21 Aralık 2024 Cumartesi

Rusya ve Türkiye'nin İdlib pazarlığı

Dünyanın bütün denge ve ayak oyunları, şimdilerde İdlib ve çevresinde karşı karşıya bulunuyor. Fakat bu denge oyununun ömrü uzun görünmüyor. Türk devleti, çetelere kefil olarak biraz zaman kazandı ama bu onu amaçladığı noktaya götürmeyecek. Tersine, artık elinde zaman ayarlı bir bomba var.
İdlib, emperyalistler, bölge gerici diktatörlükleri ve bunların birbirleri arasında irade çarpışmasının yaşandığı yer haline geldi. Bundan dolayıdır ki, İdlib'e Rusya ve Suriye'nin operasyon yapıp yapmayacağı, emperyalist ABD başta olmak üzere Avrupa Birliği, İngiltere, Fransa, Almanya, İran, Türkiye, Suriye gibi devletleri farklı düzeyde ve biçimde karşı karşıya getirmiştir. Burjuva politikada etik ve ahlak sınırları olmadığı için her biri kendi çıkarları için yapamayacakları, başvurmayacakları alçaklık yoktur. Bu bakımdan hepsi bir diğerinin suretinin yansımasından başka bir şey değildir.
 
Suriye'nin can simidi olan Rusya, Suriye'de elde edeceği kazanımları korumak ve geliştirmek için İdlib'in Şam'a dahil edilmesi için uğraşıyor. Suriye'de İslami faşist çetelerin kaldığı en önemli yer İdlib'tir. Buranın çetelerden arındırılması hem rejim bakımından hem de Rusya bakımından rakiplerine karşı önemli bir stratejik üstünlük anlamına gelecektir. Rusya, İdlib gibi bölgeleri çetelerden arındırmak için; Doğu Guta, Dera, Halep gibi yerlerde hem askeri hem diplomatik yöntemleri kullandı. Bütün bu bölgelerden arta kalan çete artıkları Türkiye'nin himayesinde İdlib'de toplandı. Türkiye bütün bu süreç boyunca çetelerle ilişkisinin nedeni Suriye'nin normale dönmesini istediğinden değildi elbette. Olanak elverseydi hem Esad'ı devirmek için hem de Kürtlere karşı  kullanacaktı bu çeteleri. Esad'ı devrime treni çoktan geçti. Bütün çırpınışı çeteleri bir arada tutabilmek ve onlar sayesinde bölgede tutunabilmek. Çünkü Kürtlere karşı savaşı sürdürebilmek için onlara ve sahada kalmaya ihtiyacı var.
 
Rusya, Türkiye'nin temel amacını biliyor. Bunu bildiği için ona Efrîn işgalinde olduğu gibi kendisine yakınlaştıracak-bağlayacak rüşvetler veriyor. Türkiye de Rojava'da Amerika'dan bulamadığı desteği Rusya'dan bulduğu için Rusya'yla ortak hareket ediyor. Fakat bunun bedeli var. Askeri ve ekonomik anlaşmaların hacmini bilmeyen yok. Kürt düşmanlığı işgalci faşist Türk devletine her şeyi yaptırıyor.
 
Suriye'de iç savaş patladığında IŞİD, El Nusra gibi çeteleri bütün gücüyle destekledi ve Kürtlere saldırttı. IŞİD'i Kobanê'ye saldırtarak Rojava devrimini boğmaya çalıştı ama başaramadı. Tam tersine Rojava devrimi Kuzey Suriye'ye doğru genişledi. Politik İslamcı faşist diktatörlük bu plandan vazgeçmiş değil.
 
Türkiye'nin İdlib'de bu derece taraf olmasını bu plandan bağımsız ele almamak gerekir. Türkiye bu çetelerin hamiliğine neden bu kadar soyunuyor, neden bu kadar çok istekli? Türkiye İdlib'deki İslamcı faşist çeteler üzerinden politika yapma imkanının elden çıkartmak istemiyor. Çünkü bu politikanın merkezinde, Rojava devrimini boğmak var. Bunun için elindeki çeteleri kullanışlı tutmak istiyor. Onların bir bölümünü Efrîn'e ve işgal altında tuttuğu Cerablus, Bab hattına kaydıracak; burada zorlanmaktadır. Minbic, Türkiye'nin hedefindeki yerini korumaktadır. Biliyoruz ki, salyalı ağzına pelesenk ettiği Fırat'ın doğusu meselesi vardır. Kürtlerin kazanımlarını dinamitlemek için bu çetelere ihtiyacı vardır. Kuzey Doğu Suriye Özerk Bölgeler Birliği'nin parçalanması için bu çeteleri kullanmaya ihtiyacı var. Bu çetelerin varlığının koruması Türkiye'nin çıkarınadır. İdlib'e yapılacak askeri operasyon çetelerin sonu demektir. Faşist Türk devletini telaşlandıran bu gerçektir.  Bütün taktikleri bu stratejik hedefe ulaşmak içindir.
 
