27 Nisan 2024 Cumartesi

Tuncel: Garibe Gezer'in ölümünden devlet sorumludur

Kobanê davasında söz alan avukat Ali Bozan, mahkeme başkanının dosyaları inceleme imkanı olmadığı için savunma yapamayan müvekkillerini "Savunma yapmazsanız susma hakkınızı kullandığınıza dair ara karar oluştururum" diye tehdit ettiğinin altını çizdi. Müvekkillerinin susmadığı için yargılandığını kaydeden Bozan, Kandıra Hapishanesi'nde katledilen Garibe Gezer'i hatırlattı ve "Müvekkillerimizin susmasını beklemeyin" dedi. Bozan diyaloğa açık olan talepleri sıraladı. Söz alan DBP eski Eş Genel Başkanı Tuncel, hapishanelere yönelik saldırılara dikkat çekti ve tutsaklar için yapılan eylemleri selamladı. 

IŞİD'in Kobanê'ye yönelik saldırıları karşısında 6-8 Ekim 2014'te gerçekleştirilen eylemler gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21'i tutuklu 108 isim hakkında açılan Kobanê siyasi soykırım davasının 8. duruşması Sincan Hapishane Kampüsü'nde görülmeye başladı.

Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın duruşmasına dava avukatlarının yanı sıra HDP Ankara il ve ilçe yönetici ve üyeleri ile yargılanan siyasetçilerin ailesi katıldı.

Sincan Hapishanesi'nde tutuklu bulunan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, HDP eski Sözcüsü Günay Kubilay duruşmaya katılmadı. Farklı hapishanelerde tutulan siyasetçiler ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Önceki celsede, hakkında zorla getirilme kararı çıkarılan yerine kayyum atanan Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk de duruşmaya Mardin'den SEGBİS ile katıldı.

'MAHKEME DOĞRU BİR ARA KARAR VERMEDİ'
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada söz alan avukat Ali Bozan, kimi itiraz dilekçelerinin ve taleplerinin tutanaklara işlemediğini ifade etti. Bozan, "Mahkeme ara kararında bizim yargılamayı uzatmaya yönelik tutum geliştirdiğimizi ve protesto ettiğimizi tutanaklara geçti. Buna dönük ara kararlar oluşmuşsa da bunlar doğru ara kararlar değildir. İddianame ve eklerini inceleyebileceğimiz makul sürelerin tarafımıza verilmesini talep etmiştik. Ancak bunlar karşılanabilmiş değil. Adalet Bakanlığı bu davanın görülmesi için devasa salonlar tesis etti ve özel bir mahkeme heyeti tahsis etti. Ama maalesef cezaevinde bulunan arkadaşlarımızın dosyaya ulaşması mümkün değildir. Avukatların dosyaya erişimi bile hala sağlanabilmiş değil. Mahkeme kalemiyle görüşmelerimiz oldu. Mahkeme arasında bir avukat arkadaşımızın UYAP'ını açalım ve sizde görünen dosyalar ile bizde görünen dosyalara göz atalım" diye konuştu.

'MÜVEKKİLLERİMİZ DOSYANIN TAMAMINA ERİŞEMİYOR'
Mahkeme başkanı tutuklu siyasetçilerin dosyadaki evraklara erişim noktasında yaşadıkları sorunların çözülmüş olduğunu belirtse de aynı sorunların devam ettiğinin kaydeden Bozan, "Cezaevinden bu yazı cevapları gelmesine rağmen mahkemeniz yargılananlar için dosyaların incelenmesi olanaklarının sağlandığı ve savunma yapmayanlar açısından 'susma hakkını kullanacakları' şeklinde ara karar kurdunuz. Biz müvekkillerimizle görüşüyoruz. Hard diskler açılmıyor, programdan kaynaklı müvekkillerimiz bunları inceleyemiyor. Bizim mazeret dilekçesi sunmamızın sebeplerinden biri bu. Bu tamamen hukuki bir gerekçe. Müvekkillerimizin dosyanın tamamına erişebileceği koşulların yaratılmasını talep ediyoruz" dedi.

