25 Ekim 2025 Cumartesi

Kayıp yakınları üç kentte adalet istedi

Diyarbakır, Batman ve Hakkari'de bir araya gelen kayıp yakınları, gözaltında kaybedilenlerin akıbetini sordu, adalet çağrısını yineledi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları, kayıpların akıbetini sormak ve adalet istemek için Diyarbakır, Batman ve Hakkari'de yan yana geldi.

DİYARBAKIR
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, 872. hafta eyleminde Bağlar ilçesindeki Koşuyolu Parkı'nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Eylemde, gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı.

Bu haftaki eylemde 25 Ekim 1995'te JİTEM tarafından kaybedilen Hamza Arslanoğlu'nun hikayesi kamuoyuyla paylaşıldı.

'BİZİM ÇEKTİĞİMİZ ACILARI BAŞKA BİR AİLE YAŞAMASIN'
Arslanoğlu'nun oğlu Mesut Arslanoğlu, "Babamın kemiklerini arıyorum. Bulamazsam, yarın çocuklarım dedelerinin kemiklerini arayacaklar. Barışı konuştuğumuz bu günlerde barış nedir diye bana soracak olursanız; barış bir babanın akşam eve gidebilmesidir, barış bir annenin evladı dışarıda iken o annenin o evladın hayatından endişe edip korkmamasıdır. Ve bir daha bu topraklarda bu coğrafyada bu tür acılar yaşanmamasıdır. Bizim çektiğimiz acıları başka bir aile yaşamasın" dedi.

BUCAK: KENDİ HAKİKAT MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Serra Bucak, "Sisteme, iktidara soruyoruz: Daha kaç nesle vicdan yarasını aktaracaksınız? Bunun cevabını merak ediyorlar. 90'lı yılların karanlığında kaybedilenlerin akıbetini soruyoruz. Onlar bu halkın hakikatini görmek istemeseler de, onlar salonlarda, mikrofonlarla bambaşka bir üslup geliştirse de; biz kendi hakikatimizi, kendi var olma gerekçemizi, kendi arayışımızı ve hakikat mücadelemizi sormaya, sürdürmeye, kayıplara, gözaltında kaybedilenlere, faili meçhullere ne oldu demeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

Hamza Arslanoğlu'nun hikayesini paylaşan Ali İhsan Demirtaş, HADEP il yönetiminde yer alan Arslanoğlu'nun JİTEM tarafından sürekli izlendiğini söyledi. Arslanoğlu'nun kaybedilmeden bir süre önce arkadaşı Ali Tekdağ'la silahlı saldırıya uğradığını aktaran Demirtaş, şöyle devam etti: "Hamza Arslanoğlu 25 Ekim 1995 tarihinde eşine bir iş için Amed'in Lice ilçesine gideceğini ve arkadaşları akşam saatlerinde eve misafirliğe geleceğini söyleyerek sabah saatlerinde evden çıkar. Evden ayrıldıktan sonra Bağlar semtinde Mürsel diye bir arkadaşının dükkanına telaşla giren Hamza Arslanoğlu, JİTEM tarafından takip edildiğini söyler. Bunun üzerine dükkan sahibi şapkasını ve montunu kendisine verdikten sonra kahvedekilere haber vermek için dükkandan ayrılır. Dükkan sahibi döndüğünde Hamza Arslanoğlu'nun orada olmadığını görür. Hamza Arslanoğlu'ndan o tarihten sonra bir daha haber alınamaz."

'DOSYA FAİLİ MEÇHUL OLARAK KALDI'
Arslanoğlu kaybedildikten sonra polislerin evine sık sık baskınlar düzenlediğini belirten Demirtaş, "Bu baskınlar esnasında aile tehdit ve hakaretlere maruz kalıyordu. Aile daha fazla bu baskılara dayanamayarak İzmir'e taşınmak zorunda kalır. Hamza Arslanoğlu'nun ailesi tehdit edildiğinden ve can güvenliğinin olmadığından dolayı herhangi bir kuruma başvuruda bulunmaz. Hamza Arslanoğlu dosyası öylece faili meçhul olarak kalır" dedi.

