28 Mart 2024 Perşembe

MLKP Kadın Önderliği: 8 Mart'ta sokaktayız, isyandayız

MLKP Kadın Önderliği, "Gündüz mitingler, gece yürüyüşlerle, aynı mücadelenin kanallarına akıyor, 8 Mart'ta bir kez daha ellerimizi ve yüreklerimizi dünya kadınlarının yürüyüşüyle buluşturuyoruz. Türkiye'de, Kuzey Kürdistan'da, Rojava'da ve Avrupa'da, kentleri, meydanları, sokakları özgürlük ve eşitlik mücadelemizin sloganlarıyla, kadın kırımına karşı isyanımızla, erkek egemen faşist şeflik rejimini yıkma kararlılığımızla doldurmaya yürüyoruz" dile belirtti.

Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) Kadın Önderliği, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'ne ilişkin "Erkek egemen faşist şeflik rejimini yeneceğiz. 8 Mart'ta sokaktayız, isyandayız" başlıklı açıklama yaptı.

Açıklamada, "Faşist şeflik rejimiyle geçtiğimiz dönemin hemen hemen bütün önemli politik saflaşmaları, her ne konuda olursa olsun, cinsiyetçi, erkek egemen, heteroseksist yapıyla, cinsiyetçi baskıyla ve gericilikle de çarpışmayı içererek gelişti. Faşist şeflik rejimi, erkek cinsin kadınlara vurduğu boyunduruğu elinde tutmak için, bütün kolektif saldırılarının, erkek şiddetine cezasızlık yasalarının ve uygulamalarının, devrimci, demokrat, antifaşist, feminist kadınlara yönelik baskıların, çıplak aramadan cinsel tacize cinsiyetçi saldırıların merkezi olmakla kalmadı. Erkek cinsin kadın cinse yönelik bütün bireysel saldırıları da faşist şeflik rejimine bağlanıyor, faşist şeflik rejimiyle buluşuyor, erkek cinsin en gerici, en saldırgan, kadın özgürlüğüyle en uzlaşmaz kesimleri giderek daha geniş biçimde faşizm saflarında toplanıyor" denildi.

Geçtiğimiz dönemin bütün politik mücadelelerinin bu gerçeğe tanıklık ettiği ifade edilen açıklamada, "İstanbul Sözleşmesinin gaspına karşı mücadele, kadın kırıma karşı, özellikle adalet eksenli, cezasızlık politikalarının püskürtülmesi eksenli mücadeleler, Kadın Üniversitesine karşı direniş gibi dolaysızca cinsiyet çelişkisi kapsamlı mücadeleler, antifaşist savaşımın en diri kanallarından biri olurken, diğer bütün politik mücadeleler de erkek egemenliğiyle yüzleşmek ve saflaşmak durumunda kaldı" diye kaydedildi.

LGBTİ+'LARA YÖNELİK NEFRET SÖYLEMİ
Kürdistan belediyelerinde kayyum saldırısı, eşbaşkanlık mevzisinin hem gerekçe edilerek, hem de tasfiye edilmesi hedeflenerek yürütüldüğüne dikkat çekilen açıklamada, "Üniversitelere yönelik kayyum saldırısı, Boğaziçi Üniversitesine kayyum rektör atanması karşısında gelişen direniş, LGBTİ+'lara yönelik nefret söylemleri, cinsiyetçi saldırılar ve bu nefret söylemleri temelinde toplumdaki erkek egemen ve heteroseksist gericiliğin kışkırtılması girişimleri ile el ele yürüdü. Boğaziçi direnişi, LGBTİ+ düşmanlığı, cinsiyetçi nefret söylemleri ile karalanmaya çalışıldı. LGBTİ+ kulübü kapatıldı" diye belirtildi.

MLKP Kadın Önderliği açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:
"Akademisyenlerin, dün barış bildirisinde, bugün Boğaziçi mücadelesine destekte cisimleşen, bilim onuru adına direnişi, bilim insanı Ayşe Buğra'nın 'karılık'la tariflendiği saldırılara uğradı. Akademide direniş safının bilim insanı bir kadında, faşist şeflik rejiminin bilim hırsızı bir erkekte ifade bulmasında tesadüfi bir yan yoktu.

ERDOĞAN, SOYLU VE ALTUN KADIN DÜŞMANI SÖYLEMİYLE PSİKOLOJİK SAVAŞI TIRMANDIRDI
"Faşist şef Erdoğan, faşist savaş bakanı Süleyman Soylu, faşist psikolojik savaş dairesi başkanı Fahrettin Altun, heteroseksist ve kadın düşmanı söylemleriyle psikolojik savaşı tırmandırmaya girişti.

