30 Aralık 2024 Pazartesi

L. Michel Destan yazdı | 5 kıtadan kadınlar Tunus'tan haykırdı: Hayallerimizi birlikte gerçekleştireceğiz

Atölye çalışmalarında ve delege sunumlarında sorunun temel kaynağının kapitalizm olduğu tespiti öne çıktı. Kadın özgürlük mücadelesinin işçi sınıfı mücadelesinden bağımsız ele alınamayacağı, sınıfsal yönünün görmezden gelinmesinin kapitalizme karşı mücadeleyi zayıflattığı vurgusu yapıldı. Ayrıca dünya kadın hareketinin kapsayıcı olması, kadın özgürlük mücadelesinin gelişimi ve etkinliği içinde feminist kadın hareketiyle komünist kadın hareketinin buluşma alanlarının zorunluluğu da önemli vurgular arasındaydı.

Tunus'ta 4-9 Eylül'de gerçekleştirilen 3. Dünya Kadın Konferansı coşkulu bir şekilde sona erdi. 42 ülkeden 93 delegenin ve 460 katılımcının yer aldığı konferansta bazı delegeler vize yada devletlerin engelleme politikaları nedeniyle konferansa katılamadı. Delegelerin yaş ortalamasının 37 olduğu konferansta, 5 kıtadan 52 kadın örgütü temsil edildi.

4 Eylül günü yapılan yürüyüşle başlayan ve farklı coğrafyalardan bir araya gelen devrimci, sosyalist, militan kadınlar ve LGBTİ+'ların katıldığı konferans boyunca kadınlar ülkelerinde yaşanan baskı ve saldırıları ve buna karşı yürüttükleri mücadeleyi anlattı. En çok erkek ve devlet şiddeti, taciz, tecavüz, açlık ve yoksulluk, işsizlik, artan enflasyon, ekonomik ve siyasi krizler, ücret eşitsizliği, kadın katliamları, ekolojik kriz, emperyalist savaş, kadın bedeninin ticarileştirilmesi, mültecilik ve göç yollarında yaşanan insanlık dramlarına değindiler.

Afrika kıtasından delegeler, kadın sünneti, genç kadınların eğitim hakkının gasp edilmesi, çocuk yaşta zorla evlilik ve çocuk yaşta doğum sorununu öne çıkardı. Latin Amerika delegeleri politik tutsakların durumu ve emperyalist istihbarat servislerinin devrimci güçlere yönelik baskı ve takiplerine vurgu yaptı. Ortadoğu delegeleri Filistin, Kürdistan ve Afganistan'ın güncel politik durumunu kadın özgürlük mücadelesi ile bağı çerçevesinde aktardı. Rojava kadın devrimi deneyimi, Afganistanlı ve Filistinli kadınların direnişleri coşkulu bir şeklide salona yansıtıldı. Asya kıtası tarım ve tekstilde çalışan kadın işçilerinin sorunları, grev ve direnişlerin üzerinde yoğunlaştı. Avrupa kıtası ekonomik kriz, eşit işe eşit ücret, işçi grevleri, emperyalist savaşlar, Ukrayna savaşının sonuçlarının yansıması, artan yoksulluk, mültecilik konularını öne çıkardı.

Konferansa Ortadoğu ve Avrupa'dan Türkiyeli ve Kürdistanlı delegelerin etkin katılımı dikkat çekti. Türkiye'den Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM), Özgür Kadın Hareketi (TJA), Emekçi Kadınlar (EKA) ve TOMİS katıldı. Avrupa'dan Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB), İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu (BİR-KAR), Yeni Kadın, Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu'ndan (ADHK) kadınlar konferansa ve atölyelere etkin katılım sağladı.

