattığı bir yerde ön koşul sunmak, Kürt'ün bir yüzyıl daha statüsüz kalmasını istemek barış önündeki en büyük engeldir" diyen Bakırhan, yoksullarla ve emekçilerle yan yana gelerek, barışı toplumsallaştırarak iktidarı barış politikalarına çekebileceklerini söyledi. Onurlu bir barış için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğinin altını çizen Bakırhan, "Bizler buradan Suriye'deki Alevilerle, Kürtlerle, gayrimüslimlerle dayanışma içinde olduğumuzu ifade ediyoruz. Alevilerin ibadethanesine attıkları o bombaların, o kurşunların bizim yüreğimizde patladığını bir kez daha belirtmek istiyorum" dedi.

İktidara seslenen Bakırhan, "Madem Suriye yönetimi ile yakın ilişkiniz var; o zaman Alevilerin katledilmesini durdurun, Alevilerin ibadet merkezlerinin tarumar edilmesini engelleyin. Kürtlere dönük bugüne kadar olan politikalarınızı bir kenara bırakın ve Kürtlerin Suriye'de kendi kimlikleri ve haklarıyla eşit yurttaş olarak yaşamasını sağlayacak bir politika üretin" dedi.

'BUGÜN BİRLİK OLMA GÜNÜDÜR'
Halklara çağrıda bulunan Bakırhan, şu ifadeleri kullandı: "Bugün, birlik olma günüdür; Kürtlerle, Alevilerle, gayrimüslimlerle dayanışma günüdür. 100 yıl önce suni bir şekilde oluşturulan, halkları ve inançları yok sayan bu anlayışa hayır diyorsak; halkların bir arada yaşamasını istiyorsak, bu sorumluluk hepimizin boynunun borcudur. Siirt'ten Kars'a, İstanbul'dan Samsun'a, Adana'dan Mersin'e tüm Türkiye halkları ortak taleplerini haykırmak, Suriye'deki savaşı durdurmak, Türkiye'deki bu sürecin bir barış sürecine evrilmesi için mücadele etmek zorundadır."