28 Mart 2024 Perşembe

Mahkeme Kışanak'ı savunmaya zorladı

Kobanê davasında talebi reddedilen Kışanak savunmasına devam etti. Kürt, Alevi olarak ikinci sınıfı kabul etmediğini, eşitlik için bu yaşa kadar bedel ödediğini, halkı tarafından üç kez seçildiğini söyleyen Kışanak, AKP'nin kaç demesine rağmen hiçbir yere gitmediğini ve gitmeyeceğinin altını çizdi.

DAİŞ'in Kobanê'ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014'te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 17'si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê davasının 19. duruşmasının 6. oturumu Sincan Hapishane Kampüsü duruşma salonunda görüldü.

Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar katıldı.

Sincan Kadın Kapalı Hapishanesinde tutulan siyasetçilerin bir kısmı duruşmaya gelirken, farklı hapishanelerde tutulanlar ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.

Kimlik tespitinin ardından duruşma, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak'ın savunmasıyla başladı.

Bulunduğu Kocaeli Hapishanesinde mart ayından itibaren tadilatın olduğunu belirten Kışanak, bağlandığı SEGBİS odasında tadilatın olduğu ve erkeklerin bulunduğu hapishanedeki SEGBİS odasına getirildiğini ama bunun da savunma hakkı için sağlıklı olmadığını belirterek, yarım saat savunma verip ardından sözü diğer siyasetçilere vermek istediğini talep etti. Mahkeme heyeti, Kışanak'ın talebini reddetti.

Yeniden söz alan Kışanak, mahkeme heyetine, "Siz bir yargıç olarak; başından beri tüm taleplerimizi reddediyorsunuz, savunma yapabiliyor muyuz Umrunuzda değil. Kararınız belli, bizleri mecburiyetten dinliyorsunuz ve bir an önce bu işi bitireyim diye bakıyorsunuz. Toplu bir dava görülüyor, bu davanın gidişatını da yönetmeniz gerekiyor ama öyle bir kaygınız da yok. En ağır ceza tehdidi altında olan biziz, biz telaş etmiyoruz siz niye bu kadar telaş ediyorsunuz. Biz gerçekte ne olduğunun doğru anlaşılmasını istiyoruz, ters yüz edilen hakikati düzeltmek amacımız" dedi.

"Çözüm süreci"nde yaşanılan provokasyonların 7-8 Ekim'de devreye girdiğini dile getiren Kışanak, 7-8 Ekim olaylarının demokratik hakların kullanımı dışında bir mesele olduğunu ve Türkiye'nin aydınlık bir geleceğe kavuşmak istiyorsa bu durumun araştırması gerektiğine dikkat çekti. "Bu provokasyonun arkası aydınlanmazsa ileride daha fazla provokasyon görür ve yaşarız. Bu memlekete başkaca kumpas davaları açan çevrelerin olduğu biliniyor. O dönemde bilgisayar ortamlarında tutulan tutanaklara göre mi açığa çıkaracaksınız" diye soran Kışanak, 6-8 Ekim olaylarında, Diyarbakır'da görevli olan Emniyet müdürü, yardımcıları, TEM'in sorumlularından kaç kişinin darbe teşebbüsü yapan örgütün üyesi olmaktan görevden alınıp ya da soruşturmaya uğradığının araştırılması ve listesinin dosyaya gönderilmesini talep etti.

2006 yılının demokratik siyasetin rafa kaldırılması için iktidarın harıl harıl çalıştığı bir yıl olduğuna vurgu yapan Kışanak, iktidarın yeni bir bastırma harekatına karar verdiğini kaydetti. Kışanak, "Bastırma hareketi süreçlerinde öyle kamuoyuna söylendiği gibi; sadece ellerinde silah olanlar değil, muhalefet eden tüm kesimlereydi. Muhalefet eden tüm kesimlerin cezaevine atılmasıyla topluma ‘bana biat edin' mesajı verildi. 2015'ten sonra iktidar böyle bir yola girdi, iktidarın oy derdi vardı. 2014 yerel seçimlerinde BDP'nin 56 belediyesi varken, 102 belediyede seçimi kazandı ve bu da iktidara dert oldu. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eşbaşkanı olduğumda AKP bütün gücünü Diyarbakır'a yığarak her yolu denedi. Seçim boyunca partim ve ben provakatif eylemlerle karşılaştık ama buna rağmen kazandık. İktidarın çabuk kabul ettiği bir süreç olmadı. 7 Haziran 2015 genel seçimleri oldu, HDP'nin etkili muhalefeti ve sandık sonuçları nedeniyle, tek başına iktidar olma şansını kaybeden bir iktidar 7 Haziran seçimlerini iptal ederek, 1 Kasım'da yapılan seçimlerde azda olsa iktidarını koruyacak imkanı kendisine özel olarak yarattı" dedi.

