6 Mayıs 2024 Pazartesi

Özlem Gümüştaş yazdı: Yol yürüyüş öğretir

Hareket halinde olmak, kendi gelişimini yönetebilmenin, bir durumdan başka duruma geçebilmenin, başarıyı örgütlemenin en temel ölçütüdür. O yüzden mutlaka bir yol bulmak, mutlaka bir yol çizmek ve yürümek esastır. Bu basitçe tarif, politik atılım ve örgütsel kazanım için esaslı bir kuraldır. HDP'nin 15-20 Haziran arasındaki rotası; politik mücadelede kendi önünü açma, halklarımızın birleşik mücadele gücünün, gündeminin yaratılması yoludur.

Eşbaşkanları, il örgütleriyle; vekilleri bileşenleriyle; meclisleri ve kitlesiyle; önünde barikat, üzerinde gaz bulutu, sırtında kalkan ve coplarla; faşist rejimin, yandaş medyanın yaylım ateşine dönen açıklamaları, "kapatılsın" imzaları, "Kürt partisi olsun, terörle mesafe koysun", "Türkiye partisi olsun ama çok da sesini çıkarmasın" tartışmaları arasında HDP yürüdü.

"Hep birlikte" çağrısına önce kendini, merkezden yerele bütün örgütlerini koyarak, sözünü her kentte kitlesi ile buluşturarak, memleketin en uç noktalarına ayaklarını sıkıca basıp, kent kent, meydan meydan adımlayarak yürüdü.

HDP 1 Haziran'da açıkladığı tutum metnini; programı ve geride kalan mücadele dolu yıllarının birikimi ile bütünleyerek yürüdü. 1 Eylül'e kadar sürecek kampanyanın temel eksenleri olan özgürlük, eşitlik, demokrasi, adalet, iş, aş sözlerini birer eylem direktifine dönüştürüp, sözlerin önlerine geçerek yürüdü.

Dizelerin; "…Korkak bir kâğıda yitik bir kalemle nasıl yazılmazsa/Bildin./Direnç yosunlu sarnıçlardan sızan sular gibi doldurmalı halkı/Yiğit bir kalem olmayla birlikte/Dağların bilge dervişi gezmeyi istedin/Demiri pasından ayırdı özverin..."** dediği türden bir yol yordamıyla yüründü. Tasfiyeci kuşatmalara boyun eğmeyen bir kitle özverisi ve buna yaslanarak cesaretlenen adımlarla!.. HDP, politik varlık hakkı ve örgütsel bütünlüğüyle yol aldığı bu yürüyüşte, yazdı, söyledi, eyledi. Kendi kollarıyla kendi yolunu açarak ilerledi.

Faşist rejim; 20 Temmuz 2015'ten bu yana katliamlarla, 'çöktürme' siyaseti ve siyasi kırım operasyonlarıyla, gözaltı-zindan politikasıyla, tasfiyeci kuşatmayla yönetememe krizini aşmaya; Kürt özgürlük hareketini, devrimci sosyalist hareketi tasfiye edip, kitle hareketine boyun eğdirerek beka sorununu çözmeye çalışıyor. Geride kalan bu yılların politik ve örgütsel yaşamda bize öğrettiği en yalın gerçek; her koşulda yürümektir. Her kuşatmada, her dönemeçte, aşılmaz gibi görünen engellerde, her şeyin dağılır gibi, bir mevzinin tükenir gibi olduğu tüm durumlarda, "şimdi nereden ilerlenecek" sorusunu sormak, hep öne, gelmekte olana bakarak yürümek. Hareket halinde olmak, kendi gelişimini yönetebilmenin, bir durumdan başka duruma geçebilmenin, başarıyı örgütlemenin en temel ölçütüdür. O yüzden mutlaka bir yol bulmak, mutlaka bir yol çizmek ve yürümek esastır. Bu basitçe tarif, politik atılım ve örgütsel kazanım için esaslı bir kuraldır.

HDP'nin 15-20 Haziran arasındaki rotası; politik mücadelede kendi önünü açma, halklarımızın birleşik mücadele gücünün, gündeminin yaratılması yoludur.

