19 Mayıs 2024 Pazar

Özsoy: 'Muhammed'in ordusu'nun saldırdığı çocuğun adı Muhammed

Meclis'teki Dışişleri Bakanları bütçesi görüşmeleri sırasında konuşan HDP Dış İlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Hişyar Özsoy, "Bakın, Serekaniye'den gelen görüntüler var. Söyle diyorlar: 'Domuzlara, kafirlere ölüm'. Böyle girip evleri, malları yağmalıyorlar. Yalnız, ilginç bir şey var, bu çocuğun resmini boşuna göstermedim. Şu an tedavi altına alınmış bu çocuk. 'Muhammed'in ordusu' diye gönderilen o çetelerin saldırdığı bu çocuğun adı Muhammed" dedi.

HDP Dış İlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Bingöl Milletvekili Hişyar Özsoy Meclis'te Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde söz alarak, "Muhammed'in ordusu" diye gönderilen işgalci çetelerin katlettiği çocuğun adının da Muhammed olduğunu söyledi.

Özsoy, konuşmasına Erdoğan'ın ABD ziyareti değerlendirmesiyle başladı. Türkiye'de kurumsal dış politikadan ikili ilişkilere dayalı dış politikaya doğru bir geçiş olduğunu söyleyen Özsoy, "Gerçekten artık alay konusu olmaya başladı. Mesela, bir damatlar diplomasisi var ABD'yle olan ilişkilerde. Berat Bey ile Trump'ın damadı. Hasbelkader Trump'a veyahut da damadına bir şey olursa Amerika Birleşik Devletleri'yle politika üretebileceğiniz zemin kalmayacak neredeyse. Senato yok, Temsilciler Meclisi yok. Şahısların ön plana geçtiği bir dış politika geleneği oluşuyor."

'SİYASETEN DÖKÜLENLER ELÇİ ATANIYOR'
Kurumsal anlamda bir yozlaşma olduğuna dikkat çeken Özsoy, örnek olarak Egemen Bağış'ın Prag Büyükelçiliği'ne atanmasını gösterdi, "Siyasetten dökülen ne kadar insan varsa elçi diye atanıyor. İlginç bir durum; AKP'de milletvekilliği yapmış, danışmanlık yapmış ya da iktidara yakın kurumlarda çalışmış ama dış politika geçmişi olmayan en az 16 büyükelçi var" dedi.

'FETİH'LE GİTTİNİZ TEVBE SURESİYLE GELECEKSİNİZ'
Özsoy, Türkiye'nin Suriye'de iki yönlü politikası olduğunu belirterek, "Esad gidecekti ve Kürtler herhangi bir siyasal statü almayacaktı. Suriye'de savaştan arta kalan ne kadar çeteci, çapulcu insan varsa Milli Suriye Ordusu olarak örgütlendirildi. 'Milli' kavramından kastettiğiniz eğer buysa biz HDP olarak hiçbir zaman o 'milli' kavramının içinde yer almayacağız" diye konuştu. "İşgal girişimine fetih" denildiğini hatırlatan Özsoy "Savaş olduğu zaman insanlar ölür, sivil de ölür. Bomba sormuyor ki, yerleşim yerlerinde savaş oluyor. Bakın, bir işgal girişimi oldu, hala devam ediyor. Bunun ismine 'fetih' dediler. Fetih Suresi okundu camilerde. Fetih'le gittiniz Tevbe Suresiyle geleceksiniz" şeklinde konuştu.

'MUHAMMED'İN ORDUSU ÇETELERİNİN SALDIRDIĞI ÇOCUĞUN ADI MUHAMMED'
"Muhammed'in ordusu kafirlere karşı mücadeleye gitti" denildiğini anımsatan Özsoy, "Bakın, Serekaniye'den gelen görüntüler var. Orada gidip o evleri yağmalayanlar, yakanlar aynen şöyle diyorlar: 'Domuzlara, kafirlere ölüm'. Böyle girip evleri, malları yağmalıyorlar. Yalnız, ilginç bir şey var, bu çocuğun resmini boşuna göstermedim. Şu an tedavi altına alınmış bu çocuk. 'Muhammed'in ordusu' diye gönderilen o çetelerin saldırdığı bu çocuğun adı Muhammed" dedi.

'TÜRKİYE KÜRT MESELESİNDEN KAÇAMAZ'
Özsoy konuşmasını şu şekilde tamamladı:

"O kadar inkâr edilen Kürt meselesi ilk defa bölgesel ve küresel bir karakter kazanmış durumda. Kürtler sizin tahmin edemediğiniz kadar birleşmiş durumda. Artık Orta Doğu'da kocaman bir Kürt meselesi var, Türkiye bunun parçası. Uluslararası ve bölgesel aktörlerin hepsi Kürt meselesinin içerisine müdahil olduğu için her geçen gün daha çözülmez bir hâle geliyor. Artık Kürt meselesini çözmek için Amerika, Rusya, Fransa, Suud, Körfez, herkesle ilgilenmek durumundasınız. Biz şunu söylüyoruz; meseleyi Suriye'de ya da Moskova'da ya da Washington'da çözemeyeceksiniz. Türkiye'nin kaçamayacağı çok yakıcı, çok büyük bir sorunu var, yüz yıllık bir sorun, adı Kürt meselesi.

"Rusya'yla olan ilişkilerin temel belirleyeni Kürt meselesidir. Biz ilk günden beri şunu söylüyoruz: Siz Suriye'deki 2 - 3 milyon Kürt'le kavga edeceğinize Türkiye'de 20 milyon Kürt var, bu insanlarla oturup sorunları demokratik bir şekilde müzakere edip çözerseniz, kayyım atamaktan ziyade o belediye başkanlarıyla görüşürseniz, Selahattin Demirtaş'ı hapsetmek yerine onlarla görüşüp bu meseleleri çözerseniz, Türkiye'nin dışarıya müdahale etmesinin çok bir gerekçesi kalmaz. Kürtlerle kavga eden bir Türkiye'nin Orta Doğu'da istikrarlı olması, ilerlemesi mümkün değildir."