29 Mart 2024 Cuma

'Tuğluk'un hapishanede kalması fiili bir idam cezasıdır'

Aysel Tuğluk için 1000 Kadın kampanyası kapsamında bir araya gelen kadınlar, Tuğluk'un son durumunu ve kampanyanın seyrini kamuoyuyla paylaştı. Etkinlikte, demans teşhisi konulan Tuğluk için hapishane koşullarının son derece zararlı olduğuna dikkat çekilerek, Tuğluk ve tüm hasta tutsakların bir an önce serbest bırakılması çağrısı yapıldı.

Kandıra 1 No'lu F Tipi Hapishanesi'nde rehin tutulan Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk'un demans hastalığı, giderek ağırlaşıyor. Aysel Tuğluk için 1000 Kadın kampanyası bileşenleri, Beyoğlu'ndaki Karşı Sanat Çalışmaları Salonu'nda düzenledikleri basın toplantısıyla, Aysel Tuğluk'un durumunu ve kampanyanın seyrini kamuoyuyla paylaştı. Basın toplantısına, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekilleri Züleyha Gülüm ve Serpil Kemalbay, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Esengül Demir, Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Genel Sözcüsü Çiçek Otlu ve çok sayıda kitle örgütü, siyasi parti ve sendika temsilcisi kadın katıldı.

"Aysel Tuğluk için Adalet" pankartı ve dövizlerinin yer aldığı basın toplantısı, Aysel Tuğluk'un hayatı, Kürt siyaseti ve kadın özgürlük mücadelesindeki yeri, tutuklanma süreci ve hastalığının seyrini anlatan bir sinevizyon gösterisiyle başladı.

Basın açıklamasının moderatörlüğünü Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Hatice Özdemir üstlenirken, açıklamada gazeteci ve Aysel Tuğluk'un kuzeni Gülsen Yüksel, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi ve Tuğluk'un avukatlarından Elif Taşdöğen, Doktor Emel Gökmen ve İstanbul Tabip Odası önceki dönem Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip söz aldı. Basın açıklamasını ise oyuncu Deniz Türkali okudu.

'TUĞLUK İÇİN ÇIKTIĞIMIZ YOLDA BİNLERCE KADIN OLDUK'
Türkali, Aysel Tuğluk için özgürlük isteyen 1000 kadın olarak yola çıktıklarını ve bu süreçte çağrılarına yanıt veren binlerce kadınla birlikte Tuğluk şahsında hasta tutsakların yaşam hakkını savunmaya devam ettiklerini belirtti.

Ocak ayından bu yana siyasetçi, yazar, akademisyen, gazeteci, sanatçı ve daha birçok çevreden kadınla birlikte Aysel Tuğluk için birçok çalışma yaptıklarını aktaran Türkali, uluslararası kamuoyundan da büyük destek gördüklerini kaydetti. Kampanyanın kadınlar nezdinde etkili olduğunu ifade eden Türkali, kampanya kapsamında Adalet Bakanlığı, Adli Tıp Kurumu (ATK) ve TBMM'ye yaptıkları başvurulara ya hiç cevap verilmediğini ya da ciddiyetten uzak cevaplar verildiğini söyledi.

Türkali, Tuğluk'un 6 yılı aşkındır hapishanede olduğuna dikkat çekerek, demans hastalığı sebebiyle hayatını tek başına idame ettirmesinin imkansız hale geldiğini vurguladı. "Aysel Tuğluk'un yaşadığı ağır hastalığa ilişkin yetkili sağlık kurumlarının hazırladığı 'cezaevinde kalamaz' raporlarının dikkate alınmasını, hukuka, insan haklarına uygun bir karar verilmesini, Aysel Tuğluk'un derhal serbest bırakılarak tedavi olmasının sağlanmasını, bunun için derhal harekete geçilmesini talep ediyoruz" ifadelerini kullanan Türkali, Tuğluk'a gösterilen haksız tutumun aynı zamanda bütün kadın mücadelesine yönelik olduğunu dile getirdi.

"Bir kez daha vurgulamak isteriz; kadınların değiştirme gücü ve potansiyeli karşısında hafızalarımızı yok ederek kazanımlarımızı elimizden alacağını zanneden sistem uygulayıcıları yanılıyor" diyen Türkali, Aysel Tuğluk şahsında tüm hasta tutsaklar yaşam ve sağlık hakkına kavuşana kadar mücadele etmeye devam edeceklerini vurguladı ve tüm kamuoyunu bu mücadeleye ortak olmaya çağırdı.

YÜKSEL: PANDEMİYLE GELEN İZOLASYON DURUMUNU AĞIRLAŞTIRDI
Türkali'in ardından söz alan Gülsen Yüksel, pandemi süreciyle hapishanelerde yaşanan izolasyonun Tuğluk'un hastalığının ağırlaşmasında çok büyük bir etkisi olduğunu belirtti. Tuğluk'un kendini ifade etmekte, dengesini sağlamakta, cümlelerini tamamlamakta ve pek çok şeyi hatırlamakta ciddi sorunlar yaşadığını aktaran Yüksel, gittiği görüşlerde Tuğluk'un hep tereddüt içerisinde ve şaşkın bir halde olduğunu anlattı.

Teşhis ve tedavide geç kalındığını vurgulayan Yüksel, Tuğluk'un durumunu gardiyanların bile fark ederek dile getirdiğini kaydetti. Annesinin ölümünün ve cenaze töreninde yaşanan saldırının Tuğluk'u ne kadar etkilediğini hatırlatan Yüksel, Tuğluk'un hapishane koşullarında yaşamını idame ettiremediğini söyledi. Tuğluk'un derhal serbest bırakılmasını isteyen Yüksel, tedavisi için tahliyesinin elzem olduğunu vurguladı.

