4 Temmuz 2024 Perşembe

Sinan Ateş davasında 2. gün: Sanıklar birbirini suçladı

Ankara'da Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin süren davanın 2. gününde, sanıklar birbirini suçladı. Sanıklar olayın "MHP'nin üzerine yıkılmak" istendiğini iddia ederken, kendilerinin de tehdit edildiğini öne sürdü. 

Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılandığı dava Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2. gününde sürdü. Sanık ifadeleriyle süren davayı CHP ve Deva Partililer izledi. 

ERAY ÖZYAĞCI İFADESİNİ DEĞİŞTİRDİ
1 Temmuz'da görülen ilk duruşmada sanıklardan sekizi savunma yaptı. Eray Özyağcı, polise ve savcılığa verdiği ifadeyi değiştirerek, kendisini Doğukan Çep'in azmettirdiğini söyledi. Özyağcı, kendisinden ifade alan savcıların, cinayeti siyasi bir amaçla işlenmiş gibi göstermek için baskı kurduklarını iddia etti.

DOĞUKAN ÇEP, ATEŞ'İ ÖLDÜRME AMACI GÜTMEDİKLERİNİ SÖYLEDİ
Doğukan Çep ise mahkeme başkanının, "Sen mi azmettirdin" sorusuna, "Ben azmettirdim" yanıtını verdi. Yargıtay'da onanmış bir cezasının lehine çözülebilmesi için Sinan Ateş'ten yardım istediğini söyleyen Çep, Ateş'in karşılığında 1 milyon lira istediğini ancak parayı almasına rağmen sözünü tutmadığını iddia etti. Özyağcı ve Çep, Ateş'i öldürme amacı gütmediklerini, yalnızca ayaklarından vurmayı planladıklarını söyledi.

MHP'NİN KATILIM TALEBİ REDDEDİLDİ
Mahkeme heyeti, suçtan doğrudan zarar görme vasfı olmaması sebebiyle MHP'nin duruşmaya katılma talebini oy birliğiyle reddetti. MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, "Usul ve yasaya aykırıdır'' diyerek tepki gösterdi.

Davanın ikinci gününde kritik isimlerden MHP'li Avukat Serdar Öktem'in savunma yaptı. Geçmişte ülkü ocakları genel başkan yardımcılığı da yapan Öktem, aynı zamanda davanın diğer sanıkları Doğukan Çep, Eray Özyağcı ve MHP'li Ufuk Köktürk gibi isimlerin de avukatıydı. Sanık Öktem, gergin geçen savunmasında suçlamaları reddederek, "dosyanın eski savcılarının manipülasyonlarıyla" tutuklandığını savundu. Savcılık sorgusunda kendisine ilk olarak MHP üyesi olup olmadığının sorulduğunu söyleyen Öktem, "Ben MHP üyesi olmaktan onur ve şeref duyuyorum ama davayla ne alakası var" diye sorduğunu söyledi.

HEDEF GÖSTERİLDİĞİNİ İDDİA ETTİ
"FETÖ'cüler, PKK'liler, DHKPC'liler tarafından hedef gösterildiğini" iddia eden Öktem, savcılıkta verdiği ifadelerin basına sızdırıldığını, ifadesinde sürekli Ülkü Ocakları ve MHP ile bağlantısının sorulduğunu söyledi. Öktem savunmasında ayrıca, "Mensubu olduğum bir camiaya (suçu) yıkmak için 18 aydır bize zulmediliyor" diye ileri sürdü.

CANER GÜNAY: BENİ EVDEN ALDILAR SABAHA KADAR DÖVDÜLER
Tutuklu sanık Caner Günay, "Üstüme atılı hiçbir suçu kabul etmiyorum. Doğukan 'sana bir adres vereceğim oradaki arkadaşı Şile'ye götürür müsün' dedi. Ben de 'tamam' dedim. 31 Aralık günü de ben izinliydim. Beni evden aldılar. Sabaha kadar dövdüler. Sonra beni bıraktılar ve 'sakın evden ayrılma sana bir fotoğraf göstereceğiz, seni alacağız' dediler. Sonra beni aldılar ve Ankara'ya götürdüler. Ardından 4 gün sonra da tutuklandım. Aşkın'ın söylediği saatte ise ben Yalova'da baz veriyordum. Doğruyu söylemiyor" iddialarında bulundu.

