7 Mayıs 2024 Salı

'Suruç için, adalet için sokakları dolduralım'

20 Temmuz 2015’te IŞİD çetelerinin gerçekleştirdiği saldırı sonucu 33 düş yolcusunun yaşamını yitirdiği Suruç katliamının 5.yılı yaklaşıyor. SGDF bu yıl da "Suruç için adalet, herkes için adalet" şiarıyla kampanya yapacak. SGDF Eşbaşkanı Alevi Özkiraz ve SGDF üyesi Can Papila, Suruç'un adalet mücadelesi bakımından önemli bir yerde durduğunu belirtti ve ekledi: "Adalet mücadelesini sokakta, birlikte verelim. 33 düş yolcusunun düşlerini gerçek kılalım."

Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF), IŞİD çetelerinin yerle bir ettiği Kobanê'yi yeniden inşa etmek için, "Beraber savunduk, beraber inşa edeceğiz" şiarıyla kampanya başlattı. Aylarca süren kampanya kapsamında, onlarca kentte büyük bir dayanışma ortaya çıktı. Kobanêli çocuklara oyuncaklar, kitaplar, park malzemeleri toplandı. Halkların, tecavüzcü çetelerin yerle bir ettiği kenti canları pahasına kurtardığı kentin yeniden inşası için de inşaat malzemeleri tedarik edildi.

Kobanê'nin inşası için birçok ilden yola çıkan gençler, Urfa'nın Suruç ilçesinde buluştu. Sofralar kuruldu, sohbetler edildi. Heyecanın dorukta olduğu, devrime olan umudun ve inancı büyüdüğü Amara Kültür Merkezi'nin bahçesinde yürekler durdu. Ülkenin dört bir yanında yürekler durdu.

20 Temmuz 2015...
Saat 11.50...
Amara Kültür Merkezi'nin bahçesinde 33 can toprağa düştü... Toprak, ağaçlar, çimenler kan kırmızısına boyandı, yer gök karaya döndü. O gün, halkların yüreklerinde derin bir yara açıldı.

33 düş yolcusunun ölümsüzleştiği Suruç katliamının beşinci yılı yaklaştı. Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) 5. yılında, "Suruç için adalet, herkes için adalet" şiarıyla bir kampanya başlattı. Kampanyanın startı, 20 Haziran'da yapılan oturma eylemleri ile verildi. Kampanya, Suruç'un 5. yılı olan 20 Temmuz'a kadar sürecek.

Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Eşbaşkanı Alev Özkiraz  ve Suruç Kampanya Komitesi içerisinde yer alan SGDF üyesi Can Papila ile kampanyayı, amaç ve hedeflerini konuştuk.

Suruç'un adalet mücadelesi bakımından önemli bir yerde durduğunu vurgulayan Can Papila, adalet talebinin bu topraklarda verilen mücadelenin temel başlığı olduğunu kaydetti. Papila, "Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bugüne kadar adalet her zaman mahkeme salonlarından ziyade, sokaklarda verilen mücadele ile anlam kazanıyor. Bu topraklarda özellikle daha fazla. Böyle bir tarihten baktığımız zaman da Suruç katliamı ve 2015'ten beri yaşanan süreçte adalet mücadelesi daha yakıcı bir mücadele alanı oldu" dedi.

Suruç için adalet mücadelesinin, "hem geçmişle hesaplaşmak hem de toplumsal hafızayı tazelemek kadar, geleceği kurmak" bakımından önemli olduğunu vurgulayan Papila, "Suruç için mücadele demek; kayıplar için, Amed için, 10 Ekim için, Çorlu için, katledilen kadınlar ve LGBTİ+'lar için mücadele demektir. 'Suruç için adalet, herkes için adalet' mottomuz da bu ihtiyacın bir ürünü olarak ortaya çıkıyor" şeklinde konuştu.

Papila, tam da bu nedenle adalet mücadelesini mahkeme salonlarından çıkarıp, sokaklarda, hayatla buluşturmayı, halkların mücadelesine dönüştürmeyi görev olarak gördüklerini söyledi.

'SURUÇ'LA HALKLARA SAVAŞ İLAN EDİLDİ'
Devletin, Suruç katliamı ile bir savaş ve işgal konseptini hayata geçirdiğini ifade eden Papila, "Hem toplamda siyasi iktidar, hem de AKP ile birlikte bütün bir devlet içeride ve dışarıda kendi 'bekası' için bütün ezilen işçi ve emekçilere, demokratik mücadele yürüten kurumlara, örgütlere ve halklara savaş ilan etti. Suruç böyle bir tarihsel dönemi ifade ediyor" tespitini yaptı.