Türkiye'de, "7 Haziran-1 Kasım arasında ne oldu" sorusuna 7 yıldır cevap verilmediğini dile getiren Kışanak, şöyle devam etti: "HDP milletvekillerine dönük bir operasyon başlatıldı. O yıl içinde bana AKP'liler tarafından, ‘başkan sanki hükümet böyle bir hazırlık yapıyor' diye onlarca kez şey söylendi. Bunun benim kaçmam için yapıldığını biliyordum ama kaçmadım doğru bulmadım. Kaçmayacağım, bir yere gitmeyeceğim, bu ülke bizim ülkemiz. Ben bu ülkede halkım tarafından 3 kez seçilen bir kadın siyasetçiyim bir yere gitmeyeceğim. Bu ülkede de başıma ne geldiyse kadın olarak ikinci sınıf olmayı kabul etmediğim için. Kürt, Alevi olarak ikinci sınıfı kabul etmedim etmeyeceğim. Eşitlik için bu yaşıma kadar bedel ödedim bir yere gitmem, AKP, bana kaç demesine rağmen."

Tutuklanmadan önce Kandıra hapishanesine bir kadın bloğunun oluşturulması için talimat verildiğini söyleyen Kışanak, hapishanenin kendilerine, "Bizi sizi daha erken bekliyorduk" gibi sözlerin söylendiğini ifade etti. Kışanak, "Bunların delili; dokunulmazlıkların kaldırılması ve belediyelere yönelik kayyımların atanması. Burada bulunan bütün arkadaşlarımızın cezaevinde rehine tutulmamız AKP iktidarın talimatıyla olmuştur. Bunu size kanıtlarıyla sunuyoruz, bu kanıtlardan bir tanesi Binali Yıldırım'ın imzasıyla ardından çekilen belediyelere yönelik teklif var. Bu teklifin Meclis'te hangi tarihte verildiğini hangi tarihte çekildiğinin tespit edilerek, dosya eklenmesini talep ediyorum. Bunlar araştırılıp getirilirse siyasi kumpasın ne olduğunu görürsünüz ama bence biliyorsunuz bizde mecburen suçsuz olduğumuzu anlatmak zorundayız ki kanıtlama görevini bize bıraktığınız için bizde size kanıtlara ulaşmanızın yollarını söylüyoruz. O dönemde tamamen siyasi bir amaç yürütüldü, yargı burada araç olarak kullanıldı" ifadelerini kullandı.

Savunmasını yaptığı SEGBİS alanında zorluk yaşadığını yeniden dile getiren Kışanak'ın talebi mahkeme heyeti tarafından yeniden reddedildi.

Kışanak'ın beyanlarının ardından duruşmaya ara verildi.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak savunmasına devam etti. Kaldığı hapishane koşullarını yeniden dile getiren Kışanak, mahkeme heyetinin savunmada ısrar etmesine tepki gösterdi.

Kışanak'ın tepki göstermesinin ardından avukat Cihan Aydın söz aldı. Kışanak'ın koşullarını sürekli dile getirdiğini, savunma yapacak ortamının olmadığını ısrarla dile getirilmesine rağmen mahkeme heyetinin ısrarını anlamadıklarını söyleyen Aydın'ın, "AİHM kararlarının size ne anlam verdiğini bilmiyoruz, ısrarla bu karardan kaçmanızı anlamıyoruz. Bu tavrınızla kimsenin savunmasına doğru bir şekilde yapılmasına da müsaade etmiyorsunuz. Bu tavrınızı gözden geçirin" sözlerine karşılık araya giren mahkeme heyeti, AİHM kararının kesinleşmediğine dair kararın olmadığını, bundan kaynaklı savunmada ısrar ettiğini öne sürdü.

Mahkeme heyeti avukatların tüm taleplerini göz ardı ederek, Kışanak'ın savunması yapmasında bir kez daha ısrar etti.

Yeniden söz alan Kışanak, mahkeme heyetine, "Zaten savunmamı yapacağımı defalarca dile getirdim, ihtar yapmanızın anlamı yok, savunmamın kısıtlanmamasına riayet edilsin istiyorum bu benim en doğal hakkım en büyük ağır cezalarla karşı karşıya kalan biziz. 3 gündür önemli ölçüde konularda savunma yaptım, avukatlarımın da söylediklerimin üzerinde bir değerlendirme yapma ihtiyacı var" diye belirtti.

Farklı bir savunma yapmayacağını, demokratik siyasete yaptığı faaliyetlerinden kaynaklı burada yargılandığını dile getiren Kışanak, hakikati anlatmaya çalıştığını kaydetti. Kışanak, "Vicdani kanaatle vereceğiniz kararda, iktidarın araya gireceğine izin verirsiniz vermezsiniz bu sizin bileceğiniz bir şey. Ben burada savunma hakkımı kullanıyorum. 2016 yılında bir siyasi darbe yapıldı, önceden hazırlıkları yapılan bir darbeydi. Benim tutuklanmama vesile olan dosya gerekçe gösterilerek, DBB'ye el konuldu. 2016'da yapılan kumpasın benim şahsımda yapılmadı, tüm toplumun iradesine yapıldı. Hiçbir darbede halkın seçtiği iradesine altı-sekiz yıl el konulmamıştır. Velev ki; ben suçluyum, bir siyasi partinin 102 belediyesinin tamamı mı suçlu? Bunun sistematik bir şekilde bir partiye uygulandığı çok belli. Belediyelerin tamamına kayyım atamak için bir torba KHK çıkardılar" ifadelerini kullandı.

