18 Mayıs 2024 Cumartesi

Şenyaşar ailesini avukatı Duran: Katliam failleri korunuyor

ETHA'ya Şenyaşar ailesinin hukuk mücadelesine yönelik değerlendirmelerde bulunan Avukat Bülent Duran, katliamı gerçekleştirenlerin AKP iktidarı tarafından korunduğunu söyledi. Sürecin hukuka aykırı ilerlediğinin altını çizen Duran, ailenin yürüttüğü adalet mücadelesinin kıymetine dikkat çekti ve tüm kamuoyuna dayanışma çağrısı yaptı. 

Türkiye'de yargı sistemi AKP/MHP faşist iktidarının maşası haline geldi. Öyle ki, iktidara yakın olanların işledikleri suçların boyutu ne kadar büyük olursa olsun, bir şekilde korunuyor; suçu işleyenler değil suça maruz kalanlar cezalandırılıyor. 

Bunun son örneği ise Urfa'nın Suruç ilçesinde 14 Haziran 2018 yılında yaşandı. 

AKP'li Milletvekili İbrahim Halil Yıldız'ın korumaları ve akrabalarının seçim çalışmaları sırasında, iş yerine girdikleri Şenyaşarlardan, "oy verilmeyeceği" yönünde yanıt aldıktan sonra başlattıkları saldırı, Suruç Devlet Hastanesi'nde devam etti. Yüzlerce kişi ellerinde sopa, silah, kesici ve delici aletlerle Şenyaşar ailesine saldırdı. 

Saldırı sonucu 64 yaşındaki baba Esvet Şenyaşar ile oğulları 38 yaşındaki Adil ve 33 yaşındaki Celal Şenyaşar katledildi. Katliamdan son anda kurtulan Fadıl Şenyaşar ise taburcu olduktan sonra tutuklandı ve 37 yıl 9 ay hapis cezası verildi. 

Anne Emine Şenyaşar ve oğlu Ferit Şenyaşar, "adalet" talebiyle nöbete başladı. 6 aydır Urfa Adliyesi önünde nöbet tutan Şenyaşar ailesi, adalet mücadelesini Ankara'ya taşıyacak.

'SORUŞTURMANIN MÜDAHALEYE AÇIK OLDUĞU EMARELERİNE TANIKLIK ETTİK'
ETHA'ya dava sürecini, yaşanan hukuksuzlukları aktaran ailenin avukatı Bülent Duran, katliam sonrası cenazelerin Antep'e getirilmesi ve yapılan otopsi ile sürece dahil olduğunu belirtti. Savcılıktan, ölümlerin nasıl olduğu ve emarelerine dair otopsi raporlarını talep ettiğini ve savcının ilk başta kabul ettiğini belirtti. Duran, otopsi işlemi bittikten sonra raporların "yasak ve kısıtlılık" kapsamında verilmediğine dikkat çekti. Duran, "Kısıtlama kararının istisnasız verildiğini, savcıya suç işlediğini söyledik. Savcı bize kükredi. Hukuksuzluğu ilk burada gördük. Soruşturmanın müdahaleye açık olduğu emarelerine ilk bu noktada tanıklık yaptık" dedi. 

Şenyaşar ailesinden 3 kişinin katledildiğini; diğer üyelerin linç edildiğini hatırlatan Duran, "Linç edilenler aslında Urfa'da kalsalar onlar da öldürülecekken, Ferit Şenyaşar ve Mehmet Şenyaşar Antep'e getirildiği için kurtuluyor. Fadıl Şenyaşar da Diyarbakır'a götürülmesinden kaynaklı kurtuluyor ve hayatta kalıyor" diye konuştu.

