22 Aralık 2024 Pazar

MbS ve Erdoğan: Çocukları, kadınları vurun

MbS ile Erdoğan benzer nitelikte diktatörler. MbS'nın Yemen halkına, Erdoğan'ın ise halklarımıza karşı, kadın ve çocukları katletme emri vererek işledikleri aynı suçların hesabını, diktatörlükleri yıkacak mücadeleyi büyüterek, zafere ulaştırarak sormak özgürlüksever güçlerin görevidir.
BAE'den (Birleşik Arap Emirlikleri) Al-Khaleej gazetesi, Suudi prensi ve hanedan içi darbeci-müstakbel kralı Muhammed Bin Salman'ın (MbS), Yemen savaşını yeniden şiddetlendirirken, savaş koalisyonu komutanlarına "Yemen halkının bilincinde kuşaklar boyunca çok derin iz bırakmak istiyoruz. Suudi Arabistan'ın adı anıldığında çocuklarının, kadınlarının ve hatta erkeklerinin tir tir titremesini istiyoruz" (tr.sputniknews.com, 30.08.18) emrini verdiğini yazdı.
 
Gazete, daha önce Yemen savaş koalisyonu içinde yeralıp zafer elde edemeyeceklerini anlayınca işgalci koalisyondan çekilen BAE'ne ait. İttifak çözülünce biribirlerine karşı dilleri de çözülüyor kısmen de olsa savaş suçları deşifre oluyor.
 
Kısmen diyoruz çünkü, gazetedeki açıklama, Suudi savaş uçaklarının okul otobüsünü vurarak 40'ı çocuk 50 sivili öldürdüğü hava saldırısından sonra yapıldı. Şimdiye değin, Suudi hanedanlığı, havadan ve karadan -ABD yapımı- füzelerle, hatta misket bombalarıyla, düğün, okul, üniversite, hastane ve sağlık merkezi, pazar yeri, köyleri vurarak binlerce sivil kadın-erkek-çocuğu öldürmesine rağmen, bu savaş suçları BM'de ele alınmadı.
 
Suudi otokrasisinin katlettiği sivil Yemenli sayısı "BM'ye göre… 6 bin 590".
 
Suudi otokrasisinin katlettiği toplam Yemenli sayısı yalnızca 2016 Haziran ayına kadar (1 yılı biraz aşkın bir sürede) Yemen İnsan Hakları Örgütüne göre 27 bini bulmuştu. Bunlardan 2360'ı çocuktu.
 
Erdoğan diktatörü de, 500 IŞİD'li katili THY uçaklarıyla Yemen savaşına taşıyarak, Sünni devletler ekseni içinde yeralıp bu cephenin desteklediği Hadi ve İhvan/Islah Partisi'ne –silah taşıyan gemilerden biri yakalanarak suçun deşifre olmasına yolaçtı- gemilerle silah göndererek aynı suça katıldı.
 
Erdoğan, Yemen savaşına eğer doğrudan TSK gücüyle katılmadıysa, bunun nedeni kardeşi sivil diktatör Mursi'yi devirmiş askeri Mısır diktatörü Sisi'nin doğrudan askeri güçleriyle birlik olmaktan kaçınmasıydı. Ama Sünni İslam devletleri birliğinin askeri müdahale kararına oy vererek Katar'da 3 bin kişilik ve savaş uçaklarının konuşlanmasını kapsayan askeri üssü elde etti.
 
Asıl vurgulamak istediğimiz, MbS ile Erdoğan'ın aynı zihniyeti taşıdıkları, aynı nitelikte savaş suçu işledikleri gerçeğidir.
 
MbS'nin deşifre olan suç emrini büyük bir iştahla yayınlayan Erdoğan'ın tetikçisi medya organları, AA, Yeni Şafak, Sabah, Akit, Hürriyet, Karar ve Tv kanalları, sıra Erdoğan'ın Kürt çocuklarına ve kadınlarına karşı açık emir vererek işlediği katliamları, üç maymunu oynayarak gizlediler, gizlemeye devam ediyorlar.
 
