19 Mayıs 2024 Pazar

KESK'li kadınlar: Asla 'makbul' olmayacağız

İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesine ve kadın kazanımlarına yönelik saldıralar dair açıklama yapan KESK üyesi kadınlar, "Asla 'makbul' olmayacağız. Vardık, varız, var olacağız" dedi. 

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyesi kadınlar genel merkez binalarında Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine karşı ve kadın kazanımlarına yönelik saldırılara ilişkin açıklama gerçekleştirdi. Açıklama yapılan salona, "Örgütlü Kadın Mücadelemizle Biz Kazanacağız" pankartı asılırken,  açıklamayı KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy Terkdemir okudu.

Kapitalizmin, erkek egemen sistemin ve iktidarın gerici ideolojisinin birlikte işleyişi ile kadınların kamusal alanda, istihdamdaki varlıklarının tehlikeye girdiğini ve kadınların bedenine, kimliğine, emeğine yönelik saldırıların arttığına dikkat çekek Atasoy, "Kadınların kaç çocuk doğuracağından, nasıl giyineceğine, sokakta özgürce dolaşmasından, çalışmasına, sosyal medya kullanımından, kahkahasına kadar her şey AKP'nin temsil ettiği ideoloji tarafından şekillendirilmeye çalışılmaktadır. İktidarın uzun süredir güvencesizlik, işsizlik, şiddet ve yoksulluk kıskacında kadınların yaşamını daha fazla denetim altına alma çabası, sosyal, siyasal, toplumsal ve ekonomik pek çok hakkı kullanılamaz hale  getirmiştir. Kadınların toplumsal yaşamda bir özne olarak var olmalarını, özellikle istihdamda ve siyasette temsil gücü oluşturmalarını, kendi kararlarını vermelerini, bunun toplumsal mekanizmalarını oluşturmalarını kendi varlığı için bir tehdit olarak gören bu anlayış, oluşturulan tekçi cinsiyetçi rejime karşı kadınların tepkilerini önlemek için ideolojik saldırılarını arttırmaktadır" dedi.

Pandeminin sonuçlarının en çok kadınları etkilediğini kaydeden Atasoy, "AKP-MHP iktidarının pandemiyi yaşanan ekonomik krizin yansımalarını örtmek, baskıcı politikaları derinleştirmek, toplumsal muhalefeti engellemek, karantina koşullarını cinsiyetçi ideolojisini hakim kılmak ve fırsata çevirmek için devreye koyduğu araçların yansımaları tüm toplumda etkili olduğu gibi en fazla kadınları etkilemektedir" ifadelerini kullandı. KESK'li kadınlar olarak, emeğin evrensel haklarının korunması ve geliştirilmesi için mücadele ettiklerini belirten Atasoy, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nde çalışan iki KESK üyesi 14 Mart Tıp Bayramı'nda o gün itibariyle koronavirüs nedeniyle vefat eden 384 sağlık emekçisi için bir dakikalık saygı duruşunda bulundukları için görevden uzaklaştırılan SES işyeri temsilcileri hemşire Günseli Uğur ve üyeleri Arzu Sert'i hatırlattı. Atasoy ayrıca KHK ile ihraç edilen SES üyesi Zelal Bilgin ve BTS eski kadın sekreteri Bahar Karakaş Ulug'un Diyarbakır'da katıldıkları kadın eylemleri gerekçe gösterilerek gözaltına alındıklarını ve tutuklanmalarını hukuksuzluk olarak değerlendirdi.

Önceki dönem Ankara Eğitim Sen 5 No'lu Üniversiteler Şubesi başkanlığı görevini de yürüten Doç. Dr. Meltem Kayıran'ın 30 yıldır emek verdiği fakültesiyle ilişkisi haksız-hukuksuz bir biçimde kesildiğini hatırlatan Atasoy, "Doç. Dr. Meltem Kayıran 2017 yılında Doçentlik unvan ve yetkisi almasına rağmen, aradan geçen 4 yılda hak ettiği kadroya ataması yapılmayarak 'Dr. Öğretim Üyesi' kadrosunda çalıştırılmaya devam edilmiştir. Hak ettiği kadro verilmediği gibi bir alt kadronun kriterleri uyarınca kendisinden ısrarla dosya istenmiş, bu dosyanın istenmesinin hukuka aykırı olduğunu iddia ederek teslim etmediği için üniversiteyle ilişiği kesilmiştir. Bu keyfi karar üniversitelerde güvencesiz istihdamın muhalif akademisyenler üzerindeki ağır sonuçlarını göstermektedir.30 yılını bilime adamış bir akademisyenin 300'ü aşkın öğrencisi ve tez danışmanlıkları varken eğitim öğretim dönemi ortasında üniversiteden koparılmasında da nasıl bir kamu yararı gözetildiğini buradan bir kez daha sormak istiyoruz" diye belirtti.
 
Atasoy, şöyle devam etti: "Kapitalizmin, patriyarkanın ve dini araçsallaştıran, siyasallaştıran anlayışın sömürü ve tahakkümü, en açık ve derin biçimde kadın bedeni, emeği ve kimliği üzerinde kendini göstermektedir. Bu nedenle kadınlar bu mücadelenin her alanında var ve en önde! AKP iktidarı, oluşturduğu 'makbul kadın' tanımının dışında kalan, mücadelede bir adım geri atmadan ve en önlerde yer alan kadınları türlü cezalarla kamusal alandan dışlamaya, eve kapatmaya, iş yerinden, emekçilerden yalıtmaya, yalnızlaştırmaya çalışsa da biz KESK'li kadınlar olarak asla vazgeçmeyeceğiz; dayanışmamızla, birbirimizden asla vazgeçmeden, birbirimize yurt olarak bu mücadeleyi ileri taşıyacağız. Asla 'makbul' olmayacağız. Vardık, varız, var olacağız."