7 Mayıs 2024 Salı

Rıza Bey Apartmanı davası: İnşaata gidip kontrol etme zorunluluğumuz yok

37 kişinin yaşamını yitirdiği Rıza Bey Apartmanının, depremde yıkılmasına ilişkin sorumluluğu olanların yargılandığı davanın ikinci duruşması görüldü.

İzmir'de 30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen ve 115 kişinin hayatını kaybettiği 6.9 şiddetindeki depremde yıkılan Bayraklı ilçesindeki 8 katlı Rıza Bey Apartmanı'nda 37 kişi yaşamını yitirdi, 17 kişi de yaralandı. Yaşanan yıkımla ilgili 4’ü tutuklu 9 sanık hakkında "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebep olmak" suçundan 20'şer yıl hapis cezası istemiyle açılan davanın ikinci duruşması görüldü.

İzmir 5'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklarla davacılar ve taraf avukatları salonda hazır bulundu.  Rıza Bey Apartmanı'nda yakınlarını kaybedenler ve İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği (İZDEDA) Başkanı Haydar Özkan ve dernek üyeleri de duruşmayı takip etti.

'KONTROL ETME ZORUNLULUĞUM YOK'
Duruşmada, projede binanın sürveyanı olarak imzası bulunan tutuklu sanık Durak Kayar ile bir diğer tutuklu sanık, statik-betonarme proje müellifi İnşaat Mühendisi Tamer Peker, savunma yaptı. 

İlk olarak ifadesi alınan Peker, projeyi kendisinin yaptığını belirtip, "Projeyi hazırladım ve teslim ettim. Daha sonra kontrol için inşaat alanına hiç gitmedim. Projeyi bitirdikten sonra inşaat alanına kontrol için gitmem için bir talep olmadı. Böyle bir zorunluluğum ve sorumluluğum da yoktu. Fenni mesul olarak sorumlu bir arkadaş vardı. İmzaladık, projeyi verdik, inşaatı nasıl yaptılar bilmiyorum. O dönemdeki kanunlara göre bundan fenni mesul sorumludur. Her yaptığım projede, kendim veya akrabalarım oturacakmış gibi çalıştım. 'Müteahhidin cebinden para çıkmasın' diye ben neden uğraşayım? Her malzemeyi bir üst kaliteden yazdım" dedi.

'İNŞAAT HATALARI VAR'
Bir müşteki avukatının, "İnşaatın projeye uygun yapılmadığını görüp, uyarsaydınız sonuç farklı olur muydu?" sorusuna sanık Peker, "3 bin proje hazırlamışımdır. Hepsini kontrol etme imkanım yok. O inşaatın fenni mesulü, müteahhidi vardır. Telefonum hep açıktır. Sorsalardı" yanıtını verdi.

Peker, binanın yıkılışını televizyondan izlediğinde, zemin kattan yıkılmaya başladığını gördüğünü belirterek, "Binanın üzerinde projesine uygun olmadan yapılan, binaya ek yükler getiren balkon kapatmaların olduğunu gördüm. Bunlar tehlikeli olabilir. Ciddi inşaat hataları var. Yıkılmasındaki sebep, binanın 1999 ve 2005 depreminde hasar almasına rağmen gereği yapılmaması. Suçlu olmadığımı düşünüyorum. O yıllarda 27 sene önce deprem fay hattıyla ilgili bilgimiz yoktu. O zamanki deprem yönetmeliği bugünküne göre çok farklıydı, ilkokul kitabı gibiydi" dedi.

Mahkeme başkanı, avukatlara Peker'e soru sormak için izin verdiği sırada sanık avukatı savunma yapmaya başladı. Başkanın uyarılarına rağmen Peker'in avukatı savunmaya ısrarla devam edince, mahkeme başkanı salondaki polisten avukatı dışarı çıkarmasını istedi. Gerginlik üzerine duruşmaya ara verildi.

RUHSAT ALMAK İÇİN İMZA ATTI
Aradan sonra projede binanın sürveyanı olarak imzası bulunan Durak Kayar savunmasını yaptı. Kayar, "Görevim masa başında çalışmayı gerektiriyordu. Binaya ruhsat alabilmek için birisinin sürveyan olarak imza atması gerekiyordu, ben de attım. Fiili olarak sürveyanlık yapmadım. İnşaat alanında da hiç bulunmadım" diye konuştu.

Müşteki avukatlarının, sürveyanlık görevinin yerine getirilmesi için inşaat alanında bulunulması gerektiğini, bu görevin ne olduğu hakkında bir bilgisinin olup olmadığını sorması üzerine Kayar, "Sürveyanlık için imza atmadan önce, bu görevin ne anlama geldiği konusunda yarım bilgim vardı, tam bilgim yoktu" yanıtı verdi.

Kayar'ın savunmasının ardından söz alan müşteki avukatları, inşaatı yapan şirket hakkında tüm avukatların katılımıyla suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.

Tanıkların sorumluluğu ve suçu birbirinin üstüne atan savunmalar yaptı.

Yakınlarını kaybedenler ise ifadelerinde apartmandaki tadilattan ve epoksi yapıldığından haberleri olmadığını söyledi.

Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan Durak Kaya'nın tahliyesine, diğer sanıkların tutukluluğunun devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 19 Kasım tarihine ertelendi.