ÖZKİRAZ: BAŞARABİLME İRADESİ SURUÇ'TA ORTAYA ÇIKTIĞI İÇİN DEVLET HEDEF ALDI
SGDF Eşbaşkanı Alev Özkiraz da Suruç'un gençliğin birleşik mücadelesi bakımından önemli bir yerde durduğunun altını çizdi.

Suruç'un, Gezi isyanının ardından başlayan bir kampanya olduğunu hatırlatan Özkiraz, "Gezi'nin çocukları ile Kobanê'nin çocuklarını birleştirme perspektifi ile oluşturulan bir kampanyaydı. Türkiye'de yaşayan gençlerin Kürdistan'a dokunması. Gençliğin, ezilen halkların birlikte mücadelesi bakımından önemli bir rol oynadı. Hem dinamizmi, hem var olma gücü, hem de başarabilme iradesi Suruç'ta ortaya çıktı. Devlet o nedenle hedef aldı" dedi.

O dönemde Erdoğan’ın, "Kobanê düştü düşecek" diyerek, çeteleri desteklediğini ve işgal politikalarını hayata geçirmeye çalıştığına işaret eden Özkiraz, "Bu saldırıya karşı başka bir irade ortaya konuldu. 'Hayır Kobanê yaşıyor, yıkılmadı ve yeni yaşamın inşası sürüyor' denildi. İşte orada, çetelere karşı savaşanlar ile o iradeyi sahiplenen ruh birleşti" şeklinde konuştu.

"Kampanya ile devrimle bütünleşmeyi ve bunu gençliğin ruhu ile yapmayı hedefledik" diyen Özkiraz, katliamla, birleşik devrim fikrinin ve perspektifinin yok edilmek istendiğinin altını çizdi.

Suruç katliamı ile sadece kampanyanın öznesi olan SGDF'nin değil, tüm gençlik mücadelesinin de hedef aldığını ifade eden Özkiraz, "Suruç'ta gençlik mücadelesi hedef alındı, katledildi. Gençlik, bunu tarihine yazmalı" dedi. Bu tarihin yapıcıları olarak, özellikle Suruç'un yıl dönümlerini gençlik örgütleriyle birlikte karşıladıklarını, adalet mücadelesini büyüttüklerini hatırlatan Özkiraz, 5. yılında da merkezi kampanya ile paralel olarak kampanya yürütüleceğini kaydetti.

"Birleşik mücadeleyi örmek ve büyütmek Suruç'u oluşturan fikrin ta kendisidir" diyen Özkiraz, Kobanê'nin savunması ve özgürleştirilmesinde ortaya çıkan birleşik mücadele ruhu ve pratiğinin örnek alındığını, bunun büyütülmeye çalışıldığının altını çizdi.

PAPİLA: SURUÇ HEM BİR HESAPLAŞMA HEM DE ÇÖZÜMÜ ORTAYA KOYUYOR
Suruç katliamının 5. yılında da "Suruç için adalet, herkes için adalet" şiarıyla kampanyayı örgütleyeceklerini hatırlatan Suruç Kampanyası Komitesi üyesi Can Papila, şöyle devam etti: "Devlet katletmekten kaybetmeye, tutuklamalardan gözaltına kadar bütün zor aygıtlarını toplumun tüm kesimlerine karşı kullandı. Yargı başta olmak üzere devletin tüm aygıtları karikatürize edilerek, etkisizleştirildi. Dolayısıyla faşizm daha güçlü hissedilir bir pozisyona gelmiş oldu. Suruç, bu sürecin başlangıcını ifade ettiği için, pek tabi Suruç'la ortaya çıkan irade de bunun bir çözüm gücü olduğu için önemli bir yerde duruyor. Kobane kampanyasını ve Türkiye ve Kürdistan halklarının birlikte mücadelesinin en güçlü örneği olarak ele alırsak, Suruç kampanyası ve devrimle buluşma fikrinin, esasında bu sürecin çıkışının bir parolası olarak ifade edebiliriz. Suruç hem bir hesaplaşma hem de bir çözüme adres gösteriyor."

