19 Nisan 2024 Cuma

'O ateş hepimizi yakmaya devam ediyor'

Özgür Ülke'nin bombalanmasının 28'inci yıldönümünde bir araya gelen özgür basın emekçileri, özgür basına dönük 28 yıldır süren saldırılar ve iktidarın savaş politikalarına karşı halkın ve halktan taraf olan gazetecilerin gerçekleri haykırmaya devam ettiğini vurguladı. Gazeteci Hüseyin Aykol, "Ersin'e ve bütün şehitlerimize yeniden söz veriyoruz. Durmayacağız, yorulmayacağız, susmayacağız" dedi.

Yeni Yaşam Gazetesi, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKGP) ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), 3 Aralık'ta 1994'te Özgür Ülke gazetesinin Ankara, İstanbul Cağaloğlu ve Kadırga'daki bürolarının eş zamanlı bombalanmasının 28'inci yıl dönümünde bombalanan Kadırga'daki eski gazete binası önünde anma düzenledi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Musa Piroğlu ve Kemal Bülbül, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Esengül Demir, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, DİSK/ Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, gazeteci Hüseyin Aykol, Etkin Haber Ajansı (ETHA) editörü Nadiye Gürbüz ve çok sayıda gazetecinin katıldığı anmada, "Özgür basın susturulamaz" pankartı açıldı ve bombalamada katledilen Ersin Yıldız'ın fotoğrafları taşındı.

AYKOL: HALKIN VE GERÇEĞİN TARAFIYIZ
Tüm özgür basın şehitleri için saygı duruşuyla başlayan anmada basın açıklamasını gazeteci Hüseyin Aykol okudu. 28 yıl önce Özgür Ülke'nin üç ayrı binasının aynı anda, dönemin başbakanı Tansu Çiller'in "bertaraf edilsin" emriyle bombalandığını hatırlatan Aykol, "Bertaraf etmek, anahtar sözcük buydu. Taraftık çünkü biz. Halkın tarafıydık, gerçeğin tarafıydık ve bertaraf edilmemiz bu yüzden gerekliydi" ifadelerini kullandı.

Özgür basına saldırıların o gün başlamadığını, 28 yıldır da bitmediğini kaydeden Aykol, bugün hala savaş tamtamlarının çaldığını, özgür basının ise gerçeğin peşinde koşmaya devam ettiğini vurguladı. Bu süreçte onlarca gazetecinin katledildiğini ve tutuklandığını dile getiren Aykol, "Bugün, şu anda, yine onlarca gazeteci hapiste. Nagihanımızı Süleymaniye'de daha geçenlerde katlettiler, Nujiyanımızı çok sevdiği Şengal topraklarına verdik ve birkaç gün önce Derik'te İsam Ebadullah kardeşimiz bombardımanın hedefi oldu. Ama yanıldılar. Hep yanıldılar. Bir bombalık ömrümüz var sanıyorlardı, yanıldılar" dedi.

'HER DÜŞENİN KALEMİNİ ARKASINDAN GELENLER DEVRALDI'
Her düşenin kalemini arkasından gelenlerin devraldığını vurgulayan Aykol, tüm katletme, kapatılma, tutuklama saldırıları karşısında özgür basının sesinin sokaklarda yankılanmaya devam ettiğinin altını çizdi. Aykol, şöyle devam etti: "Kimler gelip geçti. 'Bitti bitiyor' diyenleri, 'düştü düşüyor' diye heveslenenleri de gördük. Çok hakimi, savcıyı emekli ettik ayrıca. Hatta bazıları dünyadan bile emekli olmuşlardır artık, kimse adlarını bile hatırlamıyor yazık! Asri mezarlıkta yerleri baki ama halkın kalbinde bir toz zerresi kadar yer kaplamıyorlar. Biz hayatta kaldık ama. Nefes alıp vermek değil öyle. Yüreğimiz çarpa çarpa, bayrakları elden ele geçirerek yürüdük ve geldik bugüne. İşimizin başında, Apê Musa'nın yolundayız. Şimdi, 28 yıl sonra, Ersin'e ve bütün şehitlerimize yeniden söz veriyoruz. Durmayacağız, yorulmayacağız, susmayacağız."