Rusya, Türkiye'nin zayıf karnını bildiği için elindeki kozları iyi kullanmaktadır. İdlib'deki çeteler Rusya için bu anlamıyla Türkiye'ye karşı kullandığı kozdan başka bir şey değildir. Bu İslami faşist çetelerin İdlib'de kalabilme şansları yoktur. Rusya ve Suriye'nin de ne derece ahlaksız savaş yürüttüğünü en ufak bir insani kaygı taşımadıklarının biliyoruz. Çetelerden arındırılmış bütün bölgelerde bunu gördük. Şimdi sıra İdlib'dedir.
 
Rusya için çeteleri Türkiye'nin himayesine vermek iki bakımdan avantajlıdır. Hem askeri seçeneği sınırlı kullanarak bir yükten kurtulmuş olacak hem de uluslar arası baskıyı hafifletmiş olacak. Böylece hem sorumluluk üstlenmeyecek ve istediği olmazsa Türkiye'ye hesap soracak ve yeni tavizler, rüşvetler kopartacak.
 
ABD VE RUSYA'NIN İDLİB DALAŞI
 
İdlib'e askeri operasyonun gündeme gelmesine ABD neden bu kadar sert tepki gösterdi? Rusya'nın Suriye ve Ortadoğu'da güçlenmesi ABD'nin çıkarına değildir. Keza tersi Rusya için de geçerlidir. ABD İdlib'deki İslami faşist çetelerin ne olduklarını çok iyi biliyor. Ama Rus emperyalizmini zayıflatan bir rol oynuyorlarsa sorun yok!
 
Emperyalist ABD, Rusya'nın İdib'e müdahalesiyle birlikte bölgedeki ağırlığının zayıflayacağını ya da Rusya lehine daha da bozulacağını bildiği için kimyasal silah yalanına başvuruyor. Ama bu yalana başvurma ABD'nin İdlib'de hangi düzeyde taraf olduğunu göstermesi bakımından önemli.
 
Kimyasal silah yalanına dayanarak müdahil olacağını açıklayan ABD, Rusya ile girdiği irade savaşında mevzi kaybetmek istemiyor. Ki, bunu gören Rusya da Türkiye ile girdiği pazarlığın dışında ABD ile yaşayabileceği zamansız krizin olası sonuçlarını bildiği ve buna henüz hazır olmadığı için kontrollü yürümeyi tercih ediyor.
 
İdlib'de Rusya ile Türkiye'nin anlaşması Rusya'nın başarısıdır ve Rusya'nın planlarının devam ettiğini göstermektedir. Rusya, İslamcı faşist çeteleri ezecek. Çetelerin bir kısmını himayesinde bulunduran Türkiye mecburen Rusya'nın inisiyatifi doğrultusunda hareket edecektir. İdlib için yapılan anlaşmada Putin, çetelerin “15 Ekim'e kadar İdlib'de silahlardan arındırılmış bir bölge oluşturacaklarını ve ağır silahların teslim edileceğini” ifade etti. Bu durumun Rusya için kısa bir ertelemeden başka bir gerçekliği yoktur. 15 Ekim'e gelindiğinde çeteleri silahlardan kim arındırmış olacak? Türkiye! Türkiye, Rusya'nın istekleri doğrultusunda hareket etmek zorunda. Rusya için değişen bir şey yok. Hatta Türkiye'ye verdiği sözleri yerine getiremezse Rusya'nın eli daha da güçlenmiş olacak.
 
TÜRKİYE İDLİB VE ÇETELER
 
Türkiye, Rusya ile varılan anlaşmada terörist grup olarak gördükleri çeteleri ikna sürecine başlayacaktır. Bu anlaşmayı kabul etmeyen gruplara karşı ortak operasyon yapacaklardır. Eski adıyla El Nusra'yı  (Heyet Tahrir el Şam) Rusya'yı ikna etmek ve masaya oturtmak için Soçi görüşmesinden önce terörist örgüt olarak ilan etmişti bile. Bu çetelerin kullanım ömürleri de Türkiye'nin çıkarlarına hizmet ettiği kadardır. Dün olduğu gibi bu çetelerin bir kısmı isim ve üniforma değiştirecektir.
 
Türkiye çeteleri Kürtlere karşı koz olarak kullanmak istiyor. ABD çetelerin etkisinde ve denetleyebileceği bir güçle böyle bir istikrarsızlık alanın kalmasını, böylece Esad rejiminin hep diken üstünde durmasını sağlamayı amaçlıyor. Rusya da kendisi olmazsa, bölgenin hep risk altında kalacağını göstermek istiyor. İran, bu toprak parçasında yoğunlaşan dikkatlerin, kendi üzerine dönmesini engellemeye çalışıyor. Hasılı kelam, dünyanın bütün denge ve ayak oyunları, şimdilerde İdlib ve çevresinde karşı karşıya bulunuyor. Fakat bu denge oyununun ömrü uzun görünmüyor. Türk devleti, çetelere kefil olarak biraz zaman kazandı ama bu onu amaçladığı noktaya götürmeyecek. Tersine, artık elinde zaman ayarlı bir bomba var.
 
Tozun dumana karışacağı zamanlar uzak değil. Kaostan barbarlık da çıkabilir devrim de. Rojava buna örnektir. İdlib süreci devrim için imkanlar ve riskleri bir arada barındırıyor.
 
Daha güçlü hazırlık ve taktik ustalık  gerektiren zamanlarındayız.