'ADALET İÇİN SOKAKLARI DOLDURMALIYIZ'
"Politik olarak bugün son haliyle karşımızda olan AKP-MHP faşist blokunu yenmenin en temel mücadele kolu adalet mücadelesini güçlendirmektir" diyen Papila, "Tarihsel ve güncel olarak çok fazla örnek var önümüzde. Adalet mücadelesi için sokakları doldurmalıyız. Bu temelde verilecek ve büyütülecek mücadele tüm halkların kurtuluşu için verilen mücadeleyi içeriyor. Bütün adalet arayışçılarını yan yana getirmek ve adalet için mücadeleye sevk edebilmek bu anlamda AKP-MHP faşist bloğunu yenmek için büyük bir olanak. 'Suruç için adalet herkes için adalet' şiarı, Çorum'dan, Maraş'tan, Sivas'tan, Hrant'tan günümüze kadar olan tüm adaletsizliklere karşı verilen adalet mücadelesidir."

'SURUÇ İÇİN ADALET HERKES İÇİN ADALET' KAMPANYASI
Suruç Adalet Kampanyası Komisyonu üyesi Papila, kampanyanın iki başlıkta ele alınacağını belirterek, şu bilgileri verdi:

"Birinci başlık, Suruç'ta ölümsüzleşen 33 yoldaşımızı anmak, onların adımları, sesleri olmak. Bunun için Türkiye ve Kürdistan topraklarında yaygın anma etkinlikleri gerçekleştireceğiz.

"Suruç için üret' başlığı altında çalışmalar yapılacak. Bu tüm halkımıza, aydınlara, yazarlara, sanatçılara bir çağrı aslında. Suruç için şiir, öykü ve yazı yazmaları, resim yapmaları, heykel yapmaları, şarkı söylemeleri, sokak performansları yapmaları yönünde bir çağrı. Ortaya çıkan ürünler, bir sergi ya da başkaca alanlarda değerlendirilecek.

"Kampanya kapsamında Suruç şehitlerimizin isimlerini sokaklara, parklara, kütüphanelere vereceğiz. Bu kapsamda belediyeler ile görüşmeler yapacağız. Fakat herkesi de yaşam alanlarında düş yolcularının isimlerini vermeye çağırıyoruz. 
 
"10 Temmuz'dan 20 Temmuz'a kadar 'adalet günleri' ilan edeceğiz. Bu 10 gün kampanyanın daha çok politik hedefini ifade edecek bir süreç olacak. Bu kapsamda bir çok adalet arayışçısı ile yan yana gelerek adalet kürsülerinde, adalet zincirlerinde buluşacağız, adalet yürüyüşleri organize edeceğiz. 

"5 yıldır mizansen halini alan mahkeme sürecine dair ise Suruç için Adalet Platformu’nun hazırlayacağı dosyayı kamuoyu ile paylaşacağız."

"20 Temmuz'da ise katliamın gerçekleştirildiği saat olan 11.50'de Suruç şehitlerinin mezarları başında olacağız. Mezar başlarında olamayacaklar için de bulundukları her alanda o saatte saygı duruşunda bulunmaları yönünde çağrımız olacak. İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere bir çok kentte açıklamalar gerçekleştirilecek. İstanbul Kadıköy’de Suruç Aileleri İnisiyatifi’nin Halitağa caddesindeki oturma eyleminin ardından Süreyya Operası önünden Mehmet Ayvalıtaş Parkı'na bir yürüyüş yapacağız. Diğer illerdeki programlarda netleştikçe kamuoyuna açıklanacak"

"Suruç Aileleri İnisiyatifinin 3 yıldır organize ettiği, adalet arayışçılarını buluşturduğu plaket töreni ise bu yılda Ağustos ayının ilk haftasında gerçekleştirilecek."

Papila, geçtiğimiz yıl özellikle birçok cemevinde ve yöre derneğinde Suruç şehitleri anısına lokma döküldüğünü hatırlattı, "Bu yıl da tüm demokratik kitle örgütlerini, yöre derneklerini, cemevlerini ve Türkiye ve Kürdistan halklarını Suruç şehitlerini anmaya, bulundukları alanlarda etkinlikler yapmaya, düş yolcularını yaşatmaya çağırıyoruz" dedi.

'ADALET MÜCADELESİNİ BÜYÜTELİM, 33 DÜŞ YOLCUSUNUN DÜŞLERİNİ YAŞATALIM'
Son sözü SGDF Eşbaşkanı Alev Özkiraz söyledi: "Suruç için adalet sağlanırsa, katiller ve emir verenler yargılanırsa işte o gün Hrant için de adalet sağlamış olacağız, Çorlu, Ankara, Amed, Antep ve tüm katliam ve katledilenler için de adalet sağlamış olacağız. Herkesi bizimle birlikte sokaklarda adalet mücadelesini büyütmeye, 33 düş yolcusunun, düşlerini yaşatmaya çağırıyoruz."