3 Mayıs 2024 Cuma

Pınar Gayıp yazdı: Okyanuslar ve denizler için harekete geç

Bu 8 Haziran'ı okyanuslar ve denizleri korumak için bir başlangıç yapmaya ne dersiniz? Dünyanın biyolojik çeşitliliğini ve iklimi düzenleyen birincil ekosistemimizi korumak için adım atmanın tam zamanı. Karasal ve denizel kökenli kirliliğe, aşırı ve kaçak avlanmaya, iklim krizine karşı yürüteceğimiz mücadele ile bu tehdide son verebiliriz.

Dünya Okyanus Günü resmi olarak tanınmasa da 28. yılında. 1992 yılında Birleşmiş Milletler tarafından Rio de Janerio'da yapılan Yeryüzü Zirvesi'nde alınan karara göre 8 Haziran Dünya Okyanus Günü olarak ilan edildi.

Deniz kenarında yürümenin, bir okyanus manzarasını izlemenin keyfini bir çoğumuz biliriz. Rengarenk resiflerin göz alıcığı, su altı yaşamının ahengi ve henüz keşfedilmeyenleriyle okyanuslar güzelliklerinin yanısıra canlı yaşamı bakımından ciddi önem arz ediyor.

Kısaca deniz ve okyanuslar olmazsa canlı yaşamı da olmaz. Dünya yüzeyinin yüzde 71'ini kaplayan sucul ekosistem bir milyar kişinin besin ihtiyaçını karşılıyor. Öte yandan karbonların emilmesinde, iklim değişikliği ile mücadelede ve güneş enerjisinin dağılımında ciddi roller üstleniyor. 

Okyanuslar, insanların atmosfere koyduğu tüm karbondioksitin dörtte birini emiyor. Bu haliyle denizler bir karbon deposu. Fakat, sera gazı salımının bugünkü düzeyi düşünülürse denizlerin bu özelliği işlevsiz kalıyor. Çünkü tüm ekosistemler birbiriyle bağıntılı hareket ediyor. Dünyanın bir parçasında gerçekleşen iklim değişikliğinin etkisi ekosistemin tüm parçalarına sirayet ediyor. Avustralya ve Amazonlardaki orman yangınlarından Hindistan'da yaşanan su sıkıntısına, Alaska'daki buzul erimeler karasal ekosistemlerde yaşanan felaketler olsa da sucul ekosistemleri etkiliyor. Çünkü atmosfere sera gazı salımı miktarı ile mercan resifleri beyazlıyor, plastik tüketimi ile iklim krizi, petrole bağımlılık ile de denizel kirlilik, tüketim kültürü ile biyoçeşitlilik kaybı birbiriyle doğrudan ilişkili olarak ilerliyor.

Denizel ekosisteme zarar vermemiz, denizlere attığımız çöpler ya da plastiklerle sınırlı değil. Hayatımızın her alanına sirayet eden ve neredeyse vazgeçilmezimiz olan temizlik, kişisel bakım ve tıbbi ürünler içerisinde barındırdığı mikroplastiklerle sucul ekosistemleri ciddi oranda tehdit ediyor. Kullandığımız bu ürünler lavabolardan denizel ortama ilerliyor ve biyo-birikim yoluyla da üst basamaktaki canlılara ve su ürünlerini tüketen insanlığa erişebiliyor.

Denizel ortamı en çok tehdit eden kirleticilerin yüzde 92'si mikroplastikler. Üstelik yok olmadıkları ve toplanamadıkları için de uzun süreli birikim yapması özelliğinden kaynaklı ciddi tehdit oluşturuyor. Artan çevre kirliliği sonucunda denizler ve okyanuslarda plastik atıkların oluşturduğu çöp yığınları koloni halini aldı. Bu kolonilerden biri de Pasifik Okyanusu'nda yer alıyor. Fransa büyüklüğündeki "çöp adası" durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor.

Hükümetlerin sermaye odaklı doğa talanı politikaları sürmeye, insanların da düşüncesizce denizleri kirletmeye devam etmesi sonucunda denizlerde ki ısının daha da artması, denizlerin yaşam döngülerinin ortadan kalkması ve dünya sıcaklarının yaşamı destekleyemeyecek boyuta gelmesi risklerini barındırıyor. 

Bu 8 Haziran'ı okyanuslar ve denizleri korumak için bir başlangıç yapmaya ne dersiniz? Dünyanın biyolojik çeşitliliğini ve iklimi düzenleyen birincil ekosistemimizi korumak için adım atmanın tam zamanı. Karasal ve denizel kökenli kirliliğe, aşırı ve kaçak balıkçılığa, uluslararası deniz taşımacılığına, iklim krizine karşı yürüteceğimiz mücadele ile bu tehdide son verebiliriz.