30 Aralık 2024 Pazartesi

Kayyum rejimini Kürdistani ittifakla yenelim!

Mücadele başlıklarımız ve görevlerimiz yerel seçimlerden ibaret değildir. Önümüzde kazanılması gereken bir yerel seçim olduğu kadar, seçim sonrası kayyum rejimine karşı savunulması gereken belediyelerimiz olacağı gerçeği bir an için akıldan çıkartılmamalıdır. İttifakın halkımızda yarattığı beklenti, seçimleri kazanmak olduğu kadar belki ondan daha fazla kazanımlarımızı birlikte savunma iradesinin geliştirilmesidir.
31 Mart Yerel Seçimleri öncesinde Türkiye ve Bakûrê Kurdistan’da ittifak tartışmaları bütün hızı ve canlılığı ile devam ediyor. AKP-MHP faşist blokunun 16 Nisan referandumundan günümüze sürdürdüğü ittifak yerel seçimler öncesinde çatırdasa da anti-Kürt hassasiyetler ve kirli rant pazarlığı ile yeniden tesis edildi. CHP ise yine 16 Nisan referandumundan bu yana İyi Parti ve Saadet Partisi ile "Millet İttifakı" üzerinden anti-AKP’ci ama ezilenlere bir umut vaat etmeyen, AKP’nin işgalci politikalarına alkış tutan, Kürt halkının taleplerine kulaklarını tıkayan bir hattan ilerliyor.
 
AKP-MHP faşist bloku, kayyum siyasetini derinleştirmek ve halkın belediyelerini işgalden kurtarmasının önüne geçmek için boş durmuyor. Yıllardır sürdürdüğü siyasi soykırım operasyonları, tutuklamalar, yakıp yıkılan kentlerin demografik yapısını değiştirme, seçmen transferleri ile yetinmiyor. Her seçimde yeni hile ve ittifaklarla, tehdit ve şantajlarla Bakûrê Kürdistan’da sandıklardan birinci parti olarak çıkmaya çalışıyor.
 
31 Mart seçimlerine giderken sömürgeci faşist rejim, Ortadoğu’da işgal siyasetini sürdürmek, Rojava devrimini boğmak, Şengal’de DAİŞ’in yarım bıraktığı soykırımı tamamlamak, Maxmur’dan Kandil’e Kürtlerin özsavunma ve özyönetim alanlarını ortadan kaldırmak için tüm olanaklarını kullanmaktadır. Saray faşizmi aynı zamanda diplomatik imkanlarını kullanarak dünyanın her yerinde Kürtlerin kazanımlarını yok etmek için her fırsatı değerlendirmeye çalışmaktadır.
 
Ortadoğu’da işgal, Bakûrê Kurdistan’da kayyum ve tecrit siyasetinin hüküm sürdüğü bir dönemde HDP ile Kürdistani parti ve hareketlerin yerel seçimler için ittifak yapması son derece önemlidir. 7 Ocak’ta Amed’de ilan edilen "Yerel Seçimlerde Kürdistani Seçim İttifakı"nda, Kürdistan İslami Hareketi (Azadî), Devrimci Demokratik Kürt Derneği (DDKD), İnsan ve Özgürlük Partisi (PİA), Partîya Komunîsta Kurdistan (KKP), Platforma Demokrata Kurdistan (PDK), Partîya Demokrata Kurdistanê-Türkiye (PDK-T), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) yer aldı. İttifak, seçimlere HDP çatısı altında gireceğini ilan etti.
 
Açıklanan deklarasyonda, başkanlık sistemine geçişle Meclis’in işlevsizleştirilmesi ile birlikte yerel yönetimlerin öneminin arttığını, "sandığa gitsem de gitmesem de fark etmiyor, nasıl olsa kayyum atanacak" algısı yaratılarak halkımızın sandıktan ve siyasetten soğutulmaya çalışıldığı, AKP-MHP blokunun tüm politikasını Kürtlere kaybettirme üzerine kurması, tek adam rejiminin demokratik meşru seçim süreci ve halkların iradesi ile aşılabilmesi için Kürdistani yerel seçim ittifakının yaratılmasının önemi ifade edildi.
 
