17 Ekim 2025 Cuma

Simay Ada Kart yazdı | Rojin Kabaiş için adalet mücadelesi genç kadınlara ne söylüyor

Rojin Kabaiş İçin Adalet Komisyonları; dosyadaki gizlilik kararının kaldırılması, eksik bırakılan delillerin toplanması ve şeffaf bir biçimde açıklanması, Rojin'in bedeninde bulunan erkek DNA'larının vücudunun neresinde bulunduğunun ve kimlere ait olduğunun açıklanması, Rojin'in katledilmesinde sorumluluğu bulunan tüm kişi ve kurumların hesap vermesi, kadınların yaşam haklarının korunması, Rojin'in ailesinin yalnız bırakılmaması, aileye hukuki ve manevi desteğin sağlanması talepleriyle yola çıkmıştı.

Erkek egemen faşist şeflik rejiminin aile yılı ilan ettiği 2025'in ilk dokuz ayında 216 kadın katledildi, 225 kadın ise şüpheli bir biçimde yaşamını yitirdi. Bir plazanın 20. katından aşağı atılarak katledilen Şule Çet, her yanı kameralarla çevrili bir kentte kaybedilen ve beş senedir akıbeti açıklanmayan Gülistan Doku'da olduğu gibi "intihar" denilerek kadın cinayetlerinin üstünün örtülmeye çalışıldığına şahidiz. Erkek devlet, intihar yalanı ile kadın katliamlarının üzerini örtmek istediği gibi kadınların yüzünü, ismini hafızalarımızdan silmek, unutturmak ve birbirimiz için yürüttüğümüz adalet mücadelemizi yok etmek istiyor.

Cins kırımını artıran, kadın cinsini esaret altında tutmaya çalışan, "makbul ve makul" kadınlar yaratmaya dönük politikalar ile kadın düşmanı saldırıları artıyor. Bu yazımızda, güncel gelişmeler ışığında Rojin Kabaiş dosyasını, bir yıldır süren adalet mücadelemizi ve erkek egemen faşist şeflik rejiminin saldırılarının günbegün derinleştiği koşullarda genç kadınlar olarak görevlerimizi işleyeceğiz.

ROJİNSİZ BİR YIL
Rojin Kabaiş, 21 yaşındaydı, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisiydi. Bundan bir yıl önce, 27 Eylül 2024'te kaldığı Seyyid Fehim Arvasi KYK yurdundan çıktı ve bir daha haber alınamadı. Kadınların yaşamlarına müdahale etmek için fırsat kollayan, cinsiyetçi dayatmalarına her gün bir yenisini ekleyen KYK yurtlarına beş dakika geç girdiğimizde ailelerimiz aranır, tutanaklar tutulur. Fakat Seyyid Fehim Arvasi KYK yurdu, Rojin'in yurda bir gün boyunca giriş yapmamasına rağmen ailesini bilgilendirmedi. Aradan geçen bir yılda, yurt ihmalinin hesabını hala vermedi.

Rojin'in cansız bedeni, 18 gün sonra Van gölü kıyısında, son görüldüğü yerin 20 km uzağında, akıntının tersi yönünde bulundu. Ailenin tüm taleplerine rağmen geniş çaplı bir arama yapılmadı, sadece göle yoğunlaşıldı.

Rojin'in cansız bedeninin bulunduğu gün, daha otopsi bile tamamlanmadan vali ve emniyet müdürü ısrarla aileye bunun bir intihar olduğunu dayattı. Daha ilk andan; gerçeklerin açığa çıkmasının, Rojin için bir adalet mücadelesinin başlamasının önüne geçmek istediler. Birkaç gün sonra ise intihar yalanını güçlendirmek için basın ve medya aracılığı ile yalan haberleri yaygınlaştırdılar. Rojin'e ne olduğunu soran, "Rojin intihar etmedi" diyen kadınların paylaşımlarına ise Van Yüzüncüyıl Üniversitesi Rektörlüğünün talebiyle erişim engeli getirildi.

Rojin'in midesinde ne olduğu tespit edilemeyen bir sıvı, bedeninde 2 erkeğin DNA'sı, giysilerinde kendisine ait olmayan bir kadın kanı vardı. ATK, bir yıl boyunca sustu. Katilleri korumak, bu katliamın üzerini örtmek için sustu.

Geçtiğimiz günlerde, mücadelemiz sonucu açıklanmak zorunda kalınan raporda, bu DNA'ların birinin Rojin'in göğüs bölgesinde diğerinin ise vajinanın iç bölgesinde olduğu açığa çıktı. Israrlı mücadelemiz sonucu Rojin'in intihar etmediği kanıtlandı.

Rojin Kabaiş İçin Adalet Komisyonları; dosyadaki gizlilik kararının kaldırılması, eksik bırakılan delillerin toplanması ve şeffaf bir biçimde açıklanması, Rojin'in bedeninde bulunan erkek DNA'larının vücudunun neresinde bulunduğunun ve kimlere ait olduğunun açıklanması, Rojin'in katledilmesinde sorumluluğu bulunan tüm kişi ve kurumların hesap vermesi, kadınların yaşam haklarının korunması, Rojin'in ailesinin yalnız bırakılmaması, aileye hukuki ve manevi desteğin sağlanması talepleriyle yola çıkmıştı. Bu talepler etrafında; kent kent, sokak sokak adalet mücadelesini ördük. Rojin'in katledilmesinin 1. yılında birçok kentte "Rojin'e adalet'' sözü etrafında buluştuk.

