20 Nisan 2024 Cumartesi

Namlunun ucundaki yaşam ateşi: Kader Ortakaya

Demir Çeneli Melekler, sizleri dünyanın sokaklarını adımlayan kadınların yaşamlarını keşfe çıkarıyor! Tarihin sayfalarında gizlenen kadınların hayatları, umutları ve mücadeleleri Kibele'nin nefesiyle ulaşıyor. "Hayatın her alanında savaşmak istiyorum" diyerek tarihe iz bırakmış kadınların hikayeleri Mart ayı boyunca her gün ETHA'da.
Kader Ortakaya, başındaki siyah beyaz puşisi ve sıcacık gülümseyişiyle kazındı hafızamıza. "Her devrim küçük bir kıvılcımla başlar. Ve vardır her namlunun ucunda bir yaşam ateşi. Böyle büyük düşler de yolculuklarla başlar. Ve serüvenciler düşer bu yollara" diyerek çıkmıştı yola... Ancak Kobanê'ye geçerken sınırda askerler tarafından vurularak öldürüldü. Kader, Kobanê'ye hiç gidemese de, Kobanê direnişinin yiğit enternasyonalist savaşçıları arasına adını yazdırdı.
 
Kader Ortakaya, 1986 yılında Urfa'nın Siverek İlçesi'nde doğdu. Ortakaya ailesi, yoksulluk başta olmak üzere çeşitli nedenlerle İstanbul'a göç etti. Küçük yaşta göç ettikleri İstanbul'un emekçi mahallesinde büyüyen kimlik ismi Kadriye olan Kader, kapitalizmin ağır sömürü koşulları ve sınıf çelişkilerini erken yaşlarda gördü. Yoksulluk nedeniyle eğitimini yarıda bırakan Kader, tekstil atölyelerinde çalışmaya başladı. Devrimci mücadeleyle de burada tanıştı. Devrimci mücadeleye başlamasının ardından hem çalışmaya devam etti hem de yarım bıraktığı okulunu bitirdi. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nü kazanan Kader, gençlik mücadelesi saflarında en önde yer aldı. Aynı zamanda sınıf mücadelesi ve kadın özgürlük mücadelesine de katıldı. Okulunu başarılı bir şekilde bitirdi Kader Ortakaya, Marmara Üniversitesi'nde Kalkınma İktisadı ve Çalışma Ekonomisi programlarında yüksek lisansa başladı.
 
Kader Ortakaya'nın yüksek lisans yapma sebebi; iyi bir iş, iyi bir kariyer ve iyi bir hayat için değildi. Kendisini ezilenlerin kurtuluşuna adamış bir genç kadın olarak, bu alanda da mücadelesini sürdürdü. Toplumsal Özgürlük Parti Girişimi saflarında siyasi faaliyet yürüten Kader, tez konusu olarak iş cinayetlerinin ekonomi politiğini seçti. Kader, kadın özgürlük mücadelesinde de ön mevzilerde yer almak istiyordu. Bir dönem Kadın Emeği Kolektifi'nde de çalıştı.
 
Kader Ortakaya, daha sonra Kobanê'de verilen halkların özgürlük mücadelesine omuz vermek için yola çıktı. IŞİD çetelerinin Kobanê'ye yönelik saldırısının ardından Urfa'nın Suruç İlçesi'nde, Kobanê sınırında oluşturulan nöbet eylemine katıldı. 25 gün boyunca sınır hattındaki Mehser ve Miseynter köylerinde nöbet tuttu. Nöbet eylemindeyken Sterk Tv'de katıldığı bir programda orada olmasının amacını şöyle anlatıyordu: "Özgürlük tohumlarının yükseldiği yeri kanımızın son damlasına kadar korumaya ve orada savaşmaya ve orayı özgürleştirene kadar mücadele etmeye devam edeceğiz."
 
Bir Alman kanalına verdiği röportajda ise kararlılığını şöyle dile getiriyordu: "Bu kadınların ve çocukların gözlerinden o savaşın vahşiliğini görebiliyoruz. Neler yaşadıklarını... Biz şu an yaşamamış olsak da henüz, tahmin edebiliyoruz. Bugün sınırın bu tarafında mücadele ediyorum. Onların cenazelerini gördüğümüz zaman ya da yaralı hallerini gördüğümüz zaman, içimizden onlara söz veriyoruz. Kobanê düşmeyecek."
 
Yine sınır hattındayken Facebook hesabından bir paylaşımında, "Her devrim küçük bir kıvılcımla başlar. Ve vardır her namlunun ucunda bir yaşam ateşi. Böyle büyük düşler de yolculuklarla başlar. Ve serüvenciler düşer bu yollara" diyordu.
 