Konferansta yapılan 31 atölye çalışmasının belli başlıkları arasında "LGBTİ hareketi ve kadın mücadelesinin ittifak ilişkisi", "Göç ve küreselleşme", "Kadın devrimi ve Rojava kadın devrimi deneyimi", "Kadının ev içi emeği", "Şiddetten arındırılmış Rosenberg modeli", "Kadın özgürlüğü yeni perspektifler, "Feminizme bürünmüş oportünizm", "Kürt kadın isyanı", "Özsavunma", "Savaş aracı olarak tecavüz", "Antiemperyalist mücadele ve kadın", "Ekolojik kriz ve kadın", "Tarım işçisi kadınların sorunları", "Genç kadınların sorunları", "Göçmen kadınların sorunları", "Patriarkal sistem", "Eşit işe eşit ücret mücadelesi" yer aldı.

Atölye çalışmalarında ve delege sunumlarında sorunun temel kaynağının kapitalizm olduğu tespiti öne çıktı. Kadın özgürlük mücadelesinin işçi sınıfı mücadelesinden bağımsız ele alınamayacağı, sınıfsal yönünün görmezden gelinmesinin kapitalizme karşı mücadeleyi zayıflattığı vurgusu yapıldı. Ayrıca dünya kadın hareketinin kapsayıcı olması, kadın özgürlük mücadelesinin gelişimi ve etkinliği içinde feminist kadın hareketiyle komünist kadın hareketinin buluşma alanlarının zorunluluğu da önemli vurgular arasındaydı.
Konferansta iki gün süren atölyelerde çıkan sonuçlar ve sonuç bildirgesine dahil edilmek istenen karar önergeleri 7-8 Eylül günlerinde yapılan kongreye sunuldu, üzerinde tartışmalar yürütüldü.

SOSYALİZM Mİ, OPORTÜNİZM Mİ?
İdeolojik tartışmanın keskin olarak yürütüldüğü atölyelerden biri, "Kadınların Kurtuluşu için Yeni Perspektifler- Gerçek Sosyalizm mi, Feminist Paketlenmiş Oportünizm mi?" oldu.
Almanya Marksist Leninist Partisi (MLPD) Başkanı Gaby Fechtner, sunum yaptığı atölyede krizler, savaş, kaçış, şiddet, çevresel yıkım, enflasyon ve artan yoksullukla birlikte kadınların yaşadığı acil sorunlara işaret etti, çözüm önerilerine ilişkin tartışmalar yaptı.

Ücretli emeğin kapitalist sömürüsüne karşı mücadele ile kadınların kurtuluşu için mücadelenin ayrılamayacağı; burjuva devlet ve aile düzenine karşı insanlık ve kadınların özgürleşmesi için ücretli emek sömürüsünün sona erdirilmesi gerektiği fikrinde ortaklaşıldı.

Aynı zamanda işçi sınıfının sınıf mücadelesindeki öncü rolünü reddeden, postmodernist burjuva teorinin kadın hareketi üzerindeki etkilerine değinilerek, feminist hareketin bazı kesimlerinin kadın hareketinin işçi hareketinden ayrılması çağrısında bulunduğu hatırlatıldı. Komünizm ve sosyalizmin artık sona erdiği antipropagandalarına karşın devrimin güncelliği fikri üzerine ortaklaşıldı.

Kimi atölye çalışmalarında sunum yapan kişinin görüşlerinden farklı konuşmalara tahammülsüzlük öne çıkarken, bu durum eleştirildi.

Konferansta marksist leninistler, işçiler, sosyalist feministler, örgütlü ve örgütsüz kadınlar, tarım işçileri, genç kadınlar, LGBTİ+'lar ideolojik bakış açıları çerçevesinde tartışmalar yaptı. Yapılan sunum ve konuşmalar bazen iç dökmeye, birbirini tekrar etmeye dönüşürken, ideolojik olarak içeriği dolu, yeni perspektif, mücadele yöntem ve araçlarının geniş bir bakış açısıyla tartışmasında kimi sığlıklar ortaya çıktı. Aynı zamanda delegelerin kendi ülkelerindeki kadın özgürlük mücadelesiyle sınırlı sunum ve tartışmaları darlaşmaya neden olurken, bazı kadın örgütlerinin "erkeklerle sorunumuz yok" şeklindeki tanımlamaları devrimci kadın cins bilincinin oluşması, toplumsal cinsiyet rolleri ve ataerkil sistemde erkek cinsinin biçilen rollerin yeterince kavranmadığını ortaya koydu. Kadın delegelerin bir kısmı iç demokrasinin yeterince işletilmediği noktasında eleştiriler sundu.