Bu yolun bir ucu Edirne'ydi. Bu başlangıç noktası, yürüyüşe yalnızca tutsak eş genel başkanın olduğu bir noktadan başlamak değil, menzili memleketin en Batı'sından kurmaktı. HDP'nin 'kimlik siyasetine sıkışacağı' tartışması yürüten endişeli liberallere ve tersi fikir üreten ulusal dar görüşlülüğe yanıt, halklara yalın bir "hep birlikte" çağrısı, "eşit, adil yaşam, siyasal demokrasinin kazanılması ve ezilenlerin kurtuluşu" seslenişiydi.

Farklı kentlerden İstanbul'a gelenler yürüyüş kolu ile Silivri'de buluştu. Polisin saatler öncesinden kuşattığı ve yürüyüş kolunu bekleyen kitleye defalarca saldırdığı bu noktada ısrar ve kararlılıkla bir duruş örgütlendi. Yürüyüşü başlamadan bitirmek isteyen faşist rejime güçlü bir yanıt verildi ve 5 günlük mücadelenin hareket tarzı daha bu ilk andan yaratılmış oldu.

Yürüyüş kolu fiili OHAL altında tutulan Edirne'ye ulaştığında, şehir içi yolları bile kuşatan polis terörü altında açıklama yerine gelen partililerle buluştu. Coşkulu bir açıklama, zindanlara yollanan alkışlarla başladı yürüyüş.

Edirne kolunun İstanbul durağı ve programı emekçi sol hareketten parti ve çevrelere ziyaretler, meslek odaları, emek örgütleri ile görüşmeler ile gerçek bir siyaset arenasına dönüştürüldü. HDP mücadele programını bu örgütlerle masaya yatırıp, birleşik mücadelenin imkânlarını tartıştı. Halk buluşması için belirlenen Esenyurt meydan ve Kadıköy Altıyol noktaları ise yürüyüşün enerjisini en fazla yansıtan sahalar oldu. Halkımıza kapatılan bu alanları buluşma noktaları olarak belirleyip, kitle taşıma ve eylem yapma cesareti göstermek fiili meşru tarzın gelişmesi bakımından önemlidir. Aynı zamanda en ileri noktayı işaret, HDP'nin kitlesi için olduğu kadar değişik örgütler için de harekete geçirici olmuştur. Beşiktaş Abbasağa'daki buluşma ise siyasi parti ve örgütlerin demokrasi kürsüsüne dönüşmüş, bütünlüklü bir mesaj vermiştir.

Edirne kolu, Sultangazi'den Sultanbeyli'ye mor konvoyu ile yol alıp, Sultanbeyli'deki uğurlamanın ardından ağırlığını kadınların oluşturduğu bir bileşimle Kandıra'ya ulaştı ve burada kadın seçilmişler için bir açıklama yaptı. Bu açıklama tutsak eş genel başkan Yüksekdağ ve kadın siyasetçilerle buluşmak kadar, binlerce kadının sözünü kuşanma duruşudur.

Edirne'den başlayan kol, kadın iradesini arkalayıp, kentin yoksul kondularından, yasaklı meydanlarından geçerek; mücadele programı tartışıp, ittifak çağrılarını muhatapları ile somutlayarak Ankara'ya ulaştı.

Yolun öbür ucu Hakkari'ydi. Buradan yürüyüşe başlayacak kol, Zap'taki devrimci gençlik köprüsünden geçerek, emekçi sol harekete nadide geleneğini hatırlatan bir eylem örgütledi. Tulumla horona duran bir selam gönderdi Türkiye halklarına. İnkârcı sömürgeci rejimin Kürdistan'dan gelen yürüyüşe yanıtı, aynı gün Maxmur'u, Şengal'i bombalamak oldu. Kürt halkı işgal ve inkar siyasetine karşı eşit ve özgür yaşamak için tuttu, sahiplendi bu yolu. Yürüyüş boyunca asker ve polisle işgal edilen bütün kentlerde ve sokaklarda alkışlar, zılgıtlar mücadele kararlılığının işaretleri olarak yükseldi. Van ve Amed buluşmaları coşkulu bir kitleselliğe tanıklık etti. Urfa ve Adana buluşmaları, HDP örgütlerinin örgütsel hazırlıklarının ve partililerin sahiplenişinin gücünü yansıtan duraklar oldu.