Ortaklık bozulmadan önce Suudi otokrasisinin Yemen'de kadın ve çocuklara karşı işlediği savaş suçlarını gizleyen Saray soytarıları, Erdoğan ile Suudilerin ilişkisi bozulunca iştahla teşhire katıldılar. Ama Erdoğan'ın Kürt çocuk ve kadınlarına karşı işlediği savaş suçlarını ise bilinçli ve kasıtlı olarak gizliyorlar.
 
Hatırlatalım! 24 Mart 2006'da Muş Şenyayla'da Erdoğan iktidarı kimyasal silahla 14 gerillayı katletti. Kimyasal silah savaş suçuydu. 6 gerilla cenazesinin getirildiği Amed'de halk savaş suçunu protesto etti. Erdoğan'ın PÖH ve diğer polis güçleri halka karşı panzer ve Tomalarla saldırdı. 3 genci katletti, 206 Amedli'yi yaraladı.
 
Demokratik kamuoyunun tepkisine karşı, Erdoğan "Çocuk olsun, kadın olsun kim olursa olsun, güvenlik güçlerimiz gereken müdahaleyi yapacaktır" emrini kamuoyuna açık tarzda vererek, zihniyetini, kimyasal kullanan savaş suçunu, çocuk ve kadınları katletme suçunu açıkça üstlendi. Kirli savaş destekçisi faşist kitle inşa etme çabasına girişti (bknz. Evrensel, Kadın da olsa çocuk da olsa katliamının 7. yılı, 28 Mart 2013).
 
28 Aralık 2012'de Roboskî katliamına emir vererek içinde çocukların da olduğu 34 sivili katleden de (bugünkü Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler eliyle bombalayın emrini verdi ve uçaklar bombaladı) Erdoğan'dı.
 
Suruç'da, 10 Ekim Ankara, 5 Nisan Amed mitinglerinde, gençleri, kadınları, IŞİD'e MİT aracılığıyla emir vererek katlettiren de Erdoğan'dı.
 
Cizre-Sur-Şırnak ve diğer Kürt ilçelerinde Çöktürme Planı yaparak, Miray bebek ve Cemile Çağırga adlı çocukları Taybet anayı katletme emrini veren de Erdoğan'dı. Antep'te Kürt düğününe IŞİD'liyi saldırtarak Kürt çocukları katledip, "soyunuzu kuruturum" korkuluğu yaratmak isteyen de Erdoğan'dı.
 
Efrîn işgalinde sivil Kürt ve Arap halkını, kadın ve çocukları bombalayarak katleden de Erdoğan'dı.
 
En son Cumartesi Anneleri'nin geçen hafta oturumuna polisi gaz bombalarıyla saldırtan da Erdoğan oldu.
 
Erdoğan diktatörlüğü medya içinde faşist tekel sağlayarak bu gerçeklerin yazılmasını, kameralardan gösterilmesini engelleyerek çocuk ve kadınlara karşı işlediği kirli savaş suçlarını başta kendisini destekleyen kitle gelmek üzere Türk halkından gizliyor. Tetikçisi medya organları ise gizlemekle kalmıyor. Yalan imparatorluğuyla halklar aldatmanın binbir çeşit hilesini uyguluyor.
 
MbS ile Erdoğan benzer nitelikte diktatörler. MbS'nın Yemen halkına, Erdoğan'ın ise halklarımıza karşı, kadın ve çocukları katletme emri vererek işledikleri aynı suçların hesabını, diktatörlükleri yıkacak mücadeleyi büyüterek, zafere ulaştırarak sormak özgürlüksever güçlerin görevidir.
 
Belki Suudi otokrasisi içerden ziyade yakın Arap ülkelerindeki devrimlerle yıkılacaktır. Ama Erdoğan diktatörlüğü halklarımızın faşizme karşı mücadelesiyle yıkılabilir, yıkılmalı, Erdoğan'ın işlediği suçların hesabı mutlaka sorulmalıdır.