KESKİN: O ATEŞ HEPİMİZİ YAKMAYA DEVAM EDİYOR
Daha sonrasında söz alan Eren Keskin, "Özgür Gündem çok fazla ölüsü olan, belki de dünyada en fazla ölüsü olan basın organı. Ape Musa'dan tutun Hafız Akdemir, Ferhat Tepe'ye, o kadar çok isim var ki burada sayabileceğimiz. Ama onların çocukları bu kadar baskıya rağmen hala bu mücadeleye devam ediyorlar" dedi. Aynı gelenekten gelen çok sayıda gazetecinin bugün tutsak edildiğine dikkat çeken Keskin, Özgür Ülke'nin bombalama sonrası attığı "O ateş sizi de yakar" manşetini hatırlattı.

"İşte o ateş, o çatışmacı, o savaştan beslenen anlayış hepimizi yakmaya devam ediyor. O nedenle bu yangının sönmesi için biz hep barış talep etmeye, gazetecilerin katledilmesini, ölmesini engellemeye çalışıyoruz" diyen Keskin, bazı muhalefet kesimlerinin iddia ettiğinin aksine, bu coğrafyada hiçbir zaman demokrasi olmadığını söyledi. Keskin, "Burada bu gazete bombalandığında bugün kendine muhalefetiz diyenlerin birçoğu ortada yoktu. Aynı devlet aklı hala devam ediyor, siz görmediğiniz için, siz sustuğunuz için, siz mağdur seçici olduğunuz için biz bunları yaşamaya devam ediyoruz" ifadelerini kullandı.

BÜLBÜL: İNKAR, IRKÇILIK VE KATLİAMLA DOLU BİR YÜZYIL
HDP Antalya milletvekili Kemal Bülbül, inkar, ırkçılık ve katliamlarla dolu bir yüzyılı tamamladıklarını söyledi ve bu süreçte onlarca gazetenin kapatıldığına, gazetecilerin katledildiğine dikkat çekti. Irkçı faşist sistemin kendisini bazen Şark Islahat Planı, bazen Tunceli Kanunu, bazen sıkıyönetim, bazen basına dönük bastırma ve susturma şeklinde gösterdiğini dile getiren Bülbül, Demirel ve Çiller'in gazetecilere dönük hedef göstermelerini hatırlattı.

'ERSİN'İN KATİLİ ROJAVA'YI BOMBALAYANLARDIR'
"Ersin'in katili ve bu binayı bombalayanlar bugün Rojava'ya bomba atanlardır. Roboski'yi bombalayanlardır. Madımak'ı yakanlardır. Bu katliamı yapanlar sadece Özgür Ülke'yi bombalayanlar değil, Türkiye halklarına inkarcılık yapan, dün akşam kadınları tutuklayan, 25 Kasım'da kadına şiddet uygulayan ırkçı faşist zihniyettir. Bu Mehmet Ağar'ın, Tansu Çiller'in zihniyetidir. Bu Yeşil'in zihniyetidir ve onun çömezi Süleyman Soylu'yla devam etmektedir" ifadelerini kullanan Bülbül, anma etkinliğine dönük polis ablukasına da tepki gösterdi. 

'YENİ KATLİAM PLANLARI YAPTIĞINIZI BİLİYORUZ'
Polisin "güvenlik önlemi" gerekçesine dikkat çeken Bülbül, şöyle devam etti: "Güvenlik önlemi gerekçesini gidin taciz edilen kadınlar için, çocuklar için, ırkçı faşist zihniyete karşı, limanlarda nakledilen uyuşturuculara karşı alın. İstanbul Valisi, Emniyet Müdürlüğü, her an insan haklarına ilişkin yapılan her etkinlikte suç işliyorlar. Yargılanacaksınız. Katil zihniyette olduğunuzu biliyoruz. Yeni katliam planları yaptığınızı biliyoruz. İşte bugün birisi Rojava'dır. Ape Musa'nın dediği gibi özgürlüğü, adaleti savunmaya devam edeceğiz."

Anma, eski gazete binası önüne karanfillerin bırakılmasıyla son buldu. Anma boyunca "Şehid namırin", "Özgür basın susturulamaz" sloganları atılırken, kitle mezarlığa geçiş yaptı.

Açıklamanın ardından Aykol ve beraberindeki gazeteciler, katledilen Ersin Yıldız'ın mezarının bulunduğu Gaziosmanpaşa'daki Yeşilpınar Mezarlığı'na geçti. Yıldız'ın mezarına karanfil bırakan gazeteciler bir kez da anısına bağlılık sözü verdiler.