21 Aralık 2024 Cumartesi

Mustafa Öner yazdı | Yüzeyselliğin devrimciliğe devrimcileşmeye zararları (2)

Olaylara, olgulara, sorunlara farklı açılardan bakma yetisini kazanmak, yapılması gereken işlerin daha rahat halledilmesini sağlar. Buradan bakıldığında, teorik ve ideolojik kavrayıştaki derinleşmeyle, bakış açısı genişliği, yaratıcı ve üretken özelliklerin arasında kopmaz ilişkinin olduğunu görmemiz zor değildir.

"Teori pratiğin vazgeçilmez ve bağımsız bir uğrağıdır. Kim ki sosyalist olarak güçlü bir eylem -mücadele yürütmek, bn.- yapmak istiyorsa güçlü bir teoriye sahip olmalıdır" diyen Hans Heinz Holz, derinlikli teorik kavrayışın önemine vurgu yapar.

Kutsiye yoldaş da "yaratamamak, üretememek devrimciyi havasız, hareketsiz bırakır. Kuşkusuz böyle bir ortam coşku ve güven değil, yılgınlık ve çaresizlik kaynağıdır. Yılgın ve çaresiz bir devrimci bir şey üretemez" derken, o da yaratıcı, üretken olmak için teorik, ideolojik kavrayışa dikkat çekmiş olur. Çünkü marksizmi, teorik konuları yüzeysel kavrayanlar yeterince üretken ve yaratıcı da olamazlar. Aynı şekilde bu tip devrimciler yeterince istekli de olamazlar.

Yaratıcı üretken yeteneklerin olduğu kadarıyla açığa çıkartılıp geliştirilmesi çok yönlü gelişmeyi koşullayacağı gibi devrimci niteliğin düzeyini de yükseltir. Aynı şekilde bu özellikleri kazanmak için var olan bakış açılarımızın da genişlemesi  gerekir.

Olaylara, olgulara, sorunlara farklı açılardan bakma yetisini kazanmak, yapılması gereken işlerin daha rahat halledilmesini sağlar. Buradan bakıldığında, teorik ve ideolojik kavrayıştaki derinleşmeyle, bakış açısı genişliği, yaratıcı ve üretken özelliklerin arasında kopmaz ilişkinin olduğunu görmemiz zor değildir.

İdeallerini gerçekleştirmeye kilitlenmiş özverili her devrimci özne için, marksizmi kavrayış derinliği hava, su, gıda kadar hayatidir. En çetrefilli konularda, sorunlarda bile sol duyuludur. Ne yapacağını bilir. Yüzeysel, dar, sığ, kitabi kavrayış ise marksizm leninizmin ruhunu bilince çıkartmaya yetmeyeceği gibi devrimci özneyi zayıf-halsiz düşürür. Karmaşık sorunlar, konular karşısında ise ne yapacağını bilemez duruma getirebilir.

Kendimizde ileri gelişkin, devrimci olan yanları açığa çıkartmak başlı başına devrimci bir görevdir. Var olan gizli potansiyelin görünür hale getirilmesi, yaratıcı devrimciliğe yeni halkalar ekleyeceği gibi devrimci niteliğin yükseltilmesine de bir öge eklemiş olur. Elde edilecek bu başarılar teoriye olan ilgiyi, yönelimi artıracağı gibi, teorinin  bu sonuçlardaki rolünü de bir kez daha bizlere göstermiş olacaktır.

Bilimsel sosyalizmin ilgi alanına güven, her konuda, her yeni derinlikli kavrayış, duygu, düşünce, bilinç dünyamızı güçlendireceği gibi zenginleştirecektir de. Bu konularda her şeyi bildiğini sanmak, bunun savunusunu  yapmak yanıltıcıdır. Var olanı kabullenmeyi  beraberinde getirir. Bunu gerçekten savunmayız, söylemeyiz de. Çünkü doğru, bilimsel değil. Bu konuya eğilmiyorsak, sorun edinmiyorsak kendimize, yetersizliklerimizin bilincinde değiliz demektir.

Düşünce, duygu dünyamızı sorgulamakta yarar var. Yeterince bildiğimizi sanıyorsak bu bir yere kadar anlaşılır. Anlaşılır olmaması gereken var olan teorik, ideolojik bilinçle yetinmemizdir. Eleştiri konusu yapılması gereken de bu kısımdır. Çünkü olana razı olmak, barışık olmayı getirir. Bu da bizleri rehavete, tembelliğe sürükler. Farkında olmadan teoriyi küçümsememize, önemsemememize sürükler.

Eksik, yetersiz, dar, sınırlı bakış açımızı, yüzeysel yanlarımızı alt edip devrimci niteliğin çıtasını yükseltmeye hız, ivme kazandıracak olan marksist leninist kuramla ilgili kavrayışımızın derinleşmesini sağlamak başat görevlerimizden birisidir. Bu hususta yol alabilmemiz için ısrarla üzerinde durulması gereken görevler vardır. Bunların başında da yüzeyselliklerin, yetersiz kalışımızda, zorlandığımız hangi durumlarda, hangi koşullarda karşımıza çıktığı, ne tür sorunlara, olumsuz sonuçlara yol açtığıdır. Soruyu tersten sorarsak, teoriyi yeteri kadar kavrayıştaki derinleşme ne tür kolaylıklar sağlıyor? Yeterince donanımlı, birikimli olmanın yanı sıra özne ve kolektif olarak gelişmeye, sorunların çözümüne ne tür kolaylıklar sağlamakta? Yararları neler?

