3 Mayıs 2024 Cuma

Polis tarafından kaçırılmak istenen Gözlügöl: Korkacak olan biz değiliz

Gençlik örgütleri, 1 Haziran günü Gezi anmasına katıldıktan sonra polis tarafından kaçırılmaya çalışılan Tunahan Gözlügöl özelinde polis şiddetine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Gözlügöl, gençliğin baskı çarkına sığmayacağını belirterek, "Korkacak olan biz değiliz" dedi.

Gençlik örgütleri, Ankara'da polis tarafından gençlerin kaçılarak tehdit edilmesi ve artan polis şiddeti nedeniyle Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi.

Toplantıya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, Çağdaş Hukukçular Derneği'nden (ÇHD) Av. Anıl Arman Akkuş ile İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi Eşbaşkanı Fatih Kanat da katıldı.

Açıklamayı okuyan Zeynep Tan, salgın koşulları bahanesiyle iktidarın saldırılarını sürdürdüğüne dikkat çekti ve "Ankara'da son yıllarda polisin şiddeti 'normali' gittikçe yükselmektedir" dedi.

Tan, kadın cinayetlerinden iş cinayetlerine, Kürt halkına yönelik düşman politikalardan LGBTİ'lere yönelik nefret saldırılarına ve KHK zulmüne ses çıkaran herkesin polis tarafından bastırılmak istendiğini de sözlerine ekledi.

Ankara polisinin, 8 Mart, 1 Mayıs, 25 Kasım ile Gezi Direnişi gibi toplumsal süreçlere ve Suruç, 10 Ekim, Soma katliamlarını anmak isteyenlere sessiz kalan bir toplum yaratmak, iktidarın siyasi çıkarlarını korumak amacıyla saldırdığını belirten Tan, "Şiddet devletin ve polisin normalidir" şeklinde konuştu.

YAŞAMSAL İHTİYAÇLARINI SAĞLAMAK İÇİN SOKAĞA ÇIKAN ONLARCA KİŞİ POLİS SALDIRISINA UĞRADI
Korona krizi sürecinde, en ağır şartlarda yaşayan kişilerin yaşamsal ihtiyaçları için sokağa çıktıklarında polisin saldırısına uğradığını kaydeden Tan, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: "18 yaşındaki Ali El Hemdani'yi göğsünden vurmuş, Nusaybin'de bahçelerinde oyun oynayan çocukları silahla kovalamış, Edirne'de biber gazıyla saldırmış, Çorlu'da kapısının önünde oturanlara saldırmış ve bu saldırıyı kamerayla kayıt altına alan komşusunun evine zorla girmeye çalışmış, İstanbul Zeytinburnu'nda yakaladıkları çocukların kafalarını yere vurup ters kelepçe ile gözaltına almış, Kadıköy'de kuryeye hakaret ederek darp etmiş ve Eyüp'te ekmek almaya çıkanlara saldırıp gözaltına almış, Ankara'da kapısının önüne çöp dökmeye çıkan bir kişiye ve ailesine biber gazıyla saldırmıştır."

Etimesgut'ta Kürtçe müzik dinlediği için öldürülen Barış Çakan'a da değinen Tan, devletin yükselttiği şiddetin sivil faşistlerce uygulanması sonucunda katledildiği değerlendirmesinde bulundu.

'KAÇIRMA POLİTİKASI ŞİDDET NORMALİNİN YANSIMASIDIR'
1 Haziran günü, Güvenpark'ta polis kurşunuyla katledilen Ethem Sarısülük'ü ve Gezi Direnişini anma eylemine polisin saldırdığını hatırlatan Tan, aynı gün Ankara Emniyeti'ne mensup olduğunu söyleyen birkaç polisin bir üniversite öğrencisini kaçırma girişiminde bulunduğunu belirtti. Tan, polis tarafından kaçırma politikasının Ankara'da sıklıkla uygulandığına dikkat çekerek, "Baskı ve sindirme politikalarıyla ilişkili olarak şiddet 'normal'inin yansımadır" dedi.

Yaşanılanların coğrafyaya özgü değil, dünyanın farklı yerlerinde de görüldüğünü vurgulayan Tan, Georg Floyd'un "Nefes alamıyorum" demesine rağmen Amerikan polisi tarafından katledildiğini dile getirdi.

Özgürlüğü savunacaklarını söyleyen Tan, şiddeti teşhir etmeye ve saldırılara karşı ezilenlerin sesini yükseltmeye devam edeceklerini ifade etti.

