28 Mart 2024 Perşembe

Kaçmaz: Ağaçların gölgesini tehlike olarak gören anlayış ormanları katlediyor

Şırnak'ta ormanların yok edilmesine ilişkin ETHA'ya konuşan HDP Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, ağaç katliamının Ankara'dan devreye konulan bir konseptin ürünü olduğuna işaret etti. "Tek bir meşe ağacının gölgesini bile kendisine tehlike olarak gören bir anlayış var karşımızda" diyen Kaçmaz, korucu ve askerlerin ranttan nemalandığını anlattı. Kaçmaz, Akdeniz'de, Ege'de, Karadeniz'deki doğa talanına karşı nasıl birçok yerden örgütlü bir şekilde tepki gösteriliyorsa, Kürdistan'daki doğa talanına karşı da aynı şekilde örgütlü tepki gösterilmesi çağrısında bulundu.

Şırnak'ta yaklaşık 3 yıldır ağaç kıyımı sürüyor. Kaz Dağları'nı, Karadeniz'de halkın yaşam alanlarını maden sahalarına açarak talan eden, HES'lerle canlı yaşamını yok eden iktidar Şırnak başta olmak üzere Kürdistan'da ise buna bir de savaş politikalarını ekliyor.

Özellikle 90'lı savaş politikalarının bir parçası olarak ormanlar yakılırken, bugün aynı gerekçelerle hem ormanlar yok ediliyor, hem de bu durum korucular ve askerler için rant kapısına çevriliyor.

Şırnak'ta ormanların yok edilmesine ilişkin konuştuğumuz HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, ağaçların "gençleştirme" çalışması için kesildiğinin söylendiğini, ardından Şırnak-Van yolu için kesim yapıldığının iddia edildiğini belirterek, yapılanın bu ikisiyle de ilgisi olmadığına dikkat çekti. Cudi, Gabar ve Besta'da 'güvenlikçi' politikalar sonucu yaşanan ağaç katliamının Ankara'dan devreye konulan bir konseptin ürünü olduğuna işaret eden Kaçmaz, "Çünkü tek bir meşe ağacının gölgesini bile kendisine tehlike olarak gören bir anlayış var karşımızda" dedi.

Ağaçların kesim ihalesini alan korucu başlarıyla yüksek rütbeli askerlerin ortak olduğuna dair halkın anlatımlarını aktaran Kaçmaz, ekoloji mücadelesi yürüten örgüt ve kişilere, siyasi partilere, Akdeniz'de, Ege'de, Karadeniz'deki doğa talanına karşı nasıl birçok yerden örgütlü bir şekilde tepki gösteriliyorsa, Kürdistan'daki doğa talanına karşı da aynı şekilde örgütlü tepki gösterilmesi çağrısında bulundu.

90'LI YILLARDA İNSANSIZLAŞTIRMA POLİTİKASI UYGULANDI

Pek çok bölgede doğa talanı söz konusu. Ancak Şırnak ve Kürdistan'daki diğer kentlerde yapılanların doğa talanı dışında nasıl bir amacı var?
AKP iktidarı coğrafya fark etmeksizin tüm doğayı talana ve ranta açan bir iktidar. Kürdistan coğrafyasında ağaç kesimleri yapılırken Karadeniz'de HES'ler yapılıyor, Kaz Dağları, otelleşmeye izin verilen sahil şeritleri yandaşlara peşkeş çekiliyor. Ama Kürdistan'da rant ve talanla birlikte bir de 'güvenlikçi' anlayışın sebep olduğu bir ekolojik kırım söz konusu. Kürt meselesinin çözümsüzlüğü, iktidar ve devlet aklının çatışma ve savaşta ısrarı, toplumun üzerindeki kırımla birlikte doğaya da yönelen bir anlayışla karşılaşıyoruz. Son dönemlerde ağaç kesimleri var ama yıllardır Kürdistan'da çatışma ve savaşta ısrarın sonucu gelişen operasyonlarda ateşli silahların kullanılması sonrasında çıkan yangınlar, yine 'güvenlikçi' anlayışın ormanlık alanları yakması karşımıza çıkıyordu. Özellikle 90'lı yıllarda yaz aylarının başından sonuna kadar orman yangınlarıyla Cudi, Gabar ve diğer Kürt coğrafyası yok ediliyordu. 90'lı yıllarda 4 bin 500'e yakın köy ve mezra hatırlarsanız boşaltılmıştı, yakılmıştı, talan edilmişti.

