2 Mayıs 2024 Perşembe

MLKP Kürdistan: Özgür demokratik sosyalist Kürdistan için mücadelemiz sürüyor

MLKP Kürdistan Örgütü, özgür, demokratik, sosyalist Kürdistan için mücadeleyi sürdüreceklerini belirtti, "2022 yılı özgür demokratik sosyalist bir Kürdistan için başkaldıran bütün mücadele yoldaşlarımıza kutlu olsun" dedi.

Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) Kürdistan örgütü yazılı bir açıklama yaptı. 2021 yılında sömürgeci Türk devletinin Kürt halkına yönelik saldırılarına değinilen açıklamada, süren direnişe dikkat çekildi.

"Sömürgeci Türk devleti 2021 yılında da Kürt halkımıza, halkımızın devrimci demokratik temsilcilerine, gerillamıza ve devrimimize faşizmin en kirli kanlı ve alçakça yöntemleriyle saldırdı. Kürt halkımızın en küçük ulusal demokratik taleplerini bir kez daha sömürgeci faşist devlet terörünü tırmandırarak yanıtladı. Kürt yurtseverleri ve sosyalist Kürt yurtseverlerine karşı uygulayageldiği kitlesel tutuklamalara hız kesmeden devam etti. Halkımızın devrimci demokratik öncülerine nefes aldırmama, örgütlerimizin kurumsal varlığını sonlandırma, Kürt halkımızın ulusal varlık bilincini tarumar etme amaçlı bütün bu sömürgeci faşist saldırılar halkımızın ve onun öncü bölüklerinin direniş duvarına çarptı" denilen açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:

"Bu direnişin en görkemlisi Medya Savunma Alanlarında yaşanmaktadır. Kimyasal silahlar, SİHA'lar, savaş uçakları ve en son teknolojiyle donatılmış sömürgeci askerlerle başlatılan işgal saldırısı gerillamızın büyük direnişi ile durduruldu. NATO'nun en büyük ikinci ordusu karşısında gerillamız direniş destanları yazdı.

"Sömürgeci faşist Türk devleti Şengal ve Mexmûr'a yönelik alçakça saldırılarına devam etti. Her nerede olursa olsun Kürt halkımızın kendi kendini yönetmesini engelleme, hangi düzeyde olursa olsun Kürt ulusal iradesini kırma ve her ne pahasına olursa olsun Kürdü boyunduruk altında tutmayı amaçlayan bu saldırılara halkımız boyun eğmeyerek, direniş bayrağını yükselterek yanıt verdi. MSA'ya ve Şengal'e saldıran, köyleri, hastaneleri, çocukları, halkın öncülerini bombalayan, katleden Türk devletine en büyük desteği ABD ve AB'nin yönetici emperyalist devletleri vermektedir. Bunlar sömürgeci saldırıların suç ortağıdır. Onların onayı ve desteği olmadan Türk devleti bu düzeyde bir saldırıya girişemez. Emperyalistler Türk sömürgeciliğine açık çek vererek gerillamızı askeri yenilgiye uğratmayı, ulusal özgürlük güçlerimizi siyasi teslimiyete zorlamayı ve ulusal örgütsel varlığımızı tasfiye etmeyi amaçlamaktadır. Şengal'de Ezidî halkımızın öz yönetimini ortadan kaldırarak onları yeni bir Fermana karşı savunmasız bırakmayı amaçlayan anlaşmaya bir Kürt partisinin, KDP'nin ortak olması Kürt ulusal mücadelemiz için ise başlıbaşına bir utanç kaynağıdır.

"KDP, yalnızca Şengal'de değil MSA alanlarında da gerillamıza karşı sömürgeci Türk devleti ile işbirliği yapıyor. Gerillayı kuşatmaya alarak harekat kabiliyetini sınırlıyor, gerillaya katliamla sonuçlanan saldırılar düzenliyor. Başûr ve Şengal'den Rojava'ya geçiş yollarını kapatarak gerillamızı olduğu kadar Rojava devrimimize karşı da ulusal ihanet çizgisinde derinleşmekte, sömürgeci Türk devletinin koruculuğuna soyunmaktadır.

