21 Aralık 2024 Cumartesi

Rojhat Rüzgar yazdı | Garê bir direniş destanı oldu, işgalciler geri kaçtı

İşgal güçleri, Garê'de geniş bir alana asker indirmeyi, araziye yayılmayı ve kimi tepelerde kontrol sağlamayı hedefledi, tekrar tekrar denedi. Medya Savunma Alanları'nın önemli bir üssü, mevzisi olan Garê'nin işgal edilme planı, gerilla güçlerinin hazırlığı ve kararlı direnişi karşısında başarısızlığa uğradı.

Faşist şef Erdoğan'ın "çarşamba müjdesi" sözlerinin arkasından, Medya Savunma Alanları'na düzenlenen ancak yenilgiyle sonuçlanan işgal harekâtı çıktı. Erdoğan'ın talimatıyla hareket eden işgal güçleri, PKK'nin merkez karargâhı ve Garê'nin geniş bir bölümünü hedef aldı. Erdoğan, Garê'de herhangi bir tepenin dahi tutulabilmesini ya da aynı saldırının bir parçası olan rehinelerin kurtarılması planını başarı olarak sunacak ve övünecekti. Ancak, evdeki hesap çarşıya uymadı. Saray'da ayarlanan işgal planı, Garê dağlarında tarihi bir direnişe çarptı, fiyaskoya dönüştü. Şimdi yenilgiyle yüzleşme zamanı.

Sömürgeci faşist Türk ordusu, 10 Şubat günü saat 03.00'te başlayarak, Medya Savunma Alanları'nda yer alan Garê bölgesini hedef aldı, geniş bir işgal saldırısına girişti. Bu saldırı, yoğun hava bombardımanı ve yoğun şiddetli çatışmalar biçiminde gerçekleşti. Büyük bir irade savaşına dönüştü.

TSK, saldırının ilk günü PKK'nin elindeki esirlerin tutulduğu kampın yer aldığı Siyanê bölgesine güç indirdi. HPG, esir kampı çevresindeki çatışmanın sonuçlarına ilişkin henüz açıklama yapmadı. Ancak, kampa günler süren hava bombardımanı sonrasında ve kimyasal gaz kullanılmasıyla kampı savunan gerillaların şehit düşmeleri sonucu girebildikleri tahmin ediliyor.

İşgalci Türk Ordusu, Priz Tepesinden Bergarê'ye kadar, Deştê Nehlê'yi, Meyrokê'yi, Deşte Kafya'yı kapsayan kilometrelerce genişlikte alanı işgal etmeye çalıştı. Bu hesapla, daha önce çok da örneği olmayan biçimde 50'ye yakın uçak kaldırıldı, yüzlerce füze ve kazan bombası atıldı. Onlarca helikopter ile alana asker taşındı. Hava bombardımanları sürerken, insansız hava araçlarıyla keşif üstünlüğü kurmaya ve gerilla güçlerini hareketsiz bırakmaya çalıştı. Kobra helikopterleri desteğiyle alana güç indirme girişimleri, özgür Kürdistan dağlarını can feda bir direnişle savunan gerilla güçleri tarafından her defasında geri püskürtüldü. Bazı noktaların 5'er 10'ar defa vurulduğu bombardıman, 13 Şubat akşamına kadar kesintisiz devam etti.

Bozguna uğrayan TSK, gerilla alanlarının kalbinde tutunmayı başaramayacağını anladığında, 4 gün sonra geri çekilmek zorunda kaldı. İşgal harekâtı, saldırının sadece bir parçası olan esirlerin kurtarılmasına yönelik nokta operasyonuyla sınırlı gibi gösterilmeye çalışıldı, bu yönde izahlar yapıldı. Ancak, gerçekler kısa sürede açığa çıktı. Türk ordusunun temel hedefi HPG ana karargâhı oldu. İşgal güçleri, Garê'de geniş bir alana asker indirmeyi, araziye yayılmayı ve kimi tepelerde kontrol sağlamayı hedefledi, tekrar tekrar denedi. Belki de kısa sürede sonuç almayı hayalledi.

Medya Savunma Alanları'nın önemli bir üssü, mevzisi olan Garê'nin işgal edilmesi planı, gerilla güçlerinin hazırlığı ve kararlı direnişi karşısında başarısızlığa uğradı. HPG karargâhının imhası, Garê'de küçük de olsa bir alanda denetim sağlanması, esirlerin kaçırılması hayalleri tuzla buz oldu. Devlet güçleri, öldürdükleri esirleri de yanlarına alarak, gerilla komutanlarının söylediği gibi ‘bir gece ansızın kaçtı'. Üstelik kuşatmaya alınan askeri güçlerini, işgal saldırısının başka bir alana yöneleceği söylentisi yayıp, gerillanın savunma amacıyla çemberi genişletmesi sonucu başarabildi!