'MEHMET VE FERİT, ERİŞEMEDİKLERİNDEN DOLAYI HAYATTALAR'
Avukat Duran, "Baba Esvet Şenyaşar sadece çocukları hastanede diye oraya gidiyor, tanıyan biri 'babaları geldi' demesiyle birlikte saldırıya maruz kalıyor. Acil müdahale odasında, yangın tüpleriyle, serum sopalarıyla, oradaki kesici ve delici aletlerle linç edilmek suretiyle katlediliyor. Ve sonrasında Ferit ve Mehmet Şenyaşar'ı arıyorlar, hastanede ulaşamıyorlar. O insanların yaşama nedenleri erişememekten dolayı. Çünkü Mehmet Şenyaşar'a mermiyi sıkıyorlar, kafasından seken mermi sedyeden yere düşüyor ve arka taraftan kaçıyor. Ferit Şenyaşar da ambulans şoförünün anlatımı, ki kayıtlarda da var, 'ne olursa olsun durmayacaksın' demesiyle birlikle lastiği patlayan, camı kırılan, paramparça hale gelen ambulans ile Suruç dışına çıkarılması ve başka ambulansa devredilmesiyle aramızda yer alıyor" ifadelerini kullandı. 

'BU İNSANLIK SUÇU İKTİDAR TARAFINDAN ÖRTBAS EDİLİYOR'
Yaşanan bu vahşet ve insanlık suçuna dair hukuk devletlerinde, ceza yargılama süreçlerine ve adaletin işleyişine dikkat çeken Duran, "Burada bizi kaygılandıran mesele bir katliam. Evrensel hukukta nitelikli bir haldir. Bu insanlık suçu iktidar tarafından örtbas ediliyor" diye vurguladı. 

Katliamın ardından savcılığın Şenyaşar ailesini terörize etmek için çabaladığını söyleyen Duran, ailenin bir örgütle bağının olup olmadığına yönelik sosyal medya araştırmaları yapıldığını, görüştükleri kişilerle olan son beş yıllık hts kayıtlarına bakıldığını, cenazelerin bir örgüte mensup kişilerin yanına gömülüp gömülmediğinin araştırıldığını belirtti. 

'KATLİAM FAİLLERİ DEĞİL ŞENYAŞAR AİLESİ ÜZERİNDE SORUŞTURMA YAPILIYOR'
Duran, "Yaşanan bu tabloda normal hukuk devletlerinde olması gereken, cinayet failleri ve bulgularıyla ilgili delil araştırması yapılması gerekirken, sadece Şenyaşar ailesi üzerinde soruşturma yapılıyor. Onların ifadesi alınıyor ve sonra bu kadar kamera görüntüleri varken; milletvekilleri ve yakınındaki onlarca kişinin birebir faillikleri, müdahaleleri çok açıkken 2018 yılında ne Yıldız ailesinden ne de onlarla birlikte orada birebir katliama karışan Şimşekler, Çetinler ve birkaç aileden kimsenin ifadesi alınıyor, gözaltına alınıyor ne de yakalanıyor" ifadelerini kullandı. 

'FAİLLERİ, FAİLİ MEÇHUL BIRAKMA KONUSUNDA SORUŞTURMA AÇILDI'
Katliamın; iş yerinden başlayıp hastanede de devam ettiği yönünde tek bir fiil olarak ele alınması gerekirken dosyanın ikiye ayrıldığını belirten Avukat Duran, bunun failleri korumak olduğunu belirtti. Duran, şöyle açıkladı: "Savcılık, Celal Şenyaşar'ın katledildiği dükkandaki ilk saldırıyla ilgili 'soruşturmayı ben bitirdim' dedi bunu ayırmak suretiyle, davayı açtı. Malatya 3. ACM'de görüldü. Hastanede de devam eden Esvet Şenyaşar'ın da gittiği, Ferit Şenyaşar'a saldırının devam edildiği ve Adil Şenyaşar ile Celal Şenyaşar'ın boğazının kesildiği, linç edildiği o hastane süreci soruşturma olarak ayrıldı. Bu ceza yargılaması usulüne uygun değildir. Teknik anlamda, Adil ve Celal Şenyaşar'a dükkanda ve aynı şekilde hastanede saldırı devam ediyorsa, faillerinin birebir bütünlüklü olarak bir değil birden fazla kişinin cezai sorumluluğu vardır. Yargılanmaları gerekirken, soruşturma makamı hukuka aykırı özellikle hastanedeki failleri, faili meçhul bırakma konusunda ısrarından kaynaklı soruşturmayı açtı. Aslında Yıldız ailesinden Enver Yıldız, 2019 yılı Eylül 19'da teslim oluyor. 19'unda teslim olmasıyla birlikte o zamana dair Yıldız ailesinden 14-15 ay yani bir yıldan fazla zamandır ne bir kişi gözaltına alınmış, ne de ifadeye davet edilmiş. Cinayet işleyen failler, şüpheliler bunlar. Şüphelilerin kısa sürede yakalanıp gözaltına alması görevini yerine getirmesi gereken Urfa'da kolluk ve savcı kılını kıpırdatmamış. Ki dava açılmadan önce Başsavcı ve savcı ile görüştük, 'avukat bey burası Urfa biz yakalayamıyoruz' diyordu.

