Kayıp yakınlarından 3 kentte eylem

Batman, Diyarbakır ve Hakkari'de yan yana gelen kayıp yakınları, kayıpların hikayelerini kamuoyuyla paylaşarak akıbetlerini sordu, adalet istedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları, Batman, Diyarbakır ve Hakkari'de yan yana gelerek kayıpların akıbetini sordu, faillerin cezalandırılmasını istedi.
BATMAN
İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 691. haftasında Gülistan Caddesi'nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde yan yana geldi. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" pankartı açılan eylemde, gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı.
Basın metnini okuyan Ali Karadoğan, 6 Haziran 1994'te Diyarbakır'ın Kocaköy ilçesine bağlı Şaklat köyünde gözaltında kaybedilen Salih Çalık ve Sinan Fidan'ın hikayesini kamuoyuyla paylaştı.
Şaklat köyü askerler tarafından yakıldığı için Çalık ailesinin Diyarbakır merkeze göç ettiğini belirten Karadoğan, "Ancak Salih Çalık işçi olduğu için köye çalışmaya gidip gelmeye devam ediyordu. Olay günü yine köye çalışmaya gitmişti. Köyde de bir askeri operasyon başlamıştı. Operasyon sırasında askerler köylüleri uzun namlulu silahlarla taradılar, tarama sırasında 2 köylü yaşamını yitirdi. Olayda Salih Çalık da ayağından yaralanmıştı. Yaralı olduğu için köyden çıkamayınca Süleyman Muntaş'ın evine sığınmıştı. Ancak askerler kaldığı evi tespit ederek eve baskın düzenledi" dedi.
TANIKLARA RAĞMEN İNKAR EDİLDİ
Baskında ev sahibi Süleyman Muntaş, yaralı Salih Çalık ve tedavisi için evde bulunan Sinan Fidan'ın askerler tarafından gözaltına alındığını aktaran Karadoğan, serbest bırakılan Muntaş'ın yalnızca iki gün Çalık ve Fidan'la gözaltında kaldığını, sonrasında Çalık ve Fidan'ın onun yanından alındığını kaydetti.
Salih Çalık ve Sinan Fidan'ın akıbeti konusunda bir bilgiye ulaşamayan ailelerinin Diyarbakır DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurduğunu belirten Karadoğan, "Salih Çalık'ın annesi, savcıya iki kişinin Süleyman Muntaş'ın evinden askerler tarafından gözaltına alındığını, Muntaş'ın da buna şahit olduğunu anlattı. Ancak savcı dilekçeyi aileye iade ederek, 'Bu şahısları biz almadık, gidin PKK'den sorun' diyerek ailelerin talebini geri çevirdi. O tarihten itibaren Salih Çalık ve Sinan Fidan'dan bir daha haber alınamadı" ifadelerini kullandı.
DİYARBAKIR
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 855. haftasında Koşuyolu Parkı'nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde yan yana geldi. Gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarının bulunduğu pankartın taşındığı eyleme çok sayıda kişi katıldı.
İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu üyesi Berfin Elçi, Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde 29 Haziran 1992'de katledilen Ramazan Yüce'nin hikayesini kamuoyuyla paylaştı. 1980 darbesinden sonra gözaltına alınarak ağır işkenceye maruz bırakılan Yüce'nin daha sonra da defalarca gözaltına alındığını belirten Elçi, "1991-1997 yılları arasında Silvan ilçesinde yoğun bir faili meçhul cinayetler dönemi yaşanıyordu. Hizbullah, o dönemde devletin sınırsız desteğini arkasına alarak, özellikle ilçe merkezde sivil halka yönelik yüzlerce faili meçhul cinayete karışır. Bu cinayetlere kurban gidenlerden biri de Ramazan Yüce olur. Yüce'nin büyük kızı da o dönem Hizbullah saldırısı sonucu ağır yaralanarak kurtulur" dedi.
Yüce ailesinin o dönemde sürekli baskı ve tehdit altında olduğunu belirten Elçi, "29 Haziran 1992 tarihinde Yüce dışarıdan liseyi bitirme sınavı için Diyarbakır'a gider. O sabah eşine 'Gidiyorum, ama kötü rüyalar gördüm, bana bir şey olursa nişanlı olan kızımı evlendirin' der. Silvan'a gelmek üzereyken kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce Lalebey sokakta arkadan silahlı saldırıya uğrar ve Yüce orada hayatını kaybeder. Cenazesi Silvan ilçe merkezine kaldırılarak defin edilir" ifadelerini kullandı.
Açıklama, oturma eyleminin ardından sona erdi.
HAKKARİ
İHD Hakkari Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 181'inci haftasında Yüksekova ilçesindeki Sanat Sokağı'nda bir araya geldi. "Failler belli, kayıplar nerede" ve "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" pankartları açılan eylemde, kayıpların fotoğrafları taşındı.
İHD Hakkari Şube Sekreteri Pınar Şen, 31 yıl önce gözaltında katledilen Resul Ercan'ın hikayesini kamuoyuyla paylaştı. Hayvancılıkla uğraşan Resul Ercan'ın Vezirli köyü civarında bulunan ana yolda askeri bir araca bindirildiğini söyleyen Şen, "Israrla çiftçi olduğunu dile getirse bile işkence edilerek gözaltına alındı. Akabinde köylüler aile bireylerine Resul Ercan'ın Sinava karakolundan gelen ekiplerce gözaltına alındığını aktardı. Sinava karakoluna giden aile bireylerine Resul Ercan'ın burada olmadığı, tümene gitmeleri gerektiğini söyledi. Görgü tanıklarının tümene gelmeleri ile beraber ilgili tümen komutanlığında yapılan görüşmede Resul Ercan'ın akıbetinin bilinmediği söylendi ve tüm akrabaları olay yerinden uzaklaştırıldı. Akabinde kimliği belirsiz kişilerce Resul Ercan'ın ailesi tehdit edildi" ifadelerini kullandı.
'CEZASIZLIKLA DOSYA KAPATILDI'
Ercan'ın cenazesinin 7 Haziran 1993'te Keremağa köprüsünde köylüler tarafından bulunduğunu dile getiren Şen, "Aile bireyleri su kanalından Resul Ercan'ın işkence edilmiş ve ateşli silahla katledilmiş bedenini çıkardı. Aile bireyleri ilk başta baskıdan dolayı herhangi bir başvuru yapmasa da aradan geçen süre zarfında Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı makamına başvuruda bulundu. Tanıkları dinleyen savcılık Resul Ercan'ın gözaltına alındığını doğrulasa da akabinde cezasızlık ile dosyayı kapattı" dedi.
Şen, "Ercan ailesi bu topraklarda kendilerini güvende hissetmedi. Katledilen sevdikleri ile ilgili herhangi bir dava açılmadı, sorumlular hakkında herhangi bir araştırma yapılmadan Resul Ercan'ın akıbeti faili meçhul bırakıldı" vurgusu yaptı.