Yürüyüşün son noktası olan Ankara'da gerçekleşen açıklama, eylem içinde bütünleşen parti gövdesinin ve biriken enerjinin coşkunluğu olarak okunabilir.

HDP yürüyüş boyunca parti örgütlerini karar alma merkezlerine, eylem komitelerine dönüştürerek, işlev kazandırmış; bütün engellere rağmen parti kitlesi ile sokakta buluşmanın pratiğini örgütlemiş oldu. Bu her şeyden önce partiye inisiyatif ve başarma duygusu kazandırdı. Parti kitlesinde güven yarattı.

HDP'nin birlikte mücadele çağrısı için muhataplaştığı emekçi sol hareketten parti ve örgütlerin Kadıköy, Abbasağa ve Ankara'daki varlıkları anlamlı olmakla birlikte, yürüyüşü geliştirici tarzda ilişkilenmeleri ve açılan sokak ayağından ilerleme pratikleri zayıf oldu. Yürüyüşün ilk adımında gerçekleşen saldırı ve engeller karşısındaki ilk sessizlik emekçi sol hareketimizin eleştiriye ihtiyaç duyan yanıdır. Devamındaki buluşma anlarında, her siyasi parti ve örgütün kendi dilinden HDP'nin mücadele programına dair görüş ve mesajlarını paylaşmaları anlamlı bir katkı olmuştur. Antifaşist mücadelenin temel ve birleşik öznesi olarak HDP'nin hareket ve inisiyatif kazanması, faşizme karşı mücadele sahasını da, imkanını da genişletir, geliştirir. Emekçi sol hareket HDP'nin mücadele programı ve kampanyasıyla bu görüş açısından buluşmalı, HDP bileşeni sosyalistler bunun için yol açıcı olmalıdır.

HDP siyasi parti ve örgütlere, emek ve demokrasi güçlerine çağrılarına kampanya boyunca devam edecek. 1 Eylül Dünya Barış günü mitingleri ile son bulacak bu kampanya boyunca demokrasi nöbetleri ve gezici halk buluşmaları ile fiili biçimlerde sokakta politika yapacak. Alanları, fiili buluşma zeminlerini zorlayacak bu çalışma, 1 Eylül'ün öngünlerindeki son etabında kapsamlı bir kitle seferberliğine ve büyük merkezi mitinglerin örgütlenmesine odaklanacak. Şimdi bizlere düşen görev; bu kampanya boyunca belirlenmiş eylem biçimlerini toplumun en ileri kesimlerine hitap etmek, en kararlı unsurları harekete geçirmek üzere örgütlemek, onları partiye ve birleşik mücadeleye kazanmaktır. Kampanya boyunca, hem birleşik partimizi örgütlemeyi hem de farklı toplumsal kesimleri örgütlemeyi hedeflemeli, kitlede mücadele kararlılığı açığa çıkarmayı amaçlamalı, bütün faaliyetimizi bu somut hedef üzerine inşa etmeliyiz.

İhtiyaç duyduğumuz şey, bu kampanya dönemi boyunca sistematik biçimde kitlelere gitmek ve partinin tüm örgütlerini, bileşen yapılarıyla birlikte bu çalışma etrafında eş güdümlü hareket ettirmektir. HDP örgütsel bütünlüğü ile harekete geçmeyi başardığında kitlede karşılık üreten etkin bir siyasi varlıktır. Geride kalan yürüyüş pratiğiyle gösterdiği gerçek de bu olmuştur. Şimdi önümüzde duran, bu gücü kitle ile buluşmaya, birlikte politika yapmaya daha fazla yönlendirecek sayısız eylem, etkinlik, hareket örgütlemek; Çorlu'dan Van'a; Antalya'dan Hopa'ya yeni yollar açmaktır.

"…Ve yolumuz var daha/Her şey olgunlaşır/Çürüyüp dökülür zincir/En güzeli, yol yürüyüş öğretir" diyor şair**. Yürüdük geldik, öğrendik. Şimdi büyüyüp, ilerleyelim!

* ESP Eş Genel Başkanı
** Gülten Akın, Yol