'ENVER YILDIZ KENDİNİ SAĞLAMA ALINCA, BAŞSAVCININ ODASINDA İFADE VERİYOR'
Ama o dosya açıldığında gördük ki Enver Yıldız'ın tapeleri var; evimdeyim, ne kapımı çalan var, ne yanıma gelen. Ben rahatım diyor. Teknik takip kararı alınmış Enver Yıldız'ın baz kaydı evinden, ikametinden geliyor. Polis, tutmuş, 'tanınmadı, bilinmiyor, rastlanmıyor' diye tutanak tutup gitmiş, dokunmamışlar, dokunmamakta ısrar etmişler. Çünkü o AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız'ın kardeşi ve diğer failler de partilileri ya yandaşları ya da yakınları. Onlara dokunulmaz, hukuk korur, siyaset korur. Çünkü Enver Yıldız da tapesinde bunu söylüyor; 'ben işimi sağlama alacağım, ceza almayacağım, birileri gelecek hakim savcı, işimi garantiye alacağım, meşru müdafaa diyecekler, aklanacağım.' Güvenceyi aldıktan sonra ifadesini Başsavcı'nın odasında veriyor. Sonrasında da dava acılıyor, yargılama başlıyor."

'BELKİ DE AMAÇLARI ENVER YILDIZ'A BERAAT VERMEKTİ'
Katliam bütünlüklü olduğu için yargılamanın da bu kapsamda yürütülmesi gerektiğini ısrarla belirtmelerine rağmen reddedildiğini aktaran Duran, "Belki de amaçladıkları Enver Yıldız'a meşru müdafaa kapsamında beraat kararı vermekti" dedi. Mahkemenin, hastaneyle ilgili soruşturma evraklarının istenmesi, tanıkların dinlenmesi, delillerin soruşturulması, kovuşturulmanın genişletilmesi yönünde talepleri reddettiğini söyleyen Duran, katliam anını kare kare izah ettiklerini aile üyelerine onlarca kişinin üç el silah sıkmasının meşru müdafaa olamayacağı yönünde uyarmalarına rağmen, Enver Yıldız'a meşru müdafaa verildiğini, Fadıl Şenyaşar'a ise yaklaşık 38 yıl ceza verildiğini vurguladı.

Ailenin adalet arayışının kıymetine dikkat çeken Duran, siyasal iktidara dair mensupların bu kadar koruma altına alınmasını "yaşam hakkı kaygı seviyesinde" olarak yorumladı. Bu yüzden yürütülen soruşturmada bir arpa boyu yol ilerlenmediğini; sürekli savcıların değiştiğini, başsavcılığın görüşmeyi reddettiğini kaydeden Avukat Duran, aileyle birlikte Meclis'e, Adalet Bakanlığı'na ve Anayasa Mahkemesi'ne gideceklerini söyledi. 

Başta baro ve avukatlar, medya, demokratik kitle örgütleri olmak üzere kamuoyuna çağrı yapan Avukat Bülent Duran, delillere rağmen faillerin korunduğunu, savcılık ve polislerin suç işlemeye devam ettiğini kaydetti ve ekledi: "Hak ve özgürlüklerin olabilmesinin koşulun kişinin var olması, yaşam hakkıdır. Cinayet dediğimiz suç başta yaşam hakkını ortadan kaldıran bir suçtur. Bu davanın hukuka aykırı yürütülmesine karşı çıkmak herkesin borcudur."