BATMAN
İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları, 708. hafta eyleminde Gülistan Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde yan yana geldi.

Dersim'in Hozat ilçesinde 15 Ekim 1994'te askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Nazım Gülmez'in hikayesini paylaşan Zana Yücel Bozkurt, "13 Ekim 1994 tarihinde Ali Boğazı bölgesinde Bolu Komando Tugayına bağlı askerler tarafından icra edilen askeri operasyon sırasında, Dersim ili Hozat ilçesine bağlı Taşıtlı köyüne baskın gerçekleşir. Köy muhtarı ve bir köylü askerler tarafından gözaltına alınır. Köylüler akşam saatlerinde serbest bırakılır. Bu baskından 2 gün sonra 15 Ekim 1994 tarihinde, öğlen saatlerinde aynı askerler tekrar köye gelir, köyde arama yaparlar, ardından evler ateşe verilerek yakılır. Operasyona katılan askerler Nazım Gülmez'i kendilerine arazide kılavuzluk yapması gerekçesiyle evinden aldılar. Nazım Gülmez, çaresiz bir şekilde askerler tarafından köy muhtarı ile tüm köylülerin gözleri önünde zorla götürülür. Ailesi kendisinden o günden beri hiçbir haber alamaz. Kayıp Nazım Gülmez'in eşi Garip Gülmez, olaydan bir ay sonra Hozat'taki binbaşıya eşinin akıbetini sorar. Binbaşı tarafından kendisine şu yanıt verilir: 'Biz onları elimizde bir süre tuttuktan sonra serbest bıraktık, şimdi biz de onu arıyoruz.'"

HAKKARİ
İHD Hakkari Şubesi ve kayıp yakınları, Yüksekova ilçesinde bulunan Sanat Sokağı'nda buluştu. Eylemde, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" pankartı açıldı.

27 Ekim 1995'te kaybedilen Abdülkerim Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş'ın hikayesini kamuoyuyla paylaşan Musa Bor, "Yüksekova çetesi ve Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul komutasındaki Yüksekova Komando Taburuna bağlı askerler Yüksekova'ya bağlı Ağaçlı köyüne geldi. Askerler köylüleri dipçikleyerek, yaşlı insanları yerlerde sürükleyerek köy meydanında topladı. Rastgele seçilen 73 yaşındaki yürüme zorluğu çeken Abdülkerim Yurtseven, 18 yaşındaki Mikdat Özeken ve 13 yaşındaki Münür Sarıtaş gözaltına alınarak askeri araçla Yüksekova İlçe Jandarma Taburuna götürdü. Onları sormak için tabura giden ailelere binbaşı Yurdakul, '24 saat gözaltında tutulacaklar' dedi. Aileler tekrar tabura gittiğinde ise 'kimseyi gözaltına almadık, bir daha buraya gelmeyin' dedi. Ailelerin yaptığı başvurular sonuçsuz kaldı, üç köylüden bir daha haber alınamadı" ifadelerini kullandı.

'FAİLLERİN CEZALANDIRILMASINI TALEP ETMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Ailelerin AİHM'e başvurduğunu aktaran Bor, "AKP hükümeti AİHM'e yaptığı savunmada suçu kabul ederek, üç kişinin kaybolması nedeniyle üzgün olduğunu belirtti ve kayıplarla ilgili etkin soruşturma yürütmeyi taahhüt etti. İhlali kabul ederek tazminat ödeme yoluna gitti. Bir kez daha söylüyoruz: Abdülkerim Yurtseven, Mikdat Özeken, Münür Sarıtaş ve tüm kayıplarımızı aramaktan, faillerinin yargılanarak cezalandırılmalarını talep etmekten vazgeçmeyeceğiz" dedi.