'MAHKEME KATI VE SERT BİR TAVIR SERGİLEDİ'
Duruşma periyotlarıyla ilgili taleplerini yineleyen Bozan, "Bir önceki mahkeme başkanı görevden alınmadan önce eleştirsek, itiraz etsek de bir şekilde yargılama faaliyeti ve duruşma devam ediyordu. Ne zaman mahkeme başkanı HSK kararıyla görevden alındı ve değişti birdenbire çok katı ve sert bir şekilde 2 hafta duruşma 1 hafta ara verilecek şekilde periyot belirlendi. Bu duruşma periyodunda, bir sonraki duruşma periyoduna dair karar veriyorsunuz. Duruşma bittikten sonra en basit dava dosyamıza dair duruşma günü belirlenirken mahkeme başkanları, duruşma günü ve saatinin bize uygun olmadığı durumda talep ettiğimiz günlere göre duruşma saatlerini ayarlıyordu. Bu sebeple mahkeme heyetinin tüm yargılama periyoduyla ilgili şimdiden tarih belirlemesi kabul edilemez. Üç duruşma periyodunda bu periyotta ısrar ediyorsunuz. Bu üç duruşma aralığında hangi yargılama faaliyetini yürütebildiniz? 5 dakikalık süreçlerde bomboş mahkeme salonunda duruşma yapmak zorunda kaldınız. Bu konuda savunma hakkının taleplerini göz ardı etmeyip diyaloğa girseydi, sorunların bir kısmı çözülmüş, müvekkillerimizden bazıları savunma yapmak için hazır olacaktı. Bunun sebebi mahkemenin katı ve sert tutumudur" ifadelerine yer verdi.

'MÜVEKKİLLERİMİZ SUSMADIKLARI İÇİN YARGILANIYOR'
Mahkeme başkanının müvekkillere "Savunma yapmazsanız susma hakkınızı kullandığınıza dair ara karar oluştururum" diyerek tehdit ettiğinin altını çizen Bozan, bunun hukuk değil tehdit olduğunu vurguladı. Bozan, "CMK 150'yi gerekçe sunarak böyle bir tehditte bulunuyorsunuz, fakat CMK 150'de sanığın ya da yargılananların susma hakkı var sayılacağına dair bir düzenleme yok. Müvekkillerimiz bugüne kadar susmadıkları için yargılanıyorlar. Siyaset yaparken susmuş, itiraz etmemiş olsalardı bugün mahkeme huzurunda olmayacaklardı" dedi.

'DOSYAYI İNCELEME OLANAĞI BULDUKLARI GÜN DURUŞMA OLUYOR'
Bozan, müvekkillerinin Haziran ayı itibariyle savunma yapmaya başladıklarını ve savunmalarında hard disklerin kendilerine yeni iletildiğini belirterek, ellerine geçen dosyalar kadar savunma yapacaklarını, dosyaların tamamına ulaştıklarında savunmaya devam edeceklerini bildirdiklerini hatırlattı. Savunma yapan arkadaşlarının savunmalarının henüz bitmediğini ifade eden Bozan, "Mahkeme ara kararlarında cezaevinde koşullar yaratılmış diyor, örnek veriyorum bir dilekçede Bakırköy'den gelen tutanak örnek gösterilerek, 'Salı ve Perşembe günleri kütüphanede olanak sağlandı' diyor ama Salı ve Perşembe günleri duruşma yapılıyor. Biz bunlara itiraz ederken, bu belgelere dayanarak itiraz ediyoruz. Bizim aklımızın arkasında gizli bir ajandamız yok tamamen bu dosyayı TCK'yı esas alarak bir yargılama yürütülmesini talep ediyoruz" şeklinde konuştu.

