29 Mart 2024 Cuma

Kadınlar: Erkek egemen faşizme karşı HDP'yi savunuyoruz

HDP'ye yönelik devlet eliyle geliştirilen saldırı ve HDP Milletvekili Ayşe Acar Başaran'a yönelik katliam tehdidinde bulunulmasına ilişkin ETHA'ya değerlendirmede bulunan SKM, Kadınların Kurtuluşu ve Kadın Savunma Ağı temsilcileri, Başaran'ı savunmanın HDP'yi savunmak olduğunun altını çizdi. Kadınlar, "Soylu'nun polislerinin sırtını yasladıkları sarayı yıkacak olan kadınların ve halkların ortak mücadelesidir" dedi.

Erkek egemen devletin kadın özgürlük mücadelesi yürütenlere yönelik saldırıları sürüyor. İktidarın saldırılarına karşı kadın ve LGBTİ+'lar sokakta direniş ve mücadeleyle yanıt verirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan icazet alan polisler kadınları tehdit etmeye devam ediyor.

Bunun son örneklerinden biri 5 Nisan'da Ankara'da bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Merkezi önünde yaşandı. Sözde "evlat nöbeti" tutan ve devletin organize ettiği kişiler, polis işbirliğiyle HDP'lilere yönelik saldırıda bulundu. Saldırı girişimini partide bulunan kadınlar engelledi. HDP'li kadınlara diz çöktüremeyenler, karşılarında kadınları görünce daha da hiddetlendi. Polis amiri olduğu öğrenilen kişi, HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran'a "seni çivilerim" tehdidinde bulundu.

Başaran'a yönelik tehdide kadın örgütleri de hem sokaktaki açıklamalarıyla hem de sosyal medyada #CivilemekNeHaddine tagıyla yaptıkları paylaşımlarla tepki gösterdi. Mücadeleye devam edeceklerini belirten kadınlar, erkek egemen devlete boyun eğmeyeceğinin altını çizdi.

HDP'ye ve Ayşe Acar Başaran'a yönelik tehditlere karşı nasıl mücadele etmek gerektiğini Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Genel Sözcüsü Çiçek Otlu, Kadınların Kurtuluşu'ndan Yeşim Tükel ve Kadın Savunma Ağı'ndan Nevruz Tuğçe Özçelik ile konuştuk. Kadınlar, HDP'yi savunmak için nasıl bir hat çizilmesi gerektiğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

OTLU: KADIN GÜCÜNÜ GÖREN POLİSLER TEHDİDE BAŞLADI
HDP'ye yönelik saldırıda AKP'nin, erkek egemen rejimin nasıl kadın düşmanı politikalarla ilerlediğini bir kez daha gördüklerini söyleyen SKM Genel Sözcüsü Çiçek Otlu, o an parti binasında kadın toplantısı olduğu için provokasyon girişimine kadınların engel olduğunu söyledi. Otlu, sonrasında yaşananları şöyle aktardı: "Kadınlar polisin çelenk koymasına izin vermedi, içeri girişini engelledi. Polisler de kadın gücünü ve direnişini geçemedikleri andan itibaren erkek egemen rejimin o eril dilini, küfürlerini, hakaretlerini, kadınları yok sayma anlayışını çok net bir şekilde ortaya koydu."

Otlu, Başaran'a yönelik katletme tehdidini ise şöyle yorumladı: "Erkek egemen, kadın düşmanı politikalar bir kez daha göründü. Ayşe Acar Başaran'a 'seni çivilerim' demek bugüne kadar yaşanan kadın katliamlarını meşru gören zihniyetin, erkek egemen yargının cezasızlık politikalarından alınan gücün göstergesi."

'SOKAKTA BİRLEŞİK MÜCADELEYE İHTİYACIMIZ VAR'
Bu saldırılara birleşik mücadele ile sokakta yanıt vermek gerektiğinin altını çizen Otlu, "Milyonları temsil eden bir vekile, bir kadına 'seni çivilerim' deme cüretine karşı mücadele etmek gerek. Bunun erkek egemen rejimin kadınları yok sayma, yok etme politikası olarak görmek gerek. Sadece Ayşe Acar Başaran'a değil HDP şahsında, kadın özgürlük mücadelesine, çizgisine yapılmış saldırıdır. Bu nedenle kadınların 1 Temmuz'daki, 25 Kasım'daki, 8 Mart'taki birlikte direnişinde olduğu gibi Ayşe Acar Başaran şahsında 'HDP'yi savunma zamanı' demek gerek. HDP'yi savunmak demek, kadın özgürlük çizgisini savunmak demektir. Kadın örgütleri olarak erkek egemen rejime karşı kadın değerlerimizi de savunmak için sokakta olmaya ve sokakta birleşik mücadeleye ihtiyacımız var" diye konuştu.

