29 Mart 2024 Cuma

İHD İzmir Şubesi: Kayıpların faillerini açıklayın

İHD İzmir Şubesi, kayıplar mücadelesinin 25. yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, kayıplara karşı mücadelenin süreceği vurgulandı. 

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, 17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası'na ilişkin yaptığı açıklamada, gözaltında kayıplara karşı 25 yıldır süren mücadeleye dikkat çekildi.

Konak eski Sümerbank önünde gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarının yer aldığı, "Kayıplar belli failler nerede?" yazılı pankartın açıldığı eylemin basın metnini İHD İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ali Aydın okudu.

27 Mayıs 1995'te Galatasaray Lisesi önünde oturma eyleminin başladığını hatırlatan Aydın, Cumartesi Annelerinin her türlü baskı ve saldırılara rağmen eylemlerini sürdürdüğüne dikkat çekti. Aydın, zorla kaybetmelerin Latin Amerika'da askeri dikta rejiminden; Ortadoğu, Asya ve Afrika ülkelerinde ise iç savaştan kaynaklı olduğunu belirtti.

'GEÇMİŞLE YÜZLEŞME YAŞANMALIDIR'
"Kaybedilenlerin yakınları açısından bakıldığında da kayıp yakınlarına 'hiçlik' duygusu yaşatan bu suç, esasen sürekli olarak işlenen bir suçtur" diyen Aydın, insan hakları savunucuları olarak şu talepleri dile getirdi:

"Birleşmiş Milletler Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına dair Uluslararası Sözleşmeni'nin tarafı olmalıdır.
- Uluslararası Ceza Divanı Roma Statüsü ve İnsancıl Hukuk ile ilgili Cenevre Sözleşmeleri ile ilgili olan, protokolleri imzalamalıdır.
- Zorla kaybetmeler konusunda diğer pek çok konu başlığında olduğu gibi geçmişle yüzleşmeyi yaşamalıdır. Bunun için bir yasa çıkarılmalıdır.
- Yasayla hakikatleri araştıracak, geniş yetkilerle donatılmış bir Zorla Kaybetme Komisyonu kurulmalıdır.
- Ceza Kanununda sözleşmede de belirtildiği gibi zorla kaybetmeyi yasaklayan ve bu suçu bir insanlık suçu olarak niteleyen hükme yer vermelidir. Böylelikle zorla kaybetme bakımından zamanaşımının işlemeyeceği garanti altına alınmalıdır.
- Kapsamlı bir şekilde kayıplar ve toplu mezarlar konusunda insan hakları ve diğer ilgili sivil toplum örgütleriyle işbirliği ile toplu mezarları ulusal üstü insan hakları belgelerine uygun şekilde ve Ceza Muhakemesi Kanununun 86. ve 87. maddelerine uygun şekilde açmalı ve süreç Jordan Prensiplerinde öngörüldüğü gibi işlenmelidir.
- Hızla DNA bankasını oluşturmalıdır.
- Savcılar re'sen harekete geçmeli ve kayıp vakalarının yaşandığı dönemlerdeki emniyet ve jandarma birimlerinin sorumlularını tespit etmelidir.
- Adli kolluk kurulmalı ve doğrudan doğruya cumhuriyet savcılarına bağlanmalıdır.
- Soruşturma ve kovuşturma makamları kamu görevlilerinin karıştığı olaylar bakımından uyguladıkları cezasızlık politikasından vazgeçilmelidir."

Öte yandan tüm siyasi partilere ve demokratik kitle örgütlerine seslenen Aydın, Türkiye'deki gözaltında kayıpların akıbetinin araştırılması ve faillerinin ortaya çıkarılması mücadelesinde hak savunucularının yanında olunmasını istedi.