18 Mayıs 2024 Cumartesi

Mustafa Naci Toper yazdı | İzmir'den yükselen özgürlük çığlığı

Deniz Poyraz yoldaşın katledilmesinin ardından İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, "Demokrasi için bir nefes" mitingi düzenleyerek, faşist şeflik rejiminin saldırılarına yanıt olmaya çalıştı. Halkların, işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin AKP-MHP faşist iktidarının saldırıları karşısında nefes alma isteği büyümektedir. İzmir mitingi faşist saldırılar karşısında nefes alamayan tüm kesimleri buluşturma, parça parça var olan direniş ateşlerini yan yana getirme özlemi ile gerçekleştirildi.

Kobanê serhildanının intikamını almak için Kobanê kumpas davası açıldı. 

Rejimin dengelerini yerinden oynatan 7 Haziran seçim zaferinin yıldönümüne denk gelecek biçimde HDP kapatma davası kabul edildi.

En son ise 17 Haziran günü politik islamcı faşist rejimin yönlendirmesiyle HDP İzmir İl binasına gerçekleştirilen saldırı sonucunda Deniz Poyraz yoldaşımız şehit düştü.

Yıllar önce HDP, AKP faşizmine sadece o çok sevdiğimiz söz olan "seni başkan yaptırmayacağız" demedi, aslında büyüyen örgütlü varlığı ile "sana bu sistemi de kurdurtmayacağız" dedi. Bu nedenle de her dönem saldırıların odağında oldu.

2015 sonrası gerçekleştirilen saldırılarla geriye çekilen kitle hareketi bir süredir yeniden özne olma halini yaşamaktadır.

İşte bu özneleşme hallerinden biri Deniz Poyraz'ı uğurlama töreninde yaşandı. Deniz'i uğurlama töreni birçok farklı kesimin buluştuğu, öfkenin yüksek olduğu kitlesel bir sahiplenmeye sahne oldu.

Katliamın ardından İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, "Demokrasi için bir nefes" mitingi düzenleyerek, faşist şeflik rejiminin saldırılarına yanıt olmaya çalıştı. Halkların, işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin AKP-MHP faşist iktidarının saldırıları karşısında nefes alma isteği büyümektedir. İzmir mitingi faşist saldırılar karşısında nefes alamayan tüm kesimleri buluşturma, parça parça var olan direniş ateşlerini yan yana getirme özlemi ile gerçekleştirildi.

Miting anı kadar yapılan ön çalışmaların siyasi değeri de oldukça fazla oldu. HDP 11 vekil, 5 MYK üyesi, onlarca PM ve daha da önemlisi yüzlerce gönüllüsü ile İzmir'de girilmedik sokak bırakmadı. Tüm saldırılara karşı HDP'nin umut olduğu, umudun da dimdik ayakta olduğunu İzmir emekçilerine anlattılar. Örgütlü mücadele çağrısı yaptılar. En başta HDP kitlesinde, HDP'yi "evinin sokağında" görmek isteyen ve çalışmalar ışığında mutluluklarını dile getiren bir gerçeklikle karşılaşıldı.

Sosyalistler ise mitingin politik değerinin farkındalığıyla çalışma yürüttü. Bütün kuvvetlerini HDP çalışmalarının içinde konumlandırarak, İzmir'in 12 ilçesinde çalışmalar içinde birleşik mücadele bayrağını yükseltti, mitingin politik yanına nitelik olduğu kadar nicelik de kattı. Sosyalistler bu çalışmayla, hem kendi örgütlülüklerini yükseltti, hem de HDP'li olmayı ve faşizme karşı savaşımda Türk işçi ve emekçileri içinde HDP'yi savunmanın stratejik öneminin daha fazla bilince çıkarılmasını sağladılar.

7 bin kişinin yer aldığı mitinge katılım beklenenin biraz altında olurken, siyasi kazanımı sayının çok üzerindeydi. Kitlede faşist saldırılara karşı birikmiş öfke, mücadele kararlılığı ve enerji görülüyordu.

HDP bileşenlerinden ESP ve SYKP, miting alanında sembolik birer parti bayrağı taşırken, HDP bayraklarıyla alandaki yerlerini aldı.

CHP mitinge görece anlamlı bir kuvvetle katılırken, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in konuşmasının ardından alandan ayrıldı.

Birleşik Mücadele Güçleri mitinge kitlesel olarak katıldı. Sık sık "Yaşasın birleşik mücadelemiz" sloganını atarak, faşizmin saldırıları karşısında birleşik mücadeleyle kazanım elde edileceğini vurguladı.
 
Sendikalar ve meslek örgütlerinin alandaki varlığı önemliydi. Ama sendikalar potansiyelinin çok altında bir kitle taşıdı miting alanına. TİP, TÖP ve EMEP gibi emekçi sol kuvvetler mitinge kitlesel olarak katılırken, mitingin ana ağırlığını HDP kitlesi oluşturdu.

HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar'ın konuşmalarının politik içeriği kapsayıcı ve birleştiriciydi. Eş Genel Başkanlar, faşizme karşı mücadelede HDP'nin birleşik gücünün önemine vurgu yaptı, "Türkiye HDP oldu, HDP Türkiye oldu" şeklindeki mitingi örgütleyenlerin ortaklaştığı fikriyatı öne çıkardı.

Mitingde, "Deniz'ler yaşayacak, faşizm kaybedecek" sloganı sık sık haykırılırken, katılan emekçi sol güçlerin büyük bir kısmı da pankartlarında bu mesajı öne çıkardı. Emekçi solun bütünü faşist saldırılara karşı "buradayız, bir aradayız" dedi.

Soma yürüyüşü, Newrozlar, 8 Mart mitingleri, İstanbul Sözleşmesi eylemleri, Boğaziçi direnişi ve ekoloji mücadelelerinde, kitle hareketinde özne olma durumuna geçiş hali, İzmir mitinginde de görüldüğü üzere, birleşik yeni bir boyut kazanma yoluna giriyor. Mitingin birleştiriciliği, hazırlığı, çağrısı girilen bu boyuta dair veriler sunuyor.

Öncü güçler, 2015 sonrasında yaşanan saldırılar sonucu kitlelerdeki geri çekilme döneminde olduğu gibi politika yapma eğiliminden koparak, geniş kitleleri örgütlü hale getirmek, faşizm karşısında savaşımın özneleri olmalarını sağlamak için somut pratik ve aynı zamanda zihinsel hazırlığı hızlandırmalıdırlar.

Mitinge giderken ki süreç ve miting, emekçi sol hareketin faşizmin saldırılarına karşı ancak geniş kitlesel ve militan bir özsavunma hattından yürünmesi gerektiğini en canlı biçimde ortaya koymaktadır.

İzmir'de yükselen özgürlük çığlığını dalga dalga yaymanın vaktidir şimdi.