29 Mart 2024 Cuma

MLKP: Kürdistan'ın bugününde ve geleceğinde devrimci komünistler yaşayacaktır

Faşist Türk burjuva devletinin Rojava devriminin öncülerine ve MLKP'ye yönelik saldırılarına ilişkin açıklama yapan MLKP / Kürdistan Örgütü, "Devrimci komünistler Rojava'da kök salmıştır. Sömürgeci faşist Türk devleti bu kökleri budamayı, komünist hareketi tasfiye etmeyi önüne çekmiştir. Rojava tarihimizde komünist önderler Baran Serhat, Ahmet Şoreş ve komutan Firat Newal, öncü komünistler Ferhat ve Metin yoldaşların özel olarak hedeflenmesi de aynı amaca bağlıdır" diye belirtti.

Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) / Kürdistan Örgütü, faşist Türk burjuva devletinin Rojava devriminin öncülerine ve MLKP'ye yönelik saldırılarına ilişkin "Kürdistan'ın bugününde ve geleceğinde devrimci komünistler yaşayacaktır!" başlıklı açıklama yayınladı.

Kürt ulusunun özgürlüğünün dört parça Kürdistan'ı sömürgeci boyunduruk altında tutan devletlerin Türk, Arap, Fars işçi ve emekçilerinin de özgürleşmesi anlamına geldiği vurgulanan MLKP Kürdistan açıklamasında, "Halklar hapishanesine dönüşmüş tüm Ortadoğu'nun özgürleşmesidir. Bunun için dört parça Kürdistan'da Kürtlerin tüm kazanımları için mücadele eden silahlı halk ordusu, bunun için mücadele eden gerilla ve onun öncü komutanları, Türk burjuva devletinin, gerici Şam hükümetinin, İran molla rejiminin hedefindedir. Başka bir çok konuda çelişki ve çatışma yaşayan bu devletler özsel olarak Kürdistan'ın sömürge bir ülke olarak kalmasında anlaşmaktadırlar" diye belirtildi.

MLKP Kürdistan Örgütü'nün açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

"Kürdistan sınıf mücadelesinde iki kamp vardır. Bir tarafta özgür ve sosyalist Kürdistan için savaşan devrimci ve komünistler; diğer yanda ABD, Rusya, İran, Şam ve Türkiye devletleri. Karşı devrim cephesinin bugün için öncülüğünü üstlenen Türk devletidir.

'TÜRK DEVLETİNİN KARAKTERİ SÖMÜRÜCÜ VE SOYKIRIMCIDIR'
AKP-MHP faşist diktatörlüğü, ataerkil, kapitalist ve sömürgeci bir devletin iktidar organıdır. Bu devletin karakteri sömürücüdür, soykırımcıdır. Türk devletinin inşası için Kürtler, Ermeniler, Süryaniler, Rumlar katledilmiş, yurdundan sürülmüş ve mal varlıkları gasp edilmiştir.

Faşist diktatör Erdoğan da şimdi Türk burjuva devletinin bu çizgisini devam ettirmektedir. Faşist Türk devletinin; halkların ve Kürtlerin devrimci komünist öncülerine düşmanlığının tarihsel ve güncel anlamı buradan gelmektedir.

'ÖZGÜR KÜRDİSTAN'IN İNŞASI TÜRK DEVLETİNİN SONUDUR'
Türk burjuva devleti, Kürtlerin tüm öncü örgütlerini tasfiye ederek Kürdistan'daki sömürgeci varlığını tahkim etmek istiyor. Türk devleti de biliyor ki özgür Kürdistan'ın inşası sömürgeci Türk devletinin sonudur. Bunun için bütün gücüyle iki stratejik hedefe yoğunlaşmıştır; gerilla gücünü tasfiye etmek ve Rojava da başlayıp Kuzey Doğu Suriye'ye yayılan demokratik özerk Kürdistan ülkesini yok etmek. Kürtlerin özgürlük için ileriye doğru attığı her adım diğer parçalardaki emekçi Kürt halkı için de yol gösterici bir ilham kaynağına dönüşüyor. Sömürgeci Türk devleti halkımızın işte bu özgür ve birleşik Kürdistan'da yaşama umudunu kırmayı hedefliyor.

Türkiye ve Bakur Kürdistan'da emekçi halkımızın yoksulluğu her geçen gün derinleşiyor, işsizlik artıyor, kadın katliamları çoğalıyor, doğal yaşam yok ediliyor. Kürtlerin dili, kimliği, kültürü asimile ediliyor, Kürt varlığı inkar ediliyor. Bu sömürgeci gerçekliğin karşısında Rojava ve Kuzey Doğu Suriye'deki devrimci demokratik özerk yapı çok güçlü bir alternatif olarak yükseliyor. Kürdistan'ın diğer parçaları ve halkların özgürlük mücadelesinin öncü lokomotifi oluyor. Kürdistan dağlarına ve Rojava'ya sefer üzerine sefer düzenlemesinin nedeni bu devrimci varoluştur.