"Çıplak arama işkencesi, cinsel taciz ve tecavüz saldırısı, faşist polisin işkenceci yüzünün bir kez daha en çıplak sembolü olurken, faşist şeflik rejiminin bütün sözcüleri yetmemiş gibi, kadın sözcülerinden Özlem Zengin rejimin savunmasına soyundu.

"AKP'ye kadınlar eliyle politik İslamcı temelde cinsiyetçi politikalar, kadına yönelik cinsiyetçi kölelik politikaları ve ideolojik argümanlar üretmek üzere var olan KADEM dahi, faşist politik İslamcıların en ağır hakaretlerine hedef olurken, faşist şefin gıkı çıkmadı.

"Sınıf çıkarlarını savunmak yerine, patron lehine uzlaşmayı seçen sendikal anlayış ve pratik İstanbul'daki belediye direnişleri nezdinde, karşısında kadın işçilerin cins bilinciyle mücadelesini buluyor.

"HDP'ye yönelik saldırılar, bir kez daha, kadın siyasi öncülere, önderlere saldırılarda cisimleşti.

FAŞİZME KARŞI SAFLAŞMA
"Kürt ulusu başta olmak üzere Ermeni, Arap, Çerkes, Laz, Süryani, Keldani, Rum ulusal topluluklarına yönelik şovenizm, kadınlara ve LGBTİ+'lara cinsiyetçi sömürü ve baskı, işçi sınıfı ve ezilenlerin mücadelelerini bölmek, gerici temelde saflaştırmak için kullandıkları başlıca ideolojik silahlar oldu. Faşizme karşı saflaşmanın, erkek egemenliğine karşı da saflaşarak büyüyebileceği gerçeği, işçi sınıfı ve ezilenler safından bütün politik ve toplumsal öznelerin bir kez daha gözleri önüne serildi.

'ÖZGÜRLÜK MÜCADELELERİ KAZANIM VE BAŞARILARLA YÜRÜYOR'
"Boğaziçi direnişi, devrimci işçi Gökhan Güneş'in onu kaçıran ve kaybetme girişiminde bulunanların elinden alınarak, hesap sorma mücadelesinin yükseltilmesi, tek tek işçi direnişlerinin kısmi başarıları ve nihayet, Garê'de gerillanın sömürgeci faşist ordu karşısında kazandığı zafer, 2021'in ilk iki ayına damga vururken, bu direniş hattının en önemli bileşenlerinden biri kadın özgürlük mücadelesi oldu.

"Biz kadınlar, bu dönemde de kazanım ve başarılarla yürüyüşümüzü sürdürdük.

"Kadın katillerine yönelik cezasızlık politikalarını sayısız örnekte geri püskürttük. Kadın katillerinin gözaltına alınmasını, dava açılmasını, tutuklanmasını, cezalandırılmasını sağladık.

'ÖZSAVUNMA YAPAN KADINLARIN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN MÜCADELE SÜRÜYOR'
"Özsavunma yapan kadınların özgürlüğü için mücadelemiz sürüyor. İfşa kampanyasıyla, edebiyatı, sanatı, entelektüel emeği, egemen erkekliğin taciz zırhı haline getirenlerin cesaretini kırdık, bütün kadınlara güç ve cesaret taşıdık.

"Dönem bakımından faşist şeflik rejiminin en stratejik cinsiyetçi saldırı ekseni olarak İstanbul sözleşmesini tasfiye yönündeki kuşkusuz sonuncu olmayan, son girişimi, AKP saflarında uzun süredir görünür hale gelen en önemli iç saflaşmayı ortaya çıkararak, geri püskürtüldü. AKP içindeki bu saflaşmanın, güncel politik sonuçları sınırlı ve dar olsa da, kadın özgürlük mücadelesinin politik saflaştırma kuvvetini, toplumsal özne olarak gücünü ve etki düzeyini gösteren çarpıcı bir örnek oldu.

'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NİN GASBI YENİDEN GÜNDEME GELECEK'
"Faşist şeflik rejimi, İstanbul Sözleşmesi'nin tasfiyesi yönünde girdiği son çarpışmada bir kez daha püskürtüldü ve sessizliğe büründü. Ancak, bu sessizliğin, yeni hazırlıkları gizlediğinden kuşku duymuyoruz. Faşist şeflik rejiminin tahkim edilmesine ve HDP'nin tasfiyesine odaklanmış yeni bir saldırı paketinden başka bir şey olmayan yeni anayasa planı dahil, önümüzdeki dönemde biçim ve kapsam değiştirerek, erkek saltanatının ve şiddetinin alanını genişletmek üzere İstanbul Sözleşmesi kazanımlarını yok etme tasarıları yeniden gündeme gelecektir.

