Koçyiğit: Gerçek ve kalıcı çözüm, toplumun sürece müdahil olmasıyla gelecektir
Komisyona sundukları rapora ilişkin değerlendirmelerde bulunan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Gerçek ve kalıcı çözüm, toplumun kendi öz sorunları etrafında örgütlenmesi ve sürece müdahil olmasıyla gelecektir" dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Mecliste basın toplantısı düzenleyerek komisyona sundukları rapora ilişkin aktarımlarda bulundu.
Raporun internette erişime açılacağını dile getiren Koçyiğit, "Bu raporun sadece teknik bir metin olmadığını; acıyla yoğrulmuş coğrafyanın barışa, adalete ve ortak geleceğe duyduğu hasretin bitmesi için kaleme dökülmüş bir rapor olduğunu ifade ederek başlamak istiyorum. O anlamıyla, bu raporun sadece DEM Parti'nin raporu olarak değil, milyonların talebinin dile getirildiği bir metin olarak ele alınması gerektiğini de ifade etmek istiyorum. Hem siyasi hem de hukuki tüm söylemler toplumumuzun, halklarımızın beklentilerini ifade etmektedir" dedi.
'MECLİS ACİLEN BİR BARIŞ YASASI ÇIKARMALI'
"Bu raporla, çatışmasızlığın kalıcı olması için TBMM'nin acilen bir demokratik entegrasyon yasası, yani barış yasası çıkarması gerektiğini söylüyoruz. Silahların susması bir sonuç değil, bir başlangıçtır. Asıl hedefimiz eşitlik ve adalet üzerine kurulu, toplumsal rızaya dayalı pozitif barıştır" diyen Koçyiğit, barışı sadece çatışmasızlık hali olarak değil, demokrasinin inşası olarak gördüklerini söyledi.
"Biz bu ülkenin barışının güvenlikle değil hukukla kurulacağına inanıyoruz. Bu rapor hukuk-politik bir rapor. Politikadan, politik tercihlerden yoksun bir hukuk söz konusu olamaz. O nedenle Kürt meselesi gibi siyasal ve hukuksal boyutları olan bu meseleye dair rapor yazılıyorsa, rapor hukuk-politik bir rapor olmalıydı" diyen Koçyiğit, raporun omurgasının buna dayandığını söyledi.
'KÜRT SORUNU İNKAR, EŞİTSİZLİK, HUKUK SORUNUDUR'
Sürecin ana odağı olan Kürt sorununu doğru tariflemeden, doğru bir çözüm de üretilemeyeceğini belirten Koçyiğit, "Raporumuzda Kürt meselesini bir güvenlik sorunu olarak değil; varlığın inkarı, eşitsizlik ve hukuk sorunu olarak tanımlamaya çalıştık" dedi. Bu coğrafyada Kürt sorununun demokratik çözümü sağlanmadan demokrasinin sağlanamayacağını dile getiren Koçyiğit, "Kürt'ü kardeşi olarak tarif eden ama Kürtlerin hukuki ve siyasi haklarını tanımayan antidemokratik anlayışın tam karşısındayız" ifadelerini kullandı.
'SÜREÇ HEM ŞEFFAF, HEM DE KATILIMCI GÖTÜRÜLMELİ'
Koçyiğit, şöyle devam etti: "Meclis Komisyonundaki dinleme oturumlarında ve partimizin gerçekleştirdiği buluşmalarda çatışma, çözüm ve kalıcı barış üçgenine dair çıkarımlar yapmaya özen gösterdik. Bu dinlemeler ve buluşmaların ortak çıktıları üzerinden sürecin hem şeffaf hem katılımcı götürülmesi parti olarak hem önerimiz hem de hedefimizdir. Çatışmasızlık ikliminin sağlanması ve barış stratejisi bağlamında sayın Öcalan'ın rolüne, önerilerine değinmek raporumuz açısından önemli başlıklarından birisidir. Bu bağlamda yeni dönemin ortak kavramlarının ne olduğunu soracak olursanız da üçüncü bölümde işlediğimiz demokratik cumhuriyet, demokratik ulus ve ortak vatan kavramları üzerinden daha somut formüllere ve daha somut ortaklıklara gitmektir."
'KÜRT SORUNU BİR EŞİT YURTTAŞLIK MESELESİDİR'
Demokratik siyaset hakkı başta olmak üzere demokratik ve hukuksal inşa çalışmalarının da önemine işaret eden Koçyiğit, "Kürt sorunu özünde bir eşit yurttaşlık, anadili ve kültür hakkı meselesidir. Kürt halkının anadilinde eğitim ve öğrenim hakkının kültürel devamlılığını kolektif olarak sağlayacak güvencelerin hukuk ve anayasa zemininde tanınması kaçınılmazdır. Kürt meselesinin ve daha genel anlamda demokratikleşme krizinin temel sebeplerinden birisi olan yerel demokrasinin sürekli askıya alınmasına ve bu bağlamda özel olarak da kayyum rejimine son verilmesine özel olarak vurgu yapmak isterim. AİHM ve AYM kararlarının uygulanması, hasta tutsaklarının serbest bırakılması, kayyumla görevlerine son verilenlerin görevlerine iade edilmesi, toplumsal güvenin inşasında önemli başlangıç adımları olacaktır" dedi.
"Gerçek ve kalıcı çözüm, toplumun kendi öz sorunları etrafında örgütlenmesi ve sürece müdahil olmasıyla gelecektir. Dolayısıyla raporumuz aynı zamanda sürece toplumun öz örgütlülükleriyle taraf olmasının çağrısı, yani demokratik toplum çağrısıdır" vurgusu yapan Koçyiğit, kalıcı barış için adım atmanın herkesin en temel sorumluluğu olduğunu dile getirdi.
'TEMENNİMİZ SURİYE'DE KALICI BARIŞIN SAĞLANMALI'
Ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Koçyiğit, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın QSD'ye dönük açıklamalarını yorumladı. Koçyiğit, Suriye'nin kendi dinamikleri var, kendi yapısı var. Suriye'deki süreci biz de yakından takip ediyoruz. Bizim beklentimiz, bizim temennimiz gerçekten Suriye'de kalıcı barışın ve istikrarın sağlanmasıdır. Bu anlamıyla, 10 Mart Mutabakatının uygulanması için herkesin elinden gelen çabayı sarf etmesi lazım" dedi.