'BİR PLAKA ATIYORUM VE ONU SORUYORUM'
Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel'in savunmasına geçildi. Sanık Yüksel, üstüne atılı suçları kabul etmediğini ifade ederek, sözlerine başladı. Yüksel, "Ben maktul Sinan Ateş ile hayatımda bir kez bir araya gelmedim. Bu yüzden kendisine bir husumet beslemem söz konusu değil. Benim olaydan bir gün önce silah ruhsatım çıktı. Yeni aldığım tabancayı denemek için Tolgahan Demirbaş ile Aytaç Ataç'ın çiftliğine gitmeye karar verdik. Ama sonrasında misafirlerim ile işim devam ettiği için bu planı iptal ettik. Bir buçuk yıldır cezaevindeyim, ne sebeple tutuklandığımı hala bilmiyorum. Aytaç Ataç ve Çağlar Zorlu'nun beyanları nedeniyle tutuklandım. Ben kimseye Sinan Ateş'in avukatı Ali Yücel'in yer bilgisini sormadım. Bir plaka atıyorum onu soruyorum ve bu plaka Ali Yücel isimli bir şahsa ait çıkıyor. 2 buçuk yıl önce atılmış bir mesaj. Açıkçası ben iddianamede görünce bu mesajı attığımı hatırladım. Devraldığım kafenin oraya park eden araçlardan duyulan rahatsızlık nedeniyle sormuş olabilirim" diye konuştu.

Mahkeme Başkanı'nın "Tolgahan'ın telefon incelemelerinde olaydan önce Tolgahan'ın sana konum gönderdiği görülüyor. Bu konumun da Eray'ın araca bindiği konum ile aynı olduğu iddia ediliyor. Ne diyorsun" diye sorması üzerine Yüksel, "Çiftliğe gideceğini söyleyince ben de işim bitince gelirim görüşmesi oldu. Çiftliğin tam konumu çekmediği için oraya yakın bir yer olduğunu söyledi. Ben ne o konuma gittim, ne de orada olan biteni bilirim. 06 AT 5021 plakalı araçla benim kullanımımda İstanbul'a gittik Tolgahan Demirbaş ile. Yılbaşı diye gittik. Erken dönme sebebimiz de Tolgahan'ın çocuğunun araması'' diye yanıt verdi. Facetime'da Tolgahan Demirbaş ile yaşanan görüşme trafiği hakkında da Yüksel, ''Bizim olay sonrası 58 görüşmemiz yok. 3 gün boyunca yaptığımız görüşmeler bunlar. Bu görüşmelerin sebebi de benim Emniyet'teki kendi işlerim, misafirlerimin işleri ve İstanbul yolculuğumuz. Ben kendisinin çevresi geniş olduğu için işlerim hakkında ricacı oldum" dedi.

Avukat Fatih Güneş, "06 AT 5021 plakalı aracın kime ait olduğunu'' sorusuna Yüksel, "MHP'ye kayıtlıdır. Araç Ülkü Ocakları'na tahsisli. Bu aracı ben de kullanabilirim. Birçok yönetici bu aracı kullanır. Bu araç da benim sıklıkla kullandığım araç. Ben de Ülkü Ocakları'ndan aldım" yanıtını verdi. 

Avukat Ali Yücel, sanık Serdar Öktem'in kullandığı belirtilen aracın, tetikçinin geçici olarak bırakıldığı Bolu'da trafikte MHP Milletvekili İsmail Akgül'ün babasına ait araçla peş peşe giderken kameralara takılmasını sordu. Mahkeme Başkanı bu soruyu, "O deliller bu davanın konusu değil. Biz sadece sanıklara isnat edilen fiillere bağlıyız. İlgisi yok bu davayla" diyerek reddetti.

