19 Mayıs 2024 Pazar

SES: Beyaz bayrak eylemleri yaşam hakkına vurgu yapan eylemlerdir

8 Şubat 2016 tarihinde düzenlenen 'Beyaz Bayrak' eylemi gerekçe gösterilerek bu sabah saatlerinde Ankara'da yapılan ev baskınlarında yaşanan gözaltılara tepki gösteren SES Eş Genel Başkanı Gönül Erden, "Emek ve demokrasi güçlerine yönelik gözaltılara son verilsin" dedi.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Ankara'da bu sabah saatlerinde yapılan ev baskınında HDP, İHD ve SES üye ve yöneticilerinin gözaltına alınmasına ilişkin basın toplantısı düzenledi.

SES Genel Merkezinde yapılan toplantıya SES Eş Genel Başkanı Gönül Erden, KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik, KESK MYK Üyesi İlhan Yiğit, KESK'e bağlı sendikaların genel merkez ve şube yöneticileri, TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Bülent Nazım Yılmaz, İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, HDP Ankara İl Eşbaşkanı Hüseyin Gevheri katıldı.

Basın toplantısında konuşan SES Eş Genel Başkanı Gönül Erden, "Emek ve demokrasi güçlerine yönelik gözaltılara son verilsin" dedi.

Türkiye'de neredeyse her gün farklı bir kentte emek ve demokrasi alanında faaliyet yürüten kurumların yönetici ve üyelerine yönelik polis baskını, gözaltı ve tutuklamalar yaşandığını ifade eden Erden, "Bugün sabahın erken saatlerinde sendikamızın Merkez Yönetim Kurulu üyesi Fikret Çalağan, eski MYK üyemiz Belkıs Yurtsever, sendikamız üyesi ve eski Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım, İHD Ankara Şube Başkanı Fatin Kanat ile HDP PM ve Ankara il yöneticilerinin de içinde olduğu çok sayıda kişi evlerine yapılan polis baskını sonrası gözaltına alınmışlardır" diye kaydetti.

Soruşturmanın gizliliği ileri sürülerek gözaltı gerekçesinin açıklanmadığını söyleyen Erden, "Ankara'da uzun zamandır benzer soruşturmalar yapılmaktadır. Daha önce yapılan bu soruşturmalara baktığımızda 12 Şubat 2016 günü Ankara Sakarya Caddesi'nde gerçekleştirilen ve kamuoyunda 'Beyaz Bayrak' olarak bilinen basın açıklaması ile ilgili olduğu görülmektedir. O tarihte başta Cizre olmak üzere çok sayıda ilçede sokağa çıkma yasakları devam etmekte ve çok sayıda sivil yaşamları tehlikede olduğu için yardım çağrıları yapmaktaydı. Günlerce, haftalarca, aylarca süren sokağa çıkma yasaklarıyla yüz binlerce insanın, tüm insan haklarının ihlal edildiği bir süreç yaşanmaktaydı. Isınma, su ve gıda gibi en temel ihtiyaçların karşılanamadığı, sağlık hizmetlerine ulaşımın engellendiği, hastanelerin karargâha dönüştürüldüğü, sağlık çalışanlarının yaralıya müdahale ederken, ambulans kullanırken yani yaşatmaya uğraşırken, öldürüldüğü bir ortamdaydık. Ayrıca başta kronik rahatsızlığı olanların, yaşlıların, çocukların, kadınların da sağlık hizmetine erişimi önünde ciddi engeller söz konusuydu. Öyle ki sağlık hizmetine ihtiyaç duyanların ellerinde beyaz bayraklarla hastaneye ulaşma çabaları biz sağlık ve sosyal hizmet emekçilerini de derinden etkilediği için sendikamızın Ankara Şubesi de beyaz bayrak eylemleri ile yaşam hakkına vurgu yapan açıklamalar gerçekleştirmiştir" diye konuştu.

Bu açıklamaya katılan kişi ve kurumlarda sivillerin yardım çığlığının duyulması, sağlık hizmetine ulaşımın önündeki engellerin kalkması için duyarlılık çağrısı yapıldığını hatırlatan Erden, "Bu ve benzeri basın açıklamaları bahane edilerek bugüne kadar 100'ün üzerinde insan ile ilgili farklı tarihlerde farklı soruşturma numaraları verilerek benzer soruşturmalar yürütüldü. Bugün Ankara'da yapılan bu gözaltı operasyonunun tahminen bu açıklamalar ile ilişkili olduğunu belirtmek isteriz. İktidarlarını sürdürmek ve faşizan politikalarına meşruiyet kazandırmak için demokratik eylem ve etkinliklere katılmamız yasadışı faaliyetlermiş gibi sunuluyor. Bir kez daha ifade ediyoruz ki toplantı ve gösteri hakkımızın kullanımı valiliklerin ya da idarecilerin insafına bağlı değildir. Valilerin keyfiliklerine uymak zorunda değiliz. Anayasaya aykırı yasaklara ve talimatlara uyma yükümlülüğümüz yoktur" diye belirtti.

Soruşturma ve gözaltıların toplumsal muhalefete dönük bir baskı aracı olarak da kullanıldığını ifade eden Erden, "İktidar gözaltı ve tutuklamalar yoluyla muhalif kesimleri sindirmeyi, korku dalgası yaratmayı hedeflediğinden bu politikayı özellikle ve sistematik olarak uygulamaktadır" dedi.

Erden konuşmasını şöyle sürdürdü: "Hukuk hiçbir dönemde bu kadar ayaklar altına alınmadı, temel hak ve özgürlükler hiçbir dönemde bu denli ihlal edilmedi. Siyasi iktidarı bir kez daha uyarıyoruz; gözaltılarla, tutuklamalarla bizleri emek, demokrasi ve barış mücadelesinden alıkoyamayacaksınız! Arkadaşlarımızın gözaltına alınmasını kınıyoruz. Hukuk tanımaz saldırılara son verilmelidir. Gözaltına alınanların biran önce serbest bırakılmasını talep ediyoruz."

Erden'in ardından konuşan KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik de Türkiye'de Anayasalsızlık süreciyle tüm hakların ortadan kaldırıldığına vurgu yaparak, "Özellikle 15 Temmuz'dan itibaren emek ve demokrasi güçleri alışmayacağımız bir baskıyla karşı karşıya. Sendikal hak ve özgürlük mücadelesi yürüten üye ve yöneticilerimiz demokratik haklarını kullandıkları için baskı, gözaltı, işten çıkarılma ve tutuklamalarla karşılaşıyor. KESK olarak baskı politikalarına karşı mücadeleye devam edeceğiz, arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın" diye konuştu.

İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ise emek, demokrasi ve insan hakları alanlarının sürekli baskı altında tutulmak istendiğine dikkat çekerek, "Soruşturma savcısı adli işlemleri yürüttüğü için görüşme gerçekleştiremedik. Umuyoruz ki bu tip soruşturmalar bir an önce son bulur. Bize düşen dayanışarak ve direnerek bu süreci atlatmak" dedi.

TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Bülent Nazım Yılmaz da yaptığı konuşmada, sorumluluk ve görevlerini yerine getiren sağlıkçıların bir an önce serbest bırakılması gerektiğini ifade etti.

HDP Ankara İl Eşbaşkanı Hüseyin Gevher de "Alışmayacağız, birlikte karşı duracağız. Demokrasiye, barışa ihtiyacımız var. Gözaltına alınan arkadaşlarımız bir an önce serbest bırakılmalıdır" şeklinde konuştu.