'DEVRİMCİ ÖNDERLİK, HALK AYAKLANMASININ İKTİDAR BİLİNCİDİR'
İşte Burjuva Türk devletini, AKP-MHP faşist diktatörlüğünü çılgına çeviren bu gerçekliktir. Öncü ve önder partiler olmaksızın bu gerçeklik inşa edilemez. 5 aydır devam eden İran'daki kadın ve halk ayaklanması devrimci bir iktidarlaşma yolunda ilerleyemiyorsa bunun nedeni birleşik devrimci önderliğin olmamasıdır. Devrimci önderlik, halk ayaklanmasının iktidar bilincidir. Bunun için devrimci önderlik her zaman tasfiye ve yok etme saldırılarının birinci stratejik hedefidir. Somut olarak PKK ve MLKP'ye yönelik saldırılar bu kapsamdadır.

Rojava'da komünist hareket neden hedeftedir?

ROJAVA'DA SOSYALİST YURTSEVER ÇİZGİ ÇÖZÜMÜN TEK YOLUDUR
Rojava'da ulus çelişkisi esas olarak çözülmüştür. Sınıf ve cins çelişkisi ise hala çözüm bekleyen en temel sorunlardan birisidir. Bu komünistlerin önünde duran en temel görevdir. Rojava devriminin sosyalist yurtsever çizgide ilerletilmesi sınıf ve cins çelişkisinin çözümünün tek yoludur.

'DEVRİMCİ KOMÜNİSTLER ROJAVA'DA KÖK SALMIŞTIR'
Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da çok güçlü bir devrimci ve komünist gelenek vardır. Bu geleneğin Rojava'da da kök salması elbette sömürgeci Türk devleti için büyük bir tehlikedir. Şunu iddia edebiliriz ki; devrimci komünistler Rojava'da kabul görmüş, halklarımızın onayını almış komünist harekete güven kazandırmış bir politik kuvvet düzeyine gelmişlerdir. Devrimci komünistler Rojava'da kök salmıştır.

Sömürgeci faşist Türk devleti bu kökleri budamayı, komünist hareketi tasfiye etmeyi önüne çekmiştir.

Rojava tarihimizde komünist önderler Baran Serhat, Ahmet Şoreş ve komutan Firat Newal, öncü komünistler Ferhat ve Metin yoldaşların özel olarak hedeflenmesi de aynı amaca bağlıdır.

Baran Serhat yoldaşa yönelik saldırıya karşı komünistlerin cevabı 1. Rojava konferansını toplamak olmuştur. Rojava'da komünist hareketin yeni bir düzeyde örgütlenmesi kararı bu konferansta alınmıştır.

Bu karar, politik kitle çalışması ve politik askeri çalışmanın yeniden ve daha ileri düzeyden örgütlenmesi, devrimimizin savunmasının ideolojik ve politik olarak derinleştirilmesi anlamına gelir. Bu adımla, biriktirilmiş  deneyim ve tecrübeyle sosyalist yurtseverlik çizgisinde ısrar ve kararlılık geliştirilmiştir.

AHMET ŞOREŞ SOSYALİST YURTSEVER ÇİZGİNİN KURUCUSU VE MİLİTANIDIR
Bu kararlılığın ve çizginin en önde savunucusu ve inşacılarından biri Ahmet Şoreş yoldaştır. Kürdistan'ın özgürlüğü ve komünizm davasına kendisini adamış bir önder ve komutan olarak O, bu çizginin kurucusu ve militanı olmayı başarmıştır.

34 yıllık devrime adanmış bir ömrün 10 yılını Rojava devriminin savunması ve inşasına vermiş olan Ahmet Şoreş yoldaş, Rojava'da devrimci komünistlerin varlıklarına nitelikler katmıştır. Şehit Serkan ve Şehit Sarya taburlarının kurucusu olmuş, onlarca devrimci ve komünist savaşçının yetişmesinde görev ve sorumluluk üstlenmiştir.

Ayrıca Hol hamlesi, Şehit Rubar, Rakka, Tişrîn, Minbic, Silûk ve Girê Spî hamlelerinde komünistlerin ve enternasyonal tabur bünyesinde yer alan savaşçıların komutanlığı görevlerini yerine getirmiştir. Komün ve meclis çalışmalarına katılarak devrimin toplumsal inşasında öncü görevler üstlenmiştir.

'ROJAVA WELATÊ ME YE! EM BERNADIN!'
Ahmet ve Firat, Ferhat ve Metin yoldaşların katledilmelerine verilecek en büyük cevap her yanı bir savaş cephesine dönüşmüş Rojava devrim mevzisini savunmaktır. Savunmanın birinci görevi başta genç kadın ve erkekler olmak üzere halk içinde örgütlenmeyi büyütmektir. Onlarca yeni komünist kadro kazanmaya odaklı bir emek seferberliği örgütlemektir. Tüm devrimci görevlere dört elle sarılmaktır. Düşmanın her türlü oyun ve saldırısını boşa çıkaracak bir bilinç ve devrimci disiplini güçlendirmektir. 'Rojava welatê me ye! Em bernadin!' şiarı örgütlenmede, eylemde ve savunmada anlam kazanmalıdır.

Ölümsüzlerimizin, Ahmet Şoreş ve Firat Newal'in talimatı budur. Talimat gelmişse bir savaşçıya düşen görev,  bunun gereklerini yapmaktır. Komünist savaşçılar görev başına!

Karl Marks Paris Komünü şehitlerini anarken 'işçi sınıfının yüce yüreğinde kutsanarak saklanacaktır' demişti. Ahmet ve Firat yoldaşlar da Kürdistan halklarının yüreklerindedir."