19 Mayıs 2024 Pazar

TEV-DEM, Qamişlo serhildanında yaşamını yitirenleri andı

Qamişlo direnişinin yıldönümünde yaşamını yitirenleri anan TEV-DEM, "Rejim, Suriye'deki özgür halkların iradesini kabul etmelidir" çağrısı yaptı.

Kuzey ve Doğu Suriye'nin Qamişlo kentinde yaşanan direnişin üzerinden 17 yıl geçti. Rojava devriminin temellerinin atıldığı tarih olarak da kabul edilen 12 Mart 2004'de yaşanan Qamişlo direnişinde, rejim güçlerinin saldırısı sonucu en az 52 Kürt yaşamını yitirdi. Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM), direnişin yıldönümü dolaysıyla açıklama yaptı.

Baas rejiminin 12 Mart 2004'te halkları birbirine düşürmek için hedef olarak seçtiği El Cihad ve El Fitiwa takımları arasındaki futbol maçından sonra çıkan olaylarda yaşamını yitirenleri anan TEV-DEM, "Rejim demokratik toplumu inşa etme yollarını değiştirmeli ve Suriye'deki özgür halkların iradesini kabul etmelidir" dedi.

FIRTINA DALGASI
TEV-DEM'in açıklamasında, "Qamişlo serhildanının 17. yıldönümü vesilesiyle, Qamişlo serhildanında şehit düşenlerin ve Kuzey ve Doğu Suriye devrimi şehitlerinin önünde saygıyla eğiliyoruz. Kitlesel halk ayaklanmasının ilk kıvılcımı 2004 yılında Qamişlo'da başladı. Şovenist Baas rejimine karşı başlayan bu kıvılcım Rojava ve Suriye'nin en büyük kentlerinde bir fırtına dalgası gibi hızla yayıldı. Diğer taraftan Baas, halkımızın iradesini kırmak, kültürümüzü, Rojava'da elde ettiğimiz kazanımlarımızı ve değerlerimizi yok etmek için Suriye'de bir komplo planladı. Kürt ve Arap halkları arasında fitne çıkarma girişiminde bulundu. Ancak ilk kıvılcım kısa sürede komplocu planlara karşı halk ayaklanmasına döndü. Suriye rejiminin olumlu bir rol oynaması ve anayasada bazı değişimler yaparak, demokrasinin ilerlemesi için Kürtlerin taleplerini yerine getirmesi gerekiyordu. Ancak bunun yerine bugüne kadar da Kürtlere hesap soruyor" denildi.

SURİYE İÇİN MÜCADELE
Qamişlo'nun üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen Baas rejiminin zihniyetinin değişmediği ve Türkiye ile ortaklığının bitmediği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Bu nedenle kriz hala devam ediyor ve siyasi çözüm başarısız oldu. Bununla birlikte Adana Anlaşması devam etti ve rejimi çıkmaza doğru götürdü. Buradan bölgesel ve uluslararası siyasi hesapların tasfiyesi başladı ve Suriye rejimi barışçıl çözümler bulma görev ve sorumluluklarından çekildi. Oysa Demokratik Özerk Yönetim demokratik, çok renkli ve merkezi olmayan bir Suriye için mücadele ediyor. Ayrıca Suriye ulusal kimliğinin geri kazanılması için bütün toplum yapılarıyla birlikte bir mücadele yürütüyor. Bu Suriye'deki tüm sorunlar için en uygun çözümdür. Aksi halde kriz derinleşir ve anlaşmazlıklar devam eder. Adana Anlaşması kararları kapsamında halkımız rastgele gözaltına alındı ve bölge halkını sindirmek için terör grupları ve devletin güvenlik mahkemeleri kuruldu."

ÖZGÜR HALKLARIN İRADESİ
Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı: "Halkımız, onlarca insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olan güvenlik güçlerinin gerçek mermi kullanmasına ve binlerce kişiyi gözaltına alıp tutuklamasına rağmen demokratik eylemler ve barış çağrıları yaptı ve zorba rejimin şehit uğurlama merasimlerinde halka karşı saldırılarını kınadı. 12 Mart 2004 Serhıldanı Baas rejiminin Kürtlere ve Suriye'deki diğer halklara karşı faşist yüzünü ve Adana Anlaşması'yla Türk devletine teslim oluşunu gösterdi. Bu rejim günümüze kadar da Suriye topraklarını korumak ve işgal bölgelerini terörden kurtarmak için binlerce şehit veren Kürt halkına kindar gözle bakıyor. Bu, Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî gibi Suriye topraklarının işgal edildiği dönemde oldu.

"TEV-DEM olarak Suriye'nin kötü bir duruma doğru ilerlediğini, birçok alanda boşluk olduğunu ve ülkedeki krizin ömrünü uzatan büyük bir siyasi kargaşanın yaşandığını görüyoruz. Çünkü ekonominin gerilemesi ciddi bir insani felakete sebep oluyor. Suriye'nin sorunu iç sorundur ve çözümü de içtedir.

"12 Mart şehitlerine ve bütün özgürlük şehitlerine onların yolundan gideceğimize ve Suriyeli halklar olarak işgalci Türk devletinin bölgelerimize yönelik işgaline karşı mücadeleyi büyüteceğimize söz veriyoruz. Suriye rejimi, Suriye'nin kalan bölgelerini olası felaketlerden korumak için mevcut duruma gerçekçi bakmalıdır. Rejim, demokratik toplumu inşa etme yollarını değiştirmeli ve Suriye'deki özgür halkların iradesini kabul etmelidir."