28 Nisan 2024 Pazar

Kışanak: Hasta tutsaklar hapishanelerden tabutlarla çıkıyor

Kobanê davasında konuşan yerine kayyum atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Garibe'nin asla boyun eğmediği zulme tanıklık ettiğini vurguladı. Kışanak, Garibe'nin katlinin "kadın katliamı" olduğunu vurguladı. Hasta tutsak Aysel Tuğluk'un durumuna dikkat çeken Kışanak, Tuğluk'un başına geleceklerden iktidarın sorumlu olduğunu vurguladı. Kışanak, "Hapishanelerden hasta tutsaklar tabutlarla çıkıyor" dedi. 

IŞİD'in Kobanê'ye yönelik saldırıları karşısında 6-8 Ekim 2014'te gerçekleştirilen eylemler gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21'i tutuklu 108 isim hakkında açılan Kobanê siyasi soykırım davasının 8. duruşması Sincan Hapishane Kampüsü'nde görüldü. 

Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın duruşmasına dava avukatlarının yanı sıra HDP Ankara il ve ilçe yönetici ve üyeleri ile yargılanan siyasetçilerin ailesi katıldı. Sincan Hapishanesi'nde tutuklu bulunan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, HDP eski Sözcüsü Günay Kubilay duruşmaya katılmadı. Farklı hapishanelerde tutulan siyasetçiler ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Önceki celsede, hakkında zorla getirilme kararı çıkarılan yerine kayyum atanan Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk de duruşmaya Mardin'den SEGBİS ile katıldı.

'GARİBE'NİN BOYUN EĞMEDİĞİ ZULMÜN TANIĞIYIZ'
Figen Yüksekdağ'dan sonra söz alan yerine kayyum atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak'ın konuşmasıyla duruşma sürdü. Kışanak "Geçecek bunlar eninde sonunda geçecek. Mazlumun ahı kalmayacak bizler de burada onurlu mücadelede yürüyüşün bir parçası olmaya çalışıyoruz" diyerek sözlerine başladı. Kandıra Hapishanesi'nde katledilen Garibe Gezer'i anan Kışanak, "Hepimiz sarsıldık. Garibe boyun eğmedi, zulme boyun eğmedi. Biz bu zulmün tanığıyız. Garibe'nin yaşamını yitirmesi bir kadın cinayetidir. İster kendi yaşamına son vermiş olsun, isterse birilerinin eliyle yaşamına son vermiş olsun, bu bir cinayettir. Bir kadın böylesine geleneksel yöntemlerin bu kadar yüksek olduğu bir yerde çıkıp 'tacize, tecavüze uğradım' dediyse ve bir şey yapılmamışsa başta iktidar, Adalet Bakanlığı, savcı, cezaevi idaresi herkes bundan sorumludur" dedi.

Kadınların çığlıklarının duyulmadığını belirten Kışanak, Garibe'nin bir kez bile ifadeye çağrılmadığını, tanıkların dinlenmediğini ve olayın üstünün örtbas edilmeye çalışıldığını vurguladı. Garibe'nin katlini bu nedenle "Kadın cinayetidir" diye tanımlayan Kışanak, "Eğer siz bir hukuk insanıysanız bu sizi de ilgilendirir. Hukuk, adalet normlarının sizin için bir anlamı varsa Garibe'nin ölümünün de bir anlamı vardır. Cezasızlık politikası bir politik tercih, bir iktidar politikasıdır" diye konuştu. 

'HASTA TUTSAKLAR HAPİSHANEDEN TABUTLA ÇIKIYOR'
Kışanak, şöyle devam etti: "Bu ülkede bir insan 'dur' ihtarına uymadığı için öldürülür mü? Biz hukuku, adaleti korumaya çalışıyoruz, kendimizi değil. Devletin can güvenliği altında olduğu söylenen bir kadın böylesine bir şey yaşamış ve beyanı bile alınmamış. Orası suç yeri. Süngerli oda suç yeri. Bana süngerli odada bunu yaptılar dedi ama Kandıra cezaevinin süngerli odası gıcır gıcır yeniden yapıldı ve işlenmeye devam ediyor. Hasta tutsaklar cezaevlerinden tabutlarla çıkıyor. Bizler de birer tabutun içinde yaşamaya çalışıyoruz. Cezaevleri tabutluktur, bir işkence mekanıdır. Yanı başında bir insan ölüyor ve sen bundan haberdar olamıyorsan bu bir tecrittir ve cezaevlerinin suç mekanı olduğunun göstergesidir.