TAŞDÖĞEN TUĞLUK'UN MESAJINI İLETTİ
Avukat Elif Taşdöğen, son olarak dün görüştüğü Aysel Tuğluk'un bütün kadınlara selam gönderdiğini ve "Dayanışma yaşatır" dediğini iletti. Tuğluk'un annesinin vefatıyla çok ağır bir süreç geçirdiğini ancak pandemiyle yaşanan izolasyonun bu durumu gizlediğini ifade eden Taşdöğen, Tuğluk'a genç yaşından ve yas sürecinden ötürü uzun bir süre demans hastalığının kondurulamadığını belirtti. Taşdöğen, çeşitli belirtilerle ortaya çıkan teşhis ve tedavi süreçlerini ve verilen raporlara ilişkin bilgileri aktardı.

Son verilen ATK raporuna itirazlarının da değerlendirmede olduğu bilgisini paylaşan Taşdöğen, ATK raporlarındaki eksiklik ve çelişkilere vurgu yaptı. Taşdöğen, ATK raporlarının objektiflikten uzak olduğunu ifade ederek, Tuğluk'la görüşmelerinde gözlemlediği unutkanlık, denge sorunu ve odaklanamama gibi pek çok belirtiye işaret etti. Savcılığın farklı hastanelerin raporlarını baz alarak da tahliye kararı verebileceğini dile getiren Taşdöğen, ATK ve savcılığın düşman ceza hukuku uygulayarak Tuğluk'un tutsaklığını ısrarla devam ettirdiğini söyledi.

GÖKMEN: YARIN ÇOK GEÇ, BUGÜN TAHLİYE EDİLMELİ
Nörolog Dr. Emel Gökmen, Tuğluk'un hastalığına ilişkin ancak 2021 yılında kapsamlı değerlendirmeler yapıldığını belirterek, üniversite hastanesindeki uzun süreli değerlendirmenin pek çok farklı branş tarafından yapıldığına ve Tuğluk'un bilişsel süreçlerindeki yıkıma ilişkin önemli veriler sunulduğuna dikkat çekti. Hastane raporları ve ATK'nin aynı verilere yer verip farklı sonuçlar çıkarmasındaki çelişkiye vurgu yapan Gökmen, tıp etiği bakımından ATK'nin üniversite hastanesinin değerlendirmelerini dikkate almak zorunda olduğunu kaydetti. Gökmen, bu değerlendirmeler dikkate alınmadığı gibi ATK'nin "hapishanede kalabilir" sonucunu gerekçelendirmediğini söyledi, ATK'nin demans teşhisi koyabilmek için yeterli yetkinlikte olmadığını vurguladı. Gökmen, Tuğluk'un bağımsız, konuda özelleşmiş bir hastanede yeniden değerlendirmeye alınmasının acil bir gereklilik olduğunu ifade etti.

Hapishane koşullarının demans hastalığı için başlı başına bir kaynak olduğunu söyleyen Gökmen, yarının bile çok geç olacağını vurguladı, Tuğluk'un nitelikli teşhis ve tedavi için derhal serbest bırakılması çağrısı yaptı. Demans hastalığının tecrit koşullarında ölümcül olduğunu kaydeden Gökmen, Tuğluk'un hapishanede kalmaya devam etmesinin fiili bir idam cezası olduğunu belirtti.

SAİP: HAPİSHANELERDE TEMEL İNSAN HAKLARI GASP EDİLİYOR
Prof. Dr. Pınar Saip, Türk Tabipleri Birliği olarak hasta tutsaklardan sağlık ve yaşam hakkı ihlallerine ilişkin çok fazla şikayet aldıklarını söyledi, pek çok hapishanenin temel insan haklarını bile gasp eden koşullarda olduğunu vurguladı. Tutsakların hastaneye sevk dosyalarında tutukluluk gerekçelerinin yer almasının, siyasi tutsakların nitelikli teşhis ve tedavi hakkından mahrum bırakılmasına neden olduğunu söyleyen Saip, tutsakların da herkes gibi nitelikli sağlık hizmetine erişme hakkı olduğunu, tıp etiğinin sağlık emekçilerine bunu emrettiğini ifade etti. Baskıcı, otoriter iktidarların sağlık emekçilerini de siyasi tercihler yapmaya zorladığını kaydeden Saip, bir tercih yapılacaksa bunun hastadan yana olması gerektiğini vurguladı.

Bazı durumlarda teşhis koymak zor olsa da komplike hastalıklarda teşhis koyamamakla, bilinçli olarak yanlış teşhis koymanın arasında ciddi farklar olduğunu ve bunun suç olduğunu hatırlatan Saip, hekimlerin de hastalarına gerekli hizmeti sağlayacak, hekim-hasta gizliliğinin ihmal edilmemesi yönünde hakları olduğunu ifade etti. Saip, hapishanelerde yaşanan ihlalleri tespit etmek için bağımsız heyetlerin gözlemci olarak denetim yapması gerektiğini söyledi.

'HASTA TUTSAKLARIN SESİ OLACAĞIZ'
Demans hastalığı söz konusu olduğunda hapishane koşullarının ağırlaştırıcı etkisinin büyüklüğüne dikkat çeken Saip, Tuğluk'un derhal serbest bırakılarak konuda uzmanlaşmış bir merkezde gerekli tetkik ve tedavilerin yapılmasının önemini vurguladı. Hasta tutsakların teşhis ve tedavilerinin geciktirildiğine, tutsakların ölümlerine günler kala tahliye edilerek sorumluluktan kurtulma çabası içine girildiğine işaret eden Saip, sorunların çözümü için hasta tutsakların sesi olacaklarını söyledi.

Etkinlik, dinleyicilerin soruları ve katkılarıyla son buldu.