21 Aralık 2024 Cumartesi

İsviçre Kadın Grevi: Kadınlar gerçek bir değişim istiyor

İsviçre'de onbinlerce kadının katıldığı 14 Haziran 2019 kadın grevi örgütleyicilerinden Revolutionärer Aufbau'dan (Devrimci İnşa) Laura, grev deneyimlerini anlattı. Kadınların, sadece eşitliğin söylemde kalmasından bıktığını söyleyen Laura, "Kadınlar gerçek bir değişim istiyor" dedi.

Dünyanın ezilen kadınları yeni bir greve hazırlanıyor. İsviçre de bu ülkelerden biri. İsviçre'nin bir özgünlüğü de 1991'de "eşitlik" talebiyle düzenledikleri grevle de kadın özgürlük tarihinde önemli bir yerde duruyor. İsviçre, kadınların oy hakkına en son sahip olduğu Avrupa ülkelerden. İsviçre'de kadınların oy hakkı 7 Şubat 1971'de tanınırken, anayasal hak olarak 10 yıl daha beklendi. 14 Haziran 1981'de kadınlar anayasal hak olarak oy hakkına sahip oldu. Ancak pek çok ülkede olduğu gibi anayasal hakka sahip olmak toplumsal eşitliği getirmiyordu. İsviçreli kadınlar, günlük hayatın bir çok alanında gördüğü eşitsizliğe karşı anayasal hakkın tanınmasının 10. yıl  dönümünde 14 Haziran 1991'de onbinlerce kadının katılımıyla greve çıktı. "Eğer kadın isterse hayat durur" bu eylemin temel şiarıydı.

Bu grevin 28. yıldönümünde ise İsviçreli kadınlar bir kez daha "Eşit işe eşit ücret" talebiyle sokakları doldurdu. 

2019 Haziran'ındaki grevi örgütleyen örgütler arasında yer alan Revolutionärer Aufbau'dan (Devrimci İnşa) Laura, deneyimlerini ve 2020 7 Mart'ında düzenlenecek eylemlerin hazırlıklarıyla ilgili ETHA'nın sorularını yanıtladı.

Örgütünün kadın yapısında örgütlü olan Laura, önce Revolutionärer Aufbau'yu ve kadın özgürlük mücadelesine yaklaşımı anlattı:

"Aufbau, 1992 yılında çeşitli devrimci grupların birleşmesiyle kuruldu. Winterthur, Basel ve Zürih kentlerinde örgütlü. Kendimizi komünist bir devrimci örgüt olarak tanımlıyoruz. Üç stratejik temele odaklanıyoruz. Kadın mücadelesi, siyasi direniş hareketi ve sınıf mücadelesi. Parlamento dışı kuvvetler ve sendika tabanları ile çeşitli ittifaklar yürütüyoruz. Kadın örgütlenmemizde sadece kadınlar yer alıyor. Güçlü bir kadın mücadelesi için kadınların özerk örgütlenmesinin gerekli olduğunu savunuyoruz. Aynı zamanda siyasal çalışmanın her alanında kadınlar olarak öncülük edebilmek amacıyla karma bir örgütün de parçasıyız. Kadın mücadelesinin, sınıf mücadelesinin bir parçası ve özelliği olduğu ve onun her aşamasına ait olduğu bakış açısıyla hareket ediyoruz."

'HALA EŞİTSİZLİK VAR'
28 yıl sonra yeniden gündemleştirdikleri kadın greviyle ilgili Laura, "Çünkü yasal eşitliğe rağmen eşitlik açısından hiçbir şey değişmemişti" dedi. Laura şöyle devam etti:

"Özellikle ücretlerde hala büyük eşitsizlik vardı. Hala ev işi kadınların işiydi. Her yerde cinsel şiddet yaşanıyordu. Kadınlar, yasal eşitliğe rağmen eşitlik açısından hiçbir şeyin gerçekten değişmediğini biliyordu. Çünkü yaşıyorlardı. Böylece, küresel kadın grev hareketinin bir parçası olarak, 14 Haziran'da bir kadın grevi çağrısı yapıldı. Bu girişim zaten Almanca konuşan İsviçre'deki kadın hareketinde tartışılmıştı, ancak resmi olarak Fransızca konuşan İsviçre sendikaları tarafından gündemleştirildi." 