Konferansa ayrıca genç kadınlar damgasını vurdu. ZORA'nın teknik ve çeviri gibi çalışmalarda yer alarak çalışmaları kolaylaştırmasının yanı sıra tartışmalara dinamik katılımı, bu tarz konferanslarda genç kadınların varlığının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı.

Konferansa katılan komünist ve sosyalist kadınlar siyasal mücadele ve perspektifleri bölümünde zengin tartışmalar yapmaya çalışsa da ön hazırlık eksiklikleri bu bölümlerde etkin öneriler sunulmasını zayıflattı.

Konferansta sonuç bildirgesinde yer aldığı üzere, "Kadın devrimi, sosyo-ekolojik dönüşüm, sosyalist devrim ve emperyalizmi nasıl yeneriz" konulu konferans yapılması kararı alındı. Nepal'de yapılması planlanan ideolojik ve teorik tartışmaların yürütüleceği konferansa güçlü bir hazırlığın bugünden başlatılması önemli bir yerde duruyor.

Konferansın son günü biraraya gelen kıta delegeleri, kıta konferanslarının tarih ve yerini, konferans hazırlıkları için koordinatörleri belirledi. Komünist kadınlar kıta konferanslarına hazırlıkları güçlendirme ve etkin rol alma hedefiyle hareket ederek güçlendirme perspektifiyle hareket etmek üzere hazırlıklara başlamanın önemine işaret etti.

Farklı coğrafyalardan kadınların bir araya geldiği, bilgi ve deneyimlerini paylaştığı, birbirine dokunduğu, dayanışmayı örgütlediği böylesi konferansların ihtiyaç olduğu Tunus'ta düzenlenen 3. Kadın Konferansında çarpıcı bir şekilde görüldü. Kadınların özgürce tartışacağı, üreteceği, deneyimlerini paylaşacağı, ideolojik tartışmalar yürüteceği özgür kürsüler yaratmanın ihtiyacı delegelerin konuşmalarına da yansıdı.

Konferansa katılan kadınların çok büyük bir kısmını söz alıp kendilerini ifade ettiler, ideolojik tartışmalar yürüttü. Her ne kadar birbirini tekrarlayan konuşmalar yapıldıysa da kadınların özgüveni ve özgürce kendilerini ifade etmeleri çok önemli bir katkıydı. Yer yer kadınların yaşadığı acıların ağırlığı katılımcıların nefesini kesti, gözleri doldu, duygudaşlık kuruldu. Bu duygu yoğunluğunun paylaşımının yanı sıra kadınların sınıfsız, sömürüsüz, cinsiyetsiz bir dünya mücadelesinin devrimle taçlanmasının yakıcılığı açığa çıktı. Ve kadınlar şöyle seslendi: Hayallerimiz gerçek ve gerçekleşecek.

Konferansta sözler, öneriler, tartışmalar belki yarım kaldı ama artık şimdi pratik zamanı. Sonuç bildirgesinde yer aldığı üzere, kadın kitlelerini örgütlemek, bilinçlendirmek, konferansın sonuçlarını iletmek, 8 Mart, 1 Mayıs, 25 Kasım ve dünya barış günlerinde kadın kitlelerine ulaşmak için hummalı bir çalışma yürütme vaktidir.

Kadın kitlelerini, emperyalist savaşlara karşı antiemperyalist ve antifaşist mücadelenin ve erkek egemen kapitalist sisteme karşı mücadelenin parçası kılmanın ve gelecek güzel günler için sosyalizmde inat etmenin vaktidir.