22 Aralık 2024 Pazar

Maraş katliamı ve antifaşist direnişi

Bugün antifaşist öz savunmaya, halkçı demokratik cephenin ve birleşik devrimci cephenin bileşenleri başta olmak üzere, yerellerde örgütlü başkaca antifaşiat güçler, örgütsüz antifaşist bireyler ve doğal halk önderlerini de kapsayacak tarz da yaşam, iş ve eğitim alanlarda birleşik direniş komiteleri ve milis grupları kurarak hazırlanabilir. Özellikle bu saldırıların ilk hedefleri arasında olan Kürtler ve Aleviler örgütlü bir öz savunma hazırlığına bugünden başlamazlarsa, tarihsel deneyimlerde ve güncel saldırı örneklerinde olduğu gibi katliama uğramak kader olmaya devam edecek. Bu kaderi değiştirmenin yolu yaygın halk komiteleri ve milis grupları kurup öz savunma pratiği geliştirmekten geçiyor. Maraş, Çorum, Sivas ve Gazi katliamlarına karşı geliştirilen direnişlerine yeni bir halka eklemenin yolu buradan geçiyor.
Geçmişte olduğu gibi son yıllarda da Kürt ve Alevi kurum kişi ve mahallelerine yönelik sivil faşist saldırılar ve saldırı girişimleri aralıklarla sürüyor. Bir çok ilde cemevlerine yönelik saldırı ve tacizler, Alevilerin evlerinin işaretlenerek hedef  haline getirilmesi, linç güruhlarının Alevi mahallelerini hedef alan yürüyüşleri bunun güncel örneklerindendir. Kontrgerilla tarafından yürürlüğe konulan, toplumu Alevi Sünni olarak kutuplaştırıp çatıştırmak, halkı bölme ve bir kısmının devletin yedeğinde kalmasını sağlama stratejisi döneme özgü farklıklarla yürürlüktedir. Temel fark ise politik İslamcı iktidarın rengini taşıması ve Suriye iç savaşının kimi gerilimlerinin bu tarafa taşınıp araçlaştırılmasıdır. IŞİD' in Kürt özgürlük hareketine, devrimcilere, Alevi ve Kürtlere karşı sopa olarak kulanılmasının yanı sıra, geleneksel sivil faşist hareketle birlikte politik İslamcı sivil faşist çeteler kullanılarak kutuplarını kendilerinin belirlediği gerici iç savaşa zemin yaratılmaya çalışıyor. 40 yıl önceki Maraş katliamı, Alevi-Sünni kutuplaşmasına dayanan gerici iç savaşın provalarından biridir. Maraş antifaşist direnişi ve öz savunması olumlulukları kadar eksikleriyle de sonrasına önemli dersler bırakır. Çorum va Gazi'de bu ve benzeri deneyimler sayesinde birleşik örgütlü direnişler yaratabilmiştir.
 
PROVOKASYON VE KATLİAM
 
Maraş katliamı kontrgerillanın koordinatörlüğünde MİT, polis, asker ve sivil faşistlerin ortak organizasyonuyla gerçekleşti. Bahçelievler katliamının faillerinin de içinde olduğu sivil faşistler, öncesinde piyangocu kılığında mahallelerde istihbarat topladılar. Tezgahlanan provokasyonla harekete geçen linç güruhları 19 Aralık 1978'de Alevi ve antifaşist esnafın dükkanlarına saldırdılar. Sonraki iki gün içinde bir kahveyi bombalayıp iki TÖB-DER'li öğretmeni katlettiler. Birgün sonra ise Cuma namazına katılan kalabalığı kışkırtarak, şehit öğretmenleri uğurlamaya gelen  kitleye saldırdılar. Ancak umdukları sonuca ulaşamadılar.
 
Cenazeye katılan antifaşistler hazırlıksız yakalanır. Öz savunma yaparak Yörük Selim Mahallesi'ne çekilirler. Bu çatışmlarda üç saldırgan faşist öldürülür. Sivil faşistlerin cenazesine katılan kalabalık bir dizi yalan ve çarptırmayla önceden işaretlenmiş Alevilerin, devrimci ve antifaşistlerin evlerine ve işyerlerine saldırmaya kışkırtılır. Linç güruhları evleri ve işyerleri ateşe verir, yakaladıklarını vahşice öldürürler. Devlet kurumlarının teşvik ve destekleriyle kentin kontrolünü önemli ölçüde ele geçirerek günlerce katliama devam ettiler. Resmi rakamlara göre 111 can katledilir, bin beşyüzden fazlası yaralanır.
 