"İşgalci Türk devleti ve işbirlikçi çeteleri 2021 yılında Rojava devrimimize onlarca saldırı düzenledi. Çoğunlukla SİHA ve toplarla gerçekleştirilen bu saldırılarda başta devrimimizin öncü isimleri olmak üzere onlarca savaşçı ve halktan insanlarımız hedef alındı. Ayn İsa ve Til Temir'i işgal saldırıları ise devrim savaşçılarımızın güçlü direnişi öncülüğünde boşa çıkarıldı. Bunlarla birlikte sömürgeci Türk devleti, Kobanê, Şehba ve Minbic başta gelmek üzere Özerk Yönetim alanlarımıza yeni bir işgal harekatı başlatacağını duyurdu. Devrim yönetimimiz ve halklarımızın kararlı duruşu ve başarılı bir diplomasiyle bu işgal girişimi de akamate uğratıldı.

"2021 yılında Özerk Yönetimimiz içerde ve dışarda bir çok görüşme yaptı, yurtdışında pek çok diplomatik temsilcilik açtı. Bu yılın en önemli gelişmelerinden biri ise Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimimizin 20 Ekim'de Katalonya Parlamentosu'nda siyasi olarak tanınmasıydı.

"Hiç kuşkusuz ABD, Rusya, Fransa ve AB'nin önde gelen diğer devletleri ve Ortadoğu ülkeleri nezdinde gerçekleştirilen diplomatik girişimler büyük öneme sahiptir. Ne var ki devrimimiz kaderi diplomatik girişimlere değil, devrimci demokratik yönetimimizin öz savunmasına, halklarımızın örgütlü gücüne ve en önemlisi de özerk yönetim alanlarının halk yararına halk için başarılı iktisadi ve siyasi inşasına bağlıdır. Güçlü bir diplomasi ancak devrimci demokratik halk iktidarımızın iktisadi ve siyasi inşasını sağlamlaştırdığımız ölçüde karşılık bulacaktır.

"Bu yıl içinde 'Suriye Krizi'nin çözümü başlığı altında uluslararası toplantılar yapıldı. Özerk Yönetimimizin dahil edilmediği, Türk devletinin işgal ettiği topraklardan çıkartılıp atılmadığı ve politik islamcı çetelerin varlığı ortadan kaldırılmadığı koşullarda "Suriye Krizi"nin çözümü doğrultusunda başarılı bir adım atılamaz. Suriye halklarının gönüllü, eşit ve demokratik birliği sağlanmadan "Suriye Krizi"ne çözüm bulunamaz. Rusya'nın Esad rejimini, ABD'nin Türk devletini koruyup kolladığı, İran ve Türk devletlerinin Suriye'de askeri ve siyasi varlıklarını derinleştirdikleri, İsrail'in Suriye'de yeni işgal alanları peşinde olduğu şartlar altında "Suriye Krizi" aşılamaz.

"ABD emperyalizmi Özerk Yönetimimizle ilişkide tam bir ikiyüzlülükle hareket etmektedir. Bir yandan Özerk Yönetimimizle DAİŞ'e karşı askeri ittifakını sürdürmekte ama diğer yandan işgalci Türk devletinin saldırılarına onay vermekte, hava sahasını Türk devletine kapatmayı reddetmektedir. Rusya'nın tutumu da farklı değil. Bu iki emperyalist güç Türk devletinin işgalci saldırıları ve katliamlarının suç ortağıdır. Her iki emperyalist devlet de, Türk devletinin saldırılarını kendi çıkarları doğrultusunda devrimimize karşı bir şantaj aracı olarak kullanmakta, devrimizin devrimci içeriğini boşaltmayı, yönetimimizi onlara muhtaç duruma getirmeyi amaçlamaktadır.

"Tıpkı Türk devleti gibi İran da Kürt halkımıza saldırmakta, en küçük ulusal demokratik hak ve özgürlük talebini sömürgeci faşist saldırganlıkla yanıtlamakta, tıpkı Türk devleti gibi zindanları adeta bir tabutluğa dönüştürmektedir. Sömürgeci İran devleti de MSA alanlarındaki Rojhilatlı Kürt gerillamıza saldırmakla yetinmemekte Başûr'daki Rojhilat partilerini askeri ve siyasi tasfiye ile tehdit etmektedir.