Bugün, dosyadaki kısıtlılığın geriletilmesi ve ATK'ya raporun açıklattırılması kazanımlarının ardından; "savcılık yeni bulguları göz önüne alarak cinsel saldırı kapsamında soruşturmayı genişletsin, Adalet Bakanlığı ihmaller zincirini oluşturan, ATK başta olmak üzere olay yerine giden bütün görevlileri yargılasın, İstanbul İhtisas Kurumu cinsel saldırı ihtimaline odaklanan yeni bir rapor düzenlesin" gibi taleplerle adalet mücadelemize devam ediyoruz. ATK raporunun açıklanmasının ertesi günü kadınlar, Eskişehir ve İstanbul başta olmak üzere birçok ilde "ATK katilleri açıkla" diyerek mücadeleye devam edeceklerini yineledi.

ROJİN İLK DEĞİL AMA SON OLSUN DİYE
Rojin Kabaiş, erkek şiddeti nedeniyle katledilen ilk genç kadın değil. Kadınlar evde, işte, sokak ortasında katlediliyor. Erkek devlet, bu toprakları bir kadın mezarlığına çevirmek istiyor. Erkek yargı ise katilleri korumak için esas duruşta bekliyor. Fail erkekler, ön kapıdan girdikleri karakolların arka kapılarından serbest bırakılıyor. Uzaklaştırma kararını çiğniyor, bir yaptırım ile karşılaşmıyorlar. Kravat takıyor, iyi hal indirimiyle ödüllendiriliyorlar. Sırtını cezasızlık politikalarına yaslayan katil erkekler sokaklarda elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Kadın katliamlarının üzerinin örtülmesi için deliller karartılıyor, yüksekten düşme, boğulma, kayıp, bulunamıyor bahaneleri peşi sıra diziliyor. 

Kadınların yüzde 60'ının evlerinde katledilirken, "aile yılı" projesi kapsamında kadınları sömürü, şiddet ve ölüm ile burun buruna bırakacak politikalar her gün yeniden üretiliyor. Rojin'in otopsisi yapılmadan Rojin'in yakınlarına "intihar etti" diyen vali, "sağlıklı kadınlar sağlıklı nesiller" isimli bir proje tanıtıyor.

Erkek devlet şiddetinin en yakıcı biçimde yaşandığı Kürdistan'da kadın katliamları ve şüpheli kadın ölümleri özel savaş politikası olarak karşımıza çıkıyor. Üniversitelerin önünde nöbet tutup kadınları taciz eden askerlerden GBT yoluyla kimlik bilgileri alınan kadınların taciz edilmesine; kadınların kaçırılıp kaybedilmesinden kadın cinayetlerinin intihar yalanı ile maskelenmesine kadar saldırılar derinleştiriliyor. İpek Er'e tecavüz ederek intihara sürükleyen uzman çavuş Musa Orhan'dan Gülistan Doku'nun katledilmesinin baş şüphelisi olan Zainal Abakarov'a failler korunuyor. Tıpkı Rojin'in katillerinin korunduğu gibi.

Rojin Kabaiş ilk değil derken, son olmasının mücadeleden geçtiğini biliyoruz. Gerçek adaletin ancak kadınların mücadelesi ile sağlanacağını Şule Çet İçin Adalet Komisyonları deneyimimizden, Rojin Kabaiş dosyasında alınan kısacık yolun bile verdiğimiz mücadelenin sonucu olduğunu çok iyi biliyoruz. 

Erkek şiddetini tartışırken, bunun tek kaynağının fail erkekler olmadığını biliyoruz. Rojin Kabaiş dosyasında yargının, ATK'nın, rektörlüğün, devletin, medyanın işbirliği bunu bir kez daha gösteriyor. Tam da bu nedenle faşist rejimin kadın düşmanı politikalarına son vermek, Rojin Kabaiş için adaleti sağlamak önümüzde somut bir görev olarak duruyor. Rojin için mücadele etmek, bütün kadınların yaşamı için mücadele etmek; cins kırıma, erkek egemenliğine karşı mücadele etmek anlamını taşıyor. 

Erkek devletin saldırılarını göğüslemek ve güncel sorunlara çözümler üretmek ile yetinmeyen nihai bir hedefe örgütlü bir yürüyüşü temel alarak, en geniş kadın kitlelerini örgütlü mücadele ile buluşturmalı, dönemin ihtiyaçlarını gören araç ve biçimleri kurmaktan/kullanmaktan geri durmamalıyız. Genç kadınları adalet mücadelemizin parçası olmaya, kadın hareketini ise yüzünü buraya dönmeye çağırmalıyız. Kadın kitlelerine birbirimizin çaresi olduğumuzu her an hatırlatmalıyız.