Kader, aslında sınır hattına gitmeden önce karar vermişti Kobanê'ye geçmeyi. Ve gitmeden önce ailesine ve yoldaşlarına mektup bırakmıştı. O mektuplar bize Kader'i anlatıyor.
 
Ailesine yazdığı mektubun bir kısmı şöyle:
 
"Değerli ailem
 
Ben Kobanê'deyim. Bu savaş sadece Kobanê'de yaşayan insanların değil, hepimizin savaşı. Ben de çok sevdiğim ailem ve tüm insanlık için bu savaşa katılıyorum. Eğer bu savaşı kendi savaşımız olarak görmezsek, yarın bombalar bizim evimize düştüğünde yalnız kalırız. Bu savaşın kazanılması, yoksulların ve sömürülenlerin de kazanmasıdır. Ben bu savaşa katılarak aileme ve tüm insanlığa, memur olmaktan daha çok fayda sağlayacağıma inanıyorum. Sizi üzdüğüm için bana belki kızacaksınız ama haklı olduğumu er ya da geç anlayacaksınız.
 
Ben istiyorum ki bütün insanlar özgür ve eşit bir şekilde yaşasın. Hiç kimse bir lokma ekmek, başını sokacak bir ev için ömrü boyunca sömürülmesin. Bunların olabilmesi için de savaşmak ve mücadele etmek gerekiyor.
 
Savaş bitince Kobanê kazanılınca geri geleceğim. Beni bulmaya çalışmayın. Benim için bir şey yapmak isterseniz mücadelemi sahiplenin. Ben gelene kadar mücadelemi size emanet ediyorum.
 
Hepinizi devrimci duygularımla kucaklıyorum.
 
Hepinizi çok seviyorum.
 
Şimdilik hoşça kalın."
 
31 Ekim 2014 tarihinde yoldaşlarına hitaben kaleme aldığı mektubu ise şöyle Kader'in:
"Değerli yoldaşlar,
 
Kobani'de verilen mücadeleyi halkların özgürlüğü açısından enternasyonalist bir mücadele olarak değerlendiriyor, komünist kimliğimin bir gereği olarak da saflarda mücadeleyi etmeyi görev olarak görüyorum. Devrimci kimliğimin inşa olduğu gelenek Kıvılcımlı geleneği ve onun sınıf örgütü Toplumsal Özgürlük Parti Girişimi'dir. Bu inşa zemininin mücadeleye başladığım günden bugüne dek, ben de oluşturduğu kimlik, böylesi bir sürece iradeleşmeyle cevap vermemi sağlamıştır.
 
Çeşitli tıkanmalar sonucu örgütsel olarak yollarımızın ayrılmış olması bu durumu değiştirmemektedir.
 
Bütün yoldaşlarımı devrimci duygularımla selamlıyorum.
Serkeftin
Kader"
 
Suruç'a gelişinin 25. gününde, 6 Kasım günü sanatçılar da sınırdaydı. İnsan zinciri eylemi yapıldı, sonra bir kargaşa oldu. 40 kişilik bir grup, sınırı geçerek Kobanê'ye doğru koşmaya başladı. İçlerindeki tek kadın 28 yaşındaki Kader Ortakaya'ydı. Hemen ardından askerler müdahale etmeye başladı. Önce gaz bombası atıldı, sonra birkaç el silah sesi duyuldu. Kader bir anda yere düştü. Başından silahla vurulmuştu. Hemen Kobanê'deki hastaneye kaldırıldı, ancak kurtarılamadı.
 
Yine, "önce kadınlar vurulmuştu." Onlarca kişinin arasından bir tek Kader'in vurulması, hedef alındığını gösteriyordu. Zira, Kobanê'deki hastane yetkilisi de "Vücudunun herhangi bir yerinde yara ya da şarapnel izi yoktu. Sadece başında tek mermi izi vardı" diyordu.
 
Kader Ortakaya'nın cenazesi, 08 Kasım 2014 tarihinde İstanbul'da yüzlerce kişinin katılımı ile düzenlenen törenin ardından Habipler Yayla Mezarlığı'nda toprağa verildi.
 
Gezi'de bir çapulcuydu Kader. Ve Kobanê'de bir savaşçı olmak istemişti. Gezi'yle Kobanê arasındaki köprüyü bedeniyle kurmak istedi. Kader, Kobanê'ye hiç gidemese de şanlı Kobanê zaferine kocaman yüreğini verdi.