25 Nisan 2025 Cuma

'Karbon ticareti saçmalığına izin vermeyeceğiz'

10. Karbon Zirvesi'ni protesto eden öğrenciler ve ekolojistler, halkın ve doğanın yararına verdikleri ekoloji mücadelesini sürdüreceklerini kaydetti, “Karbon ticareti saçmalığına izin vermeyeceğiz" dedi.

Ekoloji örgütleri ve öğrenciler, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde düzenlenen iki günlük 10. İstanbul Karbon Zirvesi'ni bugün de protesto etti. Ayazağa kampüsü önünde bir araya gelenler, "İklim ticaret kanunu değil, halkın iklim kanununu istiyoruz" ve "Salınan karbon geri alınamaz, emisyon ticareti yalanına dur de, halkları sömürenlerin fosil zirvesine tam boykot" pankartları açılan eylemde, İnsana hayvana yeryüzüne özgürlük", "İşbirlikçi sermaye İTÜ'den defol", "Jın, jiyan, azadî", "İklimi değil sistemi değiştir", "Katil İsrail, işbirlikçi AKP" sloganları atıldı.

İAK: KAYYUM REKTÖR VE KARARLAR YOK HÜKMÜNDEDİR
İlk sözü İklim Adaleti Koalisyonu adına Kenan Kahya aldı. İklim krizinin baş sorumlularının, karbon meselesini konuşmak için toplandıklarını ifade eden Kahya, "Yaşam hakkımız üzerinden yeni rantlar çıkarmalarına göz yummuyoruz, dünya için, yaşam için bir araya geliyoruz. Bu şirketler, önce, yaptıklarının, ekolojik suçlarının, canlarına mal oldukları insanların, insan dışı türlerin hesabını versinler. Ve şimdi soruyoruz, bu şirketlerin İTÜ'de işi ne. İTÜ rektörü, üniversiteyi, ne hakla buna alet eder. Üniversiteleri ticarethaneye çevirmeye çalışan, bilimden uzaklaştıran, antidemokratik uygulamalarla tepeden inme kararlar alan kayyum rektör de kararları da yok hükmündedir" ifadelerini kullandı.

POLEN EKOLOJİ KOLEKTİFİ: ZİRVE KİRLİ BİR ANLAŞMADAN İBARET
Polen Ekoloji Kolektifi adına söz alan Cem Nayir, karbon ticaretinin, doğanın canlılara sunduğu yararları piyasalaştırmak, finansallaştırmak, ticarileştirmek olduğunu söyledi. Kamu alanlarının özelleştirildiğini hatırlatan Nayir, şirketler karına kar katarken halkların yoksullaştığını, geleceksizleştirildiğini kaydetti. Şimdiyse "ekosistem hizmetleri" diye isim verilen, aslında solunan havayı alınır satılır bir metaya çevirmeye çalıştıklarını vurgulayan Nayir, "Karbon ticareti ile şirketler havayı, doğayı kirletmeyi alıp satabilecekleri bir hak olarak yasalaştırılıyor. Şirketler satın aldıkları ormanların büyüklüğü sayesinde fosil yakıt kullanmaya, doğaya zarar vermeye devam edebilecekler. Bu fosil zirvesine işte bu yüzden karşıyız. Karbon ticareti, şirketlerin doğa düşmanı faaliyetlerini gizlemenin bir yoludur. Karbon ticaretiyle doğayı kirleten şirket, başka şirketlerin karbon emisyon izinlerini satın alıp faaliyetine devam edebilecek. Bu yine gelişmekte olan ülkelerin daha çok kirlenmesine ve sömürülmesine neden olacak. Karbon emisyon izni demek, doğayı kirletme izni demek. Karbon ticareti, karbon salımını azaltmak için değil aksine artırmak için yapılan kirli bir anlaşmadan ibarettir" ifadesini kullandı.