DİRENİŞ VE ÖZ SAVUNMA
 
Katliamın daha da büyümesini engelleyen en büyük faktör birleşik antifaşist direniştir. Birleşik, iradi, planlı ve programlı bir örgütlülükten uzak, savunma refleksinin koşulandığı fiilen bir arada olmadır. Bu zaafına, yetersiz hazırlık ve sınırlı olanaklara rağmen özellikle Yörük Selim Mahallesi'nde etkili bir direniş örgütlenir. Karamaraş Mahallesi'nde de direniş saatlerce sürer. Yörük Selim Mahallesi'nin bütün girişleri barikatlarla kapatılarak direnişe geçilir. Çevre köy ve ilçelerden silahını alıp direnişe katılanlar olur. Kentin kontrolü önemli ölçüde faşistlerin elinde olduğundan hepsi giremez. Girebilenler ancak dağları ve tepeleri aşarak kentin çevresindeki mahallelere ulaşmayı başarır. Yörük Selim'de barikat başında çatışmalar 8 saat sürer. Piskolojik üstünlüğü elde tutmak ve silahlı milisler bir barikattan diğerine sürekli yer değiştirerek faşistlerin cesareti kırılır, bir kısmı vazgeçerek başka mahallelere yönelir. Yörük Selim Mahallesi'nde kalanların hepsi askeri karargaha geçmesi tamamlanana kadar faşistlerin bir teki bile mahaleye girmeyi başaramaz.
 
Yakın köy ve ilçelerden gelen antifaşistlerin de içinde olduğu silahlı milisler Karamaraş Mahallesi girişine mevzilenerek, saatlerce öz savunma yaparak faşistlerin mahalleye girişini geciktirirler. Alevi ve antifaşist aileler bu arada dağlara ve Alevi köylerine çekilme fırsatı bularak kurtulur. Alevilerin ağırlıkta olduğu Yenimahalle, Seyrantepe, Mağaralı mahallelerinde ve Türk-Kürt-Alevi Sünnilerin karma oturduğu mahallerdeki saldırıya uğrayan tek tek evler, işyerleri ve sokaklarda direniş lokal kalır. Lokal de olsa bulundukları mekanları direniş mevzisine çevirerek saatlerce öz savunma yaparlar.
 
DİRENİŞİN ÖNEMİ
 
En elverişsiz koşullarda direnmeyi seçmek takdir edilmeyi hak eden önemli bir değerdir. Hele ki eşitsiz koşullarda düşman tarafından dayatılan, kaçınamayacağımız durumlarda güçlü ve kararlı bir tarzda direnmek gerekli olduğu kadar da zorunludur da. Maraş, Çorum ve Gazi, Aleviler ve emekçi sol için bunun en çarpıcı örneklerinden üçüdür. Ezilenler cephesinden öyle direnişler vardır ki, ezilmiş olmasına rağmen tarihsel haklılığı, direniş tarzı ve kararlılığıyla onlarca kimi durumlarda yüzlerce yıl ezilenlerin mücadelesinin ilham kaynağı olur; düşman üzerinde caydırıcı bir etki yaratarak yeni saldırıların önünü keserler; veya direnişleriyle geniş yığınları ideolojik veya politik olarak etkileyerek zaferleri mayalar. 
 
Maraş'ta Alevi inancından halkımız insanlık dışı caniyane bir katliama uğradı. Gerçek sadece katliamdan ibaret değildir. Bütün dağınıklığına ve kendiliğindenci zaaflarına rağmen, çok sınırlı olanaklarla direniş gerçekleşir. Bu direniş sayesinde katliamın daha da büyümesi engellenir. Çoğu şehir dışından getirilen profosyonel katil sivil faşist çetelerden olmak üzere onlarca katliamcının ölmüş olması direnişin düzeyi hakkında bir fikir verilebilir.
 
Bu yüzden Maraş sadece bir katliamla değil, bütün zaaf ve yetersizliklerine rağmen direnişle de anılmayı hak ediyor. Zamanında kaçınılamayan, Alevi ve devrimcilerin etkili bir hazırlık yapmalarını önleyen içi boş iyimserliği; birleşik devrimci önderlik çatısı altında devrimci ve antifaşist güçlerin, saldırıların hedefi haline gelen Kürt ve Alevilerin yaygın halk komiteleri ve milis gruplarında öz savunma için örgütlenememesi, askeri, teknik ve lojistik yetersizliklerin zamanında giderilmemesi yalanlarıyla bugün aşılmayı bekliyor.
 