TÜKEL: BU SALDIRI FAŞİZMİN KORKUSUDUR
Kadınların Kurtuluşu'ndan Yeşim Tükel, yaşanan saldırının AKP-MHP faşist iktidarının HDP'ye dönük bir kara propaganda girişimi olduğunu söyledi. HDP'lilerin bu kara propagandaya itiraz etmesi üzerine ayrıca bir polis saldırısı geliştiğine dikkat çeken Tükel, şöyle devam etti: "Kürdistan'a yönelik işgal operasyonlarının paralelinde gelişen bu saldırı; Kobanê kumpas davasında, Gezi davasında verilen hapis cezalarından; vekilliklerin düşürülmesinden, Kürt kadın siyasetçilerin tutsak edilmesinden, kadın örgütlerine yönelik kapatma tehditlerinden bağımsız görülemeyeceği gibi kadınların artan öfkesinden, 25 Kasımlar'da, Feminist Gece Yürüyüşleri'nde ortaya konulan militan mücadele çizgisinden, sokakları dolduran binlerin faşizm üzerinde yarattığı korkudan da bağımsız görülemez."

'VEKİLİMİZİ ÇİVİLEMEKLE TEHDİT EDENLERİ ORTAK MÜCADELEMİZ YIKACAK'
AKP-MHP faşist iktidarının kadınlar üzerindeki saldırılarını arttırarak sürdürdüğünü dile getiren Tükel, iktidarın Kürt kadın hareketine ve ortak zeminlerdeki kadın örgütlerine gözdağı vermek istediğini kaydetti. Tükel, tutsak kadınlara dönük tecrit ve cinsel saldırılara, kadın emeğinin sömürülmesine, erkek devlet şiddetinin artışına ve şiddet faillerinin korunmasına işaret ederek, iktidarın kadınları her alanda sömürü-şiddet-ölüm sarmalına hapsetmek istediğini söyledi.

'SARAYI YIKACAK OLAN KADINLARIN VE HALKLARIN ORTAK MÜCADELESİDİR'
İktidarın içinde bulunduğu krizden çıkabilmek, halkların, işçi ve emekçilerin, kadınların, gençlerin büyüyen öfkesini bastırabilmek için tüm örgütlü güçlere yönelik saldırıların farklı bir boyuta taşıdığını dile getiren Tükel, "Ayşe vekili 'çivilemekle' tehdit eden Soylu'nun polislerini ve sırtını yasladıkları sarayı yıkacak olan kadınların ve halkların ortak mücadelesidir. Faşizme, sömürgeciliğe, erkek egemenliğe karşı mücadeleyi birlikte büyüteceğiz. Kapatma davalarından kayyumlara, tutsaklaştırma politikalarından katliam saldırılarına karşı HDP'yi savunmaya, HDP'yi büyütmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

ÖZÇELİK: KADINLAR İKTİDARIN HER TÜRLÜ SALDIRISINA KARŞI TARAFTIR
Kadın Savunma Ağı'ndan Nevruz Tuğçe Özçelik, kadınların, rejimin, işçi ve emekçilere, kadınlara, LGBTİ+'lara, Kürt halkına dönük saldırılarının her biri karşısında taraf olduğunu vurguladı. Özçelik, "Bugün Türkiye'deki rejim kadınlara saldırıyor, LGBTİ+'lara saldırıyor, Kürtlere saldırıyor, işçilere saldırıyor. Kendisini düşmanlaştırma ve sindirme politikalarıyla var etmeye çalışan iktidar karşısında kadınlar tıpkı 8 Mart'ta, 25 Kasım'da, kürtaj hakkı için ve İstanbul Sözleşmesi için gösterdikleri direnci bu saldırganlık karşısında da gösteriyor" dedi. Ayşe Acar Başaran'a dönük "Seni çivilerim" tehdidindeki cüretin de iktidardan geldiğinin altını çizdi.

'HAKLARIMIZI SAVUNDUĞUMUZ GİBİ BİRBİRİMİZİ SAVUNACAĞIZ'
İktidarın kadın ve LGBTİ+'lara hiçbir koşulda geri adım attıramadığını ifade eden Özçelik, şöyle devam etti: "Bu nedenle LGBTİ+'ları hedef gösteriyor ve aynı sebeple feministleri 'cibilliyetsiz' diyerek itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Ve bu nedenle her büyük buluşmasından sonra saçma sapan soruşturmalarla feminist harekete saldırıyor. Bu nedenle Gültan, Figen, Sebahat, Leyla ve daha niceleri hala tutsak ve bu nedenle Aysel'i hasta olmasına rağmen ölüme mahkum ediyorlar."

"Bizler tıpkı İstanbul Sözleşmesi'ni savunduğumuz gibi, hayatlarımızı ve haklarımızı savunduğumuz gibi birbirimizi de savunacağız" diye vurgulayan Özçelik, yapılan saldırıda hedefleştirilen Ayşe Acar Başaran ve Ebru Günay'ın mücadele arkadaşları olduğunu söyleyerek, yanlarında olduklarını ifade etti.