'İNSAN MAHKUM DA OLSA ONUN SAYGINLIK HAKKI BAKİDİR'
Bir diğer konu ise çıplak aramanın adı detaylı arama olarak değiştirildi. Adını değiştirseniz neye yarar kendisi ortada. Garibe'ye çıplak arama yapıldı. Bu bir insanın bedenine rızası dışında müdahale etmek tecavüz değil de nedir? Çıplak aramaya direnmesi bir tecavüz gerekçesi. Bunun ortadan kaldırılması gerekir. Kamuoyunda bunu yanıltıyorlar. Bir insan mahkum da olsa onun saygınlık hakkı bakidir. Hangi çağda yaşıyoruz? İnsanlık onurunu korumayan bir sistem olabilir mi?

'HEPSİ GARİBE GEZER'İN ÖLÜMÜNDEN SORUMLUDUR'
İnsanlar dışarıda ekmek alamıyorlar. Kim çocuğuna sahip çıkabilir? İnsanlar hem hukuki destekten hem de sosyal destekten yoksunlar. Öldüremediklerini süründürme sistemine dönüştü cezaevleri. Söylenecek o kadar söz var ki… En önemli şeylerden biri de yaratılan düşman algısıdır. Senin değerlerine değil de başka değerlere inanıyor olabilir. Düşman nedir? Artık herkes birbirine düşmanca gözle bakmaya başladı. Ben buradaki infaz koruma memurlarına güvenmek istiyorum ama yaratılan düşman algısından kaynaklı güvenemiyorum. Bu ülkenin düşmanlık algısının düşmanlık sisteminin kurbanıdır tutsaklar. Bunların hepsi Garibe Gezer'in ölümünden sorumludur.

'BENİM HAYATIM, SÖZÜM, DURUŞUM ORTADADIR'
Başımıza öyle çoraplar örülmeye çalışılıyor ki biz susmayacağız. Niye susacağız ki? Ne yapmışız da susacağız? Benim hayatım, sözüm, duruşum ortada. Hayatımda kendimi kadın mücadelesi, demokratik siyasete, hakka, hukuka adamış bir insanım. Söyleyecek çok sözüm var ama o kadar çok zulme uğradım ki o kadar çok kumpas gördüm ki söyleyecek çok sözüm var. Bir ay toplam 4 hafta onun da 2 haftasında duruşma yap diyemezsiniz.

'KADINLAR ZULME DİRENİŞLE CEVAP VERECEK'
Bu dava dosyasındaki her bir belge kumpastır, iftiradır. Bunları ifşa etmek de bizim görevimizdir ve yapacağız. Aysel'i hastaneye gittikten sonra tek başına bir hücrede karantinaya aldılar. Aysel'i tek başına bir odada karantinaya almak Aysel'i ölüme terk etmektir. Başına gelebilecek her şeyden siz sorumlusunuz. Demokrasinin, hukukun yeniden tesis edilmesi için gerçeklerin haykırıldığı bir yer haline getireceğiz. Hakikati haykıranlar olarak bu mahkemede sözümüzü söyleyeceğiz. Garibe'nin aramızdan ayrılıp sonsuzluğa yolculuğu hepimizin canını yaktı ama ben kadınların bu zulme direnişle cevap vereceğine gönülden inanıyorum."

Daha sonra söz alan HDP eski MYK üyesi Dilek Yağlı, bir önceki celsede reddi hakim yaptığını hatırlatarak, itiraz hakkının hala saklı olduğunu ifade etti. İtiraz hakkının bitmeden tekrar yargılamaya başlandığına dikkat çeken Yağlı, "Dilekçelerimize otomatik olarak itiraz ediyorsunuz ama duruşma periyoduna ilişkin taleplerimizi değerlendireceğinizi söylediniz. Savunma yapabilmemizin olanaklarının oluşturulması, avukatlarla görüşebilmemiz ve kararlara itiraz edebilmemiz için bu kararları bize zamanında tebliğ etmeniz için taleplerim hala devam ediyor. Özellikle duruşma periyotlarının değiştirilmesi için taleplerimi yineliyorum" dedi. Tekirdağ Hapishanesi'nde yaşamını yitiren Vedat Erkmen'e dikkat çeken Dilek, bulundukları ceza infaz sisteminin karanlık yüzünü açığa çıkaracaklarını vurguladı.

Duruşmaya yarına kadar ara verildi.