BİRLEŞİK VE CEPHESEL ANTİFAŞİST DİRENİŞ
 
Maraş katliamı ve antifaşist direnişinin açığa çıkardığı bir başka önemli kazanım ise işçi, emekçi ve öğrencilerden emekçi solun tüm bileşenlerine kadar onlarca kente yayılan dayanışma ve faşist saldırıları lanetleme eylemlerinin yapılmasıdır.
 
Katliamın ayrıntıları açığa çıkıp geniş kamuoyu tarafından tepkiyle karşılanması üzerine, DİSK katliamda ölenleri anmak, faşist saldırganlığı, protesto etmek için 5 Ocak'da saat 11:00'de 5 dakikalık saygı duruşuyla ''Faşizmi Lanetleme Eylemi'' çağrısı yapar. Eyleme DİSK'li işçilerin yanı sıra üniversite öğrencileri TÖB-DER, TMMOB, TUTEB, TÜMÖD üyeleri de katıldılar.
 
Katliamın birinci yıl dönümünde emekçi solun hemen hemen bütün bileşenleriyle cephesel bir görünüm verecek düzeyde yaygın protesto eylemleri gerçekleştirilir. Bütün büyük kentlere yayılan eylemler de çok sayıda devrimci demokratik kitle örgütü seferber olur. TÖB-DER, TÜM-DER ve TÜS-DER üyeleri, doktorlar, diğer sağlık çalışanları, mühendisler bir günlük grev yaparlar.
 
Bazı sendika yöneticilernin ''yasadışı'' olduğu gerekçesiyle karşı çıkmasına rağmen, büyük sanayi kentlerinde çok sayıda fabrika ve işyerinde işçiler greve gider. İşçiler ve kamu emekçileri işyerlerinde forumlar düzenleyerek faşist saldırganlığı teşhir ederler. Bir çok yerde devrimci-demokrat işçi ve kamu emekçilere aynı işyerinde çalışan faşistlerin saldırı ve tacizleri, grev ve eylemlerden milim geri adıma yol açmaz.
 
Üniversite, ortaokul ve liselerde öğrenciler dersleri boykot eder. Bazı okullar işgal edilir. Polisin saldırılarına karşı saatlerce direnilir. Emekçi mahallelerinde yapılan politik gösterilere müdahale etmek isteyen polisin saldırısı püskürtülür. Öğrenciler, devrimci ve antifaşistler sıkıyönetim uygulamasına, yasak ve saldırılara prim vermeyerek kent merkezlerinde bir kısmı şimşek eylemi, bir kısmı fiili miting şeklinde yaygın politik gösteriler örgütler. Bildir dağıtımı, afiş ve kitle toplantılarıyla yaygın ajitasyon propaganda ihmal edilemez.
 
BİRLEŞİK DİRENİŞ KOMİTELERİNDE VE MİLİS GRUPLARINDA ÖRGÜTLENME İHTİYACI
 
Maraş katliamını lanetleme ve faşist saldırganlığı protesto eylemleri bir kez daha emekçi sol cephenin muhteşem gücünü açığa çıkarır. Birleşik devrimci önderlik inşasının ve devrimci demokratik, anti-faşist cepheyi örgütlemenin ne kadar büyük olanaklar barındırdığını bir kez daha gösterir. Ne yazık ki bu mesaj 12 Eylül öncesi görülüp değerlendirilemez. Bu ihtiyaç bugün de güncelliğini koruyor.
 
Bugün antifaşist öz savunmaya, halkçı demokratik cephenin ve birleşik devrimci cephenin bileşenleri başta olmak üzere, yerellerde örgütlü başkaca antifaşisat güçler, örgütsüz antifaşist bireyler ve doğal halk önderlerini de kapsayacak tarzda yaşam, iş ve eğitim alanlarda birleşik direniş komiteleri ve milis grupları kurarak hazırlanabilir. Özellikle bu saldırıların ilk hedefleri arasında olan Kürtler ve Aleviler örgütlü bir öz savunma hazırlığına bugünden başlamazlarsa, tarihsel deneyimlerde ve güncel saldırı örneklerinde olduğu gibi katliama uğramak kader olmaya devam edecek. Bu kaderi değiştirmenin yolu yaygın halk komiteleri ve milis grupları kurup öz savunma pratiği geliştirmekten geçiyor. Maraş, Çorum, Sivas ve Gazi katliamlarına karşı geliştirilen direnişlerine yeni bir halka eklemenin yolu buradan geçiyor.
 
40. yıl dönümünde Maraş'ı anmanın en iyi yolu direnişin kazanımlarına sahip çıkarak bugüne taşımak ve zaaf ve yetersizliklerini aşarak zaferler serisine dayanan yeni bir gelecek inşa etmekten geçiyor.