TELEFON ŞİFRESİ İÇİN TARTIŞMA
Avukat Öktem, cinayetin ardından gözaltındaki sorgusunda telefonunun şifresini vermediği için telefon incelemesi yapılamadı. Geçmişte covid-19 geçirdiği için hafıza kaybı yaşadığını ve şifreyi hatırlamadığını söyleyen Öktem, telefonun şifresini şimdi de hatırlamadığını söyledi. Ateş ailesinin avukatları, Öktem hariç tüm sanıkların telefonunun incelendiğini hatırlatarak, şifreyi vermesini istedi. Öktem ise Avukatlık Kanunu 36. madde kapsamında şifreyi vermeyeceğini söyledi. Telefon yüzünden şiddetli bir tartışma yaşandı. Ateş'in avukatları, Öktem'in telefonunda yalnızca müvekkilleriyle konuşmadığını ve telefonu içindeki kanıtları görmek istediklerini söyledi. Bunun üzerine sanık müdafileri ve Ateş'in avukatları arasında şiddetli bir tartışma çıktı. Sesleri susturmak isteyen mahkeme başkanı defalarca "Yeter" diyerek bağırarak, "Belki şifreyi vermek istemiyor, belki gerçekten hatırlamıyor, bunun takdiri bize ait" diyerek Öktem'i savundu.

MAHKEME BAŞKANINDAN AVUKATLARA VE POLİSLERE AZAR
Tartışma dinmeyince mahkeme başkanı Ayşe Ateş'in avukatı Ali Yücel'in polis tarafından dışarı çıkarılmasını istedi, müşteki avukatları tepki gösterdi. Ardından mahkeme başkanı, tartışmayı sürdürmemek kaydıyla avukatların salonda kalabileceğini söyleyerek, "İtiraz ederseniz dışarı çıkarırım, sıfatınıza bakmam" dedi. Buna, "Atabilirsiniz" diye cevap veren bir avukat ve Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır salondan çıkarıldı. Mahkeme başkanı ayrıca salonda görevli polislere de "Neden talimatlarımı yerine getirmiyorsunuz" diye bağırdı. "Onu (Avukat Ali Yücel) dışarı çıkarmayan polislerin sicil numaralarını da istiyorum. Görevlerini yerine getirmediler, beni burada bas bas bağırttılar. Ben burada 10 defa emir vermek zorunda değilim. Niye yerine getirmiyorsunuz talimatlarımı, neyden korkuyorsunuz, devletin yüzünü göstermekten bu kadar aciz misiniz? Talimatı veren benim" diyen mahkeme başkanı ayrıca müşteki avukatlarını da "Müvekkillerinizi, kendinizi ispat edeceksiniz diye düzeni bozdurtmam. Beyanlarınızı bir yere kadar tolere ederim" diyerek uyardı.

POLİSLER HAKKINDA TUTANAK
Mahkeme başkanı Ateş'in avukatı Ali Yücel'i mahkemenin talimatına rağmen dışarı çıkarmayan Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Düzgün dahil olmak üzere polisler hakkında tutanak tutturdu. 

MURAT CAN ÇOKAL İFADESİNİ REDDETTİ
Öğle arasının ardından duruşma sanıklardan Murat Can Çolak'ın savunmasıyla başladı. Cinayetinin tetikçisi olduğu söylenen Eray Özyağcı'yı İstanbul'dan Ankara'ya getiren özel harekat polislerinden olan Murat Can Çolak, "Ben Doğukan Çep'i tanıdığımı söylemiyorum, fotoğrafını gösterdiler görmüş olabilirim dedim" diye konuştu. Çolak, ifadesinin hatırlatılması üzerine, "Ben Doğukan'ın ismini bilmiyorum, lakabını bilmiyorum. Sadece gördüğümü söyledim, o ifadeyi kabul etmiyorum" dedi.

Eray Özyağcı, 28 Aralık'ta özel harekat polisleri Murat Can Çolak ve Aşkın Mert Gelenbey'in kullanımındaki kiralık transporter araçla Ankara'ya getirilmişti. Suçlamaları reddeden Çolak, Gelenbey'in teklifiyle eğlenmeye Ankara'ya gittiklerini söyleyerek, daha sonra yanlarına, tanımadığını iddia ettiği Özyağcı'nın geldiğini söyledi.

Çolak, Mahkeme Başkanı Mehmet Güven'in sorularına çelişkili yanıtlar verdi. Ateş ailesinin avukatlarının, "Yakalanması olan birini şerefli bir Türk polisi nasıl taşır" diye sorması üzerine sanık müdafileri, yorum yapıldığı gerekçesiyle tepki gösterdi. Çolak, Özyağcı'yı tanımadığını ve aramasının olduğunu bilmediğini belirtti. Avukatlar ayrıca Çolak'a polislerin şehir dışına giderken idari izin alması gerektiğini hatırlatarak, şehir dışına çıkmak için üstlerinden izin alıp almadığını sordu. Çolak, idari izin almadığını söyledi.

