17 Mayıs 2024 Cuma

Kaybedilen Ermeni aydınlar anıldı

Gözaltında kaybetmelerin başlangıcı sayılan 24 Nisan 1915 tarihinde kaybedilen Ermeni aydınlar için düzenlenen Cumartesi Anneleri 890. hafta açıklamasında bu isimlerden Diran Kelekyan'ın hikayesi paylaşıldı. Kelekyan'ı bugüne taşıyacak bir mezar taşının olmadığı belirtildi. 

Cumartesi Anneleri 890. hafta açıklaması Diran Kelekyan şahsında toplu gözaltında kaybetmelerin başlangıcı sayılan 24 Nisan 1915 tarihinde evlerinden, iş yerlerinden gözaltına alınan ve sonrasında bir mezar taşları bile olmadan yok edilen İstanbullu Ermeni aydınları anıldı. 

'İNSANLAR UNUTULUNCA ÖLÜR'
Kelekyan'ın öğretmenlik yaptığı Mülkiyeliler Birliği'nde ihraç edilen Barış Akademisyenlerden Faruk Alpkaya, 2015 yılında "İnsanlar unutulunca ölür" başlıklı bir makale kaleme aldı. Osmanlı ansiklopedilerin sayfalarını karıştırınca ismine rastladığı Kelekyan'ın hayatını araştırdığını belirten Alpkaya, "Öğrencilerin bir kısmı sınavlarda ve kendisinden minnetle bahsediyordu. İlginç ki bu öğrenciler ileride milliyetçi kimlikleriyle tek parti iktidarında yükselen isimlerdi" dedi.

Bu nedenle merakının daha da arttığını belirten Alpkaya, "Diran Kelekyan 1915'te öldü ama anısı yaşıyor" ifadelerini kullandı. 

'TOPLUMUN SAYGIN İSİMLERİ, KANAAT ÖNDERLERİ'
Bu haftanın basın metnini Lori Demirci okudu. 24 Nisan 1915  gecesi İttihat ve Terakki hükümetinin İçişleri Bakanı Talat Bey'in emriyle İstanbul Emniyeti tarafından başlatılan operasyonu hatırlatan Demirci, operasyonu İstanbul Emniyet Müdürü Bedri Bey'in yönettiğini belirtti. Siyasi Şube Müdürü Mustafa Reşat Bey yönetiminde önceden hazırlanan "Tutuklanacak Ermeniler Listesi"ne göre polislerin, gece yarısından sonra insanları evlerinden "ifadeniz var bir saat içinde geri döneceksiniz" diyerek götürüldüğünü anımsatan Demirci, "Gözaltına alınanlar önce semt karakollarına oradan da Sultanahmet'teki Merkez Cezaevi'ne nakledildiler. İstanbul'un çeşitli semtlerinde gözaltına alınan ve içlerinde milletvekili, yazar, şair, avukat, doktor, gazeteci, eczacı, müzikolog, yayıncı, akademisyen ve siyasetçi olan bu aydınlar Ermeni toplumunun en saygın isimleri, kanaat önderleriydi" dedi. 
  
'RESMİ KAYITLARA FİRAR ETTİKLERİ GEÇTİ'
25 Nisan 1915 tarihinde Hapishane Müdürü İbrahim Bey nezaretinde ve asker-polis eşliğinde özel bir trenle yola çıkarılan Ermeni tutukluların önce tren sonra at arabalarıyla Ayaş ve Çankırı'ya sevk edildiklerini söyleyen Demirci, "Daha sonraki günlerde İstanbul'da devam eden tutuklamalarla Çankırı'ya getirilenlerin sayısı 158 kişiye, Ayaş'a getirilenlerin sayısı 92 kişiye çıktı. Gözaltına alındıkları andan itibaren devletin himayesinde olan bu insanlardan 174'ü bir mezar taşları bile olmadan yok edildiler. Devletin gözetimi altındayken yok olan bu insanların akıbetleri resmi kayıtlara firar ettikleri ya da serbest bırakıldıkları şeklinde geçti. Bu aydınlardan biri de Diran Kelekyandı" ifadelerini kullandı. 