'GARİBE GEZER KATLEDİLDİ, ARKADAŞLARIMIZIN SUSMASINI BEKLEMEYİN'
Arkadaşlarının gelmemesinin sebebinin dosyaya erişiminin sağlanmaması olduğunu vurgulayan Bozan, taleplerini şöyle sıraladı: "Biz savunma tarafı olarak yargılama faaliyetinin yürütülebilir koşullarının yaratılmasını talep ediyoruz. Bugüne kadar itiraz ve taleplerimizin gerekçesi bu. Bu aşamadan sonra bizim mahkemeden birkaç talebimiz var. Mahkeme heyetinizin bizlerle diyaloğa açık olmasını talep ediyoruz ve bu diyaloğun ara kararlara da yansımasını bekliyoruz. Biz ve müvekkillerimizin hukuka aykırı şekilde tehdit edilmemesini talep ediyoruz. Dosyaya gelen evrakların tamamının avukatların erişebileceği şekilde taranması ve erişime açılmasını, tutuklu müvekkillerimizin bulunduğu cezaevinde bilgisayar kullanma süreleri ile ilgili olanak sağlanması ve tutuklu yargılanan arkadaşlarımızın tamamının dosyadaki evrakların tamamını inceleyebilmesini ve bunun için de kendilerine makul süre verilmesini, yokluğumuzda müştekilerin dinlenilmesinden vazgeçilmesini, eğer bu talebimiz kabul edilmeyecekse de bundan sonraki dinlenecek müştekilerin nerede ne zaman dinleneceğini öğrenmek istiyoruz. Bu duruşmadan sonra beyanda bulunacak, sorgu için hazır olan müvekkillerimiz varsa, beyanlarına hukuka aykırı bir müdahale yapılmamasını talep ediyoruz. Yargılama faaliyeti devam ederken ülkede yaşanan her siyasal durumun buraya yansıması olağandır. Geçtiğimiz günlerde Kandıra Cezaevi'nde Garibe Gezer isimli arkadaşımız göz göre göre katledildi. Kandıra cezaevinde bulunan arkadaşlarımızın susmasını, itiraz etmemesini beklemeyin. Tüm bunlardan ötürü, mahkemenizin bundan sonraki kuracağı ara kararlarda diyaloğa açık olması taleplerimizdir."

'KÜRTÇE KONUŞMALAR YANLIŞ ÇEVİRİLİYOR'
Ardından söz alan Meryem Adıbelli'nin avukatı Mustafa Kemal Baran, SEGBİS çözümünün yanlış yapıldığına dikkat çekti. Yanlış çözülen kayıtların tutukluluk devam gerekçesi yapıldığını ifade eden Mustafa, Kürtçeye hakim bilirkişinin tercümesiyle tutanakların düzenlenmesini talep etti.

Mahkeme başkanı tutuksuz yargılanan Ahmet Türk ile tutuklu yargılanan kadın hakları aktivisti Aynur Aşan'a yönelik iddianamede yer alan suçlamaları okudu.

'12 EYLÜL'Ü YAŞADIM, AYNI HUKUKSUZLUKLA KARŞI KARŞIYAYIZ'
Mardin'den SEGBİS aracılığıyla duruşmaya bağlanan Ahmet Türk'ün sorgusuna geçildi. Geçirdiği ameliyat nedeniyle dosyayı inceleyemediğini ifade eden Türk, yaşadıkları süreçlerdeki hukuksuzluklara dikkat çekti. Mardin Büyükşehir Belediyesi'ne atanan kayyumun hukuksuzluğuna işaret eden Türk, "12 Eylül'ü yaşadım. Ama aradan 50 yıl geçmesine rağmen bugün aynı hukuksuzlukla karşı karşıyayız. Eğer mümkünse bir süre sonra savunmayı Ankara'da yapmak üzere ek süre talep ediyorum"  dedi.

Mahkeme başkanı, Türk'ün sağlık sorunları nedeniyle savunma için ek süre talebini kabul ederek, kendisine tanınacak ek sürenin duruşma periyodu bitiminde avukatına tebliğ edilmesine ve sağlık durumu nedeniyle bu periyottaki duruşmalardan bağışık tutulmasına karar verdi. Ardından duruşmaya bir buçuk saat ara verildi.

DBP ESKİ EŞ GENEL BAŞKANI SEBAHAT TUNCEL SÖZ ALDI

Aranın Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel söz aldı. Savunmasını hazırlama konusunda yaşadığı sıkıntılara ve hapishanede yaşanan sorunlara dikkat çeken Tuncel, "Demokrasiden, barıştan yana olanlar kazanacak. Seçenecekleri var. Bu ülkeyi açlığa, yoksulluğa, adaletsizliğe mahkum edenlere karşı HDP var" dedi.