Saray faşizminin Kürt özgürlük hareketini ve Halkların Demokratik Partisi'ni (HDP) tasfiye ve yalnızlaştırma çabaları biliniyor. Keza onlara yaklaşan, onlarla ortak hareket eden herkesin sömürgeciliğin hedefi olduğu da biliniyor. Ayrılıkların bir kenara bırakılarak, tek adam rejimine ve kayyum siyasetine karşı bir araya gelinmesi, yerel seçimler özgülünde taktik bir ittifakın kurulması, Kürdistani siyaset yapan ve halkların eşitliğine ve kardeşliğine inanan tüm güçler tarafından desteklenmelidir. AKP-MHP faşist blokunun seçime girmeden seçimi kazanma, kayyum atama yetkisini bir şantaj olarak kullanma, halkımızın büyük bedeller ödeyerek kazandığı yasal siyaset olanaklarını kullanmasını engelleme girişimlerine karşı "Yerel Seçimlerde Kürdistani Seçim İttifakı"nın önemli fırsatlar barındırdığı görülmelidir. Sömürgeciliğin emperyalistlerle, gerici bölge devletleri ve her türlü faşist, şoven odakla çıkar birliği yaptığı bir dönem de; ulusal değerler ve demokratik bir zeminde yapılan her ittifakın Kürdistan Ulusal Birliği yolunda halkımızın kazanımı olacağına inanılmalıdır.
 
Tersinden düşündüğümüzde, Kürdistani güçlerle geniş bir ittifakın 24 Haziran seçimlerinde başarılamaması, Efrîn’in işgal girişimi döneminde ortak duruşun bir açıklamanın ötesine taşınamaması, özyönetim direnişleri sürecinde ayrılıkların ve eleştirilerin bir kenara bırakılıp tarihimizin en görkemli direnişlerinden biri etrafında toplanılamaması, Sur’un yıkımı söz konusu olduğunda oluşturulan platformda Kürdistani güçlerin geniş ittifakının sağlanamaması, belediyelerimize kayyumlar atandığında tek vücut olarak ortak kazanımlarımız etrafında birleşilememesinin acı sonuçlarını hep birlikte yaşadık.
 
Bundan dolayı, Kürdistani ittifakın gecikmeli olarak da olsa hayata geçirilmesi halkımız tarafından sevinçle karşılanmıştır. İttifakın genişletilmesi ve kalıcılaştırılması ise en büyük temennidir. Her "Kürdistani İttifak" tartışması döneminde ısıtılan Hüda-Par’ın da bu sürece katılması yönlü çabalar ise halkımız tarafından kaygı ve dikkatle takip edilmektedir.
 
Sosyalist yurtseverler, HDP bileşeni olmakla birlikte aynı zamanda bağımsız Kürdistani bir güçtür. Yukarıda sıralanan Kürdistan bakımından tarihsel dönemeçlerin her birinde, ulusal birlik ve birleşik devrim perspektifiyle konumlanılmıştır. Pozisyonunu hiçbir zaman konjonktürel bir gündeme göre belirlememiş olan sosyalist yurtseverler, ilkesel bir Kürdistani duruşun temsilcisi olmuşlardır. "Yerel Seçimlerde Kürdistani Seçim İttifakı" tartışmalarında sosyalist yurtseverlerin sürece dahil edilmemeleri önemli bir eksiklik olmuştur. HDP bileşeni olmaktan kaynaklı ittifakın parçası olunduğunun söylenmesi, Kürdistani politika söz konusu olduğunda ikna edici bir gerekçe olmaktan uzaktır. Buna karşın ESP eleştiri hakkını saklı tutarak, ittifak deklarasyonu açıklamasına, merkezi düzeyde katılarak Kürdistani birliklerin yaratılmasına her türlü tartışmanın üzerinde bir değer biçtiğini ortaya koymuştur.
 
Sosyalist yurtseverler olarak, dün olduğu gibi bugün de Kürdistani adımların yanında olmaya, sömürgeciliği gerileten demokratik içerikli her türlü ittifakı desteklemeye, halkımızın çıkarlarını ve Kürdistan’ın özgürlüğünü bütün grup çıkarlarının üstünde görmeye devam edeceğiz. Bu sorumluluğumuzu yerine getirirken aynı zamanda daha güçlü ve kalıcı birliktelikler için ulusal birlik ve birleşik devrim hedefiyle yoldaşça eleştirilerimizi paylaşmaya devam edeceğiz.
 
Zira Kürdistan, sömürgeci bir işgal ve kuşatma altındadır. Mücadele başlıklarımız ve görevlerimiz yerel seçimlerden ibaret değildir. Önümüzde kazanılması gereken bir yerel seçim olduğu kadar, seçim sonrası kayyum rejimine karşı savunulması gereken belediyelerimiz olacağı gerçeği bir an için akıldan çıkartılmamalıdır. İttifakın halkımızda yarattığı beklenti seçimleri kazanmak olduğu kadar belki ondan daha fazla kazanımlarımızı birlikte savunma iradesinin geliştirilmesidir. Kayyumların gideceği ve tecridin parçalanacağı bir politik mücadele çizgisinin sokakta ve hayatın her alanında omuz omuza inşa edilmesi dün olduğu gibi bugün de sosyalist yurtseverlerin hedefi olacaktır.