ŞIRNAK'TA 9 BARAJ YAPILDI
O zamanki politika tamamıyla o coğrafyayı insansızlaştırma üzerine kuruluydu. Ama insanlar bir fırsat yarattığında geri döndü, bağını bahçesini ekti, orada bir hayat kurma isteğinden hiçbir zaman vazgeçmedi. Son yıllarda iktidar aklı coğrafyasını terk etmeyen halkın karşısına insansızlaştırma politikasının yanında doğasızlaştırma politikasını getirdi. Cudi'de Gabar'da ve bölgedeki diğer yerlerde ısrarla sayısız, kontrolsüz maden ve kömür ocakları açıldı. Bununla birlikte 'güvenlik barajları' adı altında barajlar yapıldı. Şırnak'ta setleri çekilmiş ve yapımı süren bir kısmı tamamlanmış ve suyla doldurulmuş 9 baraj var. Bununla birlikte 'güvenlik' politikasının tezahürü olarak her tarafa kalekollar, kuleler, güvenlik yolları, karakollar inşa ettiler. Bu kalekollar ve bunlara yol açmak için ağaç kıyımları yapıldı. Bu doğa kıyımı insanları nefes alamayacak duruma getirdi. Buna karşı halk yüksek bir sesle tepkisini dile getirmeye başladı.

GENÇLEŞTİRME ADI ALTINDA ORMANLAR KATLEDİLİYOR

Peki bugün nasıl devam ediyor bu doğa talanı? Şırnak'ta tam olarak ne yaşanıyor?
Yaklaşık 3 yıldır bu ağaç kıyımı, talanı söz konusu. 1 yıl önce bu durumun halkın, kamuoyunun gündemine yerleşmesi, bazı eylemler tertiplememiz sonucunda Şanlıurfa Orman Bölge Müdürlüğü'nün yaptığı bir açıklamayı Şırnak Valiliği paylaştı. Kamuoyuna açıkça bir izahatta bulunmak yerine bizim eylemlerimizin önünü alma ya da halkın katılımını engelleme, öfkesini dindirme amacı taşıyordu bu açıklama. Orada gençleştirme işlemi yapılıyor denildi. Dünyanın hiçbir yerinde gençleştirme adı altında genç yaşlı fark etmeksizin ağaçların kökünden kesildiği görülmemiştir. Genç ağaçlarında kökünden söküldüğüne dair görüntüleri sosyal medyada, internette görebiliyoruz. Dolayısıyla bu açıklamayı biz o gün de kabul etmedik bugün de etmiyoruz. Bu bir gençleştirme uygulaması ise buyursunlar bağımsız kurumlar ve uzmanların yer aldığı bir heyet oluşturulsun, bir rapor yazılsın, kamuoyuna açıklama yapılsın. Ama bugüne kadar gerek partimiz gerekse de Şırnak'taki çevre ve ekoloji kurumları hiçbir şekilde muhatap alınmadı.

CUDİ'DEN GEÇMEYEN YOL ÇALIŞMASI İÇİN AĞAÇLARI KESİYORUZ DEDİLER
Sonrasında Van ve Şırnak arasında yol çalışması için ağaçların kesildiği dillendirilmeye başlandı. Şırnak'tan Van'a gidecek olan yol Cudi Dağı'ndan geçmiyor. Cudi'de, Gabar'da, Besta'da istisnasız ormanlık alanlar kıyıma tabi tutuldu. Devlet kurumlarının, iktidarın bu politikalarına kılıf bulma haricinde herhangi bir cevap verdiği yok. Çünkü bu konsept Ankara'dan devreye kondu. 'Güvenlikçi' politikaların yansıması olarak doğa üzerindeki bu talanda karar kılınmış. Neredeyse bu bölgelerde tek bir meşe ağacı bile bırakılmayacak denmiş. Çünkü tek bir meşe ağacının gölgesini bile kendisine tehlike olarak gören bir anlayış var karşımızda. Tehlike olarak gördüğü bu ağaçları, doğayı gözünü kırpmadan talan eden, kırıma tabi tutan bir anlayış bu.