TUTSAKLAR İÇİN EYLEM YAPAN AİLELER SELAMLANDI
Hapishanelerde yaşanan sorunlara ilişkin konuşan Tuncel, şöyle devam etti: "Bu ülke hala Maraş Katliamı'yla yüzleşmedi. 43 yıldır Aleviler adalet arıyor. Bu sorunların açığa çıkması için her yıl seslerini çıkarıyorlar ancak Maraş'a, Sivas'a gidemiyorlar. Hala gerçekler açığa çıkarılmadı. Bunlarla yüzleşilmediği için başka katliamlar yapıldı. Uludere, Roboskî katliamı oldu. Yine cezaevi katliamları oldu. Türkiye'deki katliamların tarihini unutursak altından kalkamayız. Ama hala gerçekle yüzleşme arayışı devam ettiği sürece ülkede demokrasi sağlanamaz. Ben 19 Aralık'ta yaşamını yitiren yurttaşları saygıyla anıyorum. 19 Aralık'ta yaşamını yitiren tutsakları da saygıyla anıyorum. Ama tutsakların yaşadığı sorunlar hala devam ediyor. İnsanlar hala cezaevlerinde yaşamını yitiriyor. Son günlerde 3 hasta tutsak yaşamını yitirdi. Diyarbakır ve Van'da hasta tutsaklara dikkat çekmek için eylem yapan ailelerimizi selamlıyorum, mücadelelerinin yanında olduğumu belirtmek istiyorum."

'GARİBE'NİN ÖLÜMÜNDEN DEVLET SORUMLUDUR'
Şenyaşar ailesinin 286 gündür adalet aradığına dikkat çeken Tuncel, "êdî bes e" dedi. Kandıra Hapishanesi'nde katledilen Garibe Gezer'e değinen Tuncel, "Ölümü ne olursa olsun devlet sorumludur. Tek başına kalan bir kadın defalarca idareye yaşadığı hak ihlallerine ilişkin başvuruda bulunuyor. Sadece bu değil birçok sorun var. Devlet kendi yurttaşının yaşam hakkını güvence altına almak zorundadır. Devletin kendisi kapitalist sistem ile önce sermayeyi, erkeği koruyan bir yerdedir. En çok şiddeti hapishane ve akıl hastanesi gibi devletin sorumlu olduğu yerlerde görüyoruz. Bizim yaptığımız hiçbir başvuru hak ve özgürlük talebi lehimize sonuçlanmıyor. Nasıl ki dışarıdakinin örgütlenme, eylem ve ifade özgürlüğü varsa içeridekilerin de devletin yanlış politikalarına ses çıkarma hakkı vardır." 

'KÜRT OLDUĞUM İÇİN YARGILANIYORUM'
İmralı'daki tecrit sisteminin tüm hapishanelere yayıldığını belirten Tuncel, Kürtler'in yüz yıldır hukuksuz şekilde yargılandığını kaydetti. Tuncel, "Hukuk yoksa herkes kendi düzenini kuracak, kaos olur. Asıl burada sizin yaptığınız yargılamaların nasıl bir sonuç doğuracağını bilmeniz gerekiyor. Sizler burada Kürtlere verilen hakkı tanıyor musunuz merak ediyorum. Mahkemelerde ırkçı yargılamalar var. Siz yapmıyoruz diyebilirsiniz ama ben burada Kürt olduğum için yargılanıyorum. Türkiye'de ne yazık Kürtler, kadınlar, emekçiler konusunda alınan kararlar, ırkçı kararlar. Bu yargılama devam ederken bizim genç bir arkadaşımız olan Deniz Poyraz katledildi. Ama şu an tek bir kişi yargılanıyor. O önlenmediği için Konya'da katliam oldu. Kürtler kendi anadilini, kültürünü savunduğu için bölücü oluyor. Ben barış, eşitlik, demokrasi mücadelesi verenleri bir kez daha selamlıyorum. Demokrasiden, barıştan yana olanlar kazanacak. Seçenekleri var. Bu ülkeyi açlığa, yoksulluğa, adaletsizliğe mahkum edenlere karşı HDP var. Biz burada olabiliriz ama HDP var dışarda."