26 Nisan 2024 Cuma

Kelebeklerin isyanıyla 25 Kasım'da sokaklara

Trujillo diktatörlüğüne karşı can feda mücadele yürüten Mirabel kardeşlerin ardılları, bugün de Erdoğan ve AKP'nin kadın ve çocuk düşmanı politikalarına karşı direniyor. Kelebekler'in cüret ve cesaretini kuşanan kadınlar, kendilerine yasaklanmak istenen alanları bugün bir kez daha isyanlarıyla dolduracak, bir kez daha "kadına yönelik şiddete hayır" diye haykıracak. 

25 Kasım'a gelirken 25 kadının hikayesini sizlerle paylaştık. Katledilen kadınlar olarak geçsede isimleri bu kadınlar kendilerine dayatılan hayatı reddedenlerdi. Sevgilisi, evli olduğu adam, babası, kardeşi, kuzeni, öğrencisi, işyerinden arkadaşı -liste uzadıkça uzar- katledilen kadınların hikayeleri birbiriyle aynı.

Yıllarca gördükleri sistematik işkenceye "yeter" dediler, saplantılı duygularıyla hayatlarını karartmak isteyen erkeklere "hayır" dediler. Bu yüzden onlar tarafından katledildildi kadınlar. Ancak cesaretiyle yol gösteren, hayatımıza dokunan kadınlar da oldu Nevin, Çilem, Yasemin, Name gibi...

TRUJİLLO DİKTATÖRLÜĞÜNE İSYAN ETTİLER
Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Karşı Uluslararası Mücadele Günü. 1930 yılında Dominik Cumhuriyeti'ni kana bulayan darbeci diktatör Rafael Trujillo'ya baş kaldıran "kelebeklerin" isyanının simgesi. Onlar da ardılları olan kadınlar gibi kendilerine dayatılan rolleri reddetti. Trujillo'ya isyan eden en önemli hareket Patria, Minerva ve Maria adlı 3 kızkardeşten oluşan Clandestina idi.

Kardeşlerden birisinin kod adının "kelebek" olduğu için Kelebekler olarak bilinen Mirabel Kardeşler'in mücadelesi defalarca tutuklanmalarına, ağır işkencelerden geçmelerine neden oldu. Ancak onlar her işkenceden daha kararlı çıktı. Trujillo, işkencede dize getiremediği kızkardeşlerin tüm mal varlığına el koyarak, hayatlarını devam ettirmelerini de engellemeye çalıştı. Ancak bu çabası da fayda etmedi. Ta ki yaptığı halk konuşmasına kadar... "Ülkenin en büyük iki sorunu kilise ve Mirabel kardeşlerdir" ifadelerini kullanan Trujillo, yandaşlarına seslenerek üç kızkardeşi "vatan haini" ilan etti.

25 KASIM'DA KATLEDİLDİLER
Trujillo'nun konuşmasından 23 gün sonra yani 25 Kasım 1960 günü hapishane ziyaretinden dönen Mirabel kardeşlerin arabası yolda durduruldu. Mirabel kardeşler önce tecavüz işkencesine uğradı, ardından dövülerek katletti. Bununla da yetinmeyen diktatörlük yanlıları Patria, Minerva ve Maria'nın cansız bedenlerini bir uçurumdan aşağı attı.

Devlet ve medya Mirabel kardeşlerin uğradığı katliamı "trafik kazası" olarak gösterdi. Kelebeklerin katliamını bir zafer olarak gören Trujillo yanıldığını kısa süre sonra ülkede çıkan ayaklanmada gördü. Ayaklanmaların gittikçe ülkede çığ gibi büyümesiyle ABD, Trujillo'ya verdiği desteği geri çekti.

MİRABEL KARDEŞLER SANATLA ÖLÜMSÜZLEŞTİ
Mirabel kardeşlerin ölümünden 6 ay sonra 30 Mayıs 1961'de Trujillo bir suikast sonucu öldürüldü ve iki sene sonra Şubat 1963'de Dominik Cumhuriyet demokratik bir şekilde seçime gitti. Şüphesiz ki bu yolun taşlarını can feda yürüttükleri mücadeleyle Mirabel kardeşler döşemişti. Kelebekleri unutmayan Dominik halkı onların anısına bir vakıf ve müze kurdu. Ayrıca Dominikli şair Pedro Mir, Kelebeklerin Amini şiirinde, Mirabel Kardeşlerin katledilmesini kınayıp anlattı. Julia Alvarez de, Kelebekler Zamanı kitabında Mirabel Kardeşlerin hayatını ve mücadelesini anlattı. Kelebekler Zamanı kitabı aynı isimle sinemaya da uyarlandı. Böylece tüm bu eserlerle birlikte Mirabel kardeşler ölümsüzleşmiş oldu.

Mirabel Kardeşler'in öldürülmesinden yıllar sonra, 1981 yılında, Dominik Cumhuriyeti'nde Latin Amerika Kadın Kurultayı toplandı ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü olarak ilan edildi. Birleşmiş Milletler (BM) ise 1999 yılında 25 Kasım'ı Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ilan etti. Böylece 25 Kasım, Mirabel Kardeşler'in ölümlerini ve onurlu mücadelelerini anma ve kadına yönelik yapılan her türlü şiddetle mücadele etme günü oldu.

KELEBEKLERİN CÜRET VE CESARETİNİ KUŞANAN KADINLAR SOKAKLARDA
Mirabel kardeşlerin katledilmesinin 59. yılında elbetteki kadınlar hala şiddete, tacize ve tecavüze karşı mücadele ediyor. Kendilerine dayatılan toplumsal kadınlık rollerini reddediyor. Tıpkı Trujillo'nun yaptığı gibi ülkeyi faşizmle yönetmeye çalışan Erdoğan ve AKP'nin kadın ve çocuk düşmanı politikalarına karşı sokakları isyanla dolduruyor. Kelebeklerin kanat çırpışından aldıkları cüret ve cesaretle yürüyen kadınlar bugün de kendilerine yasaklanan alanlara çıkarak, "Kadına yönelik şiddete hayır" diyecek.

Son sözü direngenliğini miras aldığımız Mirabel kardeşlere bırakalım:

"Bunca acıyla dolu ülkemiz için yapılacak her şeyi yapmak bir mutluluk kaynağı; kollarını kavuşturup oturmak ise çok üzücü.

Çocuklarımızın bu yolsuzluk ve zorbalık dolu rejimde büyümesine izin veremeyiz. Buna karşı savaşmalıyız ve ben her şeyimi vermeye hazırım, gerekirse de hayatımı!"