"Boğaziçi direnişinin, giderek artan işçi eylemlerinin, kadın kırımına karşı mücadelelerin, son olarak da Garê yenilgisinin savunmaya ittiği, kitle tabanı ve ittifak güçleri daralmaya devam eden faşist şeflik rejimi, en gerici, en şoven, en cinsiyetçi, en saldırgan politikaları öne çıkarmadan ve katı biçimde uygulamaya çalışmadan kuvvetini koruyamaz hale gelmiş bulunuyor.

"Bu koşullarda, kadınlar, erkek egemenliğinin yeni bir örgütlü saldırısına, hak gaspına karşı mevzilenmeye ve direnişe geçmeye hazır olmalıdır. Bu saldırı dalgası, ancak ve ancak direnerek ve ancak ve ancak antifaşist mücadelenin saflarını genişleterek geri püskürtülebilir.

'ERKEK EGEMENLİĞİNE VE FAŞİZME KARŞI SAFLAŞMA BÜYÜYOR'
"Erkek egemen faşist şeflik rejimi bir yanda, antifaşist kitleler, politik özneler, toplumsal özneler diğer yanda saflaşıyor. Kadına şiddet uygulayan erkekler, kadın katilleri, tacizciler, tecavüzcüler, kadınları en alçakça cinsiyetçi sömürüye reva görenler, kadının eve tam ve ömür boyu hapisliğini savunanlar giderek daha fazla faşist rejimin saflarında toplanıyor, birleşiyor.

"İşçiden, emekçiden, inanç özgürlüğünden, uluslara eşitlik ve kendi kaderini tayin hakkından, doğa talanının, ekolojiye saldırıların son bulmasından yana olanlar, aynı zamanda cinsiyetçi saldırılara da karşı durmak, erkek egemenliğiyle yüzleşmek ve tutum almak göreviyle de sınanıyor, mücadeleleri bu sınavdan geçerek tutarlılık kazanıyor. Çünkü faşist saflaşmanın bugünkü koşullarında, kadının köleleşmesini, LGBTİ+'ların reddedilmesini isteyen herkes, burjuvaziye, faşist şeflik rejimine, sömürgeci saldırganlığa köleleşiyor.

'BİZ DURURSAK HAYAT DURUR! KADIN GREVİNE SES VERİYORUZ'
"Emeği, bedeni sınırsızca sömürülen, şiddetle, erkek egemen zorbalıkla köleliğe boyun eğmeye zorlanan, kapitalizmin akıldışı, insanlıkdışı emek örgütlemesiyle, ev içinde sınırlanan, aklı, yetenekleri, topluma katabileceği sınırsız zenginlik heba edilen ev emekçisi kadınların, fabrikada, atölyede, eğitimde, sağlıkta, akademi kürsülerinde ve hayatın bütün alanlarında yaşamı üreten işçi kadınların, yaşamının her dakikasını emeğiyle yoğurduğu halde, sesi, sözü, talepleri ve özlemleri en çok bastırılan emekçi köylü kadınların, işsiz kadınların, öğrenci kadınların, aydın ve sanatçı kadınların, seks işçilerinin, yaşamın ve üretimin bütün alanlarından kadınların özlemleri, talepleri ve emeği, evde, fabrikada, kırda, kentte ve her yerde, değerlidir. Biz durursak hayat durur.

"Dünyanın dört bir yanında kadınlar, 8 Mart'ta kadının emeğini ve yaşama katkılarını göstermek, 25 Kasım'larda erkek şiddetine karşı 'hayatımın bir değeri yoksa bensiz üretin' demek ve değişik zamanlarda, kürtaj hakkı, eşit işe eşit ücret, kadın kırımını önleyici yasalar gibi somut talepler elde etmek için kitlesel greve çıkıyor, yaşamı ve üretimi durduruyor. Dünya kadınlarının bu mücadelesiyle buluşuyor ve onların sesine ses katıyoruz.

"Gündüz mitingler, gece yürüyüşlerle, aynı mücadelenin kanallarına akıyor, 8 Mart'ta bir kez daha ellerimizi ve yüreklerimizi dünya kadınlarının yürüyüşüyle buluşturuyoruz. Türkiye'de, Kuzey Kürdistan'da, Rojava'da ve Avrupa'da, kentleri, meydanları, sokakları özgürlük ve eşitlik mücadelemizin sloganlarıyla, kadın kırımına karşı isyanımızla, erkek egemen faşist şeflik rejimini yıkma kararlılığımızla doldurmaya yürüyoruz!"