POLİS KENDİSİYLE KONUŞMAYANLARLA 'FARKLI YOLLARDAN' KONUŞACAK
Açıklamanın ardından 1 Haziran günü emniyet tarafından kaçırılmaya çalışılan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Gençlik Meclisi üyesi Tunahan Gözlügöl konuştu. Gözlügöl, yaşadıklarını şu cümlelerle anlattı: "Eylemden sonra ESP binasındaydık. Saat 7 sularında çıktım ve metroya girdim. Gişelere doğru ilerlerken bir şahıs kolumdan tutarak 2 dakika durmamı istedi. Polis kimliğini gösteri ve ismini okuyamadan geri çekti, daha sonrasında benim kimliğimi istedi. İsmimi teyit ettikten sonra köşede beklememi, büyüklerin geleceğini söyledi. Büyüklerden kastı amirleri sanırım. Hukuki bir gerekçeleri olup olmadığını sorduğumda, herhangi bir gerekçe göstermeden beklememi istediler. Onlarla konuşacak bir şeyin olmadığını söyleyip ilerledim, söylediği sözler taciz boyutuna varacak şekilde peşimden gelmeye devam etti. Beni gözaltına alabileceğini, ancak almadığını, benimle konuşmak istediklerini ifade ederek peşimden gelmeye devam etti. Gişelere kartımı okutmaya çalıştığım sırada elime vurarak beni engelledi. Fırsatını bulup kartı bastım ve peronda duran metroyu fark ettim. Kapının kapanmasına denk getirdim ve peşimdeki kişi binemedi. Sıhhiye'de inerek tekrardan ESP'ye geldim. Arkadaşlarıma olayı anlatırken açık bir numara beni aradı. Telefonu açtığımda şahıs, 'Tunahan neredesin' dedi ve ben de nerede olduğumun öneminin olmadığını ifade ettim. Ardından kendisinin emniyetten olduğunu söyledi ve benle konuşmak istediklerini, şansımı kaybettiğimi, bundan sonra farklı yollarla konuşacaklarını beyan etti."

Bu tip faaliyetleri JİTEM ile yakın zamanda ortaya çıkan KGT'den bildiklerinin altını çizen Gözlügöl, bu tip saldırıların devrimci gençlik üzerinde baskı kurmak amacıyla ortaya çıktığını vurgulayarak, "Gençlik baskı araçlarının çarkına sığmamaktadır" diye konuştu.

Gözlügöl, gençliğin cesaretini tarihten aldığını ifade ederek, "Faşizmin tehdidi altında ezilenlerin cesareti olmak zorunda olduğumuzu biliyoruz, korkacak olan biz değiliz" diye belirtti.

'SEBEP, YARGIDAKİ CEZASIZLIK POLİTİKASI'
ÇHD'den Av. Arman Akkuş ise Gezi Direnişinin yıl dönümünde polisin gerçekleştiği saldırının yargı düzeninin çıkardığı bir sonuç olduğuna işaret etti ve "AYM'nin verdiği kararlar, Ankara'daki davalarının tamamının beraatla sonuçlanmasına rağmen polisin saldırması, insanların temel haklarını kullanmasını engellemek dışında hiçbir amaç gütmemektedir" ifadelerini kullandı.

Polisin uyguladığı işkencelere yenisini eklediğini dile getiren Akkuş, "Amerika'da Floyd'un katledilmesini takiben, Ankara polisi gözaltı sırasında insanların boynuna bastırdığını gördük. Açıkça polis, arkadaşlarımızın canına kast etmiştir" dedi.

Gözlügöl'e yönelik eylemin, tehdit, kişi hürriyetinden yoksun kılma, huzur ve sükunu bozma, görevi kötüye kullanma gibi maddeleri ihlal ettiğini belirten Akkuş, "Kişiye ve topluma karşı işlenen bu kadar suçun gönül rahatlığıyla yapılmasının sebebi yargıdaki cezasızlık politikasıdır" diye kaydetti.

'AKP FAŞİZMİNİ GERİLETMEDEN TÜRKİYE'DE NORMALLEŞME OLMAZ'
HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu da polisin Gezi anması sırasına "Gidin şikayet edin" dediğini aktardı ve bu söylemin cezasızlık politikasının sonucu olduğu tespitinde bulundu.

7 Haziran 2015 seçimlerini hatırlatan Kenanoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: "O tarihten bugüne Türkiye'de zulüm, kan ve şiddet artmaktadır. Bunu yapan da 'Oy verilmediği taktirde ülke kan gölüne döner' diyenlerdir. AKP toplumsal desteğini kaybettikçe daha da zıvanadan çıkıyor, kendini iktidarda nasıl tutacağının derdine düşmüş durumda. Mecliste şu an bekçiler yasası var, bu yasayla baskıcı politikalarını arttırma, polisin birçok yetkisini bekçilere tanımak istiyor. Darbelerle, kayyımlarla, halkın iradesine vurulan darbelerden tutun ki, birçok konuda baskı artmaktadır.

Kenanoğlu, genç kesimden korkulduğuna dikkat çekerek, "7. Yılındaki Gezi Direnişi gençliğin neler yapacağını gösteren tarihtir. Parti olarak şunu söylüyoruz, Türkiye'nin yönetsel anlamda normalleşmeye ihtiyacı var ki sonra demokrasi konuşulabilir. AKP faşizmini geriletmeden Türkiye'de normalleşme olmayacağını ifade etmek isterim" dedi.

'SALGIN FIRSAT OLARAK GÖRÜLDÜ'
İHD Ankara Şubesi Eşbaşkanı Fatih Kanat ise koronavirüsün 15 Temmuz gibi iktidarın ömrünü uzattığını, ve salgının fırsat olarak görüldüğünü vurguladı. Kanat, polis için yasanın önemli olmadığını, milletvekilleri karşısında "devlet benim sen kimsin" dediğini hatırlatarak, İHD olarak hak ihlallerini raporladıklarını, uluslararası kurumlarla paylaştıklarını kaydetti.

Bu tarz durumları yaşayan kişilere çağrı yapan Kanat, "İşin peşini bırakmadıktan sonra İHD ve TİHV'e başvuruda bulunabilirler" dedi.