İşgale girişen sömürgecilik, ilk andan itibaren hazırlıklı olan yurtsever, komünist, devrimci gerilla güçlerinin muazzam direnişi karşısında, tarihinin en büyük yenilgilerinden birini aldı. Her an yaşanacak olası saldırılara karşı hazırlıklı olan gerilla, işgalci devletin sahada yayılmasına ve ilerlemesine izin vermedi. Türk devletinin gelişmiş son teknikleri, özgürlük gerillalarının yeni tarz mücadele taktikleriyle boşa çıkarıldı. Gerillalar, işgalci orduyu kelimenin tam anlamıyla perişan etti. Kürdistan dağlarındaki direniş destanlarına 4 gün süren Garê Direnişi ve zaferi de dâhil oldu.

İHANET ÇİZGİSİ DAHA DA GÖRÜNÜR OLDU
İşgal saldırısı, tabi ki Medya Savunma Alanları'nda gerilla komutası ve gücünün zayıflatılması amacı taşırken, aynı zamanda işgal edilmek istenen Şengal ve Rojava'nın doğudan kuşatılmasına yönelik adımlardan biriydi. Türk devleti, Başurê Kürdistan topraklarındaki işgal alanının genişletilmesini de sağlamış olacaktı.

Uzun süredir direniş çizgisi karşısında sömürgecilikle işbirliği çizgisinde derinleşen KDP yönetimi, doğrudan savaşın bir parçası haline getirilebilirse bu durum ulusal birliğin engellenmesi konusunda da önemli bir rol oynayacaktı. KDP'yi daha da köleleştiren bir hamleye dönüşecekti. Bu çerçevede, peşmerge ve Roj çeteleri de bu işgalin bir parçası haline getirilmek istendi. Ancak başta Başure Kürdistan olmak üzere Kürt halkının tepkileri göz önüne alınarak bu doğrudan yapılamadı.

Yine de KDP'nin işgal saldırısındaki rolünün üzeri kapatılamaz. İşgal güçlerinin güneyden, yani KDP denetimindeki alanlardan gelişi, ihanet çizgisinin bu saldırıdaki rolünün tarif edilmesinde yeterli bir özet. Peşmergeyi bizzat savaş sahasına süremediler ama istihbarat da dâhil olmak üzere ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Savaşın bir tarafı olarak konumlandılar.

İşgale karşı söz söylemek bir yana, Başbakan Mesrur Barzani, Başure Kürdistan topraklarında Türk devletinin değil, PKK'nin işgalci olduğunu öne sürecek kadar ileri gitti. Barzani, "PKK, Kürdistan Bölgesel yönetimine saygı duysaydı, Türkiye saldırı düzenlemeye gerek duymazdı' diyerek, saldırıyı meşrulaştırmaya çalıştı. Teslimiyette ulaştıkları noktaya da işaret etmiş oldu. Ve işbirlikçi KDP yönetiminin bu işgale nasıl da razı olduğunu açık biçimde gösterdi.  

KURTARMAYA DEĞİL ÖLDÜRMEYE GİTTİLER
İşgalci Türk devletinin, kimileri 6 yıl gibi uzun zamandır PKK'nin elinde esir olan asker ve polisleri, diyalog yoluyla canlı değil, operasyonla ölü olarak almak istedi. O esirler yıllardır gerillanın elindeydi. Bugüne kadar yayınlanan videolarında kendilerine sahip çıkılmasını ve devletin adım atmasını istemişlerdi. Ancak herhangi bir çaba olmadı. Operasyonu planlayan ekip, daha başından sonucun bu yönde olacağını iyi biliyordu. Ailelerin açıklama ve çağrılarına rağmen hava bombardımanını tüm şiddetiyle sürdürdüler.

Ölümlerin sorumlusu faşist şef Tayyip Erdoğan ile başta Hulusi Akar, Süleyman Soylu ve Yaşar Güler olmak üzere savaş ekibidir. Çünkü onlar, zaten yıllar önce de "esir düşeceklerine ölselerdi daha iyi olurdu" demişlerdi. Şimdi o istekleri yerine gelmiş oldu. Bizzat kendi elleriyle…

Bir toplu iğne ucu başarı sağlamış olsalardı, ahkâm keseceklerdi. Fakat başaramadılar. Ve bizzat bunu faşist şef Erdoğan'ın ağzından duyduk; "Başaramadık..." Başarısızlığın üzerine örtmenin tek yolu kaldı geriye, özgürlük için direnenleri karalamak.