YÜKSEK RÜTBELİ ASKERLER İHALELERDEN NEMALANIYOR
Öncesinde çatışmalı ortamdan ya da operasyonlar sebebiyle bazı bölgeler bilinçli bir şekilde yakılıyordu ya da operasyonlar sonucu orman yangınları çıkıyordu. Ama son yıllarda bir de bunun rant ve yandaşları semirtme durumu ortaya çıktı. Bugün bu ağaçların kesim ihalesini alanlara, satanlara, bundan menfaat devşirenlere baktığımızda yine iktidarın yandaşları olduğunu görüyoruz. Hangi bölgelerde ağaçların kesileceğine ilişkin rapor sunduğu iddia edilen yüksek rütbeli bir ya da birden fazla askerin bu durumdan nemalandığına ilişkin bize ciddi iddialar geldi. Ağaçları kesilen ya da ağaçları kesme tehdidine maruz kalan köylüler bize bunu söylediler. Bu ağaçlar kesilmeden önce ihaleye çıkılıyor, ihaleye çıkılmadan önce de Orman İl Müdürlüğü'nün onay vermesi gerekiyor. Orman İl Müdürlüğü'nün onay vermesini sağlayan da bazı yüksek rütbeli askerler.  Bu talanı yapan, ihaleyi alan korucu başlarıyla yüksek rütbeli askerlerin de ortak olduğuna dair iddialar var.

7 AYDA YÜZDE 8 ORMAN KAYBI
Yaklaşık 1 yıl önce Şırnak Barosu Çevre ve Kent Komisyonu'nun hazırladığı bir rapor vardı. Raporda Şırnak'ta 7 ay içerisinde yüzde 8 oranında ormanlık alan kaybı yaşandığı yer alıyordu. İlgili kurumlar bu raporu yalanlamadı. Dolayısıyla biz de kabul ettiklerini öngörüyoruz.

SOYLU'NUN KATILDIĞI FESTİVALE HALK TEPKİ GÖSTERDİ

Şırnak'taki ormanların yok edilmesine karşı verilen mücadeleyi yeterli görüyor musunuz? Bir öneri ve çağrınız var mı?
Şırnak halkının birinci gündemi bu doğa katliamı. Halkın büyük bir öfkesi var. Şu örneği de paylaşmak isterim birkaç gün önce Süleyman Soylu'nun da katıldığı Cudi'de bir festival düzenlediler. Neredeyse binlerce insan sosyal medya üzerinden o festivali düzenleyen ve katılanları eleştirdi. Ağaçlarımız talan edilirken doğamız katledilirken ses çıkarmayanların festival düzenlemesini kabul etmiyoruz, festivale katılanları da kınıyoruz şeklinde paylaşımlar yapıldı.

HALKIN İRADESİ ÜZERİNDEN ELİNİZİ ÇEKİN
Festival yapılan bölge, festival alanına giden güzergahtaki 'güvenlik yolunda' tek bir ağaç bırakılmamış. Süleyman Soylu 'medeniyetinizle, dilinizle, Kürtlüğünüzle gurur duyun' diyor. Biz zaten gurur duyuyoruz, onun söylemesine gerek yok. Ama onlara bizim de bir sözümüz var. Onlar doğamız, halkımız, halkımızın iradesi, onuru üzerinden ellerini çeksinler. Bu kirli politikalardan vazgeçsinler, doğamızı katletmekten, talan etmekten de vazgeçsinler.

BATI'DAKİ DOĞA TALANINA KARŞI YÜKSELTİLEN SES KÜRT COĞRAFYASI İÇİN DE YÜKSELTİLMELİ
Şırnak halkı ya da partimiz HDP, Şırnak Barosu, KESK ya da kentteki diğer kurumlar tek başına bu örgütlü faşizm karşısında tek başına mücadele etmek konusunda yeterli olmayabilir. Ankara'dan devreye konulan bir konsept söz konusu. Dolayısıyla bu örgütlü saldırı karşısında örgütlü bir şekilde bütün çevre örgütlerinin, ekoloji hareketlerinin, ekolojistlerin istisnasız her yerde tepki göstermesi gerekiyor. Yine İstanbul'da olduğu gibi sadece bir defaya mahsus değil sürekli bir şekilde buna karşı sesimizi yükseltmemiz gerekiyor. Kaz Dağları'nda, Akdeniz'de, Ege'de, Karadeniz'deki doğa talanına karşı nasıl birçok yerden örgütlü bir şekilde tepki gösteriliyorsa, ses çıkarılıyorsa Kürt coğrafyasında, Cudi'de, Gabar'da, Besta'da yapılan bu doğa talanına karşı da örgütlü bir şekilde dayanışma ruhuyla ortak bir tepki gösterilmeli. Hem teşhiri itibariyle hem de bu kırımın artık önlenmesi itibariyle de daha fazla geç olmadan hemen şimdi herkes harekete geçmeli diye düşünüyoruz.