Devletin ve şirketlerin zulüm ittifaklarına karşı haykırmak için toplandıklarını söyleyen Nayir, "Çünkü biliyoruz ki, iklim krizi bir kader değil, sermayenin kâr planıdır. Neden mi? Çünkü İÇDAŞ, termik santralleriyle Çanakkale'yi zehirlerken, Gazze'de çocukların kanına bulanmış çeliği İsrail'e satıyor. Çünkü Rosatom, Akkuyu'da nükleer çılgınlığı dayatırken, işçileri köle kamplarında çalıştırıyor. Çünkü Shell, Nijer Deltası'nı 50 yıldır petrolle boğuyor, Zorlu ise zeytinlikleri yok edip Siyonistlerle el sıkışıyor. Peki, bu katiller kimden yana? Yoksulun ekmeğinden, işçinin alın terinden, bu coğrafyanın toprağı, suyu, havasından mı yana? Hayır. Onlar sadece kendi servetlerinden, halkın emeği ve kanından sıkıp çıkardıkları kardan yanalar. Türkiye'de iklim politikası yok, yoksulluk politikası var. İklim yasası denen aldatmaca, şirketlere vergisiz kâr, bize ise zam, işsizlik ve açlık getiriyor. Kuraklıkta ilk susuz kalan köylüler, yangınlarda evini kaybeden emekçiler, selde can veren işçiler. Bu tesadüf değil. Neoliberal politikalarla çok uluslu şirketlerin güdümünde bir aile şirketine dönmüş devletin, bilinçli bir katliamıdır" dedi.

Nayir, devlet ve sermayenin saldırılarına karşı ancak birleşik mücadeleyle karşı durabileceklerini kaydetti. Nayir, şunları söyledi:  “Bir yanda her gün katledilen ve buna isyan eden emekçiler ayaklanırken binlerce genç meydanları doldurduk, bugün hala her üniversitede akademik ve genel boykotları sürdürüyoruz, her gün her yerde sokakları tutuyoruz, tutmaya devam da edeceğiz. Bizi sefil bir hayata mahkum edebileceğini sananlara her yerden en iyi cevabı verdik."

DOĞANIN ÇOCUKLARI: DEMOKRATİK ÜNİVERSİTE İSTİYORUZ
Doğanın Çocukları adına konuşan İrem Serim de, “Yıllardır iktidar üniversiteleri  sermayenin arka bahçesi haline getirdi. Biz sermayenin karı için bilimsel bilgi üretmek istemiyoruz. Bu gün burada görüldüğü gibi devlet ve sermaye ele ele veriyor üniversitelerde; doğaya, halka ve sağlımıza savaş açan bir bilime bizi zorluyor. Bizler ekolojik yıkımı sağlayan, haklarımızı talep ettiğimizde üzerimize sürdükleri silahları üretmemizi bekleyen bir bilimi reddediyoruz. Sermayenin arka kapısı olan bir üniversite değil demokratik üniversite istiyoruz" dedi.

'İHTİYACIMIZ OLAN KRİZİN DURDURULMASI'
Ortak basın metnini okuyan Beyda Ceylan, fosil yakıt ve kömür kullanımından kaynaklı karbondioksit ve metan gibi sera gazlarının atmosfere salınmasının iklim krizinin birinci nedeni olduğunu hatırlattı. Ceylan, "Kuraklıklar, orman yangınları, seller, fırtınalar gibi doğal sanılan olayların öncelikli sorumlusu. Suya erişimin, gıdaya erişimin kısıtlanmasının en temel nedeni. İklim krizi, insanlarda solunum yolu hastalıkları, astım, KOAH ve kanser gibi hastalıklarını artırır, kalp ve böbrek rahatsızlıklarına neden olur, tropikal hastalıkların (deng humması, sıtma) yayılımı artar. Üstelik bu krizden en çok etkilenenler her zaman en az kirletenler olur. Bizim ihtiyacımız olan, krizin durdurulması. Bu krizin ana sorumlularının hükümetlerle işbirliği içinde karbon ticareti kanunları yaparak, bugün Karbon Zirvesinde finans kuruluşlarıyla işbirliği içinde suçlarının etrafından dolanacak yeni yollar bulmasına izin vermeyeceğiz" ifadelerini kullandı.

'BU ZİRVEYİ VE SPONSORLARINI BOYKOT EDİN'
Bu zirveyi, bu zirveye katılanları, bu zirveyi himaye edenlerin meşruiyetini tanımadıklarını belirten Ceylan, "Karbondioksit ve metan gazı alıp satanlara karşı, bu gazların salımının azaltılması için buradayız. Burada olmaya da, Akkuyu'da, Akbelen'de, Gazze'de, Bekirli'de, Nijer Deltasında, Meksika'da ve dünyanın her köşesinde insanların, balıkların, karıncaların canına kast eden bu tüccarları boykot etmeye de devam edeceğiz. Bizi dinleyen herkesi bu zirveyi de, sponsorlarını da boykot etmeye davet ediyoruz" dedi.