30 Aralık 2024 Pazartesi

Kayıp yakınları katledilen gazeteciler için eylemdeydi

Her hafta Cumartesi günü Diyarbakır, Batman, Hakkari ve İzmir'de eylem yapan kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları, bu hafta katledilen gazetecileri andı. Eylemlerde Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in katledilmesi de protesto edildi.

Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır, Batman, Hakkari ve İzmir'de düzenledikleri eylemlerle kayıpların akıbetini sordu.

DİYARBAKIR
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" şiarıyla düzenledikleri eylemin 828'inci haftasında Bağlar ilçesi Koşuyolu Parkındaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Eyleme kayıp yakınları, insan hakları savunucuları da katıldı. Kayıpların fotoğraflarının yer aldığı pankart açılırken, kayıpların fotoğrafları taşındı. Bu haftaki eylemde Diyarbakır'da 25 Aralık 1994 tarihinde polis tarafından çalıştığı inşaat alanından gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan İhsan Haran'ın hikayesi okundu.

İHD Bölge Temsilcisi Mehmet Tahir Saçaklı, yaşamını yitiren İHD kurucularından Hüsnü Öndül'ü anarak başladığı konuşmasında, Kürt sorununun çözülmemesinden kaynaklı savaşın sürdüğünü söyledi. Saçaklı, Rojava'da işgalci Türk devletinin SİHA saldırısında ölümsüzleşen gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan'ı andı.

'KATİLİNİN CEZALANDIRILMASINI İSTİYORUM'
Ardından söz alan katledilen İhsan Haran'ın eşi Nesibe Haran, 30 yıldır İHD ile birlikte eşinin akıbeti için arayışta olduğunu söyledi. Haran, "Devlet bunu iyi bilsin, ne devlete boyun eğeriz ne de davamızdan vazgeçeriz. İhsan hiçbir suç işlemedi, sadece kimliğinin davası için uğraştı. Kürtler ne yapıyorsa suç görülüyor, kaybettiriliyor. Ben onun katilini arıyorum, katilinin cezalandırılmasını istiyorum" dedi.

BAŞVURUYA POLİS ENGELİ
İhsan Haran'ın İHD Diyarbakır Şube üyesi Fırat Akdeniz tarafından okunan kaybedilme hikayesinde şu ifadelere yer verildi: "Diyarbakır'in Lice ilçesinde bağlı Hüseynike Mahallesi 1994 yılının Mart ayında, askerlerce yakılır. Bu olay üzerine ailesiyle Diyarbakır'a taşınan İhsan Haran, inşaat işçisi olarak geçimini sağlamaktadır. İhsan Haran, 25 Aralık 1994 tarihinde, yeni çalışmaya başladığı Diyarbakır Yeraltı Çarşısı inşaat alanına gider. Ancak, akşam eve dönmez. Köylüleri F.H, Haran ailesinin evine gelir. Onlara 25 Aralık 1994 sabahında, inşaat alanına gelen üniformalı polislerin kimlik kontrolü yaptığı ve ardından İhsan'ı gözaltına alarak götürdüklerini söyler. Eşinin gözaltına alındığını öğrenen Nesibe Haran, onun nerede tutulduğunu öğrenmek için Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Cumhuriyet Savcılığı'na dilekçe vermeye çalışır. Ancak yaklaşık bir ay boyunca uğraşan aile, mahkeme önündeki polisler tarafından engellendikleri için bunu başaramaz. Valilik ve emniyet müdürlüğü nezdinde yaptığı başvurular da sonuçsuz kalır. Savcıya ulaşamayan Nesibe Haran, eşini bulmak umuduyla civardaki hapishaneleri dolaşır. Diyarbakır E Tipi Cezaevinde 31. koğuşta kalan ve isminin kamuoyuna açıklanmasını istemeyen bir kişi, İhsan Haran'ı gözaltında gördüğünü söyler. Nesibe Haran, 6 ay boyunca eşinin nerede olduğunu öğrenmek için girişimlerde bulunur. Ancak sonuç alamaz. Nesibe Haran, daha sonra İHD Diyarbakır Şubesi aracılığıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuruda bulunur.
"Yapılan başvurunun ardından AİHM'in 26 Şubat 1996 yılında hükümetten olayla ilgili bilgi talep etmesinden sonra Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığında bir soruşturma başlatılır. Ancak İhsan Haran'ın gözaltında kaybedildiğine ilişkin yeterli delil olmadığına karar veren savcılık, 21 Ocak 1998 tarihinde takipsizlik kararı verir. AİHM, 6 Ekim 2005'te Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesinin ihlal edildiğine karar verir. JİTEM tetikçilerinden Abdülkadir Aygan'ın 2004 yılının Mart ayında basına yansıyan itiraflarında İhsan Haran'ın Diyarbakır JİTEM'de sorgulandıktan sonra JİTEM Grup Komutanı Abdülkerim Kırca'nın talimatı ile infaz edildiği detaylarıyla yer aldı. Ancak dosyada bir ilerleme olmadı."

İhsan Haran'ın nasıl kaybedildiğinin anlatılmasının ardından oturma eylemi yapıldı.

