8 Mayıs 2024 Çarşamba

İHD'den tutsaklar için eylem ve etkinlik programı

Hapishanelerde hak ihlallerine dikkat çeken İHD İstanbul Şubesi, yaşanan saldırıların bir bütün olarak değerlendirilerek ona göre birlikte mücadele etmenin önemine dikkat çekti.  

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, hapishanelerde artan hak ihlallerine dikkat çekmek amacıyla, "Hapishanelerde ölüm istemiyoruz, yaşamı savunuyoruz" şiarıyla dernek binalarında açıklama yaptı. Açıklamaya, Hakların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, HDP İstanbul İl Örgütü, avukat Gülizar Tuncer, tutuklu aileleri, Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi (TDİ) ve çok sayıda kişi katıldı. Salona "Hapishanelerde ölüm istemiyoruz, yaşamı savunuyoruz" pankartı asıldı.

YOLERİ: MAHPUSLARI ÖLÜME GÖTÜREN BİR MEKANİZMA İŞLİYOR
İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, cezaevleri konusunda herkesin harekete geçmesi gerektiğini ifade etti. Dışarıda yaşanan her türlü hak ihlalinin daha fazlasının hapishanelerde yaşandığına dikkat çeken Yoleri, bu anlamıyla hapishanelerin birer ayna olduğunu vurguladı. Yoleri, "Politik tutsaklar üzerinden çalışmalarımızın çoğunu yapıyoruz ama yine biliyoruz ki cezaevlerinde tutulan tüm tutuklular bırakılmadan yaşanan sorunlar önemlidir ve yaşamsaldır. O yüzden hapishanelerin bir bütün değerlendirilmesi ve bir bütün mücadele edilmesi gerekiyor. Politik tutsaklar bakımından cezaevlerinde eşitsizlikler ve adaletsiz uygulamalar söz konusu. Bunlar yaşanan sorunları daha da ağırlaştıran unsurlardır. Buna ilişkin arayışlarımız ve mücadelemiz devam etmekte. Bizi bugün buraya getiren en önemli nedenlerden bir tanesi mahpus ölümleridir. Bunu mahpus cinayetleri diye tanımlamak daha doğru olur. Çünkü önlenebilir nedenlerle mahpuslar yaşamlarını kaybediyorlar. Gerekli sağlık önlemleri alınmış olsaydı ya da hasta mahpusların tedavileri, serbest bırakılmaları karşılansaydı yaşamlarını kaybetmeyecek olurlardı. Bu durum mahpusları ölüme götüren bir mekanizmaların işletildiğini gösteriyor" ifadelerini kullandı.

Tutsakların sadece yaşamlarını yitirdiği takdirde hatırlanmasının doğru olmadığını söyleyen Yoleri, eylemlerinin temel konusu yaşamı savunmak olduğunu ifade etti. Yoleri, "Mahpusların sadece yaşamlarını kaybettiğinde hatırlanmalarını istemiyoruz. Aslında hak ihlalleri daha başlarken bizim yeterince hassasiyetle, etkin bir mücadeleyi örgütlemek gerekiyor" diye belirtti. Ocak ayı boyunca sürecek etkinlikleri hakkında bilgi veren Yoleri, "Bu çalışmayı söyleşiler, belgeseller, forumlar ve kurum ziyaretleriyle devam ettireceğiz" dedi.

'BİRLİKTE MÜCADELE ETMEK GEREKİYOR'
TDİ üyesi Hıdır Sabur da hapishanelerde artan hak ihlallerine dikkat çekerek, tüm herkesin bu konuya duyarlı olması gerektiğini ifade etti. Sabur, Türkiye'nin kendi Anayasasına uymadığını belirterek, "Türkiye'de muhalefetiz diye geçinen birçok parti var. Anayasaya sadıklarsa ortak bir miting düzenlemesi gerekir. Yaptığımız açıklamalar engelleniyor ama biz korkmuyoruz, eylemlerimize devam ediyoruz. Bu anlamda korkmamamız gerekiyor. Tutsaklar hala ihlale maruz kalıyorsa biz üstümüze düşen görevi yapamıyoruz demektir. Onun için eylemlerimizi birleştirmemiz gerekiyor. Buna karşı hep birlikte mücadele etmek gerekiyor" ifadelerini kullandı.

'ÖLENE KADAR SÜRECEK'
Tutsak yakını Fince Akman, artık sabırlarının kalmadığını belirterek, hapishanelerde çocuklarının yaşamını yitirdiğini söyledi. Hapishanelerde çeşitli hak ihlallerin yaşandığını vurgulayan Akman, "Görüşlere gittiğimiz zaman çocuklarımız bizlere sularının çamurlu aktığını veya ihlallerin yaşandığını anlatıyor. 2 senedir suları çamurlu akıyormuş. 2 sene boyunca bu sorun nasıl düzeltilmez. Bu nasıl bir devlettir. Onların üzerinde büyük ihlaller, baskılar var. Bu nasıl adalettir. Artık sabrımız kalmadı. Bizim her ne kadar eylemlerimiz engellenmeye çalışılsa da biz çocuklarımızın arkasındayız, çocuklarımızın davasının arkasındayız. Biz ölene kadar böyle sürecek" dedi.

TUNCER: ÖZGÜRLÜK VE GÜVENLİK HAKKINI ELİNDEN ALIYOR
Avukat Gülizar Tuncer, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun ile sınıflandırmaya gidildiğini ifade ederek, bu sınıflandırmanın getirdiği ayrımcılığın her aşamaya yansıdığını söyledi. Tutsakların hapishaneye girdiği andan itibaren tecrit ve izolasyon altına alındığını vurgulayan Tuncer, "F Tipi Cezaevleri ile birlikte ağırlaştırılan tecrit koşulları, bu infaz yasasında yer alan disiplin cezalarıyla süreklilik halini alarak, ağırlaştırılıyor. Bunlar infaz yasasında tutuklular, şarkı söylediği, halay çektiği için, sessiz bir protesto da bulunsa dahi disiplin cezasına konu olabilir. Bu tamamen keyfiliğe dayanıyor. Bunu cezaevlerinde kurulan Cezaevi İdari Gözlem Kurulları ile görebiliriz. Bu kurullar tamamıyla keyfi kararlar alıp, tutukluların 'iyi halli olmadığına' karar verebiliyor. Bu kurul kendisini mahkeme yerine koyarak kişi özgünlüğü ve güvenliği denilen hakkı çok rahat bir şekilde elinizden alabiliyor" diye konuştu.

'SALDIRILARI BÜTÜNLÜKLÜ DEĞERLENDİRMEK GEREKİYOR'
Ayrıca hapishanelerde ajanlaştırmanın da yaygın olduğunu sözlerine ekleyen Tuncer, "Tutukluları avukat görüşüne çıkarır gibi çıkarıp, Terörle Mücadele Şubesi amirlerince veya başkaca kişiler gelip, özellikle ağır müebbet cezası alma ihtimali olan tutuklulara, bir şeyler karşısında serbest bırakılacağı söyleniyor. Bunların hepsini bütünlüklü olarak değerlendirmek gerekiyor. Pişmanlık dayatmaları aslında sadece bu İdari Gözlem Kurulları kararlarıyla değil, denetimli serbestlik uygulamasında da gündeme gelebiliyor" diye belirtti.

PİROĞLU: MÜCADELE AĞININ ÖRÜLMESİ GEREKİYOR
HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, hapishanelerdeki ihlallere sessiz kalınmasını, sistemin çizdiği sınırlar altına girilmiş olması olarak değerlendirdi. 12 Eylül'de toplumun ana gövdesinin devletin saldırısıyla yüz yüze olduğunu vurgulayan Piroğlu, şu an bu durumu Kürtlerin yaşadığını söyledi. Piroğlu, konuşmasına şöyle devam etti: "Kürt halkının neredeyse bedel ödemeyen, hapishaneyle sorunu olmayan hiçbir kesimi kalmadı. Doğal olarak cezaevleri sorunu halkın sorunu olarak geliyor. Ama Türkiye'ye baktığımızda muhalefetin böyle bir sorunu yokmuş gibi hareket ediyor."

Piroğlu, hukuksuzluğun toplumun her alanına yansıdığını belirterek bu konuda toplumun her alanını kapsayacak bir mücadele ağının örülmesi gerektiğine dikkati çekti.

Konuşmaların ardından açıklama açık kürsü kurularak devam etti.