20 Nisan 2024 Cumartesi

Kaldırıma gömülen cenazeler BM ve AİHM'e taşınıyor

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, Kilyos Mezarlığı'nda kaldırıma gömülen cenazeler için BM ve AİHM'e başvuracak. Avukat Serhat Çakmak, "Gömülme hakkının ihlali cenaze yakınlarına eziyet çektirilmesi ve bu uygulamaların artık işkenceye dönüşmesi uluslararası sözleşmelerin de ihlal edildiğinin göstergesidir."

Bitlis'in Tatvan ilçesine bağlı Yukarı Ölek (Oleka Jor) köyündeki Garzan Mezarlığı'nın 3 yıl önce tahrip edilerek, cenazelerin adli tıp incelemesi için getirildiği İstanbul'da Kilyos Mezarlığı'nın içinde kaldırıma gömülmesi, Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşınıyor. 261 cenazeye ait kemiklerin 1'den 18'e kadar numaralandırılmış mezarlara plastik saklama kapları içerisinde üst üste defnedildiği mezarlıkta geçtiğimiz günlerde incelemelerde bulunan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), yayımladığı raporunda cenazelerin ailelerine teslim edilmesini ve hukuka aykırı olan bu işlemin sorumluları hakkında soruşturma açılmasını istemişti.

TOPLUMSAL DEĞERLER AYAKLAR ALTINDA
Cenazelerin Garzan Mezarlığı'ndan çıkartılıp, önce İstanbul Adli Tıp Kurumu'na (ATK) getirilmesi, sonra Kilyos Mezarlığı'na kaldırıma gömülmesine karşı hukuk mücadelesi veren ÖHD üyelerinden Serhat Çakmak, MA'dan Erdoğan Alayumat'ın sorularını yanıtladı. Çakmak, "hukuksuzluklar silsilesi" ile dolu olduğunu vurguladığı sürecin halen devam ettiğini söyledi.

Çözüm sürecinin bitirilmesi ile başlayan çatışmalı süreçte devletin mezarlıklara yöneldiğini söyleyen Çakmak, Garzan'dan önce Lice ve benzeri birçok yerde mezarlıklara saldırı olduğunu hatırlattı. Garzan'dan getirilen cenazelerin Kilyos Mezarlığı'nda üst üste gömülmesi görüntülerinin sürecin başından beri yaşanan hukuksuzlukları çok net bir şekilde gözler önüne serdiğini ifade eden Çakmak, "Ağır bir hak ihlali var ortada. Savaş hukukunda savaşan iki tarafın birbirlerini yenme ve öldürme gayesi bulunmaktadır. Fakat kişi öldükten sonra onun dünya ile bir bağı kalmadığından gömülmesi ve akabinde insanların dini ritüellerini gerçekleştirmesine kimse karışmazdı. Bu anlayış ilerleyen süreçlerde toplumlarda gelenek haline hukukta ise yasa haline gelmiştir. Fakat burada toplum vicdanını yaralayan husus toplumsal değerlerin ayaklar altına alınmasıdır. Bununla toplum hafızasızlaştırılıyor" dedi.

İNSANLAR MANEVİ AÇIDAN YARALANDI
Ailelerin tek gayesinin Garzan Mezarlığı'ndan çıkarılan cenazelerin tekrardan defnini sağlayıp acılarını hafifletmek olduğunu dile getiren Çakmak, cenazelerin yerlerinden çıkarılması bir yana toprağının bile zarar görmesinin manevi açıdan insanları yaraladığını kaydetti.

Av. Çakmak, cenazelerin Kilyos Mezarlığı'na gömülmesinde mevzuatta uygun hareket edilmediğini de ifade etti. Çakmak, bu konuda şunları dile getirdi: "Bu konuda mevzuat gayet açık. Defin edilen kişinin kimsesiz olup olmaması önemli değildir. Definin usulleri her cenaze için de aynıdır. Cenazeler üst üste gömülemez, mezarlıklar arasında mesafe olmalı ve gömülen yerin mezarlığa uygun olması gerekmektedir. Tabi Kilyos'a bu şekilde defin talimatı veren yetkililerin hukuki sorumluluğu bulunmakla birlikte asıl hak kaybı cenaze yakınlarına karşı oluşmaktadır. Gömülme hakkının ihlali cenaze yakınlarına eziyet çektirilmesi ve bu uygulamaların artık işkenceye dönüşmesi uluslararası sözleşmelerin de ihlal edildiğinin göstergesidir."

HUKUKİ BAŞVURULAR YAPILACAK
Mezarlıklara yönelik saldırılarla toplumda açılan yaranın daha da kanatıldığını vurgulayan Çakmak, cenazelerle ilgili her uygulamanın beraberinde bir hak ihlalini getirdiğini kaydetti. Bu yüzden sürekli mevcut durumu değerlendirerek bundan sonra neler yapabileceğini konuşmak gerektiğini vurgulayan Çakımak, "Şu ana kadar cenazelerin teslimine ilişkin süreci takip ettik. Yapılan işlemlere ilişkin suç duyurularını yaptık ve bu süreçlerin takibini yapmaktayız. Son gelişmelerden sonra da iç hukuk yolları tüketilmeden birkaç uluslararası hukuk yoluna da başvuru yapacağız. Bu konudaki çalışmalarımızda devam etmekte olup gerekli raporlamaları ve görüşmeleri yaptıktan sonra bu hukuki yollara da başvurularımızı yapacağız. Öncelikle Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiserliği ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuru yapmaya hazırlanıyoruz" dedi.

'MUHATAP BULAMIYORUZ'
Avukat Çakmak, hukuksal anlamda yaşadıkları sıkıntıların başında ise muhatap bulmakta zorluk çekmeleri geldiğini paylaştı. "Adli ve idari makamlardan sağlıklı ve gerçek bilgiler alabilmek için ciddi anlamda çaba sarf ettik ama yetkililere ulaşma konusunda da sıkıntılarımız oldu" diyen Çakmak, yine Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı'nda bulunan ve "gizlilik" kararı bulunan dosyaya erişememelerinin işlerini zorlaştırdığını kaydetti.

Bunların yanı sıra ailelerin üzerindeki kamusal baskının başvuru sürecindeki çalışmalarını etkilediğini söyleyen Av. Çakmak, "Bu mesele toplumda derin yaralar açan bir mesele olduğunu ve sistematik bir şekilde yapıldığını göz önünde bulundurduğumuzda toplumun ciddi anlamda tepki göstermesi gereken bir meseledir. Bizler çok iyi bilmekteyiz ki değişim ve dönüşümler toplumun karşı çıkması ile ses çıkarması ile gerçekleşir" diye konuştu.