İddianameyi hazırlayan savcının PKK tarihinin uzun uzun anlattığını ama kendisinin nasıl siyasi bir kumpas sonucu kendisinin tutuklandığını söylemesine mahkeme heyetin tahammül edemediğini dile getiren Kışanak, "Üst üste koyduğunuz belgelerden bana dair doğru düzgün bir şey bulamazsınız" dedi. Bu sözlerin üzerine mahkeme heyeti yeniden müdahale ederken, tutsak siyasetçi kadınlar, mahkeme heyetine, "Bırakın da sözlerini bitirsin" diyerek tepki gösterdi.

Kışanak, mahkeme heyetine, "PKK'nin Ankara'da hangi barajda toplanmasına dair belgeleri kabul ediyorsunuz da neden benim savunmamın bunlarla alakası olmadığını düşünüyorsunuz. İddianamede, PKK'nin Ankara'da bulunan barajdaki durumun ne alakası var o zaman. Hakkımda bir tane iddianame düzenlendi, kaçmadım gittim ifademi verdim, yargılandım. DTK iddiaları da var, fezleke konuları da var önünüzde. Savcı bunlara baktı, içinde tutuklanmama değer bir şey bulamadığı için bizi tutuklama kararı olmadan yargı süreci devam etti. AİHM'in kaç tane kararı var bu yargılamalarla ilgili. Bunların siyasi saiklerle açıldığını anlatıyorum. Davadan uzak bir şey anlatmıyorum. Davanın evveliyatı anlatıyorum, bunları dinlemeniz lazım" dedi.

Kışanak şöyle konuştu: "Ben hakkımdaki tutuklanma kararını adliyede bulunan televizyon kanalında öğrendim. Bir siyasi amaç uğruna tertiplenmiş bu dosyalar. 2015'te örgüt üyeliğine dair dosyalar duruyordu, buna tutuklanmaya dair bir şey olmadığı için 2 buçuk yıl boyunca dışarıda belediye başkanlığına devam ettim. Yalan belgelerle tutuklanmam için kumpas tertiplediler. Dünya alem biliyor benim DTK Eşbaşkanı olmadığımı. Zincirleme bir kumpas ile karşı karşıyayız. Bana kurulan, arkadaşlarıma kurulan kumpas bir değil iki kumpas kuruldu. Minareyi çalmışlar kılıfına uymuyor, biz onu diyoruz. Yasin Börü'nün öldürülme davası Diyarbakır'da görüldü, peki müştekisi neden benim hakkımda orda ‘azmettirici' olarak söylememiş. Bana torpil mi geçilmiş, böyle bir şeyin olmadığını dünya alem de, iktidar da bunun bir kumpas olduğunu biliyor. Ben neden Yasin Börü davasında ‘azmettirici' değilim de bu davada azmettiriciyim. Bunun bir kumpas olduğu apaçık ortada. Barış ihtimalini dahi ortadan kaldırmaya yönelik büyük bir kumpas var, onu yargılamak istiyorsunuz. Barış ümidi yeşermesin diye kurulmuş bir tuzak var.

Diyarbakır'daki 6-8 Ekim olay tutanaklarını okudum, tutanaklarda ‘bunlarla ilgisi yok bilgisayar kayıtlarında okuduk' denilmiş, bunun kumpas olmadığının garantisini verebiliyor musunuz?  ‘Ey Kürtler siz benim elimde kölesiniz, isterseniz sizi vurdururum' diyor. Kendilerine gelince darbeciler ama bize gelince neden kumpasçı olmasınlar. Buna niye inanmıyorsunuz, bu iddianamenin içeriğini yazanlara tek tek cevap verip ispatlayacağım merak etmesinler."

Kışanak'ın ardından söz alan Avukat Cihan Aydın, 20 Eylül 2014 yılında DBB'nin önünde Gültan Kışanak'ın yaptığı konuşmanın hakkında herhangi bir tutanak tutulmamasına rağmen, mahkeme heyetinin o sürece dair Kışanak'a soru sormasına tepki gösterdi.

Savunmasına yeniden devam eden Kışanak, iktidarın DBB'nin yapmak istediği projelere karşı nasıl engeller çıkardığını anlattı. Kışanak, "Bu dosyanın bunlarla ilgisi yoktur diyemezsiniz. Bunlar anlatmazsak hakikate ve tarihe ayıp olur. Ben tarihe konuşuyorum, tarihin tanıklarına konuşuyorum. Bize özel bir KHK çıkarıldı" dedi. Kışanak, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Kaç belediye başkanı bu KHK'den görevden alındı" sorusunun sorularak soruşturulmasını talep etti.

Kışanak'ın beyanlarının ardından duruşmaya bir günlük ara verildi.