'KELEKYAN ÇANKIRI'YA GÖTÜRÜLEN ERMENİLER ARASINDAYDI'
Demirci, şöyle devam etti: "Yurt dışında iktisat ve hukuk eğitimi gören Kelekyan; Türkçe yayınlanan Osmanlı gazetesi Sabah'ın başyazarıydı. Aynı zamanda Mekteb-i Mülkiye'de ve Harp Okulu'nda Siyasi Tarih hocasıydı. Kelekyan, uzun yıllar devlet hizmetinde görev yapmış, çalışmaları ve eserleri ile Osmanlı modernleşmesi ve entelektüel mirasına büyük katkılarda bulunmuş bir şahsiyetti. Osmanlı okuru Batı'nın pek çok düşünür ve yazarı ile onun sayesinde tanışmıştı. 24 Nisan 1915 gecesi Dikranların Beyoğlu İstiklal Caddesi bugünkü adıyla Erol Dernek sokakta bulunan evlerinin kapısı polisler tarafından çalındı. Polisler kendisini kısa bir ifade için karakola davet ettiler. Ancak Kelekyan bir daha evine dönemedi. Ertesi gün başyazısı Sabah Gazetesi'nde yayınlandığında Kelekyan Çankırı'ya götürülen Ermeniler arasındaydı.

'GİRİŞİMLER SÜRDÜ'
Çankırı'da tutuklu bulunduğu sırada serbest bırakılması için yaptığı başvurular istediği gibi sonuçlanması. 29 Temmuz 1915 tarihli şifreli bir telgraf emri ile Kelekyan'ın İstanbul'a dönmemek şartıyla Çankırı'dan ayrılmasına müsaade edildi. Ancak tek başına yola çıkmanın can güvenliği açısından son derece tehlikeli olduğunu biliyordu. Bu nedenle Çankırı'da kalmaya devam etti ve güvenli bir biçimde Çankırı'dan ayrılabilmek için girişimlerini sürdürdü.

'BİR MEZARTAŞI BİLE KALMADI'
23 Ekim 1915 tarihinde İçişleri Bakanlığı'na bağlı Emniyet Genel Müdürlüğü 'Çankırı'da bulunan Diran Kelekyan Efendi'nin Diyarbakır Divan-ı Harbi'ne gönderilmesi' talimatını verdi. Bu talimatın dönüşü olmayan bir yolculuğa işaret ettiğini bilen Kelekyan, kalanlarla vedalaşırken 'Öldürülen arkadaşlarımız gibi ben de ebediyete gidiyorum, benim için dua edin' dedi. Kendisi için hazırlanan ata bindi. İki askeri inzibat eşliğinde 26 Ekim 1915 tarihinde Çankırı'dan ayrıldı.
Bir süre sonra Kelekyan'ın 2 Kasım 1915 tarihinde Sivas yolunda Kızılırmak üzerinde bulunan Çokgöz Köprüsü civarında öldürüldüğü haberi geldi. Ölümü ile ilgili cinnet geçirip kendisini Kızılırmak'a attığı, inzibatların bütün çabalarına rağmen kurtarılamadığı söylentisi yayıldı. Osmanlı entelektüel hayatında derin izler bırakan 53 yaşındaki Diran Kelekyan'ı bugüne taşıyacak bir mezartaşı bile olmadı.

'KAYIPLARLA BULUŞMA MEKANIMIZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Kaç yıl geçerse geçsin tüm kayıplarımız gibi Diran Kelekyan ve Ermeni aydınları da unutmayacağız. Unutturmaya karşı hatırlamayı, inkara karaşı hakikati savunmayı sürdüreceğiz. Kayıplarımızdan ve 191 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekanımız Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz."