25 Nisan 2024 Perşembe

İşkence 'kaba ve yaralayıcı' olduğu gerekçesiyle araştırılmadı

Gülen Cemaati üyesi oldukları için eşiyle gözaltına alınan ve işkenceye maruz kalan M.B.'nin yaşadıklarını Meclis'e taşıyan HDP Milletvekili Gergerlioğlu'nun talebi reddedildi. Dilekçenin reddi ise "kaba ve yaralayıcı" olarak belirtildi. 

2017 yılında Afyon'daki evlerinden gözaltına alınan ve TMŞ'ye götürülen çift Emniyette işkence gördü. Gördükleri işkencenin araştırılması için Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu devreye girdi.

Hacı Bişkin'in Gazete Duvar'daki haberine göre, "Gülen Cemaati"ne üye oldukları gerekçesiyle gözalıtna alınan M.B., gözlerinin bağlandığını ve kafasına bir şey geçrildiğini aktardı. 15 dakika boyunca kaba dayak yediğini belirten M.B., "Üzerimde iç çamaşırım kalacak şekilde soydular ve bana zorla bir şeyler içirdiler. Elektrik vermeye başladılar. Elektriği sırtımdan ve kalçalarımdan veriyorlardı. Bir yandan da başımdan aşağıya su döküyorlardı. Çıplak ve ıslak bir vaziyette bana elektrik vermeye devam ettiler. 30-45 dakika kadar işkenceye maruz kaldım" dedi.

CİNSEL TACİZ İŞKENCESİNE MARUZ KALDI
Cinsel tacize maruz kaldığını aktaran M.B., "Odaya bir kişi girdi ve üzerime oturarak, 'Bak akıllı ol eşini de getirdik. Sana ne yapmışsak ona da aynısını yaparız, ona nasıl elektrik vereceğimizi ve neler yapacağımızı sen düşün' dedi" ifadelerini kullandı.

Afyon Hapishanesi'nde tutulan M.B.'nin eşi bir süre tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı.

DİLEKÇE 'KABA VE YARALAYICI' BULUNDU
HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, UYAP kayıtlarına geçen işkence ifadelerini Meclis gündemine taşıdı. Gergerlioğlu, son dönemde emniyette yaşanan işkencelere ilişkin Araştırma Komisyonu kurulmasını istedi. Ancak bir süre sonra bu önerge Meclis Başkanı Mustafa Şentop tarafından iade etti. Önergenin iade gerekçesi olarak anlatılanların 'kaba ve yaralayıcı' olduğu ifade edildi.

'MECLİS İŞKENCEYİ ARAŞTIRMAK İSTEMİYOR'
Gergerlioğlu önergenin iade edilmesine tepki gösterdi. Bir hukuk devletinde vatandaşa yapılan kötü muamele, işkence, kaybedilme kaçırılma gibi olayları araştırmanın hukuk devletinin en önemli görevi olduğunu hatırlatan Gergerlioğlu şunları söyledi: "Eğer ki orası bir devletse, bir hukuk devleti ise bu konular aydınlanır. Eğer burası bir hukuk devletinden çıkmışsa, devlet olmaktan çıkmışsa bu konuların üstü kapatılmaya çalışılır. İşkence bir insanlık suçudur ve zaman aşımı yoktur. Bize 3.5 yıl önce uğradığı işkencelerle ilgili başvuran şahsın başvurusunu bir araştırma önergesi ile TBMM'ye sunduk. Ama İç Tüzüğün 67'nci maddesine göre kaba ve yaralayıcı ifadeler olduğunu iddia ettikleri bu önergemizi kabul edemeyeceklerini, düzenlememiz gerektiğini söylediler. Ancak biz şahsın ifadelerini tırnak içine alarak bu önergeyi vermiştik ve tek bir yorum katmamıştık. Şahıs kendisine yapılan işkenceleri nasıl anlatsın? Evinin kapısı kırılarak tekme tokat dövülerek gördüğünü iddia ettiği işkenceleri nasıl anlatsın? Gözaltı merkezinde elektrik verildiğini makatına jop sokulma tehdidinde bulunulduğunu, karısına da aynı muameleler yapılacağı iddialarını başka nasıl gündeme getirsin? Bunları tırnak içine alarak araştırılması gerektiğini söylemişiz. Bundan daha doğal normal olan şey nedir? Ama bu ülke normal bir ülke olmadığı için, Meclis Başkanlığı işkenceyle ilgili bir önergeyi araştırmak istemediği için hep bu taktiklere başvuruyor."

'BU İLK DEĞİL SANIRIM SON DA OLMAYACAK'
Gergerlioğlu, "Bu ilk değil sanırım son da olmayacak" dedi ve şöyle devam etti: "Bundan öncesinde 108 gün boyunca ağır işkencelere uğradığını anlatan ve kaçırıldığını belirten Zabit Kişi isimli bir şahsın da iddialarını araştırma önergesi olarak Meclis'e sunduğumuzda yine sözde kaba ve yaralayıcı ifadeler olduğundan dolayı önergemiz reddedilmişti. Ben sorarım: Makata jop sokmanın, kibarca anlatımı nasıl olabilir? Ben sorarım: Size yapılan işkenceler, çırılçıplak soymalar, dayak, hakaret, küfürün eşinize de yapılacağını kibarca nasıl ifade edebilirim? Bir vatandaş bunları güvenlik görevlilerinden gördüğünü söyleyerek başvuruyor biz de bunu milletvekili olarak millet adına millet meclisine soruyoruz. Karşılaştığımız cevap bu! 21. yüzyılda bir utanç cevabı bu! Meclis Başkanlığı'nın bu cevabı, bir sümen altı etme girişimidir. İşkencenin cezasız bırakılma girişimidir. Biz şunu tekrar söylüyoruz. İşkence iddiaları araştırılsın eğer bu işkence iddialarının doğru olmadığı ispatlanırsa gelsin bunu açıklasınlar. İddialar son derece ciddi şahitli raporlarla desteklenmiş durumda. Biz de bunların araştırılmasını istiyoruz. Bundan daha doğal ne olabilir! Ancak Türkiye öyle bir noktaya geldi ki milleti temsil eden Milletin Meclisi'nde vatandaşın uğradığı işkenceyi bile araştırma istemeyen bir noktaya gelindi."