8 Mayıs 2024 Çarşamba

Mazlum Diyar Serhat yazdı | MSD Kongresi: Devrimimizin güçlenen mevzisi

Kuzey ve Doğu Suriye halkları arasındaki ilişkileri güçlendirmenin önemi, kongre tarafından da saptandı. Birbirini tanıdıkça, Özerk Yönetim ile ilişkiler geliştikçe, halklar arası diyalog çoğaldıkça güven ilişkileri de güçlenecektir.

Demokratik Suriye Meclisi'nin (MSD) Qamişlo, Hesekê, Kobanê, Minbic, Rakka ve Deyr Ez Zor gibi büyük kentlerde toplam 13 yerel çalıştay ve toplantının ardından planladığı, "Cizre ve Fırat Halkları Ulusal Kongresi" 25 Kasım'da toplandı. Yerel toplantılarda izlenen kapsayıcı katılım yöntemi genel kongrede de gözetildi. Tüm Kuzey ve Doğu Suriye'den siyasi partiler, siyasetçiler, aydınlar, aşiret önde gelenleri, farklı mesleki kesimlerden temsilciler olarak 500'ü aşkın çağrılı delege kongreye katıldı. Altı çizilecek gelişmelerden biri, Kuzey ve Doğu Suriye dışında, rejim denetiminde olan bölgelerden de katılım olmasıydı.

Yerel kongrelerde yapılan tartışmaların toplam değerlendirmesi ile Özerk Yönetime yönelik eleştiriler, değişim ve yenilenme isteği, halklar arası diyalog konuları, adaletli temsil, gümrük ve güvenlik başlıkları üzerinden tartışmalar yürütüldü. Kongrede; idari, siyasi, toplumsal ve diplomatik konularda toplumun her kesiminden görüşler alınarak, çözüm süreçlerine ortak edilmeleri ve katkıda bulunmaları amaçlandı. Birlikte yaşamı inşa eden halkların talep ve beklentileri, ihtiyaç ve şikayetleri dolaysız biçimde dile getirilmiş oldu. Özerk Yönetim adına gerçekleştirilen özeleştiriler, kongrede ortaklaşılan konuların yeni dönemde esas alınacağına dair güveni pekiştirdi.

Demokratik bir ortamda gerçekleşen kongre sadece tartışmalarla yetinmedi. Eleştiri, uyarı, öneri ve perspektiflerin gelecek dönemde takibini yapacak bir Denetleme Komitesi oluşturdu. Komite, kendisine bağlı üç alt komite ile birlikte özerk yönetim ve ona bağlı kurumların çalışmalarını denetleyecek ve aylık raporlar hazırlayacak. Özerk Yönetim, kongre kararlarını uygulama ve Denetleme Komitesi'nin sunacağı raporların gereklerini yerine getirmekten sorumlu kılındı. Komitenin görev süresi bir yıl olarak kararlaştırıldı. Kongre kararlarından, ilk aşamada yeniden kuruluş çalışmalarına başlanması, seçim hazırlıkları, eğitim müfredatının gözden geçirilmesi ve yasal boşluklarla ilgili yeni kanunların hazırlanması gibi adımlar öne çekildi.

Kuzey ve Doğu Suriye halkları arasındaki ilişkileri güçlendirmenin önemi, kongre tarafından da saptandı. Birbirini tanıdıkça, Özerk Yönetim ile ilişkiler geliştikçe, halklar arası diyalog çoğaldıkça güven ilişkileri de güçlenecektir. Özellikle Arap aydınlarına yönelik, Özerk Yönetime katılma tutuklukları ve mesafeli duruş eleştirileri karşılığını buldu. Yönetimin Kürtlerden oluştuğu, bu nedenle mesafeli durulduğu şeklinde yanlış algının giderilmesinde, adaletli temsil ve yönetimlerde ortak sorumluluk üstlenme konularında güven arttırıcı tartışmalarla önemli mesafeler kat edildi.

Toplumun en geniş kesimlerini yönetim süreçlerine katmayı başarmak başlı başına önemli bir sorun. Halkların kendi kendilerini yönetmesi, karar mekanizmalarına katılım oranının yükselmesi ile gerçeklik kazanır. Örneğin kongreye katılan farklı kesimlerden 500'ün üstünde delegenin kararların uygulanmasında ortak irade oluşturmaları, yönetimde temsil ve adaletin güçlenmesi, demokratik işleyiş ve katılımın genişlemesi açılarından dikkate değer bir başarı olarak kabul edilmelidir.

Sömürgeci, gerici bölge devletlerinin provokasyon ve özel savaş yöntemleri ile Rojava devrimimizin kurucu ve birleştirici dinamiklerini parçalamaya yönelik çok yönlü saldırıları altında toplanan kongrenin zamanlaması çok anlamlıdır. Halklar arası güven ilişkilerini kırmaya dönük saldırıların arttığı bu dönemde, Suriye rejimi ve faşist Türk devletinin özel olarak yürüttüğü genel güvensizlik atmosferi Özerk Yönetim ve tüm devrim kurumlarının kapsayıcı ve özenli yaklaşımları ile esasen kırılmış oldu. Bu sayededir ki, halklarımızın devrime güveni artıyor, devrim kurumlarına katılımı yükseliyor.

Kongrenin önemli sonuçlarından birisi eksikleri ve hatalarına karşın özerk yönetim sisteminin doğru ve yerinde bir karar olduğu, demokratik ilkelere dayanan bir yönetim anlayışının yukarıdan aşağıya örgütlenmekte olduğu, halkların ortak geleceğini inşada belirleyici bir yerde durduğunun kabulü oldu. Bu anlamda bir sistem ya da model tartışması ve arayışının olmadığı da kongre iradesi ile netleşti.

Kongre, Demokratik Suriye Meclisi'ni; Suriye geneline yayılma ve demokratikleştirme rolünü oynaması konusunda bir biçimde yetkilendirmiş oldu. Suriye'nin demokratikleştirilmesi bir devrim sorunu olduğuna göre, anlaşılması gereken Rojava devriminin Suriye'ye doğru genişlemesi demektir. Ancak kongrenin devrimin genişlemesi ve derinleşmesi konusunda çok açık mesajlar içermediğini belirtmeliyiz. Özerk Yönetim yapısının Suriye'yi de kapsayacak, Suriye krizine de çözüm olabilecek bir model olduğu konusunda yapılan vurguların yine de önemli olduğu söylenmeli.

Rojava devriminin gelişimi iki yönden ilerlemek durumunda. Bir yönü emekçi sınıflara dayanarak devrimin sosyalizme doğru derinleşmesi, sömürücü sınıfları ve kapitalist özel mülkiyeti tasfiye ederek halk iktidarının ekonomik temelini güçlendirme yönünde.

Diğer yönü de Suriye'nin demokratikleştirilmesi programına bağlı olarak Suriye devrimine doğru genişlemek, oradan Ortadoğu'da bölgesel demokratik bir devrim perspektifine bağlanmak. Devrimimizin geleceği ve gelişim çizgisi, komünist hareketin öncülüğünü ve bir sosyalist programın hayata geçirilmesini gerektiriyor. Bir yandan devrimimizin bugün ulaştığı düzeyi sahiplenecek ve savunacağız, diğer yandan Rojava Kuzey-Doğu Suriye'de komünistlerin öncülüğünde sınıf mücadelesi devam edecek.