Yüzeyselliğin yarattığı, yaratacağı eksiler düşünüldüğünde, bu konuyu ne kadar sorun ediyoruz. İsteğimiz, ısrarımız, kavrayış derinliğimiz ne durumda? Teoriye karşı ilgisizliğimiz, tembelliğimiz var mı? Yoksa devrimci yaşamdaki, mücadeledeki önemini bilince çıkarmada yetersizliğimiz mi var? Yoksa teoriyi küçümsüyor muyuz?

Yüzeyselliğin, bilgi-teori kıtlığının teoriye olan ilgisizliğin ideolojik açıdan ve örgütsel kadro yetiştirme bakımından yaratacağı-yarattığı sonuçları, sorunları, vereceği zararları az ya da çok bilmeyenimiz, görmeyenimiz yoktur. Bu gerçeğe rağmen yeterince teorik konulara ilgi duymayan, yönetmeyenlerimiz bakımından ortada çelişkili bir durum yok mu? Yüzeysel kavrayışı yetersizlikleri olan her devrimci özne gibi bizler de kendimize sorular yöneltip doğru cevaplamanın peşine düşmemiz gerekmez mi? Tutucu, savunmacı, gerekçeci ve kompleksli davranışlara düşmeden bir defada teoriye olan ilgimizi yönelim düzeyimizi sorgulayalım. Bakalım nasıl bir sonuç çıkacak?

Sorun, kendine etkin bir rol biçmeme mi? Kavrayış, algılama, anlama zorluğu mu, sınırlılığı mı ya da genel olarak teorik konulara ve  somut olarak ise marksizmi yeterince önemsememe olabilir mi? Ya da teorik konular başka yoldaşların işi ben pratikçiyim düşüncesi mi? Olduğu kadarıyla kendi yeteneklerini, potansiyelini fark edememe olabilir mi? Yoksa teorik konular söz konusu olduğunda özgüvensizlik duygusu mu? Sorular her birimiz için çoğaltılabilir. Üzerine düşünüldüğünde olduğu kadarıyla 'ben'imiz, küçükburjuva aydın bireyciliğimiz engel olmazsa -bende bunlar yok deniyorsa sorun yok- sorulan sorulara yanıtlar bulmamız zor olmayacaktır.

Soruların yanıtları belirlendikten sonra artık iş bizlere, devrimcilere kalmıştır. Var olan durumumuzla, teorik yüzeyselliklerimizle, yetersizliklerimizle, genel geçen bilgilerle kavgalı mıyız, yoksa barışık mı? Bu konuda kendimizde eksiklikler görüyor muyum, rahatsız mıyız? Kavgalıysak, halimizden hoşnut değilsek bu olumluya işaret. Ama yetmez. Bu devrimci hali eksiklerimize, yüzeyselliklerimize karşı mücadeleyle birleştirmeliyiz ki hoşnut olmadığımız durumuzdan kurtulabilelim.

Devrimcilerin işi devrim yapmaksa, bunun ikili yanının olduğunu da biliyoruz. Bir yanını düzene karşı politik, ideolojik mücadele oluşturmakta. Diğer yanını ise kendimize, içe dönük ideolojik mücadele oluşturmakta. Devrimci yaşamın her alanında olduğu gibi, okuma, yazma, devrimci eğitim alanlarında da kolaycı, plansız, programsız, disiplinsiz, gelişi güzel, kendiliğindenci çalışma tarzıyla, sıkı, disiplinli, belirlenmiş plana-programa uygun çalışma tarzı sürekli çatışmalıdır. İkisi birbirinin tam karşıtıdır.

Olanaklar elverdiği ölçüde, bahaneler üretmeden, kaytarma yoluna başvurmadan da ihtiyaçlar ve aciliyete göre teorik alana ilişkin konu başlıkları belirlemek ve de planlı okumalar, bütünlüklü kavrayışı ve teorik derinliği artırır. Ne var ki 2-3 saat bile ayırarak disiplinli, düzenli teorik çalışma yapmak kimilerimiz için sıkıcı, zor, yorucu gelebiliyor. Ama, sabahtan akşama kadar işlerinde peşinde koşuşturmamız bazılarımız bakımından pek de yorucu, sıkıcı, zor olmayabiliyor. Düşünüldüğünde bunda bir tezatlık yok mu, diye kendi kendimize ve birbirimize sorular sorarak bu tezat görüntüye açıklık getirmemiz yararlı sonuçlar doğuracaktır.

Her devrimci özneyi, partiyi, mücadeleyi ilgilendiren diğer konularda olduğu gibi teorik konularda da derinleşmek süreklilik ister. Başlangıcı olup bitiş noktası olmayan bir konudur. Bugünün kavrayış düzeyiyle çapı ihtiyaçları karşılamaya yetebilir. Ama yarın(lar) söz konusu olduğunda teorik birikim, derinlik ihtiyaçlara yanıt vermek yetersiz kalabilir. Bu nedenledir ki teorik konularda yenilenme, gelişme gibi, kavrayışın derinleşmesi de devamlılık ister.

Kapasite, yetenekler -olduğu kadarıyla- ölçüsünde yüzeyselliklerimizi aşmamamız için bir neden yoktur. Yeterince istek, ısrar, inatla birlikte bilimsel sosyalist öğretinin devrimci yaşamdaki belirleyici önemi yeterince bilince çıkartılırsa, çıkartılmışsa yüzeyselliği geride bırakmak hiç de zor olmayacaktır.