MAHKEME BAŞKANI SORU SORULMASINI ENGELLEDİ
Avukatlar bu konuda soru sormaya devam etmek istedi ancak Mahkeme Başkanı Mehmet Güven sorunun esasa ilişkin olmadığını söyleyerek engel oldu.

UFUM KÖKTÜRK, MHP'DE ÇEKİLEN BİR FOTOĞRAFI YÜZÜNDEN SUÇLANDIĞINI İDDİA ETTİ
Doğukan Çep'e cinayet öncesi para gönderdiği ortaya çıkan MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi Ufuk Köktürk ise Çep ile 2013 yılında Maltepe Hapishanesinde kalırken tanıştığını söyledi. Köktürk'ün 2013'te bir öğrencinin bıçaklanarak öldürülmesi olayından tutuklu yargılanırken tahliye edildiği, 20 yıl hapis cezasına çarpıtılmasına rağmen tutuklanmadığı ortaya çıkmıştı. Ateş'in öldürülmesinden önce Çep'in kendisini arayarak borç istediğini söyleyen Köktürk, tutuklanmasındaki "motivasyonun" Çep'e para göndermek olmadığını savundu.

Yalnızca arkadaşına borç vermek istediğini söyleyen Köktürk, sadece MHP'de çekilmiş bir fotoğrafı yüzünden suçlandığını savundu: "Evimi basıyorlar, 'Kime attın parayı' diyorlar. Ama onlar için süper bir şey var. MHP İstanbul İl Başkanlığı önünde fotoğraf çektirmişim, MHP'yle ne alaka? 'Yok Olcay kılavuz işin içinde mi' diye soruyorlar. Ne alakası var Ülkücü camiayla? 55 yıllık parti, böyle bir şeye mi kalır? Bu kadar aptallık olabilir mi? Burada normal cinayet davasında olmayacak şeyler dönüyor. 4 bin lira para atmışım sadece. Doğukan Çep benim sevdiğim arkadaşım, cezaevinde birlikte yokluk gördük, bu kadar arkadaşlığım var. Allah şahidimdir sırf Milliyetçi Hareket Partisi'nde fotoğraf çektirdim diye."

MUSTAFA UZUNLAR ÇEP VE 2 POLİSİN ARACI TESLİM ALDIĞINI SÖYLEDİ
Duruşma Eray Özyağcı'yı taşıyan kiralık aracın sahibi ve Ataşehir'de otopark işletmecisi Mustafa Uzunlar'ın savunmasıyla devam etti. Uzunlar ilk ifadesinde, aracı otoparktan iki polisin aldığını söylemişti. Duruşmadaki ifadesinde de Doğukan Çep ve iki polisin aracı kendisinden teslim aldığını belirtti. Çep'in, "Polis arkadaşlarla birlikte düğün tebriğine gidip geleceğiz" dediğini söyleyen Uzunlar, aracı bunun üzerine verdiğini savundu. "Ben aracı yıkamaya verdiğimde, bu iki polis arkadaşın 'Pavyona gideriz' konuşmalarına denk geldim. Aracı polislere çalışanım teslim etti, ben spora gittim. Doğukan ben ayrılırken oradaydı, geri geldiğimde yoktu. Araca önce özel harekatçılar bindi, ardından Babi lakaplı Eray geldi, polislerle birlikte gittiler. Ben Doğukan'a sordum 'Sen gitmeyecek misin' diye, 'Ben gitmeyeceğim arkadaşlar gidecek' dedi."

Ateş'in avukatları, Uzunlar'ın mesajlaşmalarında polisleri kastederek kullandığı "icraata gitmişler" ifadesinin ne anlama geldiğini sordu. Uzunlar, "Polislerin kendi aralarındaki pavyon konuşmasını kastettim, çapkınlıktır. Beni kandırarak bu olaya kattığı için Doğukan'ın kendisinden de şikayetçiyim" dedi. Avukatlar, "Bu araçta GPS cihazı yok, kiraladığınız diğer araçlarınızda GPS cihazı var mıydı" diye sorduklarında sanık avukatları itiraz etti, mahkeme başkanının müdahalesiyle birlikte Uzunlar soruya, "Bazı uzun süreli yolda olacaklara takabiliyoruz" yanıtı verdi.