"Sömürgeci devletler Kürt halkımızı yalnızca ulusal boyunduruk altında tutmuyor aynı zamanda halkımızı giderek artan bir yoksulluk, işsizlik ve sefalete mahkum etmektedirler. Ulusal özgürlükten yoksunluk ve yoksullaştırma sömürgeci politikaların iki yüzüdür. Kapitalist krizin en ağır yükü Kürt yoksullarına bindirilmektedir. Bundan dolayıdır ki ulusal özgürlük mücadelesi Kürt yoksulları için aynı zamanda toplumsal kurtuluşa açılan bir kapıdır. Ne ulusal boyunduruk ne de sefalet kader değildir. Ulusal ve toplumsal kurtuluş için örgütlenmiş bir halkın önünde hiç bir sömürgeci güç duramaz. Bütün ulusların işçileri, emekçileri, yoksulları, kadınları düşman değil kardeştir, onları düşmanlaştırmaya çalışan sömürgecilerdir, kapitalistlerdir, emperyalistlerdir. 

"2021 yılında Belarus ve Akdeniz'de Kürt halkımızın onlarca evladı göç yollarında soğuktan donarak ya da boğularak hayatını kaybetti. Kürdistanımızda yaşanan sorunların baş aktörleri olan emperyalist devletlere sığınmak çözüm olamaz. Avrupa ülkelerinde daha iyi bir yaşam arayışına girişmek Kürt halkımızın yararına değildir. Göç yolları ulusal özgürlükten yoksunluk ve yoksulluktan kurtuluşu getirmez. Kürdistanı özgürleştirme onun sosyalist inşasına girişme mücadelesi dışındaki her yol bugünümüz ve geleceğimiz için çıkmazdır.

"2021 yılında Bakûr'da sömürgeci Türk devletince özel savaş yöntemleri ile örgütlenmiş pek çok ırkçı saldırı yapıldı, katliamlar düzenlendi. Rojava'da Arap halkımızla devrimci demokratik ittifakımızı baltalamaya yönelik pek çok komplo kuruldu. Sömürgeciler gelecek yıllarda da bu girişimlerini sürdürecektir. Kürt halkımız ulusal özgürlük talebini yükseltirken aynı zamanda ezen ulusun işçileri, emekçileri, yoksulları ve kadınları ile birliği pekiştirmeye dün olduğu gibi yarın da devam etmelidir. Egemen ulus ırkçılığına ve şovenizme karşı mücadelemiz ancak bu yoldan başarıya ulaştırılabilir.

"Sömürgeci Türk devleti Bakûr'da ve Rojava'daki işgal alanlarında halkımızı, bilhassa onun genç bölüklerini kimliksizleştirmek, kişiliksizleştirmek, yozlaştırmak ve böylece onları ulusal özgürlük davasından uzak tutmak için kullanageldiği özel savaş yöntemlerini yoğunlaştırdı. Uyuşturucu ticareti devlet eliyle örgütlendi, özel olarak görevlendirilmiş askeri ve siyasi devlet personeli kadınlarımıza tecavüz etti, Kürdistan'ın dört bir yanında ajanlaştırma ağları kuruldu. Irkçı, tecavüzcü, uyuşturucu taciri Türk devletini yenilgiye uğratmak, onun özel savaş yöntemlerini boşa çıkarmak Kürt ulusal özgürlük mücadelesinin başlıca gündemlerindendir. Açıktır ki, bu tür özel savaş yöntemlerine karşı mücadele ulusal özgürlük ve sosyalizm mücadelesi saflarında örgütlenerek, devrimci mücadeleyi büyüterek, Kadın özgürlük mücadelesini yükselterek başarılabilir.

"2022 yılına gerilla alanlarımızdan zindanlara, sokaklardan emekçi semtlere, devrim topraklarından Şengal dağlarına kadar yükselttiğimiz dişe diş direnişten aldığımız güçle; örgütsüzleştirmek istedikleri halkımızın kırılamayan örgütlü duruşuyla; Rojava devrimimizin bükülmeyen iradesiyle giriyoruz. 2022 yılını ulusal özgürlük mücadelemizi sınıfsal öfkemizle bileyerek karşılıyoruz.

"2022 yılı özgür demokratik sosyalist bir Kürdistan için başkaldıran bütün mücadele yoldaşlarımıza kutlu olsun.

"Özgür demokratik sosyalist bir Kürdistan için zafere bir adım daha!
"Ölümsüzlere sözümüzdür, zafere kadar daima!"