BATMAN
Batman'da İHD ve kayıp yakınları, eylemlerinin 664'üncü haftasında Gülistan Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" pankartının açıldığı eylemde, kayıpların fotoğrafları taşındı. Eyleme Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Batman Şubesi üyeleri, Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma, Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) Batman Şubesi yöneticileri, Batman Emek ve Demokrasi Platformu üyeleri katıldı.

İHD Şube Yöneticisi Hüseyin Elçi, kayıpların akıbetini sormaya devam edeceklerini belirterek, "Bizler hak savunucuları; kayıp yakınlarıyla birlikte ellerimizde gözaltında kaybettirilen, faili meçhul cinayetlerle yaşamını yitiren insanlarımızın resimleriyle hakikat ve adalet arayışı için 664 haftadır bu alanlardayız. Olmaya da devam edeceğiz. Kayıpların akıbeti buluncaya dek alanda olacağız" diye konuştu.

Bu haftaki eylemde Şırnak'ın Silopi ilçesinde 14 Ocak 2015'te ilan edilen sokağa çıkma yasağının devam ettiği 19 Aralık'ta katledilen ve cenazesi 7 gün boyunca sokakta bekletilen Taybet İnan'ın hikayesinin okunmasının ardından oturma eylemi yapıldı.

HAKKARİ
İHD Hakkari Şubesi ve kayıp yakınları, 154'üncü hafta eyleminde Hakkari'in Yüksekova ilçesindeki Sanat Sokağı'nda bir araya geldi. Eylemde, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" pankartı ve kayıpların fotoğrafları açıldı. Bu haftaki eylemde, 1995 yılında Hakkari'nin Çukurca ilçesinde gözaltına alındıktan sonra katledilen Eyüp Karabey ve Mahir Karabey'in faillerinin yargılanması istendi.

Eylemde açıklama metnini, İHD Hakkari Şube yöneticisi Ozan Akbaş okudu. Rojava'da gazetecilik yaparken katledilen Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in SİHA'lar tarafından katledildiğini hatırlatan Akbaş, "Bizler insan hakları savunucuları olarak halkın haber alma özgürlüğüne karşı yapılan bu ağır saldırıyı ve insan hayatının bu kadar basite alınmasını kınıyoruz. Nazım Daştan ve Cihan Bilgin Ape Musa'dan gelen bir geleneğin savunucusu olarak her zaman kalplerimizde yaşayacaklar. Nazım ve Cihan'ın faillerinin biran önce bulunup yargılanmasını talep ediyoruz" dedi.

'İŞKENCEYLE KATLEDİLDİLER'
Hakkari'nin Çukurca ilçesinde 29 yıl önce gözaltına alınan Mahir Karabey ve Eyüp Karabey işkence edilerek katledildiğini söyleyen Akbaş, "Gece saatlerinde arkadaşları Arafat Tek ve Mehmet Ertunç'la beraber kahvehaneden ayrılarak, evlerine gitmek üzere yola çıktılar. Evlerine yakın bir mesafeye geldiklerinde 21 plakalı beyaz renkli Toros marka bir otomobil yollarını kesti. Aracın içinden sivil giyimli dört kişi çıkarak kimlik kontrolü yaptıktan sonra Mahir Karabey ve Eyüp Karabey'i zorla arabaya bindirdi ve oradan uzaklaştı. Bu olaya Arafat Tek ve Mehmet Ertunç şahit oldu. Aynı akşam Arafat Tek ve Mehmet Ertunç da Çukurca Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alındı ve ertesi gün serbest bırakıldı" dedi.

Eyüp Karabey'in de sürekli gözaltına alınıp işkenceye uğraması nedeniyle 4 yıl Güney Kürdistan'daki Dûhok kentinde yaşayarak geri döndükten 8-9 ay sonra kaçırıldığını aktaran Akbaş, "Herhangi bir soruşturma açılmadığı gibi aileye sık sık 'bu işin peşini bırakın' diyerek tehdit telefonları gelmeye başlandı. Yapılabilecek tüm mercilere başvuru yapan baba Recep Karabey bir sonuç alamadı, dosya faili meçhul bırakıldı" diye aktardı.

Akbaş, faillerin yargılanması için mücadeleye devam edeceklerini vurguladı. Açıklamanın ardından eylem, oturma eylemiyle son buldu.

İZMİR
İHD İzmir Şubesi de iki haftada bir düzenlediği "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" eylemini Konak eski Sümerbank önünde gerçekleştirdi. Çok sayıda kişinin katıldığı eylemde, "Kayıplar vicdandır, sahip çık" ve "Failler belli kayıplar nerede" pankartları açıldı.

Bu haftaki eylemde 24 Aralık 1994'te İstanbul'da gözaltına alındıktan sonra kaybedilen İsmail Bahçeci'nin akıbeti soruldu. Açıklamayı okuyan İHD İzmir Şube yöneticisi Ahmet Çiçek, Bahçeci'nin kaybedilme öyküsünü paylaştı.

Çiçek, gözaltında kaybedilen Bahçeci'nin bir şiirini okuyarak, akıbetinin açıklamasını istedi.

Açıklama, oturma eylemiyle son buldu.