'2019'DA GÜÇLÜ BİR ANTİKAPİTALİST EĞİLİM GÖZLEMLEDİK'
Laura, 2019'daki grevin gündemlerini, "Eşit ücret talebi yaygındı. Ancak, sadece kamu işlerinde değil, aynı zamanda özel ev işleri ve cinsiyetçilik de tartışıldı. Teorik düzlemde güçlü bir antikapitalist eğilim gözlemledik. Birçok kadın kapitalizm koşulları altında cinsiyetçi işbölümü ve üreme işinin rolünü sorguluyor. Cinsiyetçilik rol baskısı ve LGBTIQ'ya karşı ayrımcılık da gündemleştirildi" şeklinde sıraladı.

'EŞİTLİK, PATRONLARIN KARLARININ BAŞLADIĞI YERDE SONA ERİYOR'
Kadın grevinin aynı zamanda kadın hareketindeki sınıfsal farklılığı da ortaya koyması bakımından önemli olduğunu söyleyen Laura, İsviçre'de güçlü bir emek mücadelesinin olmadığını kaydetti. Laura kendi örgütlenmeleri bakımından greve yaklaşımlarını şöyle ortaya koydu:

"Bizim için kadın grevi özel olarak heyecan vericiydi. Çünkü özel alan-iş-cinsiyetçilik-rol baskısı gibi çeşitli mücadeleler birbiriyle bağlantılı ele alındı. İsviçre'de emek mücadelesi tarihsel olarak çok zayıftı; 1937'den beri sözde 'iş barışı' anlayışı geçerlidir. Kadın grevi bize kadın hareketindeki sınıf konumunu güçlendirme fırsatı verdi. 

"Amacımız burjuva feminizmi teşhir etmek ve kadın hareketinde teori ve pratikte devrimci bir konum oluşturmaktı. Patronların 'tabi, tabi, biz de eşitlik istiyoruz' tarzı yaklaşımlarının bir değeri olmadığını vurguladık. Çünkü eşitlik onların kârlarının başladığı yerde sona eriyor. Ayrıca kapitalizmde kadınların kurtuluşunun mümkün olmadığını ve bu nedenle tabandan devrimci örgütlenmenin bir ihtiyaç olduğunu göstermeye çalıştık."

2019 GREVİ NASIL HAZIRLANDI?
Peki grev hazırlıkları nasıl yürütüldü? Laura grev hazırlıkları için çok sayıda kentte "Kadın Grev Kolektifleri" kurulduğunu söylüyor. Ülke çapında yapılan grev toplantılarının yanısıra bu kolektifler daha esnek bir şekilde koordine olan yapılar. Laura bu esnek örgütlerin yapısını şöyle anlattı:

"Bizler, özellikle Zürih Kadın Grev Kolektifi'nde bulunduk. Kamu Hizmeti Sendikası VPOD burada altyapıyı hazırladı. Ancak içerik ve örgütlenme işlerine karışmadı. Kadın Grev Kolektifi, iş yeri örgütlenmesinden çok, çeşitli kadınların kadın grevini örgütlemek için bir araya geldiği bir havuzdu. İçinde sosyal demokrat temsilciler de bulunuyordu. Ancak kadınlar arasında devrimci içerik ve biçimlere karşı ilginin haylı baskın olduğunu da gördük.

"Büyük kadın grev kolektifinin bir çalışma grubu olarak, radikal güçleri bir araya getirecek, somut bir şekilde devrimci mevziler kazanacak ve militan eylem biçimlerini kadın grev hareketine taşıyan ayrı bir kadın grev kolektifi kurduk. Bu birlikten şu başarılmıştı: Greve bir gün kala gerici, cinsiyetçi ve ırkçı İsviçreli bir politikacı tarafından gerçekleştirilen bir etkinliğe müdahale ettik ve grev günü Zürih'teki merkezi bir trafik noktasını birkaç saat işgal ettik.

"Revolutionärer Aufbau olarak, sokak pratiğindeki yeteneklerimizi ve bilgilerimizi paylaşmak için çeşitli eylem platformları arıyorduk. 'Bugün grev, yarın devrim' kampanyamızla, yaygın bir şekilde dağıtılan gazetemizin özel sayısıyla fikirlerimizi yaydık. Grev hareketi içerisindeki biçim ve kopuş konumuzun nasıl karşılandığını özel olarak önemsedik. Bir bölünmeye yol açmasını istemiyorduk. Bu duruma özel olarak dikkat ettik. Farkımızı anlatma çabamız, kadınların meselelere daha açık davranması ve dayanışması bölünmeyi önleyen etkenlerdi. Biz bunun kadın hareketinin büyük bir gücü olarak görüyoruz.

"En büyük engel, işçilerin iş yeri bazlı örgütlenmedeki zayıflığıydı. Dolaysıyla grev daha çok sembolik veya politik bir değere sahipti. Gerçek bir grevi örgütlenmek için daha yürünecek uzun bir yol var. Yine de, özellikle genç kadınlar arasında farklı alanlarda taban örgütlenmeler yaratıldı. Örneğin bir Gıda Kolektifi, Trotzphase adında bir çocuk bakıcılar grubu, sosyal hizmetteki kadınlar aktifti."

'KADIN GREVİ 100 YILDIR GÖRÜLMEYEN GÖSTERİYE DÖNÜŞTÜ'
14 Haziran 2019'taki grev İsviçre'de 100 yılda görülmemiş bir kitleselliğe sahipti. Laura grev anını ve kazanımlarıyla ilgili şöyle konuştu:

"Katılan kadınların kesin sayısını belirlemek zor. Çünkü birçok merkezi yerlerde olmayan küçük eylemler de vardı. 160.000 katılımcı ile Zürih'teki gösteri, son on yılların açık ara en büyük gösterisiydi. Ancak kadın grevinin ardından da kadın hareketi aktif olmaya devam etti. Kolektif başarı duygusu, kadınların daha fazla örgütlenmesi için motor gücü olmaya devam ediyor. Zürih'teki büyük Kadın Grev Kolektifi düzenli olarak toplanıyor. Bir 'Kadın Grevi Evi' kurulması dikkat çekicidir. Ev önemli bir toplantı, etkinlik ve örgütlenme mekanı olarak oluşturuldu. İsviçre'deki kadın hareketi sadece Zürih'te değil, diğer şehirlerde de büyümeye başladı. Kadınlar ve LGBTIQ+ örgütlenmelerini arttırıyorlar. Bu 8 Mart, 30 yıldır olduğu gibi antikapitalist, parlamento dışı bir gösteri olacak. O gün kadınların grev hareketinden ne kadar yararlanacağını göreceğiz. Quir hareketin de çeşitli girişimleri var. 8 Mart Pazar günü eylemler gerçekleşecek. Biz 14 Haziran 2021'de yani 1991'in 30. yıldönümünde büyük bir kadın grevi düşünüyoruz.

'KADINLAR ARTIK AYRIMCILIĞI VE YIKIMI YUTMAK İSTEMİYOR'
Dünyadaki kadın hareketiyle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Laura, kadın hareketinin dünya çapında yükselişte olduğunun söylenebilmesi için ciddi bir analiz ve teorik çalışmaya ihtiyaç olduğunu belirtti.

Hareketlerin incelenmesine ihtiyaç olduğunu söyleyen Laura, Avrupa ve ABD'deki mücadelelerin artmasında 2008 krizinin etkisinin önemli olduğunu kaydetti. Neoliberal politikaların kadınların daha fazla ayrımcılığa uğramasına ve yıkımına yol açtığına dikkat çeken Laura, "Kadınlar artık bunları yutmaktan bıktı. Kendi kaderini belirlemek ve gerçek bir değişim istiyor" dedi. Laura'nın değerlendirmeleri şöyle:

"Avrupa ve ABD'de kadın mücadelelerinin artmasının bir nedenini 2008 kapitalist krizinin sonuçlarının analizinde bulabiliriz. Yüksek borçlu bankaların devlet tarafından kurtarılması, borçların toplumsallaşması ve değerlendirilmeyen sermaye için yeni karlı yatırım fırsatlarının bulunması gerekiyordu. Bunun doğrudan sonuçlarından biri refah devletinin devam eden çöküşü ve birçok alanın özelleştirilmesi. Neoliberal bir özelleştirme ve esnekleştirme politikası, Güney Amerika dahil dünyanın diğer bölgelerindeki gerici hükümetler tarafından da sürdürülmektedir. Bu sınıf mücadelesinin sonuçları, muhtemelen oradaki kadın mücadeleleri için de önemli tetikleyicilerdir. Bu kemer sıkma önlemleri işçi kadınları iki şekilde etkilemektedir: Bir yandan özelleştirmeler veya kapanmalar nedeniyle kötüleşen çalışma ve yaşam koşulları, diğer yandan refah devletinin çöküşüyle, çoğunlukla kadınların çalıştığı bakım işlerinin ücretsiz ev ve aile alanına kayması. 

Bunlara ek olarak, Trump gibi açıkça cinsiyetçi ve ırkçıların önderlik ettiği gerici ve sağcı partilerin yükselişiyle ekonomik krizi hemen takip eden siyasi kriz var. Aynı zamanda, eşitlik için verilen boş vaatler, sosyal demokratlar tarafından sürekli olarak tekrarlanmaktadır. Kadınlar devam eden ayrımcılığın ve yıkımın sonuçlarını yutmaktan bıktı. Birçoğu kendi kaderini